Prof. Dr. Erkan İBİŞ; Rektör atamalarında, daha konsantre ve etkin başvuru sistemi oluşturulmalıdır…(1)

Köşe yazarımız Dr. Göktan AY’ın, İstinye Üniversitesi Rektörü Sn. Prof. Dr. Erkan İBİŞ ile “üniversiteler, liyakat, eğitim, kalite, deneyim vb.” konularında yaptığı söyleşiyi yayımlıyoruz…

Ropörtaj 30.07.2023 10:03:00 0
Prof. Dr. Erkan İBİŞ; Rektör atamalarında, daha konsantre ve etkin başvuru sistemi oluşturulmalıdır…(1)

G.AY: Kendinizi kısaca tanıtır mısınız?

E.İBİŞ: Üniversite öncesi eğitimimi ailemin yanında Trabzon’da tamamladım. 1982’de Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden mezun oldum. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Nükleer Tıp’ta 1989'da uzman, 1991'de doçent, 1997'de profesör oldum. 1990-91’de ABD’de Wisconsin Üniversitesi, Milwaukee Eğitim Hastanesi’nde, araştırmacı olarak çalıştım. Başta; Başhekim Yardımcılığı, Başhekimlik, Rektör Yardımcılığı, Ankara Üniversitesi 18. Rektörü, Üniversite Hastaneleri Birliği Başkanlığı, Türk-Rus Toplumsal Forumu Bilim Eğitim Komitesi Eş Başkanlığı, YÖK Başkan Danışmanlığı olmak üzere üniversite içi/dışı birçok görevde bulundum. Bilimsel dergilerde editörlük, yayın kurulu üyeliği, hakemlik  yaptım. Romanya Devleti tarafından tevdi edilen “Romanya Devlet Nişanı (Award of Merit, 2018)”, İtalya Cumhurbaşkanı tarafından tevdi edilen “İtalya Devlet Nişanı  (Commendatore,2019)”, Macaristan Cumhurbaşkanı tarafından tevdi edilen “Macaristan Devlet Nişanı (Magyar Erdemrend Tisztikeresztje,2019)” sahibiyim. Halen, İstinye Üniversitesi Rektörlüğü görevini yürütüyorum. 

 

G. AY: Cumhuriyetin ilki Ankara Üniversitesi Rektörlüğünden sonra şimdi de İstinye Üniversitesi rektörüsünüz. Tecrübelerinize göre üniversitelerimizin sizce birincil sorunu nedir? 

E. İBİŞ: Sorunlar; devlet /vakıf üniversitesi olmaya, merkezi/periferik lokasyona, ekonomik/hukuki sorunlara, niteliklilik/rekabetçilik hedeflerine, yenilikçi değişim/sürdürülebilirlik anlayışına göre değişkenlik gösterebilir. Sorunlarla baş edebilmek için öncelikle; mevcut yasalar ve kamu yararı çerçevesinde üniversitelerimizde yenilikçi değişim sürecinin güçlü bir şekilde hayata geçirilmesi ve sürekli aktif tutulması gerekir. Üniversitelerimiz; nitelikli eğitim ve araştırma, insanlık ve toplumsal refahın geliştirilmesi, barış ve demokrasinin güçlendirilmesi,  sosyal ve teknolojik ilerleme, doğa ve çevrenin zenginleştirilmesi ve ülkemizin her konuda ileri gitmesine katkı vermede yetkin, dinamik, esnek, özerk kurumlar olmalıdır. Tüm bunlarla ilgili süreçlerin eksiksiz işletilmelerinde bazı sorunlar olduğunu düşünüyorum. 

 

G. AY: Rektörlükte neleri önemsersiniz? 

E. İBİŞ: Bir üniversite için zorunlu olan; Kalite, Uluslararasılaşma, Öğrenci ve Öğrenme Odaklı Eğitim, Açık Erişim, Ar-Ge, Sektör ile İşbirliği, Dijital Dönüşüm, Veri Yönetimi, Kurumsallaşma, Aidiyet, Sosyal Sorumluluk ve Kültür-Sanat çalışmalarının hepsini önemserim. Katılımcılığa, işbirliğine, ekip çalışmasına, eşitlikçi davranmaya ve liyakate özen gösteririm. Yenilikçi ilerleme için seferberlik anlayışı ile yoğun çalışmak gerektiğine inanıyorum. Kamusal yarar anlayışını da koruyarak,  kamu kuruluşları, yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları ve sektör ile işbirliklerini teşvik ederim. Kısacası nitelikli yenilikçilik ve değişim ile yeni nesil üniversitelere doğru evrilmeyi önemserim.

 

G. AY: Rektörlük zor mu?

E. İBİŞ: Öncelikle, gerektiği gibi yapılan işlerin kolay olmadığını belirtmek isterim. İşinize dönük odaklanma varsa ve bu odaklanma hızlılık, yenilikçilik, gelişimcilik, niteliklilik, sürdürülebilirlik, aidiyet, memnuniyet, kurumsallaşma, sürekli çalışma ve topyekûn başarı üzerine ise hiçbir iş kolay değildir, hangi işi yaparsanız yapın zorluklar vardır. Hele ki işiniz yöneticilik, liderlik ve de çok paydaşlı üniversite rektörlüğü ise  zorlukların daha da artacağı aşikârdır. 

 

G. AY: Geleceğin Yükseköğretimi Ne Olmalıdır?

E. İBİŞ: Öncelikle “Üniversite” kavramının ne ifade ettiğini iyi anlamamız gerekir. John Henry Newman “Üniversite Düşüncesi” adlı eserinde (1858) aydınlanma sonrası üniversiteyi tanımlarken aslında bugünün ve geleceğin üniversitesini de tanımlamıştır. Buna göre; üniversite toplumun geniş kesimlerini aydınlatmak, doğayı ve toplumu oluşturan bilimsel, kültürel, teknolojik, sosyal ve sanatsal politikaları belirlemek için çalışan kişilerin oluşturdukları düşünce, etkileşim ve iletişimin paylaşıldığı yerdir.  Newman, üniversitelerin önündeki en büyük engelin “fildişi kule” benzetmesiyle değişime karşı duran üniversiteler olduğunu bir eleştiri olarak belirtmektedir. Yakın zamana kadar üniversitelerimiz çoğunlukla toplumdan kopuk,  ilgili sektörlerden ayrışık, paylaşımdan uzak, zihinsel yüksek duvarlarla çevrili bir anlayışla bilim yapma, bilgi üretme politikası izlemişlerdir. Sektörlerde de üniversiteyle işbirliği konusunda benzeri bir tutum hakimdi. Sevindirici olan bu anlayışın hem üniversitelerimiz hem toplum hem de sektörler için artık değişiyor olmasıdır. Günümüzde de gelecekte de yükseköğretim sisteminde; “yeni nesil üniversite” bilinci ile; “nitelikli yenileşme” ve “halk için bilim” kavramlarının, toplum refahı için bilgi ve proje üretimi anlayışının, sivil toplum örgütleri ve kurumlarla işbirliği kültürünün esas olması gerektiğini düşünüyorum. 

 

G. AY: Yeni Nesil Üniversite  ve Nitelikli Yenilikçi Üniversite kavramını biraz daha açabilir misiniz? 

E. İBİŞ: Temeli insan ve yenilikçi değişim olan üniversiteler; evrensel değerlere ulaşma, sosyokültürel gelişim, kaliteli eğitim ve bilimsel çalışma, nitelikli mezun ve üretim yönünde etkinlikleri ile insanlık için çalışırken, toplumun da üniversiteye yakınlaştırılması için üniversite kültürünü yakın takip etmesi hatta onunla uyumlu politikalar belirlenmesi gereklidir. Bu gelişmelerin temel öğeleri olarak; aktif öğrenme, alt yapı olanaklarının sürekli geliştirilmesi, topluma katkı, Ar-Ge’nin yaşam biçimi haline dönüştürülmesi, insan gücünün sürekli motivasyonu, istihdam ve kariyer odaklı esnek eğitim, bunlara uygun ölçme ve değerlendirme süreçlerinin kurgulanması sayılabilir. Nitelikli yenilikçilik yol haritasını oluşturmak isteyen yeni nesil üniversiteler; sık değişen kararlar, popülizm, tutuculuk ve tutarsızlık tuzağına düşmeden tüm süreçleri ve mekanizmaları içeren detaylı bir sistem tasarımı, disiplinler arası ve çok disiplinli çalışma bilinci, yetkinlik temelli müfredat anlayışı, aktif öğrenmeye dayalı pedagojik model, hem bilişsel hem de eğitsel etkin işleyiş, güçlü veri yönetimi, elektronik bilgi platformu, kalite güvence sistemleri, bilgi ekonomisi amaçlı değişim, mentor anlayışlı akademisyenlik, açık bilim açık erişim platformları, nitelikli mesleki öğrenim ve mezuniyet sonrası eğitim gibi uygulamaları oluşturmak zorundadırlar. Gereksiz bilgi yüklerinden arındırılmış çekirdek müfredatlı öğrenme ve öğrenci odaklı eğitim uygulamaları öğrenciler için katılımcılık, sorgulama, proje yapabilme, iletişim ve takım çalışması becerisini artırabilme, sorumluluk bilincini güçlendirebilme, sosyokültürel ve entelektüel seviyelerini geliştirebilme imkanı da sağlayacaktır. 

 

G. AY: Üniversitelerde eğitim-öğretim anlayışı ne olmalıdır? 

E. İBİŞ: Üniversite olma özelliği araştırma yaparak, bilgi üreterek ve paylaşarak kazanılır. İnsan yaşamının iyileştirilmesi, toplumunun gelişmesi için gerekli en temel girdi olan bilgi; özgür ve eleştirel düşüncenin, sorgulama ve araştırmanın, yenilikçi ve yaratıcı enerjinin asıl kaynağıdır. Saygın bir üniversite olabilmek için nitelikli eğitim öğretim şarttır. Öğretim, bir mesleğe dair bilgilerin öğretilmesidir. Eğitim ise çok daha kapsamlı olup; mesleki öğretim, yaşam boyu öğrenme, araştırma, işbirliği, proje, gibi unsurlar dışında etik ve evrensel değerler, sosyal sorumluluk, insan hakları, farklılıklara saygı, analitik ve eleştirel düşünebilme gibi bir çok konudaki çıktıların içselleştirilmesidir.

 

G. AY: Son yıllarda devlet üniversitelerinde Rektörlük için başvuruların  90-100 arasına ulaşması ilgili KHK’dan mı kaynaklanıyor?

E. İBİŞ: 2016 yılındaki kanuni düzenleme sonucunda devlet üniversitelerindeki rektör adaylığı seçim sürecinin kaldırılması, her profesöre başvuru yolunun açılması ve başvuru için profesörlük dışında koşulun olmaması nedeniyle rektör adaylığı için başvuruların oldukça fazlalaştığı biliniyor. Başvuru fazlalığı rekabet için olumlu gibi görünse de; yönetim deneyimi, akademik başarı düzeyi, uluslararası deneyim, iletişim becerisi, işbirliği anlayışı vb. başlıklardaki kriterlerle daha konsantre ve etkin başvuru sistemi oluşturulmasında yarar olur diye düşünüyorum.

 

G. AY: Akademide Liyakatsiz ve ehliyetsiz atamalara ilişkin ne dersiniz?

E. İBİŞ: Eşitlik, Etik, Hukuk, Adalet ve Liyakat sadece üniversiteler için değil; tüm kurum ve toplum için de çok önemli başlıklardır. Tüm görevlerin, tüm atama ve seçimlerin bu başlıklar altında yerine getirilmesi gereklidir. Tüm kararlarda,  atamalarda hatta tüm seçimlerde cins, inanç, köken, bölge ayrımcılığından uzak bir şekilde; insani evrensel değerlerin, etiğin, adilliğin ve liyakatin esas olması, işin ehline verilebilmesi önemlidir. 

 

G. AY: Üniversitelerde mobbingi, tacizi, etik dışı eylemleri nasıl engelleyebiliriz?

E. İBİŞ: Ayrımcılık, ötekileştirme, mobbing, taciz, hakaret, şiddet, nefret… ne derseniz deyin tüm hukuk ve etik dışı uygulamalarla mücadele konusunda; insani evrensel değerlerin, etiğin, adalet ve liyakatin esas alınması dışında buna dair  yaşam boyu eğitim çok önemlidir. Bununla birlikte bu tür suistimal ve suçların üzerine kararlılıkla gitmek ve gereğini yapmak konusunda tereddütsüz davranmak, bu yöndeki şikayetleri ve bildirimleri cesaretlendirmek ve de buna yönelik politikaları oluşturmak, sürekli bildirimlerle bulunmak, tüm paydaşları bilgilendirmek önemli diye düşünüyorum. 

 

G. AY: Üniversite Genel Sekreterlerinin akademisyenlerden atanması yaygınlaşıyor. Oysa bu görev devlet ve üniversite de devamlılığı sağlayan önemli bir makamdır. Tüm yönetmelikleri nerdeyse ezbere bilen, rektörün yanlış yapmasını önleyen bir makamdır. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

E. İBİŞ: Sizinle aynı görüşteyim. Nitelikli bürokratların; tüm kurumlarda olduğu gibi üniversitelerde de çok önemli rolleri olduğunu, kurumsal belleğin oluşması ve korunması, mevzuatın etkin uygulanması ve hizmetin usulüne uygun sürdürülebilmesi için zorunlu olduğuna inanıyorum. 

 

G. AY: Meslek tercihi yapacak gençlerimize neler söylemek istersiniz?

E. İBİŞ: Öncelikle; Ne istediğini Bilebilme, Kendini Geliştirebilme ve İyi Bir İnsan Olabilme becerileri çok önemlidir. Bu bağlamda gençlerimize önerilerim; 

  • Hedefleriniz olsun, en iyisi olmaya çalışın, kararlı ve kontrollü olun, başarıyı paylaşın.
  • Adaletten, etikten, liyakatten ayrılmayın, hep adil davranın ve güvenilir olmaya çalışın.
  • Geçmişten ve başarı öykülerinden çıkarımlar yapın, meraklı olun, araştırın, sorgulayın.
  • Çalışın, üretin, tasarrufu önemseyin,  akıl ve hakikat esasında cesur olun, risk alın.
  • Fikirlere, eleştirilere açık olun, dinleyip anlamaya çalışın, özür dilemesini bilin.
  • İletişime açık olun, ailenizi sahiplenin, insanlarla iyi bağ kurun, empati yapın.
  • Duygulu, tutkulu, vicdanlı bir insan olun, dostluk için çaba gösterin, farklılıklara saygılı olun.
  • Neyi seviyorsanız, meslek olarak ne yapmak istiyorsanız kararlılıkla onu tercih edin.

 

G. AY: YKS sonuçları açıklandı ve şimdi sıra tercih döneminde! Öğrenci İstinye Üniversitesi’ni neden seçmelidir? Üniversitenizin en çok tercih edilen programlar  hangisidir? 

E. İBİŞ: Güçlü akademik kadrosu ve alt yapısı, donanımlı eğitim ve araştırma alanları, rekabet ve sektör işbirliği politikaları, öğrenci ve öğrenme odaklı eğitim modeli, tam burslu anadal ve yan dal programları, beş bine yakını uluslararası olmak üzere 17 bini aşacak öğrencisi,  sosyal sorumluluk projeleri ve sosyokültürel etkinlikleri, 9 fakülte, 2 meslek yüksek okulu, lisans üstü eğitim enstitüsü ve yüzü aşkın öğrenci kulübü ile entelektüel, alanında uzman, nitelikli mezun ve dünya vatandaşı yetiştirmeyi hedeflemiş bir üniversitedir. 

Öncelikle Üniversitemizin tüm programlarının yüksek tercih gördüğünü ve tüm programlarımızda doluluk oranının yüzde yüz ya da çok yakın olduğunu belirtmek isterim. Ön Lisans, Lisans, Yüksek Lisans ve Doktora çeşitlilikleri ile 150’yi aşkın programlarımızdan en yüksek ilgi görenlerin; Tıp, Mühendislik, Diş, Eczacılık, Psikoloji, İşletme, Fizyoterapi, Gastronomi ve diğer sağlık/teknik programlar olduğunu söyleyebilirim. Sağlık alanındaki programlarımızın yüksek tercih nedeni; uyguladığımız kaliteli eğitim öğretim modeli, güçlü eğitim kadrosu ve zengin alt yapımızın yanı sıra Türkiye'nin en büyük özel sağlık grubu olan MLP Care Grubu'nun bir paydaşı olmamızdır.  Güçlü işbirliği içinde olduğumuz grubun  Medical Park, VM Medical Park ve Liv Hospital gibi prestijli hastanelerindeki uygulamalı eğitimleri ile sağlık alanındaki öğrencilerimiz diğer üniversitelerdekilerden farklılaşmaktadır.  Öte yandan, sektörlerle de olan güçlü bağlantılarımız sayesinde hem sağlık, hem sosyal, hem de fen/mühendislik alanlarında öğrencilerimiz staj imkanı bulabilmekte,  mezuniyet sonrası iş hayatına kolaylıkla entegre olabilmektedir. Bu bölümleri tercih eden adaylar, sektörlerdeki kariyer fırsatlarına erişim sağlamak, alanlarında uzmanlaşmak, toplum sağlığı ve refahına katkıda bulunmak gibi fırsatlara da sahiptir. 

Devam edecek…


Salı 14.7 ° / 7.1 °
Çarşamba 13 ° / 7 °
Perşembe 12.8 ° / 5.9 °