Hukukçular Derneği Malatya Temsilcisi Karabay: 'Anayasa Mahkemesi görünürde Can Dündar ve Erdem Gül için karar vermiş olsa da, gerçekte bu durum bir yargı kurumu eliyle yargıya, yargılamaya müdahaledir'
MALATYA (AA) - Hukukçular Derneği Malatya Temsilcisi Avukat Necati Karabay, 'Anayasa Mahkemesi görünürde Can Dündar ve Erdem Gül için karar vermiş olsa da, gerçekte bu durum bir yargı kurumu eliyle yargıya, yargılamaya müdahaledir' dedi.
Karabay, hukuk bürosunda düzenlediği basın toplantısında, Anayasa Mahkemesinin gazeteciler Can Dündar ve Erdem Gül hakkında verdiği karara dikkati çekerek, Anayasa Mahkemesinin anayasal sistem içinde, 'yasama organına vasi tayin edilmiş gibi', dilediği yasaları iptal eden bir mahkeme olduğunu söyledi.
Bu nedenle Hukukçular Derneği olarak Anayasa Mahkemesine değil, İnsan Hakları Mahkemesine ihtiyaç olduğunu düşündüklerini dile getiren Karabay, 'Anayasa Mahkemesinin Can Dündar ve Erdem Gül kararı hukuki değil, tamamen siyasi bir karardır. Anayasa Mahkemesi geçmişte olduğu gibi, bu kararında da anayasayı çiğnemekten çekinmemiştir' diye konuştu.
Anayasa Mahkemesinin ihlal kararını üç gerekçeye dayandırdığına işaret eden Karabay, şöyle konuştu:
'Bunlardan birincisi kişi güvenliği ve özgürlüğü, ikincisi ifade özgürlüğü, üçüncüsü ise basın özgürlüğüdür. Kişi güvenliği ve özgürlüğü, anayasanın 19. maddesinde düzenlenmiş olup, bu maddedeki istisnalardan biri de kişi özgürlüğünün mahkeme kararıyla kısıtlanmasıdır. Anayasanın bu maddesine göre, kişinin özgürlüğünün mahkeme kararıyla kısıtlanması durumunda kişi güvenliği ve özgürlüğü ihlal edilmiş sayılmayacaktır. Anayasa Mahkemesi, anayasanın bu açık hükmüne rağmen, mahkemenin tutuklama kararını hiçe saymış, ihlal kararı vermiştir. Anayasa Mahkemesi, tutuklama kararı veren mahkemenin üstünde olmadığı gibi, temyiz ve itiraz mercii de değildir. Ağır Ceza Mahkemesi ile Anayasa Mahkemesi arasında hiyerarşik bir ilişki yoktur.'
Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuruları sadece insan hakları ihlalleri açısından değerlendirme yetkisi olduğu halde, mahkemenin görev alanına müdahale ettiğini kaydeden Karabay, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Can Dündar ve Erdem Gül'ün yargılandıkları 'Türkiye Cumhuriyeti hükümetini terör örgütleriyle ilişkilendirmeye yönelik bir operasyonda aktif görev almaları, casusluk iddiası, devlet sırlarını açıklama suçu, vatana ihanet iddiaları ifade özgürlüğü müdür? Bu yayın, MİT tırlarını durduran çeteye yönelik soruşturmayı bertaraf etmek, bu operasyona destek ve operasyonu devam ettirmeye, Mit tırları davasını sulandırmaya yönelik bir girişimdir. Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuruyla ilgili hakları ve yetkileri bellidir. Anayasa Mahkemesi, devam etmekte olan davaların içeriğine müdahale etmek suretiyle, diğer mahkemelerin görev ve yetki alanına tecavüz etmektedir. Kişilerin Anayasa Mahkemesine başvurabilmeleri için, görülen davada tüm iç hukuk yollarının, yani temyiz aşamasının bitirilmesi gerekmektedir.'
- 'Tutuksuz yargılamayı takdir yetkisi, yargılamayı yapan mahkemeye aittir'
Karabay, Can Dündar'a yüklenen siyasi casusluk davasınınsa henüz yargılama safhasında olduğunu belirterek, 'Daha iddianame bile okunmamıştır. Anayasa Mahkemesi, görünürde Can Dündar ve Erdem Gül için karar vermiş olsa da gerçekte bu durum bir yargı kurumu eliyle yargıya, yargılamaya müdahaledir. Deliller toplanmışsa, delilleri karartma ihtimali yoksa, sanıkların kaçma şüphesi yoksa, yurt dışına çıkış yasağı ve adli kontrol şartıyla tutuksuz yargılanabilirler. Ancak bunu takdir yetkisi Anayasa Mahkemesine değil, yargılamayı yapan mahkemeye aittir' değerlendirmesinde bulundu.
Anayasa Mahkemesi yerindelik denetimi yapamayacağından, 14. Ağır Ceza Mahkemesinin bu karara uymaması gerektiğini bildiren Karabay, 'Uyup tahliye kararı vermesi, insanlarımızda ülkemizde kamuoyu oluşturanın Anayasa Mahkemesinden istediği kararı aldırdığı kanaatini oluşmuştur ki hukuk ve yargı adına bu kanaatin oluşması çok tehlikelidir' dedi.