Mekanı cennet, ruhu şad, anıları gençliğe ve geleceğe rehber olsun...

Osmanlı tarihinin destansı kahramanlıklarından birini sergileyen 'Çöl Kaplanı' lakaplı, Medine Müdafii Fahrettin Paşa vefatının 70'inci seni-i devriyesinde anılıyor.

Takvim Yaprağı 23.11.2018 14:29:00 0
Mekanı cennet, ruhu şad, anıları gençliğe ve geleceğe rehber olsun...

Birinci Dünya Savaşı sırasında, Medine'nin savunmasını üstlenen, imkansızlar içinde ordusunu 'çekirge' ile ayakta tutan, büyük Türk kumandanı, şanlı asker nam-ı diger 'çöl kaplanı' Medine Müdafii Fahrettin Paşa, bugün ölümünün 70'inci yılında minnet, saygı ve övünçle anılıyor, kahramanlığı geleceğe ışık tutuyor.

Hakkında kitapların yazılması, filmlerin çekilmesi ve şiirlerin kaleme alınması yeri olan büyük Türk kahramanı Fahrettin Paşa,  Medine müdafaası sırasında karşı karşıya geldiği İngiliz ajanı Lawrence tarafından ?Çöl Kaplanı? olarak tanımlanmış, Paşa, vatanperverliğin, cesaretin, peygamber sevgisinin adı olmuştur günümüze kadar gelmiştir.

30 Ekim 1918'de Osmanlı Devleti, Mondros Mütarekesini imzalayarak I. Dünya Savaşından çekildiğinde Mütarekenin maddelerine göre Fahreddin Paşa'nın da teslim olması gerekiyordu. Kendisine Mondros Mütarekesini tebliğ için İstanbul'dan gönderilen elçiyi dikkate almayarak Mondros Mütarekesinden sonra da teslim olmayarak şehri savunmaya devam etti. Osmanlı devletinin teslim olmasından sonra 72 gün daha Medine?yi savundu. Fahreddin Paşa yiyecek, ilaç ve cephanenin bitmesinden sonra kendi askerlerinin de ısrarıyla 13 Ocak 1919'da teslim oldu.

Medine'yi terk ederken sarf ettiği: ?Hiç utanmaz mısınız? hiç çekinmez misiniz bu şehri teslim etmeye? Ben gitmiyorum, zorla götürüyorlar. Şahit olun Medine sokakları. Yollar sokaklar şahittir. Peygamber efendimiz şahittir. Ben gitmiyorum, zorla götürüyorlar? cümleleri Fahrettin Paşa'nın gösterdiği büyük cesaretin çaresizliğe dönüşünü ve bundan duyulan ıstırabı özetle anlatır...

FAHRETTİN PAŞA KİMDİR?

Asıl adı Ömer olan Fahreddin Paşa Rusçuk'ta doğdu. Soyadı kanunundan sonra Türkkan soyadını aldı. 93 Harbi'nden sonra ailesiyle birlikte İstanbul?a gelen Ömer Fahreddin 1888'de Harp Okulu'nu, 1891'- de Erkan-ı Harbiye?yi bitirdi ve kurmay yüzbaşı olarak orduya katıldı. Balkan Savaşı sırasında Çatalca savunmasındaki başarısıyla Edirne'nin geri alınmasında rol oynadı. Osmanlı Devleti 1914'te ı. Dünya Savaşı'na girdiği vakit miralay rütbesiyle Dördüncü Ordu 'ya bağlı 12. Kolordu kumandanı olarak Musul'da bulunduruyordu. 2S Kasım 1914'te mirlivalığa terfi ettirildi. 26 Ocak 1915'te 12. Kolordu'daki vazifesine ilaveten Dördüncü Ordu kumandan vekilliğine getirildi. Burada bir yandan tehcire tabi tutulan Ermeniler'i yerleştirirken bir yandan da Urfa, Zeytun, Haçin, Musadağı Ermeni ayaklanmalarını bastırdı.


Fahreddin Paşa

Bu sırada İngilizlerle anlaşan Mekke Şerifi Hüseyin'in isyana hazırlandığı haberinin alınması üzerine Fahreddin Paşa Dördüncü Ordu kumandanı Cemal Paşa tarafından 28 Mayıs 1916?da Medine'ye gönderildi. 31 Mayıs?ta Medine?ye ulaşan Fahreddin Paşa, Şerif Hüseyin'in birkaç gün içinde isyan edeceğini Cemal Paşa 'ya bildirdi. Şerif Hüseyin ve dört oğlu, 3 Haziran 1916'da Medine çevresindeki demiryolunu ve telgraf hatlarını tahrip ederek isyanı başlattı. 5- 6 Haziran gecesi Medine karakollarına saldırdılarsa da Fahreddin Paşa'nın aldığı tedbirler sayesinde başarısız olarak geri çekildiler.


Şerif Hüseyin


İngilizler'in desteğinde isyana girişen Şerif Hüseyin ordusuna karşı, kısıtlı imkanlara rağmen yaptığı Medine müdafaası ile büyük takdir topladı.

Kutsal emanetleri 2 bin askerle İstanbul'a gönderdi

Medine'nin etrafı isyancıların eline geçmeye başlayınca İstanbul Hükümetinin Medine'nin boşaltılması talebeni Fahreddin Paşa 'Peygamberin kabrinin bulunduğu Medine'deki Türk Bayrağını kendi elimle indiremem' diyerek kabul etmedi. Herhangi bir yağma ihtimaline karşı da tedbir olarak, Medine'deki 30 parça Kutsal Emaneti 2000 askerin koruması altında İstanbul'a gönderdi.

Bir süre sonra etrafı tamamen kuşatılan Medine?de Türk orduları kuzeye doğru geri çekilmeye başladı. Etrafındaki Türk birlikleriyle irtibatı tamamen kesilen Fahreddin Paşa ise şehri savunmaya devam etti.


MÜTAREKEYİ DİKKATE ALMADI

30 Ekim 1918'de Osmanlı Devleti, Mondros Mütarekesini imzalayarak I. Dünya Savaşından çekildiğinde Mütarekenin maddelerine göre Fahreddin Paşa'nın da teslim olması gerekiyordu. Kendisine Mondros Mütarekesini tebliğ için İstanbul'dan gönderilen elçiyi dikkate almayarak Mondros Mütarekesinden sonra da teslim olmayarak şehri savunmaya devam etti. Osmanlı devletinin teslim olmasından sonra 72 gün daha Medine?yi savundu. Fahreddin Paşa yiyecek, ilaç ve cephanenin bitmesinden sonra kendi askerlerinin de ısrarıyla 13 Ocak 1919'da teslim oldu.




MEDİNE'Yİ 2 YIL 7 AY SAVUNDU

Böylece Medine'de 400 seneden beri süren Türk hakimiyeti sona erdi. Fahreddin Paşa elindeki kısıtlı imkanlara rağmen aldığı tedbirler sayesinde Medine'yi 2 yıl 7 ay savundu. İngilizler tarafından Türk Kaplanı ismi verilen Fahreddin Paşa, savaş esiri olarak önce Mısır'a daha sonra da Malta'ya gönderildi. 8 Nisan 1921'de Malta'da kurtulduktan sonra Milli Mücadele?ye katılmak üzere Ankara'ya geldi. 9 Kasım 1921'de TBMM tarafından Kabil Büyükelçiliğine tayin edilen Fahreddin Paşa, 1936'da Tümgeneral rütbesi ile Türk Silahlı Kuvvetlerinden emekliye ayrılmış, 1948'de vefat etmiştir.



Vatanperver, dürüst, cesur ve yüreği Peygamber sevgisiyle dolu bir Osmanlı Paşası olan Fahrettin Paşa, bu sevgisini Medine?de kaldığı sürece Hz. Peygamber?in kabrini sık sık ziyaret ederek göstermiş, adeta bir türbedar gibi çalışmıştır.

Tevazu sahibi bir komutan olan Fahrettin Paşa, bir gün isyancılara karşı düzenlenen askeri bir harekât esnasında, güçlükle yürüyen çelimsiz bir askeri görünce devesinden inmiş ?Kardeşlerim! Sıkıntıda da bollukta da her şeyi paylaşacağız.? diyerek o askeri kendi devesine bindirmek suretiyle yolculuğa yaya olarak devam etmiştir. Medine?de isyanların arttığı bir dönemde Cemal Paşa?nın ?İstersen tecrübeli alman pilotlardan gönderelim.? teklifini geri çevirmiş; bir İslam beldesi olan Medine?yi savunurken yalnızca Müslüman askerlerle bu işi yapmak istediğini söyleyerek bu konudaki hassasiyetini ortaya koymuştur. 

Medine?de kaldığı sürece şehri savunmanın dışında imar faaliyetleriyle de uğraşan Paşa, Hz. Peygamber?in kabrine giden yolları genişletmiş, Osmanlı askerlerinin defnedildiği Medine?deki Cennetü?l Baki mezarlığını düzenlemiştir. O?nun bu yaklaşımı, kutsal toprakları sahiplendiğinin en açık göstergesidir?



UNUTULMAZ MEDİNE MÜDAFAASI

Medine savunması aslında, askeriyle tek vücut olmuş bir Osmanlı paşasının vatan ve Peygamber sevgisinin yansımasıdır. Medine Muhafızı Fahrettin Paşa, Medine?de bulunduğu sırada resmi yazışmalarda askerleri için ?Mehmetçik? tabirini kullanmakta ve onları Peygamber?in askerleri olarak nitelendirmektedir. İngiliz oyunlarıyla, bedevilerin isyanlarıyla, açlıkla, susuzlukla, 50 dereceyi aşan kavurucu sıcakla, başta İspanyol nezlesi ve askerin dişlerini ve çenesini düşüren İskorpit olmak üzere türlü hastalıklarla ve ağır çöl koşullarıyla canla başla mücadele ederek Medine-i Münevvere?yi, Hz. Peygamber?in kabrini son ana kadar savunan, teslim çağrılarını geri çeviren Fahrettin Paşa?nın bu dik duruşunu ancak ve ancak Peygamber sevgisiyle izah edilebiliyor. Zira Fahrettin Paşa Medine?yi ?Bütün İslam?ın sırtını dayadığı yer, manevi gücünün desteği? diye tanımlamak suretiyle bu kutsal şehre özel bir önem vermektedir.




CAN VERİR, CANAN?I (SAV) VEREMEZ TÜRKLER


İşte tarihe altın harflerle kazınan, Türk milletinin Hz. Muhammed?e (sav) bağlılığını ortaya koyan, ?Can Verir, Cananı (sav) veremez Türkler? diye adına şiirler yazılan, başından sonuna bir destan olan ?MEDİNE MÜDAFAASI? tarihimizde yer alan unutulmaması ve unutturulmaması gereken bir kahramanlığın iz düşümüdür...


ÇEKİRGE KAVURMASI, ÇEKİRGE UNU

Medine müdafaasında büyük komutan Fahrettin Paşa, bir taraftan Medine?nin geleceğini düşünürken diğer taraftan gıda sıkıntısına karşı çözüm yolları arıyordu? Hicaz Demiryolu?nun Medine?ye yakın istasyonlarının düşman eline geçmesi nedeniyle şehre erzak girişinin kesilmesi ve isyancıların Medine Kalesi?ni muhasara etmesi üzerine direnişin en zor günleri başlamıştı. Medine açlıkla boğuşurken çok ilginç bir olay yaşanır...


Şehir çekirgeler tarafından istila edilmiştir. Herkes durumu endişe ile karşılarken Fahrettin Paşa, askerlerini toplayarak; Peygamber Efendimiz döneminde de Hicaz?da çekirge istilasının yaşandığını ve sahabenin çekirge yediğini söyleyerek durumu bir fırsata dönüştürmek istemiştir. Askerlerine, Hz. Peygamber?in ?İki ölünün ve iki kanlının yenmesi bize helal oldu.? şeklindeki hadisini hatırlatan; ?iki ölü balık ve çekirge, iki kanlı dalak ve karaciğerdir.? diyen Fahrettin Paşa, çekirge yemenin sünnet olduğunun altını çizerek askerlerini buna alıştırmak için şu bildiriyi yayınlamıştı: ?Çekirgenin serçe kuşundan ne farkı var? Uçar, yeşilliklerle beslenir, temiz ve taze olan yiyecekleri yer? Hicaz, Yemen, Asir Araplarının başlıca gıdası çekirgedir. Bedeviler sağlamlık ve çevikliklerini çekirgelere borçludurlar? Hekimlerimiz de çekirgenin şifa verici ve besleyici olduğundan bahsediyorlar?? diyerek Peygamber Efendimiz?in kabrini düşmana teslim etmemek için yaşadıkları bu sıkıntı karşısında Allah?ın kendilerine bir lütufta bulunduğunu ifade etmiştir. Fahrettin Paşa?nın bu açıklamalarıyla askerimiz kavurma niyetine çekirge yemiş, çekirge unundan ekmek yapmış, çekirge kurusunu da çerez gibi yiyerek bir süre bu şekilde beslenmiştir.

?SON ERE, SON MERMİYE VE DE SON DAMLA KANA DEK??


Yüzyıllardır İslam?ın bayraktarlığını yapan, İslam düşmanlarına karşı canını ortaya koyan bir milletin evladı olan Fahrettin Paşa, yaşanan tüm bu sıkıntılara rağmen askerleriyle birlikte Hz. Peygamber?in kabrinin önünden ayrılmıyor; kendisinin deyimiyle ?son ere, son mermiye ve de son damla kana dek?? mücadeleye devam edileceğini adeta haykırıyordu.
Bu sıkıntılı günlerde ortaya konulan direniş, Fahrettin Paşa?nın subaylarından İdris Bey tarafından şöyle dile getiriliyordu:

Yapamaz Ertuğrul evladı sensiz,
Can verir, Canan?ı (s.a.v.) veremez Türkler.
Ebedi hâdimu?l haremeyniniz,
Ölsek de Ravzanı ruhumuz bekler.

Peygamber Efendimiz?e bağlılığın bir göstergesi olan bu şiir İdris Bey tarafından yazılmış olmakla beraber Medine?yi savunan Müslüman Türk askerinin ruhundan fışkırıyordu. İdris Bey askerimizdeki Peygamber sevgisini ortaya koymuştu bu dizelerinde?



KILICINI İNGİLİZ'E DEĞİL, PEYGAMBER EFENDİMİZİN KABRİNE BIRAKTI...


Gelinen noktada mesele içinden çıkılamaz bir hal almıştı. Zira Medine?nin Osmanlı Devleti ile kara ve demiryolu ulaşımı kesilmiş, askerin cephanesi ve erzağı tükenmişti. Bununla beraber Osmanlı toprakları da İtilaf Devletleri?nce işgal edilmişti. Bu nazik durum karşısında Fahrettin Paşa?ya, ?Eğer Medine boşaltılmazsa İstanbul?un da İtilaf Devletleri tarafından işgal edileceği? söylenerek Paşa güçlükle ikna edilmiş, Medine?nin teslimini öngören antlaşma gönülsüzce imza edilmişti. Yani devletin elde kalan menfaatleri göz önünde bulundurularak Medine?deki direnişe son verilmişti. Ancak Fahrettin Paşa?nın Medine?den ayrılış sahnesi de üzerinde durulması gereken bir konudur: İslam toplumu için son derece büyük bir öneme haiz olan Medine?yi İngilizlere bırakmamak için her türlü sıkıntıya katlanan, hastalıktan pek çok askerini kaybeden Fahrettin Paşa, gözyaşları içinde son kez Peygamberimiz?in kabrini ziyaret ederek dua etmiştir. 

Kılıcını İngilizlere teslim etmeyip Peygamber Efendimiz?in kabrinin başına bırakmış ve oradan ayrılmamıştır. Bayrağımı burçlardan indirtmem, Efendimiz?i bırakmam, diye haykıran ve İngilizlere teslim olmayan Çöl Kaplanı Fahrettin Paşa, sonunda, kendi subaylarının ani bir baskınıyla Hz. Peygamber?in kabrinden cebren çıkarılabilmiştir.

Başta, kutsal toprakları sonuna kadar savunan Fahrettin Paşa olmak üzere asırlarca Din-i İslam?ın bayraktarlığını yapan, Çanakkale ve Kut?ül Ammare?den sonra unutulmaz bir destan daha yazan, son kalenin nasıl savunulacağını gösteren tüm şehit ve kahramanların mekanları cennet, ruhları şad, anıları gençliğe ve geleceğe rehber olsun...


kaynak: gönüldergisi/yenişafak

haber: enpolitik/ Melek S. Tunç



Salı 35.2 ° / 23.5 °
Çarşamba 36.7 ° / 22.6 °
Perşembe 39 ° / 24.2 °