İdlib'ten göçenler için Suriye içinde çadır kentler kuracak

İdlib

Türk Kızılay Genel Başkanı Dr.Kerem Kınık, İdlib'e yapılan saldırılar nedeniyle en az 80 bin sivilin Türkiye sınırına göç etmesiyle ilgili, “Bu insanlara çok hızlı bir şekilde Suriye'nin içerisinde yeni barınma alanları oluştur

Türk Kızılay Genel Başkanı Dr.Kerem Kınık, Esed rejimi, Rusya ve İran destekli grupların İdlib'e saldırıları nedeniyle Türkiye sınırına 80 binden fazla Suriyeli'nin göç etmesiyle ilgili Türk Kızılay'ının yaptığı hazırlıklar hakkında  gazetecilerin sorularını yanıtladı. Türk Kızılay'nın 2019 faaliyetlerini ve 2020 hedeflerini paylaştığı İstanbul'daki basın toplantısı sonrası gazetecilerin İdlib'ten Türkiye sınırına doğru yönelen sivil göçler hakkındaki soruları üzerine Dr.Kerem Kınık, “Bizim sınırımıza yakın  kuzey hattına yönelmiş olan 175 bin insanın yüzde  80'i belki de daha fazla yüzde 85'i bu bölgelerde yaşayan akrabalarının bulunduğu evlere, depolara, çadırlara, camilere, okullara yerleştirildi. Bunlara gıda desteği veriyoruz.  Bununla beraber halihazırdaki mevcut çadır kent kamp kapasitemizi artırıyoruz. Yeni kamp yeri kurulması noktasında AFAD ile beraber çalışmalarımız bu çerçevede sürüyor' diye cevap verdi. 


 

“YENİ BARINMA ALANLARI OLUŞTURACAĞIZ'

Suriye'nin içerisinde yeni barınma yerleri oluşturacaklarına vurgu yapan Dr.Kerem Kınık, “Bir taraftan bölgedeki fırınlarda ihtiyaç duyulan un sıkıntısını gidermek için de Toprak Mahsuller Ofisimiz, AFAD ve Kızılay olarak da bizler de dağıtımda ve geçişlerde destek oluyoruz. İlaç desteğini artırdık bölgeye ama kış şartları çok ağır bu insanlara çok hızlı bir şekilde Suriye'nin içerisinde yeni barınma alanları oluşturacağız. Bu anlamda acil yaralanmış çok ağır hasta olanlar dışında Suriye'nin içerisinde bu insanların ihtiyaçlarını gidermeye çalışacağız' diye konuştu. 


 

“200 BİN İNSAN TÜRKİYE'YE YAKIN SINIR BÖLGELERİNE SIĞINDI'

Türk Kızılay Genel Başkanı Dr. Kerem Kınık şunları söyledi: Kasım ayından bu yana rejimin ve rejime bağlı güçlerin İdlib'te sürdürmüş olduğu saldırılar maalesef İdlib'teki çatışmasızlık anlaşmasının ihlali çerçevesinde sürdürmüş olduğu çatışmalar nedeniyle yaklaşık 200 bin insan İdlib'in güneyinden ve batısından Hama, Humus ve Halep sınırından kuzey hattına doğru maalesef yer değiştirdi.  Bu çerçevede rejimin Halep'i Şam'a bağlayan ve Halep'i Lazkiye'ye bağlayan M4 ve M5 yolları etrafında kalan sivil yerleşim birimlerini hedef gözeterek, hastaneleri, sığınakları, mülteci kampların yönelik olarak yapmış olduğu ihlaller, savaş suçları ve bu çerçevede oluşan büyük katliam korkusu ki şu son 45 gün içerisinde yaklaşık 1400 insan hayatını kaybetti. 10 bine yakın insan yaralandı. Maalesef 200 bin insan Türkiye'ye yakın sınır bölgelerine sığınmak durumunda kaldı. Bu bölgelerde de zaman zaman hava saldırıları sürüyor'


 

“İHLALLER DEVAM EDİYOR'

İdlib'in en yoğun yerleşim yerlerinden bir tanesi olan Maarretu'n Numan'ın tamamen boşaltıldığını ve artık hiçbir insanın burada yaşamadığını dile getiren Kınık, “ Maarretu'n Numan merkezde yaşayan insanların tamamı İdlib, Hatay bölgesine doğru Serakib bölgesi Atme bölgesine doğru yola çıktılar ve geldiler. Ama dünden bu yana Maarretu'n Numan'a yapılan saldırılar gibi Serakib bölgesi de yoğun bir şekilde sivillerin yaşadığı bölge vuruluyor. Cumhurbaşkanımızın ve devletimizin bu çerçevedeki mekik diplomasisi, bu bölgedeki ateşkesin, çatışmasızlık anlaşmasının devamı noktasında yürüttüğü faaliyetler devam ediyor ama maalesef bizim sahada gördüğümüz bu ihlallerin devam ettiği yönünde' diye konuştu. 


 

“BU İNSANLARIN GİDEBİLECEKLER BAŞKA YER YOK'

Türk Kızılay Genel Başkanı Dr.Kerem Kınık, “Bu bölgede yaşayan 4 milyon insan var. 4 milyon insanın bu bölgeden başka gidebilecekleri bir yer yok. Bu insanların Türkiye'ye alınabilme imkanları ve ihtimalleri bulunmamaktaö dedi ve ekledi: “Çünkü Türkiye'ye bu insanların alınması hem bu insanların kendi güvenliğini, hem toplumumuzun kendi güvenliğini, hem Türkiye'de yaşayan mültecilerin güvenliğini  hem de Türkiye'de kalmayacak mültecilerin ölüm yolculuğuna çıkarak Avrupa'ya ulaşacakları yeni bir büyük göç akınının tetikleyecektir. Bu çerçevede 2011 yılından bu yana çatışmalarla gelinen bu noktada artık silahların kazanacağı bir çözüm bulunmamakta bunu dünyanın duyması gerekiyor. Bundan sonraki sürecin barışçıl bir şekilde, demokratik bir şekilde konuşarak çözülmesi gerekiyor'


 

İNSANİ YARDIMIN GEÇİŞİ İZNİNİ BM GÜVENLİK KONSEYİ UZATMADI

İnsani yardımın geçişini düzenleyen izni BM Güvenlik Konseyi'nin uzatmadığını belirten Dr.Kerem Kınık, “Bizler insani yardım aktörleri olarak Suriye'nin kuzeyine yapmış olduğumuz sınır ötesi yardımları Birleşmiş Milletleri'in Güvenlik Konseyi'nin almış olduğu sınır ötesi yardım kararları çerçevesinde yürütüyorduk. Bu kararla Suriye devletinin izni olmaksızın kuzey hattında bulunan ihtiyaç sahiplerine Türkiye sınırlarındaki 5 gümrük kapısı kullanılarak insani yardım geçişi sağlanabiliyordu. Maalesef bu anlaşmanın uzatılmasıyla ilgili geçen hafta yapılan görüşmeler sırasında Rusya ve Çin bu anlaşmayı veto etti. Yani Türkiye'den Suriye içerisine sadece Türkiye değil Lübnan ve Ürdün'den de bu bölgelere insani yardımın geçişi ile alakalı izni BM Güvenlik Konseyi uzatmadı. Baskılarımız devam ediyor. Cenevre'de Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Guterres ile görüştük. Sayın Cumhurbaşkanımız ve dışişleri bakanlığımız bu konuda ilgili taraflarla yoğun bir şekilde görüşüyor. Kızılay ve Kızılhaç federasyonları görüşüyor. Ümidimiz bitmedi ama eğer bu sınır ötesi yardımlar kapatılırsa bu bölgelerdeki insanların yardım alabilecekleri bir yer yok. Yani ekmekleri, ilaçları buradan gidiyor. 2 bin 400 sağlık personelimiz yaklaşık 40 hastane ve tıp merkezinde bu insanlara hizmet veriyor. Bütün bunların lojistiği buradan gidiyor. Bu sınır operasyonları kapatılırsa başka bir katastrofi ile karşı karşıya kalacağızö diye konuştu. 


 

“YÜKÜN BÜYÜK KISMI TÜRİYE'NİN SIRTINDA'

Ağırlaşan kış şartları nedeniyle dünyanın azalan ilgisi, azalan yardımlar nedeniyle yükün çok büyük bir kısmı ve neredeyse tamamının Türkiye'nin sırtına kaldığını ifade eden Kınık, “Türkiye kendi içinde 5 milyon mülteciye baktığı gibi Suriye'nin kuzeyinde de 4 milyon insana destek vermeye çalışmaktadır. Bugün sınırlarımıza dayanmış olan 200 bin böyle giderse milyonlar, herhangi bir geçim kapasitesi olmayan, yardım olmadan ayakta duramayacak insanlardır. Evlerinden barklarından onlarca kez sürgün edinmiş, her birisi bir aile ferdini yitirmiş travmatik insanlar. Bu insanlar bugün susuyorlar ama yarın patlayabilirler. Dolayısıyla bu insanların dertlerini dünyaya duyurmamız gerekiyor. Türkiye devletimiz sivil toplum kuruluşlarımız seferberlik halinde buradaki acıyı dindirmeye çalışıyoruz. Ama dünyanın ilgisini maalesef göremiyoruz. Bu çerçevede BM'nin buradaki varlığı ve sınır ötesi yardımları serbest bırakan kararı uzatması çok önemli. Bir taraftan da vatandaşlarımızın da bu bölgedeki ihtiyaç sahibi insanlara vereceği destekler çok önemli' şeklinde konuştu.