Tarih: 02.05.2021 11:25

Selçuk Özdağ yazdı: Ya kendimize geleceğiz yahut bugünleri bile arayacağız

Facebook Twitter Linked-in

Gelecek Partisi Genel başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ, Şehir Hastanelerindeki sorunu ve yapılan yanlışları kaleme aldı. Özdağ yazısında, “İktidarın en iddialı olduğu alan sağlık alanı idi. Hasta garantili Şehir Hastaneleri ile sağlıkta devrim yaptıklarını söylediler. Devrim zihniyetlerde, düşünce tarzlarında olur. İçi boş olduktan sonra istediğiniz kadar hastane yapın hiç bir sorunu çözemezsiniz. Çözemediği de ortaya çıktı, hastaneler yeni ama zihniyetler köhne” dedi.

Yazısının devamında Mersin'de bir esnafın oğluna “başaramadım oğlum” mesajı bırakarak intihar etmesini de konu alan Özdağ, işsizlik ve yokluğa da dikkat çekerek şu ifadelerde bulundu, “Kendisine İslamcı diyenler geçmişte Ecevit'in önüne atılan yazar kasa için çıkardıkları gürültünün milyonda biri kadar bu intiharlara ilgi göstermiyorlar. İnsanı korumak ikinci plana düştü. Her şey Erdoğan'ı korumak için. İnsanlar ölüyor siyasal İslamcıların kılı kıpırdamıyor. Oysa gerçek Müslüman Şeyh Edebalı ne demişti, insanı yaşat ki devlet yaşasın. Biz ne yapıyoruz, AKP ve Erdoğan yaşasın da gerisi ister yaşasın ister yaşamasın diyoruz. Bu kafa ile memleket düze çıkabilir mi?” dedi.

Gelecek Partisi Genel başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ’ın “Yalan Siyasetinin Sonu” başlıklı yazısının tamamı şu şekilde:

İktidarın en iddialı olduğu alan sağlık alanı idi. Hasta garantili Şehir Hastaneleri ile sağlıkta devrim yaptıklarını söylediler. Devrim zihniyetlerde, düşünce tarzlarında olur. İçi boş olduktan sonra istediğiniz kadar hastane yapın hiç bir sorunu çözemezsiniz. Çözemediği de ortaya çıktı, hastaneler yeni ama zihniyetler köhne.

Bazı çevreler Hindistan'dan iç yakan görüntüler yayınlıyorlar. Ölümü göstererek bizi kansere razı etmeye çalışıyorlar. Bu paylaşımların amacı, Hindistan'dan daha iyiyiz şükredin anlamı taşıyor.

Gerçekten Hindistan'dan iyi miyiz?

Rakamlar üzerinden baktığımızda Türkiye'nin Hindistan'dan daha kötü olduğu görülür. Hindistan'ın nüfusu 1 milyar 300 milyon, yani Türkiye'nin 16 katı. Hindistan'da günde 3300-3500 kişi ölüyor. Hindistan'ın nüfusu Türkiye kadar olsaydı bu rakamın on altıda biri ölecekti. 3500 kişinin on altıda biri 218 kişi ediyor. Peki Türkiye'de kaç kişi ölüyor; 370-380 kişi. Bu durumda Türkiye Hindistan'dan daha iyi durumdayız denilebilir mi? Bir başka ifadeyle Türkiye'nin nüfusu Hindistan'ın nüfusu kadar olsaydı günde Hindistan'daki gibi 3500 kişi değil 16x390=6240 kişi ölecekti. Görüldüğü gibi nüfusla oranlama yapıldığında Türkiye Hindistan'dan daha kötü durumda.

Peki niye böyle oldu?

Böyle oldu çünkü yeterli aşı alınamadı. Doğru bir organizasyon yapılamadı. Süreç iyi yönetilemedi. Cumhurbaşkanı başka şey söylüyor, Sağlık Bakanı farklı şey söylüyor. Liyakat bir tarafa bırakıldı. Kurumlar yeteneksiz, kifayetsiz insanlarla dolduruldu. Medya kontrol altına alınarak vatandaşın doğru bilgiye ulaşması engellendi. Basın vatandaşın üçüncü gözüdür, görmediğini gösteren, kendisinden saklananı aşikar eden gözü. Bugün vatandaş bu yönü ile kördür. Nerede neler olduğunu göremiyor. Bu biraz da yandaşlık psikolojisinin bir sonucu.

İnsan isterse gözlerine çekilen perdeleri aralar, perdenin arkasını görmeye çalışır. Türk insanının böyle bir gayreti yok. Kimse hakikati aramıyor. Herkes şikayetçi ama hiç kimse hakikat nerede, gerçek nedir onu öğrenmek için gayret sarf etmiyor. Biraz da vatandaş çuvaldızı kendine batırmalı. Niçin bu hale geldik sorusunu sormalı.

Daha dün Mersin'de bir esnaf oğluna -başaramadım oğlum- mesajı bırakarak intihar etti. İşsizlik, yokluk can yakıyor. Kendisine İslamcı diyenler geçmişte Ecevit'in önüne atılan yazar kasa için çıkardıkları gürültünün milyonda biri kadar bu intiharlara ilgi göstermiyorlar. İnsanı korumak ikinci plana düştü. Her şey Erdoğan'ı korumak için. İnsanlar ölüyor siyasal İslamcıların kılı kıpırdamıyor. Oysa gerçek Müslüman Şeyh Edebalı ne demişti, insanı yaşat ki devlet yaşasın. Biz ne yapıyoruz, AKP ve Erdoğan yaşasın da gerisi ister yaşasın ister yaşamasın diyoruz. Bu kafa ile memleket düze çıkabilir mi? O kadar yanlışlar yaptılar, o kadar hukukun dışına çıktılar ki, şimdi de polis müdahalelerine karşı cep telefonu ile görüntü almak yasaklandı. Bu keyfiliği, baskıyı legal hale getirmek demektir. Hukuk devletinde herkes ve her makam denetlenir. Bunun yollarından biri de vatandaşın hangi kurumdan gelirse gelsin bunu tespit ederek ilgili makamlara aktarmasıdır. Kimse hukukun üstünde değildir. Kağıt üstünde böyle ama uzun zamandır hukuk tatile gitti. Hülasa, binmişiz bir alamete gidiyoruz kıyamete. Bunu durduracak olan vatandaşın basireti, kararlılığı, dirayetidir. Ya kendimize geleceğiz yahut bugünleri bile arayacağız.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —