Sitemiz köşe yazarı Dr.Göktan AY`ın, Prof.Dr.İnayet AYDIN ile 'Kamu Etiği, Kamu Görevlilerinin Etik Davranış İlkeleri, Üniversitelerde Etik, STK’larda Etik, Çeşitli Mesleklerde Etik vb. ' konularında yaptığı söyleşiye devam ediyoruz.
AY: Ülkeyi yönetmeye talip olan veya yöneten siyasi kadroların da “Kamu Etiğini” bilmesi ve ona göre TBMM’de karar vermesi gerekir mi?
AYDIN:
Kamu yararına bir hizmet olan politikanın onurlu bir şekilde uygulanması, demokrasinin temel değerlerini geliştiren ve temel etik ilkelere uygun davranan siyasi aktörlere ihtiyaç duyar. Politikacılar çok fazla güce, kaynakların nasıl dağıtılacağına karar verme yetkisine sahip oldukları için toplum yaşamında çok önemli bir yere sahiptirler. Politika etiği, toplumun refahı ve demokratik süreçlerin sağlıklı bir şekilde işlemesi için kritik bir alan olup, politikacıların ve kamu görevlilerinin etik ilkeler çerçevesinde hareket etmelerini gerektirir. Siyasi iktidara sahip olan politik partiler ve politikacılar kamusal kaynakları sadece kendilerini destekleyen seçmen gruplarına ayrıcalıklı işlem yaparak, bu kişilere ya da gruplara haksız çıkar sağlayamazlar. Tüm halkın hakkı olan kaynakları adil ve partizanca tutum olmadan dağıtabilmeleri için etik değer ve ilkelere uygun hareket etmeleri çok önemlidir.
AY: Her Mesleğin Etik Kuralları var mı? (Örnek olarak müzisyenin etik kuralları neler olabilir?) Başka bir örnek de verebilirsiniz.
AYDIN:
Meslek etiği, belirli bir meslek grubunun, mesleğe ilişkin olarak oluşturup, koruduğu; meslek üyelerine emreden, onları belli bir şekilde davranmaya zorlayan; kişisel eğilimlerini sınırlayan, yetersiz ve ilkesiz üyeleri meslekten dışlayan; meslek içi rekabeti düzenleyen ve hizmet ideallerini korumayı amaçlayan mesleki ilkeler bütünüdür. Bütün dünyada ve ülkemizde her gün çeşitli meslek etiği skandalları ile karşılaşmak neredeyse sıradan hale gelmiştir. Değişen sosyal beklentiler ve ekonomik baskılar, mesleklerin toplum gözündeki statüsünün ve meslek mensuplarının güvenilirliğinin her geçen gün azalmasına yol açmaktadır. İşte tam da bu nedenle bir yandan mesleklerin iç düzenlemelerinin belli evrensel normlara göre oluşması, diğer taraftan meslekleri icra eden profesyonellerin mesleki ideallere ve evrensel etik değerlere daha fazla bağlılık göstermesi için meslek etiği ilkelerine ve kurallarına ihtiyaç vardır. Bütün meslek elemanları, günlük mesleki uygulamaları sırasında birbiriyle yarışan değerler ve çıkar çatışmaları ile karşı karşıya kalmakta ve doğru kararlar vermek ya da doğru davranışlarda bulunmak için zaman zaman rehberliğe ihtiyaç duyabilmektedirler. Mesleğin yerine getirilmesinde üstün değerlerin korunması, kamu yararının gözetilmesi, hak ve sorumlulukların yerine getirilebilmesi için de açıkça tanımlanmış meslek etiği ilkelerine ihtiyaç vardır. Belirsiz durumlarda, sırf etik bilgisi ve farkındalığı olmadığı için yanlış yapan meslek elemanları hem kendilerine hem de mesleğe büyük zararlar vermektedir.
Bir müzisyenin de elbette etik ilkeleri vardır: Başka müzisyenlerin telif ve fikri mülkiyet haklarına saygı göstermek, adil bir fiyat ödemek, başkalarının eserlerini kendininmiş gibi göstermemek, ekibinde yer alan söz yazarı, aranjör, yapımcı, stüdyo müzisyenlerinin katkılarını ve haklarını vermek, müzik pazarlama sürecinde dürüst olmak, hem şahsi hem de ticari işlerde her zaman yasal yollara başvurmak, diğer sanatçılarla adil bir rekabet içinde olmak, hayranlarına saygılı olmak, çocuk ve gençler için iyi bir rol modeli olmak gibi etik ilkeler sayılabilir.
AY: Yıllardır bu konuda çalışan bir akademisyen olarak “Etik Dışı Davranışlar” ile ilgili ne gibi araştırmalar yaptınız?
AYDIN:
Bir TÜBİTAK projesi olarak Türkiye çapında 12 üniversitede “Türkiye'deki Kamu Üniversitelerinde Görev Yapmakta Olan Öğretim Üyelerinin Akademik Etik İlkeleri Benimseme ve Bu İlkelere Meslektaşlarının Uyma Düzeylerine İlişkin Görüşleri” başlıklı bir çalışma yaptık genç arkadaşlarımla. Yine TÜBİTAK destekli bir araştırma projemiz “Öğretmen ve Okul Yöneticilerinin Kamu Hizmeti Motivasyonu ve Çalışma Etiği Tutumları Üzerine Bir Araştırma“ başlığını taşıyor. Ayrıca öğretmenlerin hediye alması konusunda -yaptığımız çalışmalar var. Bu araştırma sonuçlarını yurtdışında ve yurtiçinde çeşitli ciddi dergilerde yayınladık.
AY: Ülkemizde “Etik Kurallara” uymayan üst yöneticilere gerekli yaptırımların yapıldığını gördünüz mü, yapıldığına inanıyor musunuz?
AYDIN:
Etik ile disiplin farklı şeylerdir. Yasanın yaptırımı cezadır ama etiğin üç yaptırımı vardır “ayıplama, dışlama, kınama”. Biz toplum olarak etik dışı davranışlara bu üç yaptırımı uygulamaya başlarsak önemli bir yol alabiliriz. Üst yöneticilerin etik dışı davranışları, genel müdür ve üstü ise Kamu Görevlileri Etik Kurulu tarafından incelenir. Kararlar isimler karartılarak sayfasında yayınlanmaktadır. Ama daha güçlü yaptırımların olması gerektiği de açıktır.
AY: Ülkemizde “Etik Kurallara” uyan kişilerin değerlendirilip, üst makamlara getirildiği oluyor mu? Oluyorsa %?
AYDIN:
Böyle bir sayı ve oran veremem. Ama etik davranan kişiler kurumlarda ve toplumda bilinir ve büyük bir saygınlığa sahiptir. Bazı kimseler yaptıkları etik dışı davranışların başkaları tarafından fark edilmeyeceği inancını taşır ama bu doğru değildir. Etikte “akvaryum teorisi” diye bir kavram vardır. Buna göre: “Herkesin ne yaptığı akvaryumdaki balıklar gibi dışarıdan görünür”. Üst makamlara gelmede ne yazık ki liyakatten çok sadakat etkili olmakta ve bunun bedeli de niteliksiz hizmet olarak topluma dönmektedir.
AY: Kamu Etiği eserinizin 9. Bölümde “Etik dışı davranışların gerekçelendirilmesi ve haklılaştırılması” değerlendirmesi var. Çok ilginç. Demek ki, hem “etik kurallara uyulmuyor” hem “çeşitli gerekçelerle haklı olduklarının kabul edilmesi” isteniyor. Ne sonuçlar aldınız?
AYDIN:
İnsanlar etik dışı karar, eylem ve davranışlarının farkındadırlar ve bundan duydukları rahatsızlığı ortadan kaldırmak için onları haklı ve mantıklı göstermeye çalışırlar. Karar, eylem ve davranışları haklı göstermek için bireyler çeşitli yollara başvurmakta ve etik dışı davranışlarını mantıklı hale getirmek için bahaneler üretirler. Sonuçta herkesin yararı sağlanacak ne var bunda, herkes yapıyor bunu ben yapmışım çok mu, hakkımı alamıyorum o zaman ben de hediye veya rüşvet alabilirim gibi düşüncelerle yapılan bu haklılaştırma çabası etik dışı davranışları mazur göstermeye yetmez. Etik davranmanın ön şartlarından biri etik dışı davranışları haklılaştırmaya çalışmadan hata yapıldığını kabul etmektir.
AY: Ülkemizde 2004’de Kamu Görevlileri Etik Kurulu’nun kurulduğunu ve bunun bir dönüm noktası olduğunu yazıyorsunuz. (Sf.379) Yıl 2025, ne söylemek istersiniz; dönüm noktası oldu mu?
AYDIN:
Dünya genelinde birçok ülke, kamu hizmetlerinin etik standartlarını artırmak ve kamu görevlilerinin davranışlarını düzenlemek amacıyla kamu etik kurulları veya benzeri yapılar oluşturmuştur. Bu kurullar, genellikle kamu yönetiminde şeffaflık, hesap verebilirlik ve etik davranışları teşvik etmek için önemli bir rol oynamaktadır. Ülkemizde ilk kez 2004 yılında kurulan Kamu Görevlileri Etik Kurulu, Türk Kamu Yönetiminde etik bir işleyişin güçlendirilmesi amacıyla kurulmuş olan çok önemli bir kurumdur. Ülkemizde kamu görevlilerinin davranış standartlarına ilişkin çeşitli yasal düzenlemeler olmakla birlikte etiğe dayalı bir yönetim sisteminin oluşturulmasında 2004 yılı bir dönüm noktasıdır. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin 2000’de aldığı Tavsiye Kararı ülkemizde de kamu görevlileri etik mevzuatına kaynak metin olmuştur. Bu karar doğrultusunda önce “Kamu Görevlileri Etik Kurulu Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında 5176 sayılı Kanun”, 25.05.2004 tarihinde 8/6/2004 tarih ve 25486 sayılı Resmî Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu Kanun ile ülkemizde ilk kez Kamu Görevlileri Etik Kurulunun temelleri atılmıştır. 2008 yılından itibaren ülkemizde 5176 sayılı kanunun kabul tarihi olan 25 Mayıs günü “Etik Günü” ve bugünü içine alan hafta da “Etik Haftası” olarak kutlanmaktadır. “Kamu Görevlileri Etik Davranış İlkeleri ile Başvuru Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik” 13.04.2005 tarihinde Resmî Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Kurul ilk toplantısını 29 Eylül 2004 tarihinde gerçekleştirerek faaliyete geçmiştir. Aradan geçen 21 yıl içinde benim de katkıda bulunduğum çeşitli projeler kapsamında YÖK, Millî Eğitim Bakanlığı, Yerel Yönetimler, vb. birçok alanda etik ilkeler belirlenmiş ve eğitim çalışmaları gerçekleştirilmiştir. Ancak Kurulun kadro, bütçe ve yapısal olarak güçlendirilmeye ihtiyacı vardır.
AY: Mesela, her üniversitede “Etik Kurulları” oluşturuldu ama Etik sorunlar devam ediyor. Bilinçlenme nasıl olacak?
AYDIN:
Etik kurulların kurulması ve etik ilkelerin belirlenmesi bir etik kültürün oluşturulmasında yeterli değildir ama ilk adımlardır. Kurumlarda etik kültürünü geliştirmenin amacı, kurum içinde etik standartların uygulanması ve kararların adil, şeffaf ve hesap verilebilirlik ilkelerine göre alınması yolu ile kamu görevlilerinin haklarının, güvenliğinin ve performansının garantiye alınması; kurum dışında ise halkın güveninin kazanılmasıdır. Etik kültürü, bir kurumda çalışan kişilerin davranışlarını yönlendiren etik normlar, kalıplar, inançlar, tutumlar ve davranışların oluşturduğu bir bütündür. Bir kurumda işlerin nasıl yürüdüğüne ilişkin algı, çalışanların etik tutum ve davranışlarını da belirlemektedir. Etik kültürün zayıf ve yolsuzluğun normal olarak algılandığı bir kurum kültüründe sorun, düzenlemelerin olmaması değil, çalışanların öteden beri gelen kötü uygulamaları kanıksamış olmalarıdır Elbette etik kurullara ve etik ilkelere sihirli değnek gibi bakılamaz ama bu çabalar yaygınlaştırılır ve sürekli hale getirilirse kanıksanan bu etik dışı davranışlar artık eskisi kadar normal görülmemeye başlar ve bu da etik kültürün yerleşmesinin temelidir.
Devam edecek…