Gelecek Partisi, Parti İzleme Kurulu (PİK) Dış Politika gündemi üzerine bir araya gelerek basın açıklaması yaptı.
Gelecek Partisi Dış İlişkiler Başkanı Ümit Yardım ve PİK Dış Politika Başkanı Kani Torun, düzenledikleri dış politika konulu basın toplantısında,Filistin ve İdlib başlıklarını değerlendirdi.
Ümit Yardım, 'Filistin tüm dünya için kanayan bir yara olmayı sürdürüyor. Orta doğu tarihin en kritik süreçlerinden birini yaşıyor. ABD ve İsrail'in Filistinlilere danışmadan hazırladığı bu plan, bölgede barışın değil kargaşanın tohumlarını eken bir plandır.' dedi.
ABD'nin 'Yüzyılın Planı' olarak pazarladığı 'vizyon belgesini de değerlendiren Yardım: 'Bu yeni bir belge değildir. İsrail’in bölgedeki liderlik paktı olarak görmek gerekir bunu. Öngörülen unsurlar yaşama geçirildiği zaman Filistin halkının mültecilere dönüşeceğini etnik dini sosyal boyutlarda rehine haline geleceğini söyleyebiliriz.' dedi ve şöyle devam etti:
Plan açıklanmadan önce tepkimizi verdik paylaştık. Sayın Genel Başkanımızın konuya ilişkin mesajı ülke ve bölgemiz açısından ilk önemli mesaj ve açıklamadır. İlk dakikadan açıklamaştık bugün geldiği noktada haklı olduğumuz ortaya çıktı.
Maalesef Ortadoğu gibi gerginliklerin olduğu bir bölgede Trump hakaret edercesine bir açıklamada bulundu. Güya bölge hakları olarak İsrail’den 1948 için özür dilememizi gerekiyor.
Bu planın siyasi ve ekonomik ayağı vardır. İki entegre sistem üzerine kurulmuştur. Filistin’i yok edecek bir belgedir bu belge. Filistin Yönetimi Başkanı Abbas’ın 'Filistin satılık değildir' tepkisi olayın ekonomik boyutunu ortaya koymuştur. Kudüs konusu planın siyasi ayağın temel noktasıdır.
Buna göre Filistin ebedi şekilde İsrail’in olacaktır bu plana göre yine Yeni Filistin kurulursa da Filistin’in de başkenti olacaktır.
Batı Şeria bölgesinde de İsrail yerleşim yerleri varlıklarını koruyacak ve ileride çatışmaların yolunu açacak endişesi var.
Güvenlik boyutunda ise Filistin topyekün askersiz kukla bir devletine dönüştüreceklerdir.
Biz burdan hareketle bölge ülkelerinin bir kısmının bu planın unsuru olduğu kanaatini güçlü olarak taşıyoruz. Plana baktığınızda bölge ülkeleri bu plan çerçevesinde görevler verilmekte.
Filistin’in halkının ve bölge insanlığının, bu tarihi yanlışın içinde olmayacağını güçlü bir şekilde hissediyorum. Konuya dair Avrupa'dan Rusya'dan çok cılız sesler çıkmıştır, Özellikle Rusya’nın tavrını son derece yadırgadığımı belirtmek isterim.
Bölge halk ve liderlerine çağrımız var; Türkiye’de büyük bir iş ve görüş birliği şekilde tepki koymasından oldukça memnunum her ne kadar somut eylemlere dönmese de.
Bütün bölge halklarının BM Güvenlik Konseyine kadar bütün etkili güçlerin aralarında ne tür görüş farkı olursa olsun en azından Kudüs gibi Filistin gibi hepimizin ortak paydası bir konuda ortak tutum sergilemesi gerektiğine inanıyoruz.
Planın uygulanma şansı nedir?
Açıklamanın ardından Kani Torun ile Ümit Yardım basın mensuplarının sorularına yanıt verdi. Basın mensuplarının 'Planın uygulanma şansı nedir?' sorusuna Yardım,
Biz planın bu haliyle uygulanmaması gerektiğini sorunun muhattabı Filistin türkiye ve bölge ülkelerin tamamı olduğuna inanıyoruz.
Bu planın uygulanma şansından ziyade uygulanmaması gerektiği kanaatindeyim. İsrail ve Amerika tarafının tek taraflı adımlarından son derece endişe duyuyorum.' şeklinde yanıt verdi.
