Enpolitik yazarlarından Seyit Mehmet Şen bugün ?Eğitim ayakta durmak içindir? başlıklı bir yazı kaleme aldı.
Enpolitik haber sitesi yazarlarından Seyit Mehmet Şen bugün kaleme aldığı yazısında eğitimin hayatımızdaki önemine vurgu yaparak sadece diploma ve makam için eğitimin olmadığına değinen Şen, ?Bugün gençlerimizin aldığı diplomaların maalesef piyasada karşılığı bulunmamaktadır. Diploma yalın haliyle insanımızın hiçbir ihtiyacını giderme gücünde değildir. Gençlerimiz 18-20 yıllık emeklerinden sonra aldıkları diplomalarla devletin gözünün içine bakacak ve ancak devlet iş verirse ayakta durabilecek ve ihtiyaçlarını giderebilecektir. Bugün insanımızın ve ülkemizin en büyük sorunu budur, bence?? dedi.
Seyit Mehmet Şen bugün ?Eğitim ayakta durmak içindir? başlıklı bir yazısı şu şekilde;
1.
Eskilerin ifadesiyle bu başlıktaki sözün mefhum-u muhalifleri şunlar olabilir:
Eğitim, eğitim için değildir.
Eğitim, süs için değildir.
Eğitim ziynet için değildir.
Eğitim, iş olsun diye değildir.
Eğitim, zevk almak ve eğlenmek için değildir.
Eğitim, dostlar alışverişte görsün için değildir.
Eğitim, çerçeveletip duvara asılacak diplomalar elde etmek için değildir.
Eğitim, hayatta hiç karşılığı olmayan ünvanlar elde etmek için değildir.
Eğitimin ne için olmayacağını istediğimiz kadar çoğaltabiliriz.
Bütün bu olmazları dile getirmekteki amacımız, eğitimin ne için olduğunu, ne için olması gerektiğini anlatmaktır.
Evet...
Eğitim, ayakta durmak içindir...
Eğitim, hayata tutunmak içindir...
Eğitim, helalinden kazanmak içindir...
Eğitim, evlenip yuva kurmak, çoluk çocuğa karışmak içindir...
Eğitim, kimseye el açmamak, kimseye boyun bükmemek, kimsenin önünde eğilmemek, kimseye muhtaç olmadan haysiyetle yaşamak içindir...
Eğitim, zamanın önümüze çıkardığı ihtiyaçlarımızı asgari düzeyde de olsa karşılamak içindir...
Eğitim, insanın yaradılışı gereği, en azları sağladıktan sonra, daha rahat, daha konforlu, daha müreffeh yaşayacak bir hayatı elde etmek içindir...
Dahası...
Eğitim, güç elde etmek ve elde edilen gücün kazanımlarına sahip olmak içindir...
Bütün bunları elde etmek için, çoğu zaman hiçbir kazanım elde etmeden harcanan zaman, mesleklere göre değişmekle beraber 18-20 yıldır.
Bu süre uzun bir ömrün tam tamına dörtte biri...
Ve ömrün, hiç şüphe yok ki açık ara en güzel yılları...
Oyundan, uykudan, yeme içmeden, gezip tozmadan, gerektiğinde anne babadan, kardeşlerden, çocukluk arkadaşlarından, mahalleden, kasabadan, şehirden fedakarlık edilerek harcanan koca 18-20 yıl...
*
2.
Bir bilginin, eşyanın, hizmetin değerini, o bilgiye, o eşyaya, o hizmete duyulan ihtiyaç belirler.
Hiç kimse benim bilgimin, eşyamın, hizmetimin değeri şudur, dolayısıyla ben bilgimi, eşyamı, hizmetimi şu fiyata veririm ya da şu fiyattan aşağı vermem diyemez.
Bu genel çerçeveden baktığımızda anlaşılacağı gibi:
Aldığımız eğitim sonucu edindiğimiz bilgi, ürettiğimiz eşya, verdiğimiz hizmet ne kadar çok kişinin ihtiyacını karşılıyorsa, sahip olduklarımızın piyasa değeri o kadar yüksek olacaktır.
Akılda tutmamız gerekir ki bilginin, eşyanın, hizmetin değerinin yüksekliğine etki eden bir başka faktör ise zaruret derecesidir.
Sahip olunan bilgi, üretilen eşya, verilen hizmet ne kadar zaruri, ne kadar vazgeçilmez, ne kadar olmazsa olmaz ise bilginin, eşyanın, hizmetin değeri buna göre artacaktır.
Bu konuda söylenecek bir başka söz ise:
Sahip olunan bilginin, üretilen eşyanın, verilen hizmetin bir başka bilgi, eşya ve hizmetle ikame edilemez oluşu da bilginin, eşyanın, hizmetin değerini artıracaktır.
Alınan eğitim sonunda sahip olunan bilginin, üretilen eşyanın, verilen hizmetin değerini belirleyen bir başka etken ise bunların ömürleriyle ilgilidir.
Bilgi, eşya, hizmet ne kadar uzun ömürlüyse, değerleri de o kadar fazla olacaktır.
*
3.
Bütün bu söylediklerimizin ışığında alacağımız eğitimin, sahip olacağımız diplomanın, edineceğimiz mesleğin adı, muhtevası, süresi belli olacaktır.
Bu konuda ailelerin, aydınların, devletin yol gösterici olması gerekir.
Bu konuda öncelikle söylenecek şey:
Devletin iş kapısı olmadığı olmalıdır.
Eğitimi alacak genç bilmelidir ki, devlet senin diplomana ihtiyaç duyarsa, sana iş verecektir; ihtiyaç duymazsa iş vermeyecektir.
Dolayısıyla genç bilecektir ki:
Diploma ne kadar çok aranılır olursa, iş alanı o kadar çok olacak ve devletin kendisine iş vermesini beklemeyecektir.
Bunu bilen genç illa diploma peşinde koşmayacak, piyasada karşılığı olan eğitim ve diploma peşinde koşacaktır.
Bugün ne verilen eğitimin ne de peşinde koşulan diplomanın böyle bir hesap sonucu oluştuğunu söylemek mümkün değildir.
Özellikle sosyal alanlarda öyle diplomalar veriliyor ki, bugünkü iletişim teknolojisiyle, o diplomaları almak için harcanan zamanla edinilecek bilgilere bir tıkla ulaşmak mümkündür.
*
4.
Bugün gençlerimizin aldığı diplomaların maalesef piyasada karşılığı bulunmamaktadır.
Diploma yalın haliyle insanımızın hiçbir ihtiyacını giderme gücünde değildir.
Gençlerimiz 18-20 yıllık emeklerinden sonra aldıkları diplomalarla devletin gözünün içine bakacak ve ancak devlet iş verirse ayakta durabilecek ve ihtiyaçlarını giderebilecektir.
Bugün insanımızın ve ülkemizin en büyük sorunu budur, bence?
Bu sorunu çözmenin kolay bir yolu yoktur?
Eğitimde öncelikle yapılacak olan şey:
Piyasada karşılığı olmayan diplomaların cazibesinin ortadan kaldırılması olmalıdır.
Bu da insanımızı hayatın gerçekleriyle tanıştırmakla mümkün olur.
Bunu yapacak olanlar hem aileler, hem devlet, hem gerçek aydınlardır.
Yalan rüzgârına son verilmeli, genç insanlarımız olmayacak düşlerden uyandırılmalıdır.
Aksi halde ülke ve millet olarak kayıplarımız giderek artacak ve 4-5 diplomalı işsizler ordusunun derdi hepimizi haddinden fazla sıkıntıya sokacak ve üzecektir.