Yerli Düşünce Derneği Onursal Başkanı Topçu: 'Büyük Türk Milleti İlk Seçimlerde Darbecilere Derslerini Verdi?

Yerli Düşünce Derneği Onursal Başkanı Topçu:

Yerli Düşünce Derneği Onursal Başkanı Yalçın Topçu, 28 Şubat post modern darbesine ilişkin, '?Balans ayarı?nın bin yıl süreceğini söylemişlerdi. Fakat büyük Türk milleti, hemen ilk seçimlerde, sandıklarda bu maşalara ve bunların arkasında, önünde, yanında ve başlarının üstünde olanların tamamının derslerini verdi' dedi.

Yerli Düşünce Derneği Onursal Başkanı Yalçın Topçu, Dernek Genel Sekreteri Nizam Şahin, yönetim kurulu üyeleri, Türk-İslam dünyasından öğrenciler, 28 Şubat post modern darbesinin 22. yıl dönümünde basın açıklaması düzenledi. Topçu yaptığı konuşmada, ?Millete hizmet etmek için var olan devletimizin kurumlarında, aynı zamanda medya ve sermayede, kısaca hemen her kesimden ve her yerde yuvalanmış bazı askeri ve sivil bürokratlar tarafından yapılmıştır. Sözcülerinin ifadesiyle ?balans ayarı?nın bin yıl süreceğini söylemişlerdi. Fakat büyük Türk milleti, hemen ilk seçimlerde, sandıklarda bu maşalara ve bunların arkasında, önünde, yanında ve başlarının üstünde olanların tamamının derslerini verdi. Milletimiz, iradesine ?balans ayarı? çektirmeyeceğini, kadim değerlerini tank paletleri altında asla çiğnettirmeye razı olmayacağını, onların yok etmeye çalıştığı siyasi fikre ve onun kadrolarına yönetme yetkisi vererek gösterdi. Büyük Türk milleti Anadolu?nun divanesi olan Sakarya misali ayağa kalkıp, ?egemenlik kayıtsız şartsız milletindir? sözünün gereğini yaptı. Bütün darbe ve darbecilere karşı dik duran milletimizin her bir ferdine bu hain, alçak, namert darbelerin mazlumu, mağduru, şehidi ve gazisi olanlara selam olsun. 27 Mayıs, 12 Eylül, 28 Şubat ve 15 Temmuz dahil bütün darbelerin mimarlarına ve taşeronluk yapanlarına da Rabbimin ?El- Müntekim? esması tecelli etsin? dedi.

Yerli Düşünce Derneği adına okunan bildiride ise şu ifadelere yer verildi:

?Egemen emperyalist küresel sistemin çıkarlarını korumanın bir yolu da askeri darbeler olmuştur. Askeri darbeler de çeşit çeşittir. Çünkü medya-sermaye-siyaset sacayağının tarihe geçen en önemli operasyonu, post modern darbe diye nitelendirilen hadise 28 Şubat 1997?de gerçekleştirildi. Türkiye?nin irtica tehdidinde olduğuna dair medya hep bir ağızdan aylarca propaganda yaptı, kumpaslar manşetlere taşındı. Bazı siyasi partiler de özellikle görevlendirilmiş gibi laiklik vurgusunun altını habire çizerek, askerlerin iktidara el koyması yolunda adeta kortej vazifesi gördü. Nihayetinde Refahyol hükümeti devrildi. Demokrasi dışı güçlerin güdümünde kukla bir hükümet geldi ve Türkiye ekonomik olarak neredeyse dibe vurdu. Darbecilerin hegemonyasındaki bazı sermaye grupları, bankalar ve şirketlerin içini boşalttı, Türkiye her geçen gün her alanda daha karamsar bir atmosfere doğru sürüklendi. İnsanlar okudukları okuldan dolayı suçlandı, işinden atıldı, cezaevlerine girdi. Üstelik bu okullar devletin kanunlarıyla güvence altına alınmış okullardı. Başörtüsü zulmü hayatın her alanında en acımasız şekliyle icra edildi. Ötekileştirilen, öcü gibi anlatılan esasında bu milletin değerlerinin savunucusu olan kesimler suçlu gibi gösterilmeye çalışıldı. 28 Şubat döneminin kahramanları da vardı. Cennetmekân Muhsin Yazıcıoğlu bunlardan birincisiydi dersek herhalde abartmamış oluruz. Ömrü boyunca darbelerin eziyetini yaşamış olan Yazıcıoğlu, bir kısım siyasetçilerin aksine müesses nizama karşı hakkın ve hukukun yanında dik durarak ?namlusunu milletine doğrultmuş tanka selam durmam? şeklinde siyasi tarihimize geçen sağlam ve örnek bir duruş sergiledi. Ruhu şad, mekânı cennet olsun. Darbelerin olumsuzluklarını iliklerine kadar hisseden milletimiz en somut tepkisini 15 Temmuz direnişiyle gösterdi. Yine aynı kirli mahfillerin organize ettiği 15 Temmuz ihaneti milletin topyekûn bir şekilde devletine ve hürriyetine sahip çıkmasıyla bu kez postallar ayaklara dolaştı. Demokrasi içinde her türlü mücadeleye onay veren milletimiz, kendi güvenliğini sağlamaktan sorumlu güvenlik güçlerinin kendisine silah doğrultmasını elbette hazmedemezdi ve çok şükür bu kez oyun bozuldu. Tabii burada Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan?ın ve MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli?nin cesur ve kararlı duruşları da demokrasi tarihimize altın harflerle kaydedildi. Şimdi görev yargıda. Milletin beklentisi darbelerin bu ülkenin gündemine bir daha gelmemesi için gereğinin en güzel şekliyle yapılmasıdır. Çok şükür Türkiye darbelere yol açan idari sistemini de değiştirerek sivil siyasetin önünü olabildiğince açtı. Aşılması zor engeller milletin desteğiyle aşıldı. 15 Temmuz akşamı Sayın Cumhurbaşkanımızın dediği gibi biz de diyoruz ki ?hayatımız boyunca milletten daha büyük bir güç tanımadık, bundan sonra da millet ne derse o olacaktır.? Türkiye gerek siyasi konumu, gerekse tarihi gücü itibarıyla her zaman hedefte olan bir ülke. Türkiye üzerine her dönem içeriden ve dışarıdan kirli tezgahlar kuruluyor. Emperyalist güçler sadece kendi çıkarlarını düşünür. Defalarca bunu acı ve ıstıraplarıyla tecrübe ettik. Rahmetli Alparslan Türkeş?in dediği gibi ?En kötü demokrasi bile darbelerden iyidir? sözü kulağımıza küpe olmalı ve siyasi iktidarlar yanlış yapınca hesabı sadece sandıkta sorulmalıdır. Oyunlara karşı hem uyanık hem de sorumlu davranmalıyız. En büyük gücümüzün birlik ve beraberliğimiz olduğunu asla unutmamalıyız. Çünkü başka Türkiye yok!?