İdlib konusuna ilişkin de açıklamalar yapan Yardım: 'Süreç böyle devam ederse sınıra yığılacak milyonlar ise İdlib’in en vahim durumlarından bir tanesini ortaya koyacak. İkincisi konu artık beka konusu haline dönüşmeye başladı.' dedi.
Yardım, İdlib'e ilişkin şu önemli notları paylaştı:
Suriye’de tarihi ve geri dönülmez noktalara doğru gidiyoruz. İdlib son derece kritik ve bir anlamda nihai köşe taşlarından birisidir. Suriye’nin genel nüfusunun yaklaşık 4-5 milyonluk bir bölümü şu anda o bölgede sıkışmış durumdadır. 4 milyon insan, topyekun terörist ilan edildiler ve sürekli olarak hava ve kara saldırılarının her hafta ortalama yüzlerce insan ölüyor. Süreç bu şekilde giderse ülkemizin sınırına yığılacak insanlar konusu, oldukça vahimdir. Bu konu bir beka konusu haline dönüşmeye başladı.
Her bir ateşkes ilanının son tahlilde sadece ve sadece rejim güçlerinin lehine olduğunu ve onlara alan kazandırma sonucu doğurduğunu görüyoruz. Geldiğimiz noktada rejim güçleri önemli kazanımlar sağlamıştır. Suriye rejimine karşı bizim tutumumuz net, aynı şekilde İran ve Rusya’nın durumu da net. Rejimin saldırılarının arkasında sadece rejimin olmadığını hepimiz net bir şekilde biliyoruz.
Her bir ateşkes ilanının son tahlilde her ne kadar büyük şaşa’larla karşılansa ve ilan edilse de son tahlilde sadece ve sadece rejim güçlerinin lehine olduğunu ve onlara alan kazandırma sonucunu doğurduğunu görüyoruz. bundan 10 gün olmadı ki İdlibte bölgede ateşkes ilan edildi ve geldiğimiz nokta rejim güçleri önemli güç sağladı.
Kani Torun ise İdlib'e ilişkin şunları söyledi:
'Suriyeye karşı bizim tutumumuz net. Aynı şekilde Rusya ve İran’ın da tutumu net en başından itibaren dolayısı ile karanlık sularda balık avlar gibi imalı ifadelere gerek yok. Rejimin saldırılarının ardında sadece rejimin olmadığını biliyoruz. Dolayısı ile bazı konularda soruları açık sormanın Moskova ve Tahran’a açık mesajlar göndermenin vakti geldi aslında da geçti.
Rusya, Soçi’de, Astana’da yapılan bütün uzlaşmaları ayaklar altına aldı. Türkiye, uğruna NATO ittifakıyla bozuşmayı göze aldığı S-400’leri almasına rağmen Rusya’dan bugün geldiğimiz noktada aldığı şey ihanet duygusudur.
Türkiye dış politikada bütün tarafları gözetecek şekilde adım atmalıdır. Türkiye dış politikada stratejik olarak bir otonomi sahibi olmak istiyorsa bu batı ittifakından koparak bir başka gücün kontrolüne girerek değil, bütün güçlerle eşit düzeyde iletişim kurarak bir anlamda kendi otonomisini muhafaza ederek olur. Maalesef son 3 yıldır bir tarafa büyük tavizler verildi. Yalnızca S-400’ler değil, anlaşmada olmadığı halde Akkuyu’da milyarlarca dolar vergi indirimleri ve daha başka bir çok konuda Türkiye taviz verdi ve karşılığında bugün aldığı, maalesef 4 tane şehidimiz var.
Bu safhadan sonra çok daha gerçekçi politikalar güdülmesi, bölgedeki tüm uluslar arası aktörleri yanımıza alacak yeni politikalara, yeni açılımlara ihtiyacımız var.
Sözü tekrar alan Ümit Yardım ise:
'Aslında Astana ve Cenevre sürecinin de öldüğünü kabul etmek lazım. Çünkü bu sistemin üzerinde rejim ve muhalefet ve diğer aktörler Cenevre’de hangi zemin üzerinde buluşacaklar. Ben bunun maalesef çok zor olduğunu düşünüyorum. Artık kısa süreli ateşkes ilanları ile sadece rejimin önünü açma devrinin kapatılmış olması gerekiyor.' ifadelerini kullandı.
haber: enpolitik/ Melek S. Tunç