D. Mehmet Doğan

Tarih: 15.08.2022 12:03

HEM KUNDAKÇI HEM ITFAIYECI* KÜRESEL GÜÇ ODAKLARININ POLITIKASI-2

Facebook Twitter Linked-in

  Türkiye’de 2009’dan itibaren sahnelenen ‘’açilim’’ ve ‘’çözüm’’ süreçlerini hatirlayiniz: Türkiye, sadece Cumhuriyet döneminin degil, son iki yüz yillik tarihinin en büyük gailelerinden biriyle, çok ciddi bir irkçi bölücü fitne ile karsi karsiya idi. 
  Washington ve Tel-Aviv’in önemli ölçüde örtüsen ve temelinde Türkiye’nin güneyi ile Irak’in ve Suriye’nin kuzeyini içine alan ve Türk-Kürt kardesligini dinamitleyerek tamamen Israil’in güvenligini saglamaya yönelik yapay bir devlet olusturma projesinin taseronlugu ne yazik ki Türkiye’yi yönetenlere yüklenmek istiyordu.
  ABD, Israil ve küresel güçler Orta Dogu gibi dünyanin en kaygan ve karmasik cografyasinda, hem Israil’in güvenligi açisindan, hem de çok zengin enerji kaynaklari ve su havzalari yönünden bu olusumu stratejik bir hedef sayiyorlardi. 
  Iktidarin ve bölücü partinin temsilcileri 28 Subat 2015 tarihinde tarihe ‘Dolmabahçe Mutabakati’ olarak geçen 10 maddelik bir mutabakat metni hazirlamislardi. Bu arada Selahattin Demirtas’in AKP genel baskani Recep Tayyip Erdogan’a hitaben ‘’Seni baskan seçtirmeyecegiz!’’ beyanati üzerine masa devrilmisti. Arkasindan zuhur eden hendek savaslari, yüzlerce güzide vatan evladinin sehadeti, harabeye dönen sehirler milletimizin hafizasinda silinmeyecek derin izler birakmisti. (E.B.) 
  ‘’Önce sunu söyleyelim ki, yeni bir degisim dalgasinin ABD’den veya Avrupa Birligi ülkelerinden gelebilecegi büyük bir yanilgiydi.’’
  ‘’Türk entelektüeli açisindan yanilgi nedenleri daha fazladir. Tercüme kitaplarin içinde savunulan fikirlerin sorgulanmadan benimsenmesi, dünyadaki gidisati dogru okumamizi ve bu sayede uygarlikta üst düzeyi yakalamamiz için gerçekten tutarli yollar bulmamizi engellemistir. Ileri uygarlik düzeyini yakalamak için kestirme yollar aramamiz gerekirken felsefe kitaplarinin içinden çikarilan, elbise kalibi gibi islem gören fikirlerin su veya bu biçimine taraf olunmustur. Bize onlarca yil kaybettiren verimsiz siyasi kavgalarin esas nedeni de açiklamaya çalistigimiz zihniyet olmustur. Suyun basini tutmak çabasindan öte belli bir amaci olmayan siyasi mücadele, hasim durumuna düsmüs taraflar arasina uçurumlar insa etmekten ve sonra da uçurumu derinlestirmekten baska bir ise yaramamistir.’’
  ‘’Bizim aydinlarimizin bizzat takip etmedikleri, esastan bilgi sahibi olmaya çalismadiklari stratejik önemde konulari gazete sayfalarindan, televizyondan gösterildigi kadariyla yetinip taraflardan birine meyletmek hastaliginin en az elli yildir farkindayiz.’’
  Tarihin akisi, nedenlerden sonuçlara dogru tek tarafli bir akistir. Sonuçlar kendi nedenlerini doguramaz. Ama geri dönüp süregelen kendi nedenlerini söndürebilir ya da azdirabilir. Buna bilim dilinde geri besleme diyoruz. Bugün ortaya çikan bir sorun, yüz yil öncesi örnek alinarak çözülemez. Buna yasadigi çagi sasirmak diyoruz. Bizim için ne Marks, ne Mao, ne Lenin, ne Hitler, Friedman veya Friedrich Hayek; fikirleri taklit edilecek kisiler olamaz. Onlarin özgür düsüncelerini bilecegiz, bilmemiz de gerekir, sartlarimiza uygun düsenlerden faydalanmaya bakmaliyiz elbette. Onlarin eserlerini dikkate almaliyiz ama onlardan herhangi birini dogrudan taklide kalkismak bizi ancak uçurumun kenarina götürür. Bizi güvenli bir gelecege tasiyacak olan, dünyanin hali hazir durumunu dikkatle izlemek, anlamak, degerlendirmek ve özgün çözümler gelistirmektir. Tarih bir bilimdir ve ondan ancak ders alinabilir. 
  Ne zaman söz bize düsse ‘’dünyayi anlamadan bir Türkiye projesi olamaz’’ der dururuz. Bu sözlerimizi, yeri geldikçe, genellikle taklitle mücadele amaciyla sarfederiz. Türkiye’de akademik çevrelerin ekonomi biliminde taklitçi, daha kapsamli ifadesiyle, batinin yargisini benimsemis bir tutum içinde olmasi ülkemize çok zaman kaybettirmistir.
  Bir ülkeye sizmak ve içten fethetmek istendiginde, oradan getirilen genç dimaglarin beyinleri Amerikan üniversitelerinde yikanmakta, ülkelerine döndüklerinde etki ajanligi yapmaktadirlar.
Hatanin kaynagi önlerine konan metal hurufatla dizilmis yazilarin dogru olmayabileceginden süphe etmemeleri, önlerine konan metinleri sorgulamadan içsellestirmeleridir. 
  Daron Acemoglu, Uluslarin Düsüsü/Güç; Zenginlik ve Yoksullugun Kökenleri adli eserinde, ‘’iktisat genellikle siyaseti gözardi eder fakat siyaseti anlamak dünya esitsizligini anlamak için elzemdir’’2 , der. Söz konusu eserde zenginlige ulasmak için temel nitelikteki problemleri çözmek gerektigi savunulur.
  Iktisat elbette önemlidir ama olan biteni neden ve sonuçlariyla anlamak için siyasete de odaklanmis olmak gerekir.
  Bugünlere nasil gelindigini, geçmiste ne gibi hatalarin yapildigini, ne gibi basarilar elde edildigini anlamak için, siyasi tarih oldugu kadar, kültür tarihi ve toplumsal tarihin de göz önüne alinmasi gerekir. Dahasi tarih bilgimiz ne kadar kapsamli ve tutarli olursa olsun gelecegi kestirmekte son derece yetersiz kalmistir. Artik çok degiskenli, teknoloji odakli yepyeni belirleyiciler sahneye çikiyor. 
  Türkiye akademik çevreleri, dünyadaki neoliberal uygulamalari sonuçlariyla an be an takip etmeden, planlanan ile sonuçlar arasindaki farklari ölçüp biçmeden, Amerikan üniversitelerinin, yayinlarindan tercüme yaparak -hatta tercümeyi Google amcaya yaptirarak- isin kolayina kaçmakta ve bu yüzden ülkemize agir bedeller ödetmektedir. Daha da fenasi, ödetmeye devam edecek gibi görünmektedir. Bir isin bilimsel olabilmesi için gözlem ve/veya deney sarttir. Neoliberalizm, 2002’den itibaren Türkiye’ye tasinmadan önce bütün gelismekte zorlanan ülkelerde iflas etmis bir sistemdi. ‘’Yeni emperyalizmin’’ ya da ‘’yeni sömürgeciligin’’ çökertme silahi olarak islev gördürülmekteydi. Hakkiyla gözlem yapilmis olsaydi, Türkiye’yi win win(kazan kazan) diyenler degil, o yola sapilirsa lose lose(kaybet kaybet) olur diyenler yönetirdi. Küresellesme olgusundan azami ölçüde yararlanmak için özgün yollar dösenir, tutarli yasal düzenlemelere gidilirdi. Dayatmalari kabul etmeyen, özgün nitelikte ayagi yere basan çözümlere destek veren genis bir seçmen kitleri olurdu. 

*Ibrahim Okur Okursoy Kitaplari 25 www.ibrahimokur.com
Kitap 24 x 16 sm boyutlarinda olup 384 sayfadir ve 780 dipnotu vardir. On iki bölümden olusmaktadir. On üç ülkenin 20. yüzyildaki ekonomi-politik tarihini incelemektedir. 
1David Harvey, Yeni Emperyalizm, Sel Yayinlari, 2016, sayfa 18
2 Daron Acemoglu&James A. Robinson, Uluslarin Düsüsü/Güç, Zenginlik ve Yoksullugun Kökenleri, Dogan Kitap, 2013, sayfa 70


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —