Tarih: 06.04.2018 18:07

Afganlar neden göçüyor?

Facebook Twitter Linked-in

İran üzerinden Türkiye'ye ulaşan Afgan göçmen sayısı son 2-3 ayda neredeyse iki katı kadar arttı. Göçmenler çoğu zaman yürüyerek, Iğdır, Ağrı, Van üzerinden Türkiye'ye geçiyor ve yüzlerce göçmen de Erzurum'daki geri gönderme ve geçici barınma merkezlerinde kayıtlarını yaptırıyor. Her göç ve savaşta olduğu gibi yaşam koşullarına dayanıklı yetişkinlerden çok olan yine en çok çocuklara oluyor. Afgan çocuk ve bebeklerin göç sırasında yaşadıkları vatansızlığın en acı tablosunu çiziyor...

İltica ve Göç Araştırma Merkezi Başkanı Metin Çorabatır son 3 ayda İran üzerinden Türkiye'ye giriş yapan Afganların sayısının 20 bini bulduğunu ve göçmenlerin çoğunun İran'da yaşayanlardan çok doğrudan Afganistan üzerinden geçen yeni göçmen dalgası olduğunu söylüyor.

Suriyelilerden sonra ikinci göçmen grup oldular

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) verilerine göre Mart ayı sonuna dek Türkiye'de UNHCR'a kayıt yaptıran Afgan sığınmacı ve mültecilerin sayısı 169 bin 919. Türkiye'de kayıtlı Suriyelilerin sayısı 3,5 milyon, diğer ülkelerden Türkiye'ye sığınanların toplam sayısı da 365 bin. Afganlar, Türkiye'de Suriyelilerden sonra kayıtlı resmi sayı olarak en büyük ikinci göçmen grubu. Dünya genelinde UNHCR'a kayıtlı Afgan mülteci sayısı da 2,5 milyon.

1 buçuk milyon göçmen girmeyi bekliyor iddiası

Erzurum'da Afganlarla ilgilenen bazı sivil toplum kuruluşları ve yetkililer, İran sınırında 1,5 milyon Afgan uyruklu göçmenin de Türkiye'ye girmeyi beklediğini iddia ediyor. UNHCR Türkiye Sözcüsü Selin Ünal ise bu iddiayı teyit edemediklerini söylüyor.

Sokaklarda yatanlar var

Afgan göçmenlerin bir kısmı sınırı geçtikten sonra Erzurum'daki bin 500 kişilik geri gönderme merkezinde kalıyor. Ancak merkezde boş yer kalmayınca göçmenler de son haftalarda sokaklarda yatmak zorunda kalıyor. Her göç ve savaşta olduğu gibi yaşam koşullarına dayanıklı yetişkinlerden çok olan yine çocuklara oluyor. Afgan çocukların, bebeklerin göç sırasında yaşadıkları vatansızlığın en acı tablosu oluyor. 

'Çıplak ayakla yürüyorlar'

Erzurum Kalkınma Vakfı (ER-VAK) Başkanı eczacı Erdal Güzel, göçmen dalgasının Erzurum'a ulaştığı 2011'den bu yana yardım çalışmalarına katılıyor ve göçmenlerin ihtiyaçlarını karşılamak için faaliyetler yürütüyor.

Erdal Güzel, 'Son 2-3 ay içinden sağanak halinde göçmen akını oldu. Şu anda Erzurum'da sığınmacı pozisyonunda 400 ailemiz var. Ama son dönemde 200-300 km'lik yolu yürüyerek çıplak ayakla kat edip Türkiye'ye geliyorlar' diyor. ER-VAK Başkanı yeni bir göçmen akını ihtimalinin de kaygı verici olduğunu söylüyor ve şöyle belirtiyor:  'İran sınırında 1,5 milyon göç potansiyeli olduğunu duyduk. O çok tehlikeli bir boyut bizim onu karşılayacak yapımız yok.'

'Arabanıza almayın uyarısı yapılıyor'

Bölge halkı, Iğdır, Ağrı yolundan yürüyerek geçen Afganların arabalara alınmaması konusunda da uyarılıyor, zira arabalarında göçmen bulunduranların 'insan kaçakçılığı' yapma suçlamasıyla karşı karşıya kalabileceği belirtiliyor. Erzurum halkı ise kendi imkânlarıyla yardımcı olmaya çalışıyor.

'Ayakkabıları, çorapları yok'

Erzurum'a bağlı Pasinler ilçesi Belediye Başkanı Ünsal Sertoğlu, göçmenlerin geçiş yolundaki ilçede bir yardım çadırı kurmuş. Halkın katkılarıyla yoldan geçen göçmenlerin ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyorlar. Yardımlar için belediyenin imkânlarından değil, halkın bağışlarından faydalanıyorlar.

Sertoğlu çalışmaları şöyle anlatıyor: 'Geçen seneye göre çok ciddi bir yoğunluk var. Günde 500-600 göçmen geçiyor benim ilçeden hepsine sıcak aş veriyoruz. Kadınlar evlerinde pasta börek pişirip çadıra getiriyor. Resmi bir statümüz olmadığı için kalmıyorlar, yemek giysi veriyoruz sonra geçip gidiyorlar. Ayakkabıları, çorapları yok, acil ihtiyaçlarını temin edip gönderiyoruz.'

Göçün nedenleri

Son aylarda göç dalgasının artmasının sebeplerinden biri, geçişi zorlaştıran yoğun kış şartlarının sona eriyor olması. Ama geçen yıllara oranla Afganistan'daki güvenlik ve ekonominin de giderek kötüye gitmesi göçü tetikliyor. İltica ve Göç Araştırma Merkezi Başkanı Çorabatır, 'Afganistan'da insanlar işsiz, fakirleşme artıyor, temel ihtiyaçların karşılanmasında güçlük çekiyorlar. Halkın da mevcut Afgan hükümetine karşı güveni azalıyor. İnsanların ümidi hem siyasi olarak hem de ekonomik olarak azalıyor' diyor.

Asya ülkelerinde toplumsal kalkınmayla ilgili araştırmalar yapan sivil toplu kuruluşu The Asia Foundation'ın (Asya Vakfı) 2017 verileri, ülkedeki memnuniyetsizliği ve göçün sebeplerini ortaya koyuyor. Vakfın yaptığı ankete göre 2017 yılında fırsat bulunması durumunda ülkeyi terk edebileceklerini söyleyenlerin oranı bir önceki yıla oranla yaklaşık yüzde 9 artarak yüzde 38,8 oldu. Bu oran, Afgan tarihinde en yüksek ikinci oran olarak kayda geçti.

Araştırmaya göre ülkeyi terk edenlerin birinci sebebi ülke içindeki güvensizlik, IŞİD ile Taliban'ın saldırıyla oluşan şiddet ortamı. Araştırmaya katılanların yüzde 54.5'i de ülkeyi terk etme istekleri olarak işsizliği gösteriyor. Türkiye'ye göç eden Afganların bir kısmı 2014'te yürürlüğe giren Yabancılar ve Uluslararası Koruma Yasası uyarınca geçici koruma kapsamına alınabiliyor. Ama göç uzmanlarına göre çoğu, kaçakçıların da teşvikiyle Avrupa'ya yasa dışı yollarla geçme arayışında. Uzmanlar, bahar ve yaz aylarının da gelmesiyle Türkiye'den Avrupa'ya göçün artabileceği görüşünde.

'Sürekli ve nitelik kazanan bir göç furyası var'

İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV) Başkanı Ayhan Zeytinoğlu, '26 Mart-1 Nisan'da Türkiye?nin doğu illerinde toplam 2 bin 713 göçmenin yakalandığını öğrendik. Başta Afganistan, Pakistan ve Bangladeş gibi ülkelerden Türkiye?ye düzensiz göçün yeniden hız kazandığı görülüyor. Bu sefer güneydoğu değil, doğudaki İran ile olan sınırlarımızdan geçişler yapılıyor. Bu durum gösteriyor ki göç konusu, sadece Suriye?deki durum gibi belirli bir krizle ilişkili olmanın ötesinde daha sürekli bir nitelik kazandı.' ifadelerini kullandı. 

İKV'den yapılan açıklamaya göre, son 3 aylık dönemde özellikle Türkiye?nin doğusundan ülkeye düzensiz göç akınlarının artış gösterdiği dikkati çekiyor. Son göç akınıyla Türkiye?ye düzensiz yollarla giriş yapan göçmenlerin başında ise 17 bin 847 kişiyle Afganlar geliyor. Afganları, Pakistan, Bangladeş ve Afrika uyruklular izliyor.

Bu göçmenleri, yasadışı insan kaçakçılığı yoluyla göç şebekelerinin İran üzerinden Türkiye?ye soktuğu tespit edilmiş durumda bulunuyor. Göçmenler ise kısa vadede İstanbul?a ulaşmayı amaçlıyor olsa da birçoğu için asıl hedef, Suriyeli göçmenlerde olduğu gibi Almanya, Hollanda, İsveç gibi AB ülkeleri olduğu görülüyor. 

Son dönemde artış gösteren akınlar dikkate alındığında, küresel göç krizinde en öncelikli transit ülke konumundaki Türkiye ile en temel hedef destinasyonlardan olan AB arasında düzensiz göçünün önlenmesi için geliştirilen iş birliğinin daha kapsamlı, kurumsal ve sürekli bir hal alması gereği ortaya çıkıyor.

Açıklamada görüşlerine yer verilen İKV Başkanı Zeytinoğlu, son günlerde hız kazanan Afgan göçüne dikkati çekerek, Türkiye?nin doğu-batı göç yolları üzerindeki stratejik konumunun ve kültürel, tarihsel bağlamda insaniyete dayalı kucaklayıcı tutumunun göçü Türkiye için her zaman kritik önemde bir politika alanı haline getirdiğini belirtti.

'Yunanistan ve Bulgaristan da payını alacak'

Zeytinoğlu, şunları kaydetti: ?Sürekli bir sorun haline gelen göç yönetiminin, Türkiye?nin gelecek yıllarda da en önde gelen meseleleri arasında yer alacağını ve bu konuda AB ile iş birliğinin gerekli olduğunu aktaran Zeytinoğlu, ?Türkiye, doğu-batı göç yolunda transit ülke olmanın yanı sıra bir hedef ülke niteliği de taşıyor. Ancak, Türkiye?ye kaçak yollarla giriş yapan göçmenlerin en azından bir kısmının AB ülkelerine geçiş yapmak için yine düzensiz göç yöntemlerine başvuracağını öngörmek zor olmaz. Bu da özellikle Yunanistan ve Bulgaristan gibi Türkiye?nin sınırdaş olduğu AB ülkelerinin göç akınlarından payını almaya devam edeceğini ortaya koyuyor.' 

'3 milyonu al' çözüm değil

Zeytinoğlu, sınır aşan bir konu olan göçün düzenlenmesinde ülkeler arasında etkin iş birliğinin şart olduğuna işaret ederek, 'AB ve Türkiye arasında da Suriyeli mülteciler üzerinden geliştirilen iş birliğinin adil ve yük paylaşımı içerecek şekilde kurumsal ve kapsamlı bir hal alması gerekiyor. Sadece, '3 milyarı al, göçmenleri tut' şeklinde basitçe özetlenecek bir yaklaşım, 21?inci yüzyılın temel konularından göçün düzenlenmesi için yeterli olmaktan çok uzak. Göçmenleri geri göndermek için geri gönderme merkezleri kurmak çözüm değil.? ifadelerini kullandı.  

Göç krizi nasıl çözülür?

Ayhan Zeytinoğlu, krize ilişkin çözüm önerilerine ilişkin şunları aktardı:

?Çözüm için, tüm ilgili ülkelerin, kaynak, hedef ve transit ülkeler dahil bir arada politika üretmesi şart. AB?nin yasal göç imkanlarını artırması, alınması gereken önlemlerden sadece biri. Jeostratejik bir perspektiften bakıldığında Avrupa?nın doğuya açılan kapısı olduğundan, Türkiye?yi dışarıda bırakacak hiçbir çözüm sürekli olmayacaktır. AB?nin sınırları, göç açısından da ancak Türkiye?yi içine alarak tamamlanabilir. Dolayısıyla, taraflar kısa vadeli ve geçici projelere odaklanmak yerine, kalıcı çözümü ve özellikle de kaynak ülkelerde krizlerin temel nedenlerini ortadan kaldırmaya yönelik ortak stratejileri öne çıkarmalıdır.

Türkiye ve AB, bu bölgelerde kriz sonrası dönemde de önemli ortak restorasyon projelerine imza atabilir. 
Son dönemde, özellikle de Valetta Zirvesi'nden bu yana AB kurumsal olarak, hem göç yönetimi hem de dış politika açısından Afrika ve Orta Doğu?da ortaklıklar kurmaya önem vermeye başladı.Türkiye?nin de bu bölgelerdeki yüksek nüfuzu dikkate alındığında, iş birliği ve eşgüdüm sağlanması zor olmayacaktır. Öte yandan, AB?nin tarihinde desteklediği en büyük insani yardım hamlesi olan Acil Sosyal Güvenlik Ağı projesinde de görüldüğü gibi Türkiye ve AB arasında göç yönetimi iş birliği, diğer uluslararası aktörler sürece dahil edildiğinde daha da yapısal bir boyuta taşınabiliyor. Dolayısıyla, Türkiye ve AB?nin dahil olduğu çok taraflı iş birliklerinin diğer bölgeleri ve diğer göçmen kitlelerini içerecek şekilde artırılması, kurumsallaşmaya mutlaka ki katkı sağlayacak. Özellikle de bu yıl BM inisiyatifiyle çalışmaları sürdürülen Küresel Mülteci Mutabakatı, önemli bir fırsat.?

İlişkilerde her boyutta olduğu gibi göç yönetimi alanında da karşılıklı iyi niyetin gerektiğini belirten Zeytinoğlu, ?Türkiye-AB ilişkilerinin gerildiği dönemlerde AB kurumlarından, özellikle fonlarla ilgili olarak tehditkar demeçler gelebiliyor. Göç alanındaki iş birliğinin iyi niyet ve insaniyete dayalı bir süreç olduğu unutulmamalı ve taraflar, birlikte çalışma, iş birliği atmosferini korumalıdır. Bu olumlu atmosferin korunması ve güçlendirilmesi için ise Türkiye-AB vize serbestliği diyaloğunun olumlu şekilde sonlanması en büyük fırsat.? değerlendirmesinde bulundu. 

kaynak: bbc.com/aa.com

haber: enpolitik.com / Melek S. Tunç




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —