Teknolojiye olan' ilahi' güvenin aldığı yara: Titanic

Teknolojiye olan

Yirminci yüzyılın en büyük deniz kazasını yapan ve tarihe geçen Titanic gemisi 10 Nisan 1912'de ilk ve son seferine çıktı. Filmlere ve tarihe konu olan gemiye dair tüm ayrıntılar haberimizde...

1900'lü yılların başında ziraat toplumundan hızla sanayi toplumuna geçen batı insanı, kainata hükmettigi zannına kolayca kapılmıştı.Yaptıklarını hiçbir kuvvetin yok edemeyecegini söylüyor ve adeta herşeye meydan okuyordu. O güne kadar imal edilen gemilerin en büyüğüne 'Titanic' isminin verilmesi de bu cüretten kaynaklanıyordu. Çünkü Yunan mitolojisindeki en ünlü Tanrılardan birisinin ismi Titanic idi.

Gemideki birçok subay yolculara sık sık 'Bu gemiyi Allah bile batıramaz' diyor ve bu kör inatlarını geminin batış halinde bile yenilemekten kendilerini alamıyorlardı. Toplam 46 bin tonluk bu döneminin en büyük transatlantiğinde toplam 16 kazan vardı. 66 bin beygir gücüne sahip olan gemi saatte döneminin en hızlı süratine ulaşarak 23 deniz mili yapıyordu.

'İlk ve son yolculuğu için denize indi'

Birinci mevki içinbügünün parası ile 50 bin dolar ödeyen yolcular büyük bir lüks içesinde seyahat ediyorlardı. Gemide 6 bin tane Havana sigarası ile 1 sınıf kamera-suitlerde odun yakılan 28 tane şömine bile vardı.İrlanda'nın 'Harland and Wolff' gemi tezgahlarında üç yılda tamamlanan Titanic 1912 yılının 10 Nisan günü, İngilterenin Southampton Limanı'ndan ilk ve son yolculuguna adım attı.

Devasa geminin Southampton - New York arası yaptıgı yolculuk 1912 yılının 14 Nisan'ını 15 Nisan'a bağlayan gece sona erdi. Titanic 'White Star Line' şirketi tarafından inşa edilmişti. Manidardır ki yine aynı şirket tarafından yapılan diğer iki geminin akibeti de Titanic'ten farklı olmamıştı. Olympic ve Britannic adını taşıyan bu gemilerde tıpkı Titanic gibi okyanusun dibine demir atmışlardı.İlk inşa edilen Olympic başka bir gemi ile çarpışarak büyük yara aldı ve hayatını noktalamış oldu. Titanic ise dev bir buzdagına çarptı ve battı. Yolcu taşıması için inşa edilen ancak savaş çıkınca İngiliz donanmasında hastane olarak kullanılan Britannic ise altıncı seferinde Çanakkale savaşında yaralanan İngiliz askerleri almak için giderken Ege'de Alman U-2 Avcı denizaltılardan göndeilen torpidolar ile battı.

 

'Teknolojiye ilahi güvenin aldığı yara...'

Yirminci asrın başında dünyanın en güvenli ve lüks transatlantiği olarak tasarlanan Titanic Southampton - New York seferini yapmak üzere demir aldı. 1912 yılının 14 Nisan'ını 15 Nisan'a bağlayan gece, Kanada yakınlarında dev bir buzdağı çarparak kötü biçimde yaralandı. Güvertede 2 bin 206 kişi bulunuyordu. Cankurtaran sandalları ise en fazla bin 500 yolcu alabilecek kapasitedeydi. Gemi yavaş yavaş Atlas Okyanusu'nun karanlık sularına gömülürken kurtarma filikalarına önce kadınlarla çocuklar bindirildi.15 Nisan 1912 sabahı, denize indirilen filikalarda toplam 705 kişi bulunuyordu yani 1514 kişi hayatını kaybetmişti. Facia 20 yüzyılın en büyük deniz kazası olarak kabul edildi. Titanic'in batısının hemen ardından yazar Joseph Condrad 'Bu felaket teknolojiye olan ilahi güvenin aldığı yara acısından tarihin ciddi bir dönüm noktası' diye yazmıştı.

Çanlar 3 kez acı acı çaldı

Titanic Okyanuslar üzerindeki en lüks transatlantikti ama gemide tek bir dürbün dahi bulunmuyordu.Fivarun mabetleri gibi kamaralarda yolculuk eden birinci sınıf yolcular için dünyanın en pahalı Fransız aşçısı 14 Louis tarzı gemi mutfaklarında yemek yaparken projektör ve ışıklar için bütçe ayrılmamışa benziyordu. Suyun ısısı o gece -1'e düşmüştü: kapkara okyanusun donması Atlantik'in acı tuzu önlüyordu. Ve yine de 62 yaşındaki Kaptan Smith, tüm hızıyla Atlantik ortasında ilerlemeye devam ediyordu.Perşembe günü New York limanına varması düşünülen gemiyi Salı günü limana sokarak yeni bir rekor kırmak istiyordu.

Böylece yönettiği geminin ne kadar hızlı bir gemi olduğunu bütün dünyaya ispatlamış olacaktı.Ne var ki 22 yıllık deniz kaptanı bu kadar büyük bir gemiyi ilk defa yönetiyordu.Tarih 14 Nisan 1912'yi saat ise 23.40'ı gösteriyordu.Elinde ne bir ışıldak ne de bir dürbün bulunan gözcü Frederick Fleet 20 metre yükseklikteki gözetleme kulesinden birkaç yüz metre ilerdeki kara kitleyi farkettiğinde artık çok geçti.Titanic meydan okudugu denizlerde bir buz dağığla karşı karşıya kalmıştı.Gözcü Fleet alarm çanına acı ile tam üç kez sarıldı.Kaptan köşküne buzdağı alarmını verdi. Birinci köprü subayının ilk emri 'tam yol tornistan' oldu. Sonra geminin 16 hava bölmesi arasındaki otomatik çelik kapaklar kapatıldı. Ama Titanic , mesafede bu dağının sol tarafından kaçmayı başaramadı.

 

Deniz yüzeyinden altı metre kadar aşağıda,gemi sancak tarafından yarılmaya başladı. Yandan buz dağına vuran Titaniği, buzdağı bir bıçak gibi,uzunluğunun üçte biri olan ilk 269 metre boyunca 6 ayrı yerinden kesmişti. Alarm çanlarından tam iki dakika sonra kaptan köprüdeki yerini aldı.Soğukkanlıydı. Ve önce otomatik çelik kapıların durumunu sordu yardımcı kaptanlarına. Kaptan buz dağı ile yapılan çarpişmadan beş dakika sonra makinalara stop emrini verdi.Bazı yolcuları yattıgı yerden uyandıran ise aslında bu sessizlik olmuştu. Denizdeki Rüzgar ve hafifi sarsıntıda askıların birbirine sürterken çıkartıkları ses dışında herşey susmuştu sanki .Titanic ölüm sessizliğinin ilk vakitlerine girmişti bile.

Buzdağının düşen parçalarını içeceklerine atıyorlardı

Yolculardan birkaçı köprüye çıkarak neler oldugunu anlamaya çalışıyorlardı.Kaptan onları sakinleştirerek kamaralarına gönderdi. İnerken sancak tarafındaki 5 kat balkonlarına kadar sıçramış bu parça ve kalıplarını ayaklarıyla birbirlerine atarak güvertede maç yapıp kartopu bile oynadılar. Titanic'te Panik hissedilmiyordu.Yolcular NewYork'ta bir gökdelen kadar yuksek olan bu geminin batabileceğini düşünmüyorlardı bile. Bazıları çarpma anında buzdağından güverteye düşmüş bu parçalarını yerden toplayarak içki bardaklarının içine atarak içkilerini soğutuyorlardı. Sadece kaptan Smith ve diğer subaylar durumun ciddiyetinin farkındaydılar. Kimse hala gerçekleri görmüyordu.

 

 

Saniyede 5 ton Atlandik suyu geminin ön tarafındaki yarıklardan hava bölmelerine müthiş bir hızla akıyordu. 60 bin ton ağırlığındaki çelik kitleyi su üzerinde tutan 130 bin metreküp hava ise aynı yarıklardan suyun basıncıyla çıkarkan korkuç tiz bir ses çıkarıyordu.

Teknoloji harikası Titanic'te 160 dakika içinde hava ile su o kadar yer değiştirecekti ki; fiziğin kuralları uyarınca ne suyun taşıma ne de havanın kaldırma gücü bu yüzen sarayı kurtarmak için birşey yapabilecekti. Çarpmadan tam 10 dakika sonra kazanların sübabları patlayarak buhar fışkırtmaya başladı. Korkunç bir tıslama sesi kapladı bütün gemiyi. Birkaç dakika sonra da söndürdüğü ateşin dumanları bacalardan yükseliyordu. Ayrıca üçüncü sınıf yolcuların henüz uyudukları kabinlerin zeminlerinde su birikintileri oluşmuştu. İlk hava bölmelerindeki su 4 metre yüksekliğe çoktan ulaşmıstı.Bagajlar yükselen suyun içinde parça parça yüzmeye başlamışlardı. Birbirinden nadide özel yapım otomobiller tuzlu suyla çoktan tanışmıştı bile.

Gece yarısından üç dakika sonra tamamlanan keşif, Teknik Müdür Thomas Andreas'un 'Batacak' sözleriyle sona erdi. Kurtulma şansı yoktu artık Titanic'in. Kaptan Smith teknik müdürünün kagıtlara karaladığı hesaplara baktı... S.O.S (Acil yardım) fişeklerinin fırlatılması emrini mürettabatıyla görüşmelsinden 10 dakika sonra verecekti. Önce mürettabata güvertede toplanma emri verildi. Sonra ise yolcular Cankurtaran kayıklarına bindirilecekti.;ancak sadece birinci mevkideki yolcular.. Aceleyle tek başına aşagıya indi. Önce gemideki en zengin adama John Jacop'a gitti. Telaşa gerek yoktu, ancak uyanmaları gerekiyordu. Kaptan bu sözleri geminin diğer aristokrat yolcularıylada paylaştı. Neden bu haberi kendisi verdi, neden sadece birinci sınıf yolculuk yapanlara verdi. Geminin batmak üzere oldugundan ikinci ve üçüncü sınıf yolcuların haberi olmadı. Ve bu zaman kaybını nasıl göze aldıgı hala bilinmiyor. Bilinen üçüncü sınıf yolcularının bazılarının çok sonra ve kendiliğinden uyandığı, bazılarının ise hiç uyanmadığı.Kaptan tekrar yukarı çıkıp S.O.S sinyalini gönderme emri verdiğinde çarpışmanın üzerinden tam yarım saat geçmişti. O arada mürettabattan 30 kişi Titanic'in dev jeneratörlerini devrede tutabilmek için aşağıya gönderildi. Ve gemi karanlık sulara gömülmeden 2-3 dakika öncesine kadar ışıl ışıl parıldadı. 

Büyük söz söylenmişti

Titanic'e en yakın gemi olan 'Californian' yardım sinyallerini almamıştı. Geminin kaptanı 22:21 'de suyun üzerinin buz bloklarıyla kaplı olduğunu ilk farkettiğinde makineleri stop ettirmişiti ve telsizcileriyle birlikte gün ışığına kadar derin bir uyku çekmek için kamarasına inmişti. Yardım sinyallerini İngiliz yük şilebi 'Carpathia' aldı. Tam yol Titanic emri verildiğinde saat 00.25'di bu süre içinde 58 deniz mili katledilemeyeceği biliniyordu. Yolcular güverteyi doldurmaya başlamışlardı. İkinci ve üçüncü sınıf yolculardan da uyanıp yukarı gelenlerde vardı. Kimsede en ufak bir panik hali yoktu. Çünkü kimse hala Titanic'in batabileceğine inanmıyordu. Birkaç güverte subayı güvertede toplanan ve ne olup bittiğini anlamaya çalışan yolculara hitaben 'Bu gemiyi Allah bile batıramaz' dediği birçok tanığın ifadesiyle teyit edilmişti ve bunu söyleyen mürettabat buna gerçekten inanıyordu. Buna inanmayan ve batmakta olduklarını kesin olarak bilen kaptan ve ona yakın birkaç subay da bu felakete uygun hareket etmiyorlardı. Ama hesap ortaydı bin 308 yolcu ve 898 mürettabat olmak üzere gemide toplam 2.206 kişi bulunuyordu. Ve toplam 20 Cankurtaran kayıgında da 1.178 kişilik yer bulunuyordu. Bu da bir kaza durumunda 1.028 kişinin ölmesi anlamına geliyordu.

İnsanlar birinci ve ikinci sınıf olarak ayrıldı

Ancak ilk kurtarma kayığı, buzdağı Titanic'e geldikten tam bir saat sonra 16 sayfa tarafından hazırlanabildi. Artık çok geç kalınmıştı. Tayfalar kayıkları nasıl indireceklerini bile bilmiyorlardı. Kimse batacağına inanmadığı koca bir gemiden ayrılıp da Okyanus üzerinde ceviz kabuğu misali kaybolabilecek bir kayığa binmek istemiyorlardı. Şuursuzluk bu kadarla da kalmayacaktı. Subaylar , iki ucundan halatlara asılı kayıgın fazla dolarak suya indirilirken orta yerinden kırılmasından korktukları için 65 kişilik ilk kayığa sadece 28 kişinin binmesine izin verdiler. Geminin ön kısmı artık farkedilir bir biçimde aşağıya meyillendiği halde , ilk kayığa binmeye talip pek fazla yolcu yoktu. Yaşanan diğer bir gariplik ise, birçok filikanın kadın ve çocukları doldurmaya çalışan göevliler tarfından yarı boş şekilde indirilmesiydi. Filikaların denize indirilme esnasında bile birinci sınıf ve ikinci sınıf diye ayrım uygulandı. En önce filikalara zengin ve varlıklı yolcular bindirildi.Üçüncü ve ikinci mevkidekilerin birinci sınıf yolcuların binmesi beklemeleri facianın daha da büyümesine sebep oldu.Varlıklı kimselerin filikalarına fazla yolcu almak istememeleri yüzünden ölü sayısı daha da arttı.

 

'Üçüncü sınıf yolcular' güverteyi bile bulamadı

Bu hikayenin belki de en dehşetli yanı,özellikle en alt katlara yerleştirilmiş olan ikinci ve üçüncü sınıf yolcuların güverteyi bulanamamalarıydı. Titanic'in toplam 7 kilometre uzunlugundaki koridorlarında 762 kamara bulunuyordu. Mürettabatın bile zaman zaman içinde kaybolduğu koridorlarda , ara sıra yol gösterip, açıklayan levhalara da rastlamak mümkün idi. Ancak Avrupatı terkeden bu insanların bir kısmı ingilizceler'in deyimiyle İngilizce konuşulmayan ülkelerdendi ve o levhaları okuyamadılar. 709 üçüncü sınıf yolcudan sadece 55 erkek kurtulabilmişti. 0.45'te çarpışmadan tam bir saat sonra ilk S.O.S fişeği yıldızlarla dolu gökyüzüne fırlatıldı. Güvertedeki herkes durumun vehametini galiba o an anladı. Telsizci sinyali görmüştü. Ancak Amerikan senatosunda önündeki sorgulamasında bunu yukarıya bildirmek gibi bir görevi olmadığı için bildirmediği anlattı. Böylece 'Californian' ın oraya yetişip en azından suya atlamış olanları donmadan denizden toplama şansı da kaybolmuştu. Dördüncu kayıkta yine de 37 boş yer vardı. Kaptan binmek isteyen erkekleri engelliyor, kocası binemeyen kadınların çoğu kayıklara binmeyi reddediyordu. 5 kayığa 40 kişi bindi. Sonrakiler, ilk kayıklara göre daha dolu idi. Bazılarında kurek çekecek kimse dahi yoktu. Erkekler eşleriyle vedalaşıyor çocuklarını son kez öpüyorlardı...

