Nusret Çiçek


NASIL OLSA TERÖR SİLAHI BİR GÜN GERİ TEPECEK

Trump, başını biraz daha ama çok az yana çevirmiş olsaydı Bidon kafalı Kudüs kasabının en güçlü rakibi elenmiş olacaktı. Ama olmadı, tetiğe basan yaman atıcı değilmiş. Veya, bu bir CIA oyunudur.


Trump, başını biraz daha ama çok az yana çevirmiş olsaydı Bidon kafalı Kudüs kasabının en güçlü rakibi elenmiş olacaktı.

Ama olmadı, tetiğe basan yaman atıcı değilmiş.

Veya, bu bir  CIA oyunudur.

Trump ‘u yükseltmek de olabilir, yok etmekte.

Asıl olayın kara kutusu önemli.

Tetikçinin arkasında  derin bir örgüt varsa sır vermesin diye anında etkisiz hale getirilir.

Değilse canlı elde  edilerek sorgulanırdı.

.…

Sürekli Üçüncü Dünya savaşını dillendiriyorlar.

Aslında evrensel terör  üçüncü dünya savaşı demektir.

 Ukrayna olayı NATO ile Rusya cephesinin üstü örtülü üçüncü dünya  savaşıdır.

NATO ülkeleri tarafından desteklenen Netanyahu katili savaşı başlattı bile.

Bu katli hiçbir güç durduramıyor.

İşin garibi, biz de NATO müttefiki sayılırız.

İsrail'i ilk tanıyan ülke biziz, şimdi de dolaylı olarak desteklemiş oluyoruz.

Silah Trump'ın başına dayanınca terör dediler.

Ama yine de hangi terör?!

Onlara göre,  Müslüman kanına doymayan PKK ile İsrail terörist değil.
 

Açıkça söylememiş olsalar da terör İslamiyet’tir.

Sömürü uygulamalarına karşı koyan Müslümanlar terörist, ama kendileri yağmacı, talancı oldukları halde terörist değiller! 

Neresinden bakarsanız bakın, Kuran’a göre bu bir hak ve batıl savaşıdır.

Şu anda ki Kudüs katliamı bunun belirtilerinden birisi  sayılır.

Arkası gelecek…

Sonuçta er meydanı, hak mı galip batıl mı?

İran devlet başkanı Reisi’nin helikopter kazası aslında terörün alasıdır.

Bir bakıma, rahmetli Muhsin başkan kazasının bir benzeri.

Eskiden beri KGB’nin taktiğidir…

Kendilerine rakip gördüklerini ya uçak veya araba kazalarında bitirirler.

Reisi olayı, Suriye’de oynamış oldukları hatalı oyunun rövanşı sayılır.

Oradaki silahlar geri tepti.

Artık geri tepme çağına girmiş durumdayız.

Trump’a kadar uzanan  silah yarın her birisinin alnına dayanacak endişesine kapıldıklarından,  

“Demokrasilerde şiddet olmaz” demeye başladılar.

Günaydın öğretmenim, diyeceksin.

Silah tepince şiddeti ancak hatırladılar fakat çok geç.

Asıl terörün, kirliliğin her çeşidine hürriyet tanıyan demokrasilerde olduğunu görememek eksikliktir.  

Şu andaki, “bırakınız yapsınlar bırakınız etsinler” döküntüsü halkta anestezi etkisi yaptığından yabancı sermaye tarafından kemirildiğimizin farkında değiliz. Piyasaların nabzını tutamayan iktidarlar demektir ki muktedir değiller.

Onlar oturuyor başkaları yönetiyor.

Saat başı neden zam yaptığını ciddi anlamda soran ve de kafasına yargı tokmağını indiren olsa piyasa savaşları diye bir şey kalmaz.

Gündemler dayı halaoğlu ikileminde kilitlenmiş, başa kim geçerse geçsin o ona o da ona devriyor.

Değişen bir şey yok.
 

Nereden baksak, dün de bugün de piyasaları kaptırdık.

Ülkede yatırım yapmaya davet edilen yabancıların geleceğe yönelik faturası ağır olacaktır.

İthal cumhuriyetin ilk dönemlerinde aynı hatalar yapılmıştır.
 

Uçak fabrikası silah fabrikası kurulmuş, ancak biz size daha ucuza veririz mantığı ile kapatıldılar.

Şu anda dışa bağımlıyız.

...

Yabancı yatırım, yerli üretimi durdurur.

Durduk seyrediyoruz, piyasalar yabancı sermayenin işgalinde.

İlk başı terörist İsrail malları çekiyor.

Cüzdanına hâkim değilsen vicdanına da hâkim olamazsın.

O yüzden artan kadın cinayetleri de sosyal ve ekonominin tahribatına eş yarası zor sağlanan bir çeşit terördür.

Demokrasi diye çokça okşadığımız ithal akıl sele dönüşerek önüne kattığını alıp götürüyor.  

Ortaya sandık da kurulsa yönetim önemlidir.

O halde kültürümüze, irademize, piyasalarımıza kim hâkim?

Anlamadan bilmeden günah keçisi haline getirilen FETÖ diye yapılan operasyonlar giderek toplumu germeye başladı.

Kurunun yanında yanan yaşlar da var.

Sonuçta eldeki ekonomik sosyal silahın sahibi kim?

Devlet mi terör mü? 18.07. 2024