Bir hayal kurmuş ve haftalık değerlendirmemizin başlığını “HAYAL” olarak düşünmüştük.
Her türlü önleme rağmen suçu tamamen yok etmek, hiçbir yerde mümkün değildi belki... En ağır cezalara rağmen suçun sonu gelmiyordu.
İnsanın, kadınların ve çocukların yaşadığı vahşet ve ölümler bitmiyordu.
Buna karşın devletin (hükümet, kurumlar, partiler, sivil toplum vb. kuruluşlarla) ve milletin el ele verip, “mahalle” ayrımı gözetmeden hak ve adalet üzerine tepki vermesi, çözüm araması, çözüme ulaşması mümkündü... ama olmuyor maalesef.
Minik Gelin HKG’nin ağır travmasıyla girmiştik haftaya.
Sonra Konya’dan (Lise öğrencisine cinsel istismar) ve Eskişehir’den (Nur Elif’in ölümü ve iki kardeşinin dramı) vahim haberler geldi.
Olaylar kadar vahim bir durum, bu olaylarda yakın, çok yakın akrabaların ve okul müdürlerinin de yer almasıydı.
Bir o kadar kötü durum da bu olayların medyada yeteri kadar yer almamasıydı.
Çünkü Ekrem İmamoğlu davasında mahkeme İmamoğlu’nu suçlu bularak ceza vermiş ve bazı haklardan men etmişti. Bu ilk mahkemenin kararı olup yargı süreci devam edecekti.
Bütün medya ve doğal olarak kamuoyu “İmamoğlu tartışmalarına” odaklandı.
Biz yine de adli, insani, vicdani ve ahlaki olaylarda birlikte, bir ve beraber olma ümidiyle hayalimizden vazgeçmedik.
Vazgeçmemek önemli. Leo Messi vazgeçmedi. Kariyerindeki tek eksik bir dünya kupasıydı. Belki de son turnuvasında onu kazandı, Arjantin şampiyon oldu.
HAYAL ÜLKE
Ülke o gün, güne şok edici bir haberle uyandı.
Zor durumda olan bir çocuk, Aile Bakanlığı’na sığınmıştı. Bakanlık hemen harekete geçip “çocuğumuzu” koruma altına almıştı.
Çocuğumuzun hikayesini araştıran yetkililer, olayın vahametini görmüş, başta psikolojik destek olmak üzere çocuğumuza gereken her türlü desteği vermişti.
Çocuğumuz devletin şefkatli koruması altındaydı.
Bakanlığın hukukçuları da harekete geçmiş, vahametin korkunçluğunu görerek Adalet Bakanlığı ile ortak hareket etme kararı almıştı.
Her iki bakanlığın (Süreç içinde MEB ve İçişleri Bakanlığı da dahil olmuştu) çalışmaları sonucu, usulüne uygun olarak hızlı bir şekilde dava dosyası hazırlanmış ve mahkemeye sunulmuştu.
Vahim olay nedeniyle mahkeme ilk duruşmanın 14 gün sonra, 2 Ocak 2023 tarihinde yapılmasına karar vermişti.
Her iki bakan bir basın toplantısıyla kamuoyunu bilgilendirmiş, spekülasyonların, yanlış haber ve anlaşılmaların önü kesilmişti.
Vahim olayda aile zanlıydı. Zanlı aile bir STK’ye mensuptu.
Cumhurbaşkanı, bakanlar, iktidar partisi milletvekilleri, siyasi partiler, siyasi parti genel başkanları, muhalefet milletvekilleri, medya, STK’ler ve kamuoyu -sizin mahalle, bizim mahalle bakmadan, sadece gerçeğin ortaya çıkması için- sert tepki verdi.
Aynı gün STK’ler ayağa kalktı, vahim olayın kabul edilemez olduğunu belirtip, mahkeme sonucunda suç sabit görülürse, ailenin ve adı geçen STK’nin en ağır cezayı almasını istediler.
Kendileri bu ve benzeri olayların bir daha asla yaşanmaması için otokontrole ve mücadeleye başladıklarını ilan ettiler.
Olayla birlikte sarsılan ve büyük üzüntü yaşayan kamuoyu, açık ve şeffaf süreç içinde mahkemenin kararını beklemeye başladı. Gerçek ortaya çıkacak ve suç tespit edilirse suçlu/suçlular cezasını görecekti.
Birgün bu ülkenin bunu başarması...
KAMUOYU YA DA SOSYAL MEDYA ADALETİ(!)
Minik Gelin HKG davasında sözde baba ve sözde damat tutuklandı.
Davanın ilk duruşma tarihi 2023 Mayıs ayından 30 Ocak 2023 tarihine alındı.
“KARARINIZI BOZACAK ALLAH VARDIR!”
Minik Gelin HKG’nin babası YZG’nin tutuklama sonrası ifadeleri;
"Yakalama kararını kabul etmiyorum. Mahkemeye dışarıdan müdahale üzerine verilen kararın uygunsuz bir iş olduğuna itikat ediyorum. Önce tutuklama kararı verilmedi. Daha sonra tutuklama kararı verilmesinin sebebini anlayamadım." (gazeteoku.com)
YZG tutuklama kararını kabul etmiyordu ve önce tutuklamanın verilmeyip sonradan verilmesini sorguluyordu... Anlