'Suriye?de yapılan hatalar ancak Ensar/Muhacirin denklemi ile örtülebilirdi, iktidar da bunu yapıyor'

Sitemiz enpolitik köşe yazarı Ahmet Rauf Akay, siyasi iktidarın uyguladığı mülteci politikasını irdeleyerek, ' Bellidir ki dava Ensar/Muhacirin meselesi değildir, dava iktidarda kalma davasıdır' dedi.

İnternet gazetemiz enpolitik köşe yazarı Ahmet Rauf Akay, bugünkü köşesinde iktidarın 'mülteci' yaklaşımını ele aldı. ' Din, din olmaktan çıkarak çirkin bir siyasetin aparatı haline geldi. Siyasi rekabetin zaman zaman iman-küfür bağlamında yürütülmesi bu bilinçaltının dışa vurumundan başka bir şey değildir' diyen Akay'ın 'Ensar/Muhacirin Denklemi' başlıklı yazısı şöyle:


'Uluslararası ilişkiler sadece -din kardeşliği- ekseninde yürütülemez. Aksi takdirde dünyanın büyük kısmıyla ilişkileri askıya almak gerekir.
Din kardeşliği, yardımlaşma, paylaşma, ilişki kurma gibi konularda müspet rol oynayabilir ama uluslararası ilişkilerin tamamını belirleyemez.
Siyasi iktidar, Suriye iç savaşı münasebetiyle Türkiye?ye gelen sığınmacılara karşı doğacak tepkileri Ensar/Muhacir denklemi ile yatıştırmaya çalışıyor. Bu politika kısmen de olsa başarılı oluyor. İnsanlar dini hassasiyetleri yüzünden hoşlanmadıkları şeylere karşı bile susmak zorunda kalıyor. Burada din bir nevi susturucu, muhalefetleri önleyici işlev görüyor.
Sanılanın aksine iktidarın bu politikası dindarlıktan kaynaklanmıyor. Çünkü ülkemize başka ülkelerden gelen sığınmacılar da var. Daha birkaç ay önce İstanbul havalimanında alıkonan İhvan mensubu bir Mısırlı, Sisi?nin Mısır?ına teslim edildi. Üstelik bu kişi aranan muhtemelen idam edilecek biriydi.
Birkaç gün önce de Doğu Türkistan?lı Zinnetgül Tursun iki küçük çocuğu ile birlikte Tacikistan?a gönderilerek oradan Kızıl Çin?e teslim edildi. Çin, bugün dünyanın en baskıcı, en zalim yönetimlerinden birini teşkil ediyor. Uluslararası kuruluşların Uygur Türklerine yapılan zulüm ve işkencelerle ilgili sayısız raporu var. Dünyanın gözü önünde Doğu Türkistan?da bir soykırım yaşanıyor. Fakat dünyanın konuştuğu bu gerçeği, siyasi iktidar bir defa olsun gündeme getiremedi, kınamadı.
Mısır?a iade edilen Mısırlı da, Zinnetgül Tursun da Müslüman. Suriyeli meselesini Ensar/Muhacirin denklemi ile örtmeye çalışan iktidar bu iki insan için en küçük bir dini hassasiyet gösterme gereği hissetmedi. Bunlar muhacir değil mi? Bu da aslında Ensar/Muhacirin meselesinin dindarlıktan değil, iktidarın kendisini koruma hassasiyetinden kaynaklandığını gösteriyor. Öyle olmasa aynı duyarlılık Zinnetgül Tursun ile Mısır?lı ihvan mensubuna da gösterilir, bu çelişkili durum ortaya çıkmazdı.
Ne yazık ki din, uzun zamandır iktidarın toplumun haklı taleplerini bastırmak, muhalefeti önlemek için kullandığı bir araç haline getirildi. Zamlara, yanlış politikalara, yolsuzluklara karşı bir susturucu işlevi görmeye başladı. Din, din olmaktan çıkarak çirkin bir siyasetin aparatı haline geldi. Siyasi rekabetin zaman zaman iman-küfür bağlamında yürütülmesi bu bilinçaltının dışa vurumundan başka bir şey değildir.
Kimse Çin?le kavga edin demiyor, ama zalime destek olmayın demek hepimizin hakkıdır. Zinnetgül Tursun?un iki masum yavru ile Çin cehennemine gönderilmesinin hiçbir haklı, insani ve İslami izahı yoktur. Din üzerinden oy devşiren iktidar bizzat kendisi bu kararı ile dini de insanlığı da çiğnemiştir. Bellidir ki dava Ensar/Muhacirin meselesi değildir, dava iktidarda kalma davasıdır. Suriye?de yapılan hatalar ancak Ensar/Muhacirin denklemi ile örtülebilirdi, iktidar da bunu yapıyor. Ancak, Suriyeliler dışında kalanlara yapılan yanlışlar bu politikaya tepkileri de büyütmektedir. Vatandaş, Zinnetgül Tursun?un Suriyelilerden ne eksiği var diye sormakta, buna ikna edici bir cevap bulamamaktadır.
Suriye, iktidarın yanlış politikalarından dolayı bu hale geldi. ABD?nin kuyruğunda Esat?ı devirme arzusu tarihin en büyük nüfus hareketlerinden birinin doğmasına neden oldu. 300 binin üzerinde insan hayatını kaybetti. Hayır, bunun sorumlusu anlatılan ve söylenen gibi Davutoğlu değil. Tek kişinin belirleyici olduğu düzenlerde iyinin de kötünün de tek sorumlusu vardır. İkinci adamların politika oluşturmada bir etkileri bulunmadığı için sorumlulukları da olmaz. Türkiye bataklığa sürüldü, maliyetini de Ensar/Muhacirin yalanıyla toplum ödüyor.'