Dünya Bankası'ndan eğitime ilişkin endişelendiren rapor

Dünya Bankası

Dünya Bankası’nın “Covid-19’un eğitime olası etkileri’’ başlıklı raporuna göre önümüzdeki süreçte 7 milyon öğrencinin okulu bırakabileceği belirtildi.

Dünya Bankası İnsani Gelişim Başkan Yardımcısı Annette Dixon, “Okula devam edememek çocukları birçok yönden etkiler. Öğrenme fırsatları yoktur, günün en besleyici öğününü kaçırabilirler ve çok sayıda öğrenci, özellikle de kız çocukları eğitimlerini tamamlama fırsatını kaybedebilirler. Bu kriz, hızlı, kararlı ve koordineli bir eylem planı gerçekleştirilmezse milyonlarca çocuğun eğitim alma fırsatına geri dönüşü olmayan şekilde zarar verebilir’’ dedi.

Cumhuriyet'ten Figen Atalay'ın haberine göre, rapordaki bazı tespit ve öneriler şöyle:

- 180 ülkede okulların kapanmasıyla nisan ayında 1.6 milyar öğrenci okuldan uzak kaldı. Mayıs ayında bazı ülkelerde okulların açılmasıyla sayı 1.2 milyara düştü.

- Salgından önce öğrenciler, okul yaşamları boyunca ortalama 11.2 yıllık (öğrenme kalitesi 7.9 yıl) bir eğitim görüyorlardı. Simülasyonlara göre COVID-19’a bağlı 5 aylık okul kapanması yaklaşık 7 aylık eğitimin daha kaybedilmesine neden olacak.

- Etkili bir politika yokluğunda, ilköğretim çağındaki her öğrenci, yıllık kazançlarda ortalama 872 dolarlık bir düşüşle karşılaşabilir. Bu, yaşam boyu 16 bin dolarlık bir kayıp anlamına gelebilir.

- Öğrenme kayıpları, düşük öğrenme seviyeleri, okullaşma süresinin kaybedilmesi ve okul bırakma olasılığı, zaman içinde küresel ekonomi için 10 trilyon dolarlık kazanç kaybına dönüşebilir.

- Okul kapanmaları öğrenmeyi etkileyecek. Asgari yetkinliklere ulaşamayan ortaokul öğrencilerin oranı yüzde 40’tan yüzde 50’ye yükselebilecek.

- Salgının gelir şoku nedeniyle ilköğretim ve ortaöğretimden 7 milyona yakın öğrenci okulu bırakabilir. Bu sayı daha da artabilir.

- Okul dışı olmak ve gelirlerin azalması, özellikle kızları savunmasız bırakabilecek, engelli kişiler ve marjinal gruplar için dışlanma ve eşitsizliği artırabilecek.

- Salgın öncesinde de dünya öğrenme kriziyle mücadele ediyordu. Düşük ve orta gelirli ülkelerde çocukların yüzde 53’ü “eğitim yoksulluğu’’ içindeydi ve 10 yaşına kadar basit bir metni okuyamıyor ve anlayamıyordu.