Hayat bir nehir gibi… Bazen usul usul akar, bazen delice coşar. Ve o coşkun anlarda insan bir dala tutunmak ister, bir sığınak arar, bir yürek
ister dayanacak. İşte ben, hayatın o en çalkantılı, en karanlık anlarından birinde tanıdım onu… Prof. Dr. Uğur Deveci’yi.
Tam 16 yıl… Dile kolay, bir ömür parçası. Bu süre boyunca nice sabahları karşıladım, nice geceleri geride bıraktım. Kimi zaman hastalığın yüküyle yorgun, kimi zaman umudun ucunda çırpınırken... Hep oradaydı. Önce Allah'ın izni, sonra onun eliyle gelen şifa… Bazen bir sözle, bazen bir elin omzuma dokunuşuyla, bazen sadece gözleriyle bana “Geçecek” dedi. Ve geçti.
O, sadece bir doktor değil. Bir insana sadece tıbbî bilgiyle yaklaşmayan, önce gönlüyle sonra elleriyle dokunan biri. Tedavi etmenin sadece reçetelerden, ilaçlardan, ameliyatlardan ibaret olmadığını öğretti bana. Onun varlığı, bir hastanın ruhuna iyi gelmenin ne demek olduğunu yeniden tanımladı.
Kapısından her girişimde aynı duyguyla karşılaştım: Güvendeyim.
Çünkü o kapının ardında biri vardı, insanı sadece hastalığıyla değil, bütünüyle gören…
Gecenin bir yarısı telefon açtığınızda sizi yabancı gibi değil, kardeşi gibi karşılayan…
Sözünün arkasında duran, bakışıyla bile şifa olan biri…
Kısacası; bir doktordan fazlası.
Onunla ilk tanıştığım günü hatırlıyorum… İçimde dağ gibi bir korku, yüzümde yorgun bir ifade. Ama o; gözlerinin içiyle gülümsedi bana. “Buradayım” dedi, “Beraber başaracağız.” O an, sadece hastalığı değil, hayata olan inancımı da tedavi etti.
Çünkü bazı insanlar yalnızca mesleklerini yapmaz, yüreklerini de ortaya koyarlar.
Bazı insanlar, sadece bilgi taşımaz, umut taşırlar.
Ve bazı insanlar, geldiği anda karanlıklar biraz aydınlanır…
Uğur Hoca işte onlardan biri.
Onu 16 yıl önce tanıdım. Bugün hâlâ aynı tevazuyla, aynı içtenlikle, aynı güvenle dokunuyor insanlara.
Belki de asıl mucize onun insanlığında saklı…
Belki de Allah, bazı kullarını yeryüzünde şifa vesilesi olarak yaratıyor.
Ve ben şükürle söylüyorum:
Ben o kullardan birini tanıdım.
O, Prof. Dr. Uğur Deveci’ydi.
Her geçen yıl, ona olan minnetim biraz daha derinleşiyor.
Sadece bedenime değil, ruhuma da iyi geldiği için…
Beni sadece hastalıktan değil, umutsuzluktan da kurtardığı için…
Ve en çok da, her seferinde “Ben buradayım” diyen duruşuyla içimi rahatlattığı için…
İyi ki varsınız hocam.
İyi ki yollarımız kesişti.
İyi ki hâlâ insanlık diye bir şey var dedirtenlerden birisiniz.
Allah sizi başımızdan eksik etmesin.