Kâfirin deşifre olan gizli, kirli planlarını artan cesaret ve kararlılıkla boşa çıkarmak için izleyeceğimiz strateji daha netleşmektedir. İşimizin kolay olduğunu değil, düşmanın niyetinin belli olduğunu söylüyorum. Bilakis düşmanın niyeti çok bozuktur. Bizi bölmek, parçalamak, katletmek, köleleştirmek için bütün zalimliklerini yapacaktır; yapmaktadır.
https://www.youtube.com/watch?v=aarE6PZGrwottp://www.aljazeera.com.tr/haber/flynnden-laik-ordunun-darbesine-destek
İnternette link adreslerini verdiğim bu iki video haber bile, hem Siyonist emperyalistlerin kan donduran amaç ve ilişkilerini hem de şu an itibariyle ne büyük hesapları altüst ettiğimizi göstermesi bakımından ibretliktir.
Öncü birliği olarak ABD?yi kullanan derin odaklar, tarihin en bulanık, en acımasız, en iğrenç araç ve yöntemlerini deniyorlar. DAEŞ?ten diğer örgütlere, İran, Irak, İsrail ve Esed bağlantılarına kadar çok karışık bir ilişki ağı üzerinden tuhaf bir politika izleniyor. İzlenen, politika değildir. Yakmayı, yıkmayı, öldürmeyi, parçalamayı amaçlayan aşağılık, alçak bir zulümdür. Yaptıklarının kimseye, son değerlendirmede kendilerine bile yararı yoktur; olmayacaktır.
Olanları anlamak için kimi durumlarda strateji veya taktik diyerek acayip, alengirli yollar izlemek, yani zihnimizin olmadık kıvrımlarında en akıl almaz düşüncelerle sörf yapmak, karmaşayı gereğinden fazla önemsemek olur. Siyaset adına ortaya konan kimi çekinceli tutumlar, karmaşa ile amaçlarına ulaşmak isteyenlere hizmet edebilir. Öyle de oluyor. Taktik; olabildiğince bulandırmak, olabildiğince karıştırmak. Her gelen bir düğüm atıyor; her olay bir düğüm oluyor. Sonunda sorunlar, düğümler yumağına dönüyor. Bizler de düğüm atanların işini zorlamayacak bir mantıkla düğümü çözmeye çalışıyoruz. Olmuyor.
Peki ne olacak?
Bazen de son derece sade ve basit düşüneceksin. Hakikat, çoğu zaman sade ve basittir. Cahiller, olayı karmaşık hâle getirirler. Hakikat üzere olanlar, cahillere fırsat vermemelidir. Onlar, buldukları fırsatları istismar ettiler. İstismarları zulme dönüştü. Tasmalarını ellerinde bulunduran efendileri, bunun böyle olacağını biliyorlardı. Böyle olması için kurgu yaptılar. Çözüm diye ortaya çıkanlar, sorunu, yani düğümü daha da artırdı. Onlar karıştırıyor. Ama biz niye karışık bir kafayla düşünüyoruz? Hadise de yapılması gereken de bellidir. Bir İskender kılıcıyla bütün düğümleri kesip atacaksın.
Çoğu zaman yalın, basit düşünmek, umutlarını yaratmak istedikleri kafa karışıklığına bağlayan aktörlerin bütün planlarını bozar. 15 Temmuz?da planları böyle bozuldu. Hadise çok açıktı; vatanımızı işgal için saldıranlara karşı canımız pahasına direndik ve kazandık. Suriye?de ve Irak?ta da aynı yalınlıkta düşünmek gerekir. Yalın, kararlı ve cesur. Türkiye etrafından sarılmak, yeni bir Sevr?e zorlanmak istenmektedir. İslâm?a bir saldırı vardır. Saldırı içinde olan veya saldırıda aparat olarak kullanılan büyük küçük tüm güçler, şer cephesi olarak karşımızdadır. İnancımıza, tarih, misyon ve kimliğimize yaraşır şekilde zulmün ve fesadın karşısına çıkacak; başını ezeceğiz. Hepsi bu! İyi ama karşı çıkarsak kim ne der? Nasıl olur, olur mu olmaz mı?
Dengeler, denklemler, kriz, diplomatik nezaket, siyasî üslup tartışmalarının yapılacağı zaman değildir. İhanete, hıyanete, katliama mı nezaket göstereceğim? Bu kültüre ait olduğunu söyleyip gâvurun kılıcını sallayanlar başta olmak üzere bütün fesat odaklarına hadleri bildirilmelidir. Milletin ve ümmetin, kazanılmış 15 Temmuz yeni istiklâl ve istikbal mücadelesinden sonra izlenecek yolun bu olduğuna inandığı kanaatindeyim.
Gözetmek durumunda olduğumuz en büyük hesap, Allah?a vereceğimiz hesaptır. Başlamadan korkanlar, korkarak başlayanlar, savaşı baştan kaybederler. Onlar, zihinlerini bir kuşatmadan kurtaramamakla savaşı baştan kaybetmiştir. Korkumuz, düşmanın cesaretini azdırır. Müslümanın korkulacak bir akıbeti olamaz. Kazanıp kazanmamak da zafer ve hezimet de bir sınavdır. Bazen bolluğun, gücün, kudretin sınavını vermek daha zor olur. Elbette bu işlerin basit olmadığını, bekâra karı boşamanın kolay olduğunu biliyorum. Ama aynı zamanda istiklâl mücadelesinin korkutulmaz, engellenmez, diz çöktürülmez bir ruhla kazanılacağını da biliyorum. Kâfirlerin kalplerinin ürkek, korkak ve korkularından paramparça olduğunu da biliyorum.
Suriye ve Irak?taki ısrarlı varlığımız, bütün şer ittifakının duruşunu bozmuştur. Kimse bir şey yapamamıştır; yapamayacaktır da. Çünkü onlar, ancak biz olmadığımız zaman var olmayı denediler. Şimdi biz, sadece var olduğumuzun bilincine varacak; varlığımıza uygun davranacağız. Çünkü bu mesele, gerçekten bir varlık yokluk meselesidir ve işte görüldüğü gibi ve işte herkesin gördüğü gibi, biz var olunca onlar yok oluyor.