Uzaklara bakıyorum… Kaz Dağı eteklerinde kıyıyla oynaşan güzelim Ege’nin lacivert mavisi Zeus’un sahnelediği ışık huzmelerini kucaklayıp yoğun düşüncelere dalmış.
Uzaklara bakıyorum… Kaz Dağı eteklerinde kıyıyla oynaşan güzelim Ege’nin lacivert mavisi Zeus’un sahnelediği ışık huzmelerini kucaklayıp
yoğun düşüncelere dalmış.
Denizin üstünde ışın kümesi adacıklar, beyaz saçı sakalına karışmış, güçlü Poseidon’un derinlerden çıkıp soluklanması için basamaklar oluşturmuş. Deniz kızları ahtapot kolları salıncaklarında gün ışığının tadını çıkarıyor olmalı… Bir süredir yaşamaya başladığım büyüleyici güzellikteki bu coğrafya yeşil ve mavinin kucaklaştığı Edremit Körfezi! Toprakları tarih boyunca farklı kültürlere ev sahipliği yapmış, nice yaşayış ve hikâyelerle yoğrulmuş, yazılan, çizilen, söylenen eserlerde yüzyıllar geçmiş olmasına rağmen burada sevginin adı hala Afrodit ve binlerce zeytin ağacı ise çakır gözlü koruyucu Athena ile anılıyor. İnsanların kimisi zengin flora ve faunasıyla Kaz Dağı’na âşık, kimileri de bazen bir karabatak ile dibe daldığı ya da yunus sürüleriyle neşelendiği, bakmaya doyamadığı mavinin her tonuyla eşsiz Ege’ye vurgun.
Geçen ay köpek balıkları ile ilgili Medya Günlüğü’nde birkaç yıl önce çıkan “Bir tas çorba için” başlıklı dünya çapında her yıl 100 milyondan fazla köpekbalığının katledilmesini anlattığım yazımı değerli bir meslektaşıma yollamıştım. O da sosyal medyada rastladığı, “Büyük beyaz köpek balıklarının Edremit Körfezi’nde ürediği artık biliniyor” başlıklı yazıyı görünce bana gönderdi. Haberi okuyunca çok heyecanlandım.
İnanamıyorum, okyanus ve denizlerimizin koruyucuları büyük beyazlar burada, Edremit Körfezi’nde mi?
Aslında hatırlarsınız “Jaws” filmi yüzünden tüm dünyada köpek balıkları hakkında insan katili ve canavar algısı yaratılmıştı. Hatta ben de küçük yaşta o filmi izledikten sonra her denize adım atışımda tedirgin şekilde, sanki köpek balığının sırt yüzgecini bir anda deniz yüzeyinde görecek ve sivri dişlerle dolu üçgen çenesi karşıma çıkacak ve beni parçalayacak endişesini çok uzun yıllar üzerimden atamamıştım. Hâlbuki dünyada 536 tür köpekbalığı var. Akdeniz’de 77 tür kıkırdaklı balık bulunur; bunların 43 türü köpek balıkları, 33 türü vatozlar ve tek bir tür “çimera” olarak biliniyor. Ege Denizi’nde ise 37 tür köpek balığı kayıtlara geçmiş.
Peki, bir köpek balığı saldırısına maruz kalmanın bir yıldırımın insanı çarpmasından daha az olasılık olduğunu hiç duymuş muydunuz? Evet, bu doğru. Lakin nedense yıldırım düşmesinden değil de köpek balıklarından daha çok korkuluyor…
Tahmini fosil kayıtlarına göre köpek balıkları 400-450 milyon yıl önce okyanustaydılar. Yani ağaçlar hatta dinozorlar bile yerküremizde doğmamışken…
Oysa, köpek balıkları besin zincirinin en yukarısında yer alıyorlar. “Tepe avcısı” konumundaki yeri ile belirli türleri, zarar verebileceği habitatlardan uzak tutarak ekosistemde dengeyi sağlıyorlar. Zayıf, sağlıksız, hasta balıklarla beslenerek; yani hastalıkların balık popülasyonlarına yayılma olasılığını azaltarak, salgına dönüşmesini engelleyip, sağlıklı balıkların korunmasına destek oluyorlar. Bu arada ise, kendileri hasta balıkları yedikleri için “cıva” gibi kirletici-zehirli maddeleri dokularında depolayarak bir nevi hapsediyorlar. Çok yüksek cıva miktarı bulunan diğer balıklar ise balina, kılıç balığı, iri ton balığı… Deniz ürünlerinde bulunan cıva insan vücuduna alındığında böbrek ve merkezi sinir sistemini doğrudan etkileyerek zarar veriyor.
Köpek balıklarının yüzde 60’ı canlı doğum ile yüzde 40’ı da yumurta bırakarak yavruluyor. Büyük beyazlar doğum sonrası yavrusundan ayrılıyor. Yavrular ise doğdukları bölgede birkaç yıl daha kalarak gelişimlerini tamamlıyor. Yavaş büyüme ve düşük doğum oranları nedeniyle tüm dünyada nesli tehdit altında grubunda.
Büyük beyaz köpek balığı diğer adı ile (Carcharodon carcharias) Harharyas 1950 ve 60’lı yıllara kadar bol olan orkinos sürülerini takip ederek Marmara Denizi ve İstanbul Boğazı’nda sık görünüyormuş. Lakin 1985’den sonra maalesef kirlilik ve orkinosun Marmara ’yı terk etmesi yüzünden görülememiş. Günümüzde müsilajın patlak verdiği Marmara oksijensiz kaldığından can çekişir durumda…
Büyük beyaz köpek balıkları aslında yaşamak ve göç yolları için okyanusları kullanır. Lakin üreme bölgesi olarak Akdeniz’de iki yeri tercih ediyorlar. Birincisi Malta-Sicilya-Tunus üçgeni, ikinci yer Balıkesir Edremit Körfezi.
2008 yılından beri izlenen araştırmalar bu sonucu ortaya çıkarmış. Ayrıca kendini büyük beyaz köpek balıklarına adamış deniz biyoloğu Hakan Kabasakal’ın şu cümleleri oldukça dikkat çekici:
“Büyük beyaz köpekbalığı ‘alan sadakati’ davranışı sergileyen ve yavrularını doğurmak için mutlaka doğduğu yere gelen bir tür olarak bilinir. Dolayısıyla geçen 15 yılda Türk sularında kayda geçirilen yeni doğan ve yavru büyük beyazların önemli bir bölümünün Edremit Körfezi’nde yakalanmış olmaları, bölgenin nesillerdir üreme amacıyla kullanıldığının güçlü bir kanıtı. Türk sularının geneline kıyasla Edremit Körfezi’nde yaz mevsiminde yeni doğan ve yavru büyük beyazlara rastlama olasılığı istatistiksel olarak daha yüksek.”
Şimdi bazılarımız bu satırları okuyunca ürkmüş olabilir. Denizde yüzerken köpek balığı ile karşılaşmayı kimse tercih etmez. Ama zaten köpek balıklarının da tercihi, önceliği insanlar değil. Lakin köpek balıkları varsa denizlerimizde hâlâ hayat var demektir.
Edremit’te yakalanmış bir büyük beyaz yavrusu. Çembere alınmış leke doğum lekesi yeni ya da kısa süre önce doğmuş olduğunun kanıtı. (Fotoğraf: Hakan Kabasakal)
Uluslararası Doğayı Koruma Birliği (International Union for the Conservation of Nature – IUCN) tarafından 2023 yılında Edremit Körfezi büyük beyaz köpek balıkları için ISRA (Important Shark and Ray Areas-Önemli Köpek Balığı ve Vatoz Alanları) ilan edilmiş. Bu bölgeler, köpek balıklarının ve yassı kıkırdaklıların yaşam döngülerinde önemli süreçlerin geçtiği ve bu nedenle korunması gereken bölgeler olarak kabul ediliyor. Tabii ki bu sadece bir başlangıç. 2022’de Resmi Gazete’de büyük beyazlar için avlanma yasağı yayımlanmış ama bu yeterli değil. Av yasağı cezaları caydırıcı bedellerde değil. Ayrıca kıyı şeritlerine yapılan balık üretim çiftlikleri çok dikkatli denetlenmeli. Esas olarak bu özel bölgelerin devlet tarafından koruma altına alınması gerekiyor. Mesela Kızıldeniz’de köpek balığı dalış turları tonlarca para verilerek revaçtayken hiçbir denize benzemeyen farklı özellikte Akdeniz’e bağlı adalar denizi Ege’mizin Edremit Körfezi’nde de köpek balıkları ile dalış turizmi neden gerçek olmasın?
Her yıl dünyanın birçok ülkesinden milyonlarca turist aynı denizi aynı güzellikleri paylaştığımız halde Yunan adalarına tatile gitmeyi tercih ediyorsa burada ters giden bir şeyler var diyerek çözüm üretmemizin zamanı çoktan geldi geçiyor bile… Üstelik, Yunanistan’da yenilen deniz ürünleri Türkiye’de avlanıp ihraç ediliyor ise durum daha da vahim…
Habitat kaybının ilk sebebi gıda tüketimi, aşırı avlanma, arıtma sistemlerinin dikkate alınmaması ve çok yetersiz olmaları nedeniyle çevre ve suların kirletilmesi… Ayrıca denge bozulunca hastalıklar ve istilacı türlerin bölgede yoğunlaşması gibi ekosisteme zarar veren etkenleri de unutmamak gerekiyor.
Temiz denizler, temiz su kaynakları, sağlıklı topraklar; sağlıklı canlılar ve dengeli hayatlar demektir. İnsanın kendisi ve doğayla uyum içinde yaşadığı geleceği inşa edebilmek adına öncelikle nesli tükenme tehdidi altında bulunan canlıları ve artık ciddi uyarı veren doğayı dikkate alarak farkındalıkla yeniden başlayalım mı?
Sevgiyle…
Yasemin Özben