TikTok’tan yönetilen bir milletin iradesi kendi elinde değildir. Sandıklar değil, cep telefonları konuşuyor.
Artık bu millet ne düşüneceğini, neye inanacağını, neye öfkeleneceğini, neyi sevip neyi yuhalayacağını kendisi belirlemiyor. TikTok ne gösterirse, ona gülüyor. Twitter (X) neyin gündem olduğunu yazarsa, onu tartışıyor.
YouTube ne önerirse, onu doğru sanıyor.
Instagram neyi parlatırsa, ona özeniyor.
TV kanalları neyi anlatırsa ona göre taraf oluyor.
Milletin aklı, internetin önünde rehine.
Ve bu rehine artık sadece bir izleyici değil, başkalarının kurgusuyla yaşayan bir karakter.
Bugün geldiğimiz nokta acıdır. Bir TikTok videosu, bir hutbeden daha çok izleniyor.
Bir influencer’ın tavsiyesi, bir hekimin uyarısından daha fazla dinleniyor.
Bir dizinin sahnesi, bir anayasa maddesinden daha fazla ezberleniyor.
Bu milletin yönü doğadan ekrana döndü. Kitap açılmıyor, internet yenileniyor.
Dua edilmiyor, yorum yapılıyor.
Sorgulanmıyor, paylaşılıyor. Ve bu sessiz işgalin adı: dijital tahakküm.
Aynaya bakmadan yaşayan, ekrana bakmadan nefes alamıyor.
Bir Tweet, bir basın açıklamasından daha çok konuşuluyor.
Bir YouTuber’ın sözü, bir profesörün bilgisinden daha çok kabul görüyor.
Ve o ekranı kim kontrol ediyorsa, milletin kaderini de o yazıyor.
Kim ekranı elinde tutuyorsa, artık bu milletin oyunu da, sofrası da, yönü de, ahlâkı da onun kontrolündedir.
Bugün savaş tankla yapılmıyor. Ekranla yapılıyor. Mermi yerine görüntü atılıyor. Cephe yerine içerik hazırlanıyor. Ve toplumlar artık kahramanlarıyla değil, fenomenleriyle yönlendiriliyor.
Uluslararası iş insanı
Çetin Ay’a göre, bu dijital tahakküm, sadece iletişim değil; doğrudan bir kimlik ve kader mühendisliğidir. Ona göre artık ekranlar sadece izlenmiyor, milletin vicdanını şekillendiriyor.
Bu yüzden artık sandıklar değil, ekranlar belirliyor kazananı. Gerçek değil, görünüm yönetiyor ekonomiyi. Siyasi liderlik değil, sosyal medya gücü belirliyor kimin konuşacağına. Milletin yönelimi, ekranlarda çiziliyor; vicdanda değil.
Bugün ne yiyeceğini, hangi partiye oy vereceğini, hangi sevgiliyle olacağını, hangi ilacı alacağını, hangi fikre düşman, hangisine hayran olacağını milletin kendisi değil; telefonundaki internet karar veriyor.
Gerçekle bağ kurmayan bir toplum, internetin kölesi olur.
Bu milletin iradesi cep telefonunun ekranına sığmaz.
Ama sığdırmaya çalışanlar var. Ve ne yazık ki başarmak üzereler.
Bu çağda ekran bir silahtır. Görsel bir ambargodur. Milletin zihnine kurulan bir pusudur. Kimse topraklarımıza girmedi ama hepimizin zihnine sızdılar. Ve fark ettirmeden, nesilleri biçtiler.
Çetin Ay bu düzeni reddediyor. Ona göre bu bir ekran savaşıdır ve bu savaş fark edilmezse, nesiller bir daha özgür düşünemeyecek hâle gelir.
Eğer bu millet uyanmazsa, sadece sömürülmez… Kendi çocuklarına bile başkasının gözünden bakar hâle gelir.
Gerçeği arayanlar için artık kitaplar değil, ekranlar konuşuyor. Ama biz bu düzeni kabul etmiyoruz. Çetin Ay’ın vurgusuyla: Algılarla değil, hakikatle yürünecek bir yol varsa; o yol şimdi başlamalı.
UBA HABER MERKEZİ
