Bilinen en eski Türk Bayramı olan Nevruz, Türkler aracılığı ile Avrasya'ya yayılmış, bugün engin Türk coğrafyasının her yerinde çeşitli kültürel, dini ve geleneksel motiflerle kutlanmaya devam edegelmiştir.
Bir toplumun kültürünün en zengin örneklerinden biri bayramlardır. Bayramlar, milli veya dini olmak üzere, her millette görülür ve toplumun bütün fertlerinin ortak katılımıyla büyük bir coşkuyla kutlanır. Milli kimliğin oluşturulmasında ve sürdürülmesinde bayramların önemli bir yeri vardır. Türk devlet ve toplumlarında sevinç, mutluluk, neşe ve coşkuyla kutlanan bayramların başında, Nevruz Bayramı gelir. Nevruz Bayramı, tarihi süreç içinde olduğu gibi bugün de Akdeniz?in güneyinden Kuzey Denizi?ne, Küçük Asya?dan Orta Asya?ya kadar pek çok ülkede ve toplumda, çeşitli biçim ve yorumlarla kutlanmaktadır. Nevruz?u, bazı Türk toplumları 21 Mart?ta bir gün kutlarken, bazı Türk Cumhuriyetleri bir haftaya yakın bir sürede, çeşitli etkinliklerle kutlamaktadır. Nevruz Bayramı bugün, Türk toplumlarında aslına uygun, kültürel ve dini motiflerle kutlanırken, özellikle son yıllarda bazı çevreler Nevruz?u, aslından uzaklaştırarak, siyasi ve ideolojik amaçlı, bir isyanın yıl dönümü olarak kutlamaktadır. Oysa bilimsel tarihi kaynakların birleştiği ortak nokta, Nevruz bir bahar bayramıdır ve kini, kanı, öfkeyi değil; barışı hoşgörüyü ve yeniden dirilişi simgelemektedir.
'İran'a dayandırılması yanıltıcı'
Tüm doğu toplumlarının geleneğinde ve tarihinde, bir şenlik ve bayram havası içinde kutlanan Nevruz, son yıllarda sadece efsaneden ibaret olan ve etnik yapısı üzerinde kesin bir görüş birliği olmayan ?Demirci Kawa?nın zalim İran hükümdarı Dahhak?a karşı isyanının yıldönümü olarak algılanıyor ve bu çerçevede tarihi ve kültürel bir zemin oluşturulmaya çalışılıyor ancak Nevruz'u İran geleneğine bağlayan Firdevsi'nin Şehnamesi ve diğer kaynaklar yanıltıcıdır. Çünkü Nevruz hakkındaki bilgiler orada XI. yüzyıldan itibaren görülür. Milâttan önceki yıllarda Nevruz hakkında İran metinlerinde herhangi bir iz ve kayıt yoktur. Ancak Hunlarda bu kayıtlar mevcuttur.
Nizamü'l-Mülk'ün XI. yüzyıl yazarı olarak Siyasetnâme adlı eserinde bu bayramdan söz eder. Bu bayramın aynı zamanda yılbaşı olduğunu belirterek Nevruz geleneklerini anlatır. Aynı zamanın yazarlarından Kaşgarlı Mahmut da Divân-ı Lügati't-Türk'te Türklerde yıl başlangıcının Nevruz olduğunu ifade eder. Ayrıca, 12 Hayvanlı Türk Takvimi'nin başlangıcının da 21 Mart olduğu bilinmektedir.
Bilimsel hiçbir veriye dayanmayan bu çabalar, duygusallıktan öte bir anlam ifade etmiyor. Bir duygusallığın bilimsel takdimi imkansızdır; zira bilim, olan ile ya da olana göre olacak olanla ilgilenir, yoksa olması istenen veya olması gereken bilimin konusu değildir.
Nevruz kelimesi nereden geliyor?
Nevruz, Farsça yeni (nev) ile gün (ruz) sözcüklerinden oluşmuş birleşik bir isimdir. Yılbaşının ilk gününe, yeni gün anlamında Nevroz veya Nevruz denmiştir. Nevruz, toprak altındaki canlıların uykudan uyanışlarının, dirilişlerinin, kısaca baharla buluşmalarının günüdür. Türk ve İran topluluklarında ortak bir kült ve kültür unsuru olarak görülen Nevruz, Türklerde tabiatın yeniden diriliş bayramı olarak kutlanılır. Nevruz?un İran efsanelerine dayanan bir yönü de vardır; ancak bu, XI. yüzyıl gibi geç bir döneme tekabül etmektedir. Oysa Nevruz, Türklerde, M.Ö. III. yüzyıldan beri kutlanan bir bahar bayramıdır. Nevruz kelimesi, Türk toplumlarının çoğunda ufak dil kaymalarına uğramış olsa da, bugün Türk dünyasında Nevruz, aynı anlam ve birbirine benzer törenlerle kutlanmaktadır ve Türk dünyasında bahar bayramının genel adı Nevruz?dur.
Kutlamaların tarihi
Türklerin (Göktürklerin) Ergenekon'dan demirden dağı eritip çıkmalarını, baharın gelişini, doğanın uyanışını temsil eden Nevruz Bayramı, Doğu Türkistan'dan Balkanlara kadar tüm Türk kavimleri ve toplulukları tarafından, MÖ 8. yüzyıldan günümüze kadar her yıl 21 Mart'ta kutlanır.
Türkiye'de bir gelenek, Türk Cumhuriyetleri'nde ise resmî bayram olarak kutlanırken, 1995 yılından itibaren Türkiye Cumhuriyeti tarafından Bayram olarak kabul edilen bir gün haline gelmiştir.
Türk Takvimi'nde bir gün 12 bölüme ayrılır, her bölüme Çağ adı verilirdi. Bir çağ iki saat, dolayısıyla bir gün de 24 saattir. Her bir çağ ise sekiz Keh ten ibarettir. Yılbaşı olarak gece-gündüz eşitliğinin yaşandığı 21 Mart, Nevruz günü olarak kutlanır. Bu güne ve yeni yılın başladığı âna Yılgayak denir.
Karşılığını Ergenekon'da buldu
Nevruz, Türk destanları içinde karşılığını, Ergenekon?da bulmuştur. Bu nedenle Nevruz kutlamalarının bir diğer adı da ?Ergenekon Bayramı?dır. Bu isim, geçmişten günümüze kadar hâlâ çeşitli Türk boyları arasında canlılığını koruyor. Bu bayram, aynı zamanda milletin, destanların gücüyle birbirlerine olan güven bağını güçlendiriyor. Ergenekon Destanı, çoğu kaynaklara göre Büyük Hun Devleti Dönemi?nde ortaya çıkmıştır. Çin kaynaklarında da (Çu Hanedanı Tarihi) yerini bulur. Hatta, ÇianKen?in M.Ö. 119 yılında, Çin imparatoruna sunduğu bir raporda, bu destandan söz ettiği bilinmektedir. Çin kaynaklarından Kutadgu Bilig?e, Kaşgarlı Mahmut?tan Bîrûnî?ye, Nizamülmülk?ün Siyasetnâmesi?nden Melikşah?ın takvimine, Akkoyunlu Uzun Hasan Bey?in kanunlarına kadar gelen bir çizgide, Nevruz ile ilgili kayıtlar eldedir. Diğer taraftan, Sivas hükümdarı Kadı Burhaneddin Ahmed, Safevi Türkmen Devleti?nin kurucusu Şah İsmail (Hataî), Osmanlılarda Sultan I. Ahmed ve Sultan IV. Murad gibi hükümdarların, Mustafa Kemal Atatürk?ün uzun bir tarih boyunca Nevruz bayramının gelişini kutladıklarını biliyoruz. Netice itibarıyla görülmektedir ki, Nevruz, M.Ö. III. yüzyılda, Mete Han zamanından beri Türklerde var olan bir bayram, bir bahar bayramı geleneğidir. Özellikle 1200 yıldan beri, diğer Türk gruplarının hemen hiçbirisiyle ilgisi kalmamış olan Saha yani Yakut Türklerinde, Nevruz geleneklerinin bugün de sürdürülmesinin hangi kanalla olduğunun açıklanması gerekir. Eğer Nevruz, İran kaynaklı bir gelenek idiyse, Nevruz bayramının Saha Türklerine kadar nasıl gittiğinin ve 1200 yıldır, diğer Türk boylarıyla ilgisi olmayan Sahalara nasıl etki ettiğini açıklamak gerekir. Bu soru, bizi Nevruz?un bir Türk geleneği olduğu inancına götürmektedir. Netice itibarıyla Nevruz bugün Afganistan?dan, İran?a, Irak?a, Suriye?ye ve bütün diğer Türk dünyasına; Çin Seddi?nden Adriyatik?e, Hindistan?dan, Yakutistan?a, Çuvaşistan?a, Tataristan?a, Moldova?ya, Macaristan?a ve Balkanlar?a kadar geniş Türk coğrafyasında bugün de canlı bir şekilde yaşatılmaktadır.
Osmanlı?da Nevruz
Türkler tarafından M.Ö. III. yüzyıldan beri kutlanan ve genelde Yeni Gün olarak adlandırılan Nevruz, Osmanlılarda da bahar bayramı ve yeni yılın başlangıcı olarak kutlanmıştır. Bugün de içinden Osmanlı ailesini çıkaran Kayı Boyuna mensup bazı aşiretlerin, 21 Mart tarihinde Ertuğrul Gazi?nin türbesi etrafında toplanıp, çeşitli törenler yaptıkları bilinmektedir ki buna Yörük Bayramı da denir.
Manisa'da Mesir Bayramı
Manisa?da bugün de Nevruz günü Mesir Bayramı törenleri yapılır. Mesir macunları, Sultan Camii?nin minare ve kulelerinden atılır. 1463-1552 tarihleri arasında yaşayan Musa Bin Müslihiddin tarafından 41 türlü baharat ve şekerle karışık yapılan bu macun, bir rivayete göre, Kanuni Sultan Süleyman?ın annesi Hafsa Sultan?ı iyileştirmiş ve o da bu macunun yılda bir kere halka dağıtılmasını istemiştir. Nevruz ve Nevruziye adetleri II. Meşrutiyet?ten sonra terk edilmiş ve halk arasında yerini, Hıdrellez (5 Mayıs) şenliklerine bırakmıştır.
Selçuklularda Nevruz Bayramı
Diğer bir Türk devleti olan Selçuklularda da Nevruz bayramı; şenliklerin yapıldığı, özel yemeklerin pişirildiği, özel hediyeler alınıp verildiği bir gün olarak kutlanmaktaydı. Selçuklularda yılbaşı, güneşin koç burcuna girdiği gün olan Nevruz günü olarak kabul edilmiştir. İnanışa göre Nevruz, baharın ilk günü ve yılbaşıdır. Takvimler, hep marttan başlar. Selçuklu Dönemi?nde, Sultan Melikşah tarafından hazırlanan Takvimi Celali?de de 21 Mart yılbaşıdır ve 21 Mart, Selçuklularda hem mali işlerin düzenlenmesinde hem de diğer devlet işlerinin düzenlenmesin de yılbaşı olarak kabul edilmiştir. Nitekim Uzun Hasan tarafından tanzim edilen Akkoyunlu Kanunlarında da 21 Mart ilk vergi toplama dönemi olarak kabul edilmiştir. Osmanlılarda da malî yıl başlangıcı, Nevruz olarak alınmıştır ve mart, hemen bütün kanunnâmelerde verginin ilk taksitinin toplandığı aydır. Mart ayı, Cumhuriyet döneminde malî yılbaşı olarak devam etmiştir.
Türkiye?de Nevruz Kutlamaları
Nevruz, ülkemizin yaklaşık tüm bölgelerinde kutlanmaktadır. Güneydoğu illerimizden Gaziantep ve çevresinde 22 Mart gününe, ?Sultan Nevruz? adı verilir. Diyarbakır?da son yıllarda siyasi ve ideolojik amaçlı kutlamalardan önce, Nevruz günü halk, eğlence ve mesire yerlerine giderek Nevruz?u kutlarlardı. Kars ve çevresinde; bu tarihte ?kapı dinleme?, ?baca baca? adetleri görülür. Evde bulundurulan çeşitli meyvelerden baca baca gezenlere verilir. Ayrıca Kars civarında, Nevruz günü bir evde toplanan genç kızlar ve erkekler, küçük bir çocuğu su almaya gönderirler. Çocuk hiç konuşmadan ve arkasına bakmadan bir kova su getirir, kovanın içine, orada bulunanları temsilen, renkli iplik ve iğneler atılır. Birbiriyle birleşen iğne ve ipliklerin sahiplerinin, birbirleriyle evleneceklerine inanılır.
kaynak: altaylı.net
haber: enpolitik.com