Korkunç sona doğru

01.15'de korkunç sondan 65 dakika önce geminin ön kısmı 5 kata kadar suya batmıştı.Geminin içinde tahminen 30 bin ton kadar su vardı.O yarım saat içinde 11 kayık suya indirildi. Artık her botta 50-60 kişi oturuyordu. Sabah saat 01.30'da bir el ateş edildi. 5 güverte subayı kendisininde içinde bulundugu 11 kayık suya indirilirken 'ititşip kakışan üçüncü sınıf İtalyanlar'ın kayığa atlamalarını engellemek için ateş ettiğini' sonraki sorgulamaları sırasında anlatmıştı. 01.35'de ikinci bir silah sesi duyuldu. Subay Wiiliam Murdoch yarısı boş olarak indirilmekte olan 15 kayığa binmek isteyen erkeklere sözünü geçiremeyince onları indirmek için ateş etmekten başka çare bulamamıştı. 15 kayığa son anda tek bir erkek bindi. Titanic'in ait oldugu 'White Star Line' gemicilik şirketinin varisi Lord Josep Bruce İsmay dan başkası degildi.

Titanic ile birlikte bir dönem battı

Titanic yara aldıktan sonra tam olarak batması 3 saat 20 dakika kadar sürdü. Güveretesinde 2 bin 206 kişi bulunuyordu ve cankurtaran sandalları bu sayının yarısından azını alabilecekti. 1500 yolcu, gemi yavaş yavaş pruvasından suya gömülürken güvertedeydiler. Gemide kalanlar çogunlukla 3 mevki yolcular ve bazı zengin nüfuzlu erkekler di. Kurtarma filikalarına öncelikle kadınlar ve çocuklar alınmıştı. İnsanları ayırma işlemini zamanın maden ocakları sahibi Benjamin Guggenheim yaptı. Gece kıyafeti içinde kibar bir beyefendi görünümündeydi. Sigara salonunda en son beraber olduğu kişilerden birine 'Bana bir şey olursa karıma görevimi yaptıgımı söylersiniz. diyordu. New York Waldorf Astoria 'nın sahbi John Astor hamile karısını bir filikaya bindirdikten sonra gemide kalanlar arasındaydı. Vucudu geminin batmasından birkaç gun sonra bulundugunda tanınmayacak halde idi. Amerikan Kongre üyesi. New York 'taki Macy mağazalarının sahibi Istdor Straus karısı İlda ile seyahat ediyordu. Karıs kurtarma filikalarına binmeyi reddetti.'Her zaman kocamın yanında oldum şimdi neden bırakayım ' diyordu. Strauslar güverdeki sandalyelere oturup sonlarını beklediler.

 

'Hala geminin batacağına inanmıyorlardı'

Okyanus, her geçen saniye Titanic'in yanan ışıkşarından birini daha içeri alıyordu. Batış gözle izlenebilir hale gelmişti. Ön kısmı suların ölümcül karanlığının içine batmış geminin arka kısmın kaldırmıştı. Yine de o ana kadar suya indirilmiş olan kayıkların pek uzaga gitmedikleri, geminin etrafında kalmaya çabaladıkları gözleniyordu. Titanic'in batacagına hala inanmayan bu insanlar eger gemi batmaz ise tekrar bineriz düşüncesiyle oradan ayrılamamaışlar ve kimse de onlara bu agırlıktaki geminin batarken meydana getirecegi anafordan bahsetmemişti. 01.45'de 16 kayık içinde 4 boş yer ile denize indirilirken güvertedeki binden fazla insan artık kurtulma şanslarının çok düşük oldugunu ve geri kalan 4 kayıkta ancak 250 kişilik yer oldugunu anlamışlardı. Titanic'in iskeşe tarafına dogru da yatmakta oldugu o sıralarda görüldü. Güveredede panik başlamıştı. Amerikalı tarihçi Barbara Tuncman'a göre; güverede bulunan New York'un ise yaramaz zengin sınıfı hizmetkarlarına ve onların üçüncü sınıfta yolculuk eden ailelerine atlarına verdiği kadar bile deger vermiyorlardı. Ama son kayıklara binmek için de onların önüne gecmediler. Kimse onları can korkusunda görmemeliydi. Bu arada gemide hala tüm kadınlar kurtarılmış değildi. Hala geminin batacagına inanmayarak kocalarıyla kalmak isteyenler gemideydiler. Yeni evli bir kadın ölecekse eşiyle beraber ölmek istediğini söylüyor ve gemiden ayrılmıyordu. Öte yandan aşagı katlardan güverteye uzanan yolu ancak geçip, ağlayarak ve haykırarak yukarıya gelen onlarca üçüncü sınıf kadın yolcu da henüz gemide idi. Ve onlar sebebiyle son kayık 23 boş yer ile ve içine binmiş olan erkeklerin silah zoruyla tekrar güverteye çıkarılmasından sonra denize indirildi. Gemini arak kısmı birdenbire havaya yükseldiğinde içeride kalan 500 kişinin hayatta kalma şanşı tükenmişti. Yukarıya çıkan yollarda olanlar, birdenbire birer kuyu görüntüsü alan ve dikey birer boşluk haline gelen koridorlardan , gemini ön kısmımda yükselen suya düşerek boguldular. Kimilerinin üzerine dolaplar, piyanolar, kimilerinin üzerinede diğer insanlar yıkıldı. Titanic denize 45 derecelik bir açı yapıyordu. Güveretedekiler son çaresizlik içinde yerlerde sürünüyor , geminin okyanusun yutacagı son noktası olduguna inandıkları kıçına dogru tırmanmaya çalışıyorlardı. Bazıları ölümü beklemekten bıkkın , birdenbire buz gibi karanlıga atladı. Kimileri tutunamadı, kaydı ve düştü.Kayıklardan dehşet çığlıkları yükseliyordu insanların bütün umutları yok olmuştu.

Gemi parça parça oluyordu

Titanic batıyordu.Suyun üzeri soğuktan çırpınmayı bile başaramayan insanlarla dolmaya başlamıştı.Birden kulakları sgır edici bir gürültü koptu. Titanic parçalanmaya başlamıştı. Kocaman metal plaklar kopuyor, bacalar yerinden oynuyor, katlar ayrılıyor gibi sarsılıyordu. 24 metre yuksekliğindeki 50 tonluk ilk baca 02.18'de deniz suyunu basıncına dayanamayarak kırıldı. Kırılan baca denize mantar yelekleri ile atlayan insanların üzerine yıkıldı.Ve birden ölümcül bir sessizlik geldi. Ardından Titanic daha da dogruldu ve su yüzeyine 70 derecelik bir açıyla ve birdenbire denecek kadar kısa bir sure içinde okyanusa ebedi dalışını gerçekleştirdi. Olata tanık olanlar bir anda diye düşündüler. Dilleri nefesleri tutuldu batmaz denilen gemi bir anda okyanusun sularında yol oldu. ,anıt tabut ardında ne bir dalga bıraktı ne anafor . Birkaç dakika sonra suyun altında yukardakilerin bile duydugu bir patlama gerçekleşti. İçte kalan hava üzerindeki basınç Titanik'i patlatarak üçe bölmüştü. Yüzen saray ilk ve son yolculugunu böylece okyanusun dibinde tamamlamıştı. Kayıklardan da suda yüzenlerden de bir anda çıglıklar yükseldi. Kayıklardaki 700 kişinin sesleri kısıldığında,denizin haykırmaya devam ettiği duyuldu.Denizdekiler donmak üzereydiler. Kayıklar ise denize düşen yolculardan epey uzaktı. Titanic ise deniz dibinde ebedi istirhatine olan okyanus tabanına ulaşmıştı. Ve insanoğlunun nasıl acımasız, nasıl bencil ,nasıl sakat olduğu o andan sonra , birkez daha teyit edilecekti. Birinci sınıf yolcusu birkaç hanıefendi amerikan Senatosu önündeki sorgulamalarında 'Bağıranlar, uyuyarak battığını bile anlayamayan uyanıncada kriz geçiren birkaç üçüncü sınıf yolcusuydu' demişti, ama hala 500 kişilik boş yerleri bulunan kayıktakilerin denizdekilerin suda donmadan önce geçirdikleri süreci anlatan ifadeleri gerçekten dehşet vericiydi.

 

İnsanların insanlıktan çıktığı anlar yaşandı

Altıncı kayıktakiler, kürekciye suda yüzmeye çalışanların yanına gitmek için baskı yapmışlar, ancak kürekçi bunu 'zaten yerimiz yok, biz de batmayalım ' gerekçesiyle reddetmişti.

Komisyon raporlarına göre 4 kayıktaki kürekçiler sudakilere yardım etmek istemiş ancak yolcular bunu 'yasaklamışlardı' Ve diğer kayıklarda daha da insanlık dışı uygulamalar a yaşanmıştı. Kazadan kurtulanların anlattıklarına göre hep beraber tempo tutup şarkı söylemişlerdi. Hem denizde haykıranların hem de vicdanların seslerini bastırabilmek için ... Ve kürekçi Lowe denetimindeki 14 kayık , içindeki herkesi diğer kayıklara aktardıktan sonra boş bir halde su üzerinde kalmaya çalışan yüzlerce insana yaklaşmış , onlara 150 metre kala durmuş ve yarım saatten fazla bir süre beklemeyi tercih etmiş. Sorgulamayı yapan senatör 'neden' diye sorabildiğinde ise 'yaklassaydım hepsi binmeye çalışır , hep beraber ölürdük'cevabını almıştı. Sudakilerin hayat belirtileri yaklaşık bir saat kadar sonra kesildi. Cesetler suyun üzerini yakamoz gibi kapladığında kayıklar uzaklaşmıştı. Kurtulan sivillerden hiçbiri yargılanmadı. Birçok devlet , ceza yasalarının ölümle karşı karşıya gelerek kendini savunmak zorunda olan insanlar için yapılmadığını söyledi. Carpathia olay yerine Titanic tamamen gözden kaybolduktan tam iki saat sonra vardı. Kayıkların çoğu daha çevredeydi ve sabaha kadar kayıklardaki insanları güvertesine almakla uğraştı. S.O.S çağrısına gelen diğer gemi Californian ise ancak sabah 08.30 'da kaza mahalline ulaşabildi. İki geminin ifadelerinde anlaşıldığına göre Titanic yardım sinyallerinde yanlış koordinatlar vermişti. İki gemininde yolu biraz da bundan uzamıştı. 15 Nisan sabah saat 2.05 'de denize inmiş Filikalarda birinci mevkiden yüzkırkaltı (%97) ikinci mevkiden yüzdört( %89) üçüncü mevkiden yüzüç yüzde 42) kadın ve çocuk yüz kırkaltı yetişkin erkek ve gem 885 mürettebatından 212 kişi kurtulabilmişti. sabah dörtte filikalardan ilkine yardın ulaştı. sağ kalabilen 705 kişi yardıma gelen gemiler tarafından kurtarıldı.

Yeni bir çağ: Kuşku çağı

Yirminci yy.'ın en büyük deniz kazası olarak kabul edilen Titanik'in batması bir çok kişi tarafından 'kuşku çağının' başlangıcı olarak kabul ediliyor. En ileri teknoloji harikası olarak sunulan geminin her şeye rağmen batması insanlarda güven duygusunu derinden sarstı. 1500 kişinin hayatını kaybettiği dünyada duyulduğunda milyonlarca insan ağır bir şok yaşadı. Dönemin gazeteleri 'teknolojiye duyulan kör güvene korjunç darbe' manşetlerini atyılar. Olaydan üç hafta sonra İngiltere, kurtarma kayıklarında her yolcu için bir yer zorunluluğunu getirdi. Milletler arası heyetler,gemilerde telsizcilerin nöbet tutması mecburiyetini getirdi. Ve daha o yıl çıkmadan ünlü fizikçi Alekxandır Behn buz dağlarını elektroşok dalgaları ile denizin dibinden tanıyan ve yerlerini belirleyen' ekolot' isimli cihazı geliştirdi. 1500 kişiyle birlikte akala gelebilecek her türlü lüksün bünyesinde barındıran bir saray batmıştı. insan aklının ,insan duyarlılığının kordineli bir iş birliği oluşturamadığı bir yerde ne teknoloji ne de o görülmedik ihtişam hiçbir işe yaramamıştı.

Gizli Raporlarda ne var?

ABD'de yayınlanan National Enquirer Dergisinin ortaya çıkardığı gizli rapor ile kazanın vehameti bir kez daha ortaya çıktı.National Enquirer Dergisinin gün ışığına çıkardığı ve 19 nisan 1912 tarihinde tamamlanarak Amerikan Senatosuna sunulan gizzli Titanik raporunda facia ile ilgili şimdiye kadar bilinmeyen gerçekler gözler önüne serildi. Bu rapora göre Titanik'in mürattebatı ve yolcuları kazanın olduğu anlarda dahi buz dağını ciddiye almamış hiçkimse çarpışmayı önemsememiş. Raporda yolculardan bazılarının kameralarına çekildiği bazılarının ise güvertede ki karlarla kartopu oynadığı belirtiliyor. Geminin gözcülerine dürbün verilmediği için buz dağlarının zamanında fark edilip rotayı değiştirmek gibi bir imkanının olmafı belirtilen gizli raporda gemi gözcülerinden ' Frederich Fleet'in açıklamalarına da yer veriliyor. İngiltere'den dürbün istedik. Bize verilecek dürbünlerinin olmadığını söylediler. Eğer dürbünlerimiz olsaydı buz dağını erken fark eder yolumuzu değiştirirdik diyor. Yıllar sonra ele geçirilen rapora göre gemide yolcuların yarısını bile kurtarmaya yetecek tahliye sandalı yoktu.Ayrıca soruşturma derinleştirilince bazı acı gerçeklerde ortaya çıktı. Korkak erkeklerle mürettebata tahliye sandallarında yer açmak için bazı kadınlar gemide bırakılmıştı.Bir sandala sadece erkekler bindirilmişti. Üçüncü kaptan Herbert Pitmen kendisinin bindiği sandala daha fazla kazazede almanın mümkün olup olmadığı sorusunu 'aslında sandalımız 20-30 kişi daha alabilirdi. Fakat geri dönersek insanlar sandala hucum edeceklerdi batma tehlikesini göze alamadık'diye cevaplamıştı. Titanik'in dik olarak atlantiğin dibine batışı üzerindeki insanlarıda dibe götürmüştü. Batış anında kurtulabilen yüzlerce insanda soğuk sularda yardım beklerken ölmüşlerdi. Titanik batmadan evvel 20 filika denize indirilmiş olmasına rağmen bunlardan sadece birisi geri dönüp denize dökülen insanları toplamaya çalışmış diğer filikalar ise girdaba kapılma ve saldırıya uğrama korkusuyla kaçmışlardı. Boğulanların yanında soğuk deniz suyuyla donan yüzlerce insanda o an ölmüştü.

kaynak: National Geographic/www.netpano.com

haber: enpolitik.com