DEVA Partisi olarak özgürlükçü laiklik anlayışıyla hareket ettiklerini söyleyen DEVA Partisi lideri Ali Babacan, ''Endişeli modernmiş, endişeli muhafazakarmış; tüm kimliklerin endişelerini silip atacağız. Ülkemizde tek bir endişeli ki?
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Mersin’de partisinin il kongresinde konuştu. Babacan’ın gündeminde partisinin laiklik anlayışı ve dış politika vardı. DEVA Partisi'nin özgürlükçü laiklik anlayışını benimsediğini belirten Babacan, ''Herkesin, inanç ve ibadet özgürlüğünü yaşayacağı, hiç kimsenin kendi yaşam tarzı üzerinde, herhangi bir endişe duymayacağı bir haklar ve özgürlükler sistemi kuracağız. Endişeli modernmiş, endişeli muhafazakarmış; tüm kimliklerin endişelerini silip atacağız. Ülkemizde tek bir endişeli kişi olmasın diye çalışacağız” dedi.
Babacan'ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
‘ÜLKEMİZDE TEK BİR ENDİŞELİ KİŞİ OLMASIN DİYE ÇALIŞACAĞIZ’
“Özgürlükçü laiklik anlayışıyla hareket ediyoruz. Devletin topluma giydirmeye çalışacağı her gömleğin dar geleceğini biliyoruz. Herkesin, inanç ve ibadet özgürlüğünü yaşayacağı, hiç kimsenin kendi yaşam tarzı üzerinde, herhangi bir endişe duymayacağı bir haklar ve özgürlükler sistemi kuracağız. Endişeli modernmiş, endişeli muhafazakarmış; tüm kimliklerin endişelerini silip atacağız. Ülkemizde tek bir endişeli kişi olmasın diye çalışacağız.”
‘DEVLETİN HER YAŞAM TARZINA EŞİT YAKINLIKTA OLDUĞU DÜZENİ HEDEFLİYORUZ’
“Eski otoriter laiklik anlayışının hiçbir hükmü kalmadı. Toplumumuzun üstün feraseti bu sorunu da çözmesini bildi. Vatandaşlarımız, din ve vicdan özgürlüğünün tam sağlandığı bir ülkede yaşamak istiyor. Vatandaşlarımız hangi dine veya mezhebe mensup olursa olsun, inansın veya inanmasın, devletin her yaşam tarzına eşit yakınlıkta olduğu bir düzeni tesis etmeyi hedefliyoruz. Devlet, vatandaşını olduğu gibi kabul etmek zorundadır.”
‘AKILLI GÜÇ OLACAĞIZ, BARIŞA KATKI SUNACAĞIZ’
“Ülkemizin, uluslararası çevrelerdeki itibarını, en üste taşımak için kolları sıvadık. Dış politikada barışın sözcüsü olacağız. Düşmanları azaltıp, dostlarımızı çoğaltacağız. Dış politikayı, birilerinin kişisel bekası uğruna heba etmeyeceğiz. Türkiye sadece bir askeri güç değil, aynı zamanda bir akıllı güç olacak. Akıllı güç hem ekonomik gücünü hem askeri gücünü hem itibarını hem de itibardan oluşan sözün gücünü akıllıca kullanabilmek demek. Ülkemizi tekrar güvenilir ve barışa katkı sunan bir uluslararası aktör yapacağız.”
‘İTİBARLI BİR ÜLKE ASKERİ VEYA EKONOMİK GÜCÜN ÖTESİNDE ETKİYE SAHİP OLABİLİR’
“Uluslararası ilişkilerde en büyük güç, itibarlı olmanın, güvenilir olmanın verdiği güçtür. İtibarlı bir ülke askeri veya ekonomik gücünün çok daha ötesinde bir etki sahibi olabilir. İtibar, uluslararası hukuka saygılı olmakla kazanılır. Hep doğruyu, hep hakkı konuşmakla sağlanır. İyi bir diplomasi ve iyi bir siyasi diyalogla sağlanır. İtibar, iyi yönetilen bir ekonomiyle, hukuk devleti olmakla sağlanır. Kendi vatandaşına hukuksuzluk, haksızlık, adaletsizlik yapan bir ülke dünyada çıkıp da adaletten, hukuktan bahsedemez. Ciddiye almazlar sizi.”
‘MÜTTEFİKLERİNİ İKNA EDEBİLEN ÜLKE İTİBARLIDIR’
“İtibar, istikrarlı bir duruşla, dostlarınıza güven veren uygulamalarla kazanılır. Kendi vatandaşına güven vererek, ekonomiyi güçlü tutarak kazanılır. Ders almak istemiyorlar ama kopya verelim. Uluslararası toplumda müttefiklik kurabilen, onları ikna edebilen, hatta iş birliği sağlayan ülke itibarlıdır.”
‘SÜREKLİ ZİKZAK ÇİZEREK İTİBAR KAZANILMAZ’
“‘F35 uçaklarımızı vermediniz, bari F16 verin’ diyor. 1 milyar 400 milyon dolar para vermişler, F35 uçağı yok. ‘Vermezsen o zaman S-400 alırım Rusya’dan’ diyor. ‘S400’ü aldım ama merak etmeyin kullanmam’ diyor Amerika’ya. Kapağını kaldırınca yaptırım geliyor; ‘Tamam kapağını açmam, depoda tutarım’ diyor. Bir gün “İkinci S400’ü alacağım’ diyor, öbür gün Biden’dan randevu gelir mi diye bekletmeye başlıyor. Memleketimizi gülünç duruma düşürüyor. Sürekli zikzak çizerek itibar kazanılmaz.”
‘TALİBAN DÜŞMANIN MI, MEŞRUİYET KAZANDIRMAK İSTEDİĞİN DOSTUN MU?’
“Afganistan’da önce ‘Kabil Havaalanı’nın savunmasına talibiz’ dedi. Demek ki Taliban’ı düşman görüyor ki havaalanını korumak istiyor. İki hafta sonra Taliban Afganistan’da yönetimi ele geçirince ‘Kabil Havaalanı’nı işletmeye talibim, çünkü Taliban’a meşruiyet kazandırmak lazım’ diyor. On beş gün önce düşman bellediğin, kendisine karşı havaalanını savunmak istediklerine on beş gün sonra meşruiyet kazandırmanın derdine düşüyor. Hicap duyuyorum. Taliban senin düşmanın mı, yoksa meşruiyet kazandırmak istediğin dostun mu? Bunu açıkla, ondan sonra dış politikanı oluştur.”
‘MAVİ VATAN’DA DEVLET KAYITLARINA ALINMAYAN SÖZLER Mİ VERİLDİ?’
“Bizim gemiler limanlara çekildi. Acaba devlet kayıtlarına alınmayan, baş başa yapılan gizli toplantılarda sözler mi verildi? Biden ile görüşüyor, baş başa, not tutulmuyor. Putin’le konuşuyor, ülkenin dışişleri bakanı heyette yok. Üstelik bu görüşmeler diğer ülkelerin mekanlarında yapılıyor. Bizim ülkemizin cumhurbaşkanı tek başına, mekân başka mekân ve bizde kaydı yok. Merak ediyorum: Mavi Vatan’a ne oldu? Doğu Akdeniz’de uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarımızı savunmak, korumak zorundayız.”