Hakan Özen


8 Mart Kadınlar Günü ve yaşanan acı gerçekler

8 Mart Dünya Kadınlar Günü verilen birbirinden güzel mesajlar, etkinlikler ve duygu yüklü sözlerle kutlandı kutlanmasına ama insanın, bu denli bizler için kıymetli anamız, bacımız, yârimiz olan elleri öpülesi kadınlar için bu anlam ve önemi bir günle sınırlandırmak ne kadar doğru diyesi geliyor.


8 Mart Dünya Kadınlar Günü verilen birbirinden güzel mesajlar, etkinlikler ve duygu yüklü sözlerle kutlandı kutlanmasına ama insanın, bu denli bizler için kıymetli anamız, bacımız, yârimiz olan elleri öpülesi kadınlar için bu anlam ve önemi bir günle sınırlandırmak ne kadar doğru diyesi geliyor. Çünkü romantik sözleri, duygusallığı ve birbirinden güzel mesajları, verilen çiçekleri bir tarafa koyup Türkiye’de kadının yeri dediğimiz zaman insanın hayıflanası geliyor. Bunun nedeni de nüfusunun yüzde 49,8’inin kadın olduğu Türkiye’nin Dünya Ekonomik Forumu (WEF) "Küresel Toplumsal Cinsiyet Uçurumu Raporu"na göre 145 ülke arasında cinsiyet eşitliğinde 130. yer alıyor olması.

 Yapılan araştırma raporu ve sonucuna göre toplumsal cinsiyet eşitliğinde en önde gelen ülkeler sırasıyla İzlanda, Norveç, Finlandiya olurken en son sırada ise Yemen, Pakistan ve Suriye yer alıyor. 8 Mart Kadınlar Günü ve Türkiye’de kadının yeriyle ilgili diğer araştırmalarım neticesinde ulaştığım donelerde pek iç açıcı değildi. Özellikle son yıllarda yine kız çocuklarının okula gitme oranını artırmak amacıyla yürütülen başarılı çalışmalar olsa da Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre okuma yazma bilmeyen kadın oranı erkeklerden 5 kat fazla. 25 yaş ve üstü nüfus içinde okur yazar olmayan kadın nüfus oranı yüzde 9,2. Erkeklerde bu oran yüzde yüzde 1,8. Üniversite mezunu kadınların oranı erkeklerin gerisinde. Üniversite bitiren kadınların oranı yüzde 16,2 iken erkeklerde bu oran yüzde 19,5 göze çarpıyor. 

Kız çocuklarının okullulaşma oranı son 15 yılda hızla arttı. Ancak özellikle ortaöğretimde hâlâ bölgeler arasında derin eşitsizlikler var. Ağrı, Muş gibi illerde kızların liseye gitme oranı yüzde 50’nin altında. Oysa Türkiye ortalaması yüzde 79,26. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet Araştırması’na göre Türkiye genelinde kadınların yüzde 32’si okula devam etmesinin engellendiğini belirtiyor. Kadınların eğitimini engelleyenler arasında yüzde 71 ile en yüksek oran babalara ait.

Ataerkil bir toplum yapısına sahip olmamızın da getirdiği netice sonrasında kadınlar çalışma hayatında da eşitsizliklerle karşı karşıya. Kadın istihdam oranı son yıllarda yüzde 26'dan yüzde 30,3'e çıktı. Ama kadınlar hâlâ erkeklerin yarısı kadar istihdam ediliyor. Erkeklerin iş gücüne katılım oranı yüzde 71,3. Üstelik aynı işi yapmalarına karşın kadınlar erkeklerden daha az para kazanıyor.  Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması son bir yıl sonuçlarına göre, üniversite mezunu bir kadın çalışan aynı düzeydeki bir erkek çalışandan yıllık yüzde 1,3 oranında daha az kazanıyor. Eğitim seviyesi düştükçe bu fark daha da artıyor.

 Kadınlar üst yönetim ve karar verme pozisyonlarında da azınlıkta.   Şiddetin bir insanlık suçu olduğu dile getirilmiş ve bununla ilgili cezai muayededeler arttırılmış olsa da Türkiye’de kadınların en önemli sorunlarından biri şiddet ve kadın cinayetleri devam ediyor. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın  Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet Araştırması’na göre her 10 kadından 4’ü eşi ya da erkek arkadaşından fiziksel şiddet görüyor. Şiddet gören kadınların yüzde 89’u hiçbir yere başvurmuyor.  

 Kadının en çok şiddet gördüğü yer Orta Anadolu bölgesi. Buradaki kadınların yüzde 42,8’i yaşamının herhangi döneminde fiziksel şiddete maruz kaldığını söylüyor.

 Kadın cinayetleri ise her yıl artıyor. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun verilerine göre  303 kadın öldürüldü. Yeni uygulamaların, kanunların hayata konması ve kadınlara tanınan yeni haklara karşın maalesef yaşananlar ve rakamlarla kadının Türkiye'de durumu bu. Özetle kadın eğitimden çalışma hayatına kadar pek çok alanda dezavantajlı. Bu nedenle kadınlar 8 Mart’ta sadece süslü laflar, güzel mesajlar duymak istemiyor. Bunu 365 güne yayacak ve aksayan sorunları çözüme kavuşturacak uygulamalarında hayata kazandırılmasını bekliyor. Saygılarımla…