Tarih: 27.06.2024 12:19

TÜRK YILMAZ!

Facebook Twitter Linked-in

 

TÜRK YILMAZ!

Hamburg da Türk Günü

 

Dakika 46… Montella ikinci yarıya değişiklikle başladı. Salih Özcan’ı kulübeye çekip Kaan Ayhan’ı sahaya sürdü. Ama asıl değişiklik Barış Alper Yılmaz’mış.

İlk yarı boyunca çok koşan fakat sahada pek görünmeyen, topla buluşamayan, arkadaşlarından top almayan/alamayan Barış Alper, ikinci devrenin hemen başında aldığı topla sıfıra indi.

Hemen arkasından bir daha aynı şeyi yaptı… Sonra bir kez daha…

Almanya bizi kıskanıyor mu bilemem amma bu oyundaki Barış Alper’i gören Mbappe’nin, Barış Alper’i kıskandığından eminim.

 

Kaan Ayhan ile değişen orta saha formasyonu ve Barış Alper’in aldığı her topu ceza sahasına göndermesi Çekya’nın savunma dengesini bozdu. Barış Alper’in kanadında kademeye bir adam gönderdi Çekler. Zaman zaman bir adam daha… Bu defa ceza sahasındaki sağlamlık bozuldu.

 

50. dakikada bir kez daha indi Barış Alper, ceza sahasında Kenan Yıldız’a gönderdi topu. Kenan vurdu, savunmadan döndü. Bir kez daha vurdu kaleciden döndü. İsmail Yüksek gelen topa vurdu savunmadan döndü. Çekya savunması tamamen dağılmıştı. İsmail bu defa topu sol açıkta demarke Hakan Çalhanoğlu’na gönderdi.

 

Milli Takımın kaptanı… Son basın toplantısında dokunsan ağlayacaktı. Boğazı düğümlenmiş, yutkunmuş, sözlerini yutmuş, gözyaşlarına zor engel olmuştu. Genç oyunculara bu kadar baskının çok fazla olduğunu söylemişti. 

Kadrodaki en kariyerli oyuncu Hakan, en fazla eleştiriyi alan oyuncuydu. Tabii söylenenlere eleştiri denilirse… 

 

Dakika 51… Bunların hiçbirini düşünmedi Kaptan. İsmail’den gelen topa bekletmeden sağ ayağının dışıyla vurdu, uzak direk dibinden topu ağlara gönderdi.

Hakan, kariyerinin en şık gollerinden birini zaten bu sahada atmıştı. Şimdi buna bir de güzelliğinin yanı sıra anlamlı bir gol katmıştı.

Ayağına sağlık Kaptan… Sağ ayak dışı vuruşuyla atılan golleri nicedir özlemişiz. Epeydir sağ ayak dışıyla gol atan futbolcu yoktu doğrusu.

 

Sonra Barış Alper yine devam etti. Durdurulamıyordu çocuk… Bu defa arkadaşlarının (Merih Demiral, Samet Akaydın) defans arkasına attığı toplarla da buluşuyor tehlike yaratıyordu ki birinde Arda Güler’e attığı gol pası enfesti. Arda golü atamayınca pas asist olamadı.

Bu hem Arda’nın, hem Barış’ın, hem de Milli Takımın şanssızlığıydı.

 

Çekya’nın ne yapacağı belliydi zaten. 10 kişi kalmanın akabinde dengesi bozulan Çekya oyunu “Amatör Küme” oyununa dönüştürdü.

Top Çekya kalecisine geldiğinde 9 oyuncu bizim ceza sahasına yerleşiyor, orta sahaya kadar gelen kaleci topu bunlara şişiriyordu. Fizik gücü yüksek ve uzun boylu oyuncular karambolden bir gol çıkartmaya çalışıyordu.

Çekya maç boyu, özellikle golden sonra bunu yaptı. Ekran başında “şu kaleciye baskı yapın!” diye dilim şişti. Montella ve kenar yönetimini bunun için eleştiriyorum; nasıl olur da kalecinin orta sahaya kadar gelmesine izin verilir, baskı yapılmazdı. Kalecinin daha geriden atacağı toplar bu kadar isabetli olmaz ve bu baskı yenmezdi. 

Montella ve kenar yönetimi bunu gördü, taktiği verdi ve futbolcular uygulamadıysa o başka bir sorun.

 

Dakika 66… Rumen hakem İstvan Kovacs ve kelecimiz Mert Günok’un hatasında o talihsiz golü yedik. 

Gürcistan’da hiç beklenmedik şekilde Portekiz karşısında önde olunca çocuklarımızın üzerindeki baskı arttı. Çekya’nın oyununu kabul ettik ve neredeyse ceza sahamıza sıkıştık. Bu bölümdeki canla başla savunmamız kayda değerdi doğrusu.

 

75’de Montella müdahalesi geldi bir kez daha… Arda Güler ve Kenan Yıldız yerine Cenk Tosun ve Kerem Aktürkoğlu girdi. Bu değişiklik oyunu değiştirmedi ama Çek baskısını biraz kırdı. 

Ancak iyi bir sezon geçirmeyen Cenk Tosun’un topla arası hiç iyi değildi bugün. Yorulan Barış Alper’in de katkısı bu dakikalarda doğal olarak düşmüştü.

 

Zorlu 15 dakika bitti lakin Rumen 6 dakika süre ilave etti. Ve o sürede, 90+4. dakika da, hemen hemen Hakan’ın golü attığı noktada topla buluşan Cenk, topu içeri çekti ardından Hakan’ın attığı köşeye müthiş bir vuruş yaptı; gooolll!

 

Avrupa bir kez daha sesimizi duymuştu işte… Son 16’daydık.

 

Mert Günok: İlk yarıda önemli kurtarışlar yapan ve mutlak bir golü önleyen kalecimiz yediği golde hatalıydı. O topu yumruklamalıydı.

Mert Müldür: Ataklara katkı veremedi fakat bölgesini iyi savundu.

Samet Akaydın-Merih Demiral: Ufak tefek hatalarına karşın savunma performansı ve fedakârlıkları görülmeye değerdi. 

Ferdi Kadıoğlu: Hücuma katkısı beklenenden az oldu. Maalesef bu çocuk sol bek değil. Zorluk derecesi yüksek maçlarda pozisyon hatası yapıyor ve arkasına adam kaçırıyor. Ancak azim ve çalışkanlığı övgüye değer.

İsmail Yüksek-Salih Özcan: Maça çok iyi başladılar. Sağlam ve sert durdular. Ancak ilerleyen bölümlerde -sakatlık, maç ritmi ve temposu gibi sorunlar nedeniyle olsa gerek- etkileri azaldı. 

Kenan Yıldız: Önemli bir yıldız adayımız. Çok çalışkandı fakat biraz fazla bireysel… 

Hakan Çalhanoğlu: Teşekkürler Kaptan…

Arda Güler: Çok önemli yıldız adayımız. Arda üzerinden koparılan kıyametlerde Arda’nın kabahati yok ama bu durum Arda’yı da, takımı da bozuyor. Onca geçmiş, emek ve katkısı olan futbolcularımız bir yana Arda bir yana konuyor. Bu yükü, henüz yolun başında taşımak hiç ama hiç kolay değil. Nitekim çocuk bugün hiç etkili olamadı. Yine de Barış’ın pasında net pozisyonda golü atsaydı medyacılar ve sosyal medyacılar “Arda Güler Manşetleri” atacaktı. Bugün olmadı.

Barış Alper Yılmaz: İki maçta çok etkili olamamıştı. Bu maçın ilk yarısı da koşu ve çalışkanlığına rağmen boş geçmişti. Ancak ikinci yarıyla birlikte bir güneş gibi indi sahaya. Benim için maçın oyuncusuydu lakin gol atmayanı maçın oyuncusu seçmiyor tuhaf bir akıl… Ama bu defa hak ettiğini aldı Barış Alper.

Kaan Ayhan: İlk iki maçın en iyi adamlarından biri ve hatta birincisiydi. Fakat eleştiri bombardımanından o da nasibini fazlasıyla almıştı. Ancak bu maçta gerçekten fark yarattı.

Okay Yokuşlu-Orkun Kökçü-Kerem Aktürkoğlu: Çekya baskısıyla bunalan takıma direnç kattılar.

Cenk Tosun: Golcü iyi başlamadı. Üstelik hazırım demişti. Ancak attığı şahane golle maçı bitirdi, damgasını vurdu.

 

TEKNİK EKİP,

Oyuncu tercihleri ve değişikliğiyle acımasızca eleştirilen Montella’yı bu konularda acımasızca ve haddi aşan bir şekilde eleştirmek adil değil. Mesela elinde bir Icardi, bir Kane var da mı santrforsuz oynuyor bu adam? Zoru mu var Barış Alper’le forvet oynuyor? Süper Lig’de ve gurbette harika, müthiş sağ ve sol bekleri var da oynatmıyor mu?

Ancak hoca ve ekibi kendi özeleştirisini yapmalı. Çekya’nın basit oyunla kurduğu baskıya çözüm üretmeli. Kaleciye baskı gibi…

Basın toplantısında “ülkesini sevmeyen, milli takımı sevmeyen” insanlar nitelemesi birilerini kızdırdı. Fakat bu bir ilk değildi. Malum; Mustafa Denizli, “İçimizdeki İrlandalılar” sözüyle tarihe geçmişti. Şenol Güneş ve Fatih Terim ve hatta Ersun Yanal’da bu konularda problemler yaşamıştı.

Herkesin aklını başına alması dileğiyle…

 

ÇEKYA,

Kusura bakmasınlar ama bu zamana değin “çirkin” bir Çekya hiç görmemiştim. Özellikle kırmızı karttan sonra “futbolcu sahtekârlıkları ve atraksiyonlar” ile hakemi baskı altına alma çabaları hiç yakışmadı. 

Bilemiyorum, biz mi birilerini sinir ediyoruz, bize yenilmek mi ağırlarına gidiyor?

O zaman ne halleri varsa görsünler!

 

HAKEM

Romanyalı hakem İstvan Kovacs…

Turnuvada bu maça kadar hakem-VAR performansları takdire değerdi.

Kovacs fena başlamadı fakat hatası -bizim hakemler gibi- otoriteyi kartlarla sağlarım düşüncesi oldu. Çekya’nın ilk yarıda kırmızı ile 10 kişi kalması hakemin sorunu olamazdı. Olsa olsa hakem şanssızlığı olabilirdi. 

Rumen, bizim yediğimiz golde ihlal görmedi/göremedi. VAR’da öyle. Ancak kolları havada topa yükselmiş ve topa dokunmayı da başarmış Mert’e minik bir temas vardı ve bu temas kalecimizi bozmuştu. Tamam, buna takdir hakkı diyelim. Lakin ceza sahamızın sağ köşesinde Çekyalı oyuncu ile Samet mücadelesinde verdiği karar tam anlamıyla skandaldı. Topa tertemiz yükselen Samet, rakibine temas etmeden topa vurmayı da başardı fakat Çekyalının kamburu oyuncumuzu bozdu. Sakatlanmaması şansıydı Samet’in. Hakem burada Çekya lehine karar verdi. 

Sonra zemberek boşaldı, kart sağanağı başladı. Avrupa Şampiyonalarının kart rekoru kırıldı.

Bakalım medyamız haberi takip edecek mi? UEFA Kovacs’ı evine gönderdi haberini yapacak mı?

 

İNSAFSIZLAR,

Medyacılar ve sosyal medyacılar… Turnuva sonuna kadar bi susun lütfen. Öfkenizi ve kininizi içinizde saklayın. “Dere geçerken at değiştirilmez” demiş ya atalarımız… Sabredin lütfen. Kalırsa kusarsınız öfke ve kininizi. Montella’yı da göndeririz…

 

PORTEKİZ,

Hiç yakışmadı… Bu nedenle son 16 turunda eve gidecek ilk takım olmanızı diliyorum.

Portekiz’i 2-0 yenen ve yoluna devam eden Gürcistan’ı tebrik ediyorum. 

 

MAÇ ÖNCESİ,

Maç öncesi yazı hazırlığım şöyleydi;

Tembel İngiltere Slovenya’yı yense idi biz en iyi 4 üçüncü arasında yerimiz alacak ve turnuvaya devam edecektik.

Biz Çekya’ya 2 farklı yenilsek bile -Gürcistan Portekiz’i yenmediği sürece- Macaristan’ı geçip en iyi üçüncüler sıralamasına girecektik.

Aslında bu hesaplara hiç gerek yoktu. Çıkıp puan aldığımız takdirde grubu ikinci sırada bitirip yola devam edebilirdik. Çekya’yı yenmek çok kolay değildi elbette ama Çeklerin maç kazanması hiç kolay değildi.

 

Doğrusu Gürcistan’ın Portekiz’i asla yenemeyeceğini ve Çekya’nın da bizi yense bile ancak ve ancak tek farkla yenebileceğini düşünmüştüm. 

Şükürler olsun ki kendi göbeğimizi kendimiz kestik…

Ellerle uğraşmadık.

 

Yolunuz açık olsun çocuklar…

Yolunuz açık olsun Montella ve ekibi…

Yolun açık olsun Türkiye’m…

 

Son 16 eşleşmeleri;

İsviçre-İtalya, İngiltere-Slovakya, Romanya-Hollanda, Avusturya-Türkiye, Almanya-Danimarka, İspanya-Gürcistan, Fransa-Belçika, Portekiz-Slovenya oldu. 

Hadi bakalım! Hayırlısı…

 

MİM 1: Gerçekten “bu ülkeyi sevmeyen varsa” ve “gerçekten Milli Takıma öfke ve kin güden varsa” sizin de yolunuz açık olsun… cehenneme kadar. 

MİM 2: Milli Takımda kulüpçülük yapmak, o takım bu takım diyerek ayrım yapmak kimsenin hakkı değildir… Haddi de değildir. Lütfen!

 

Haber-Yorum: Yüksel Durak

 

 

 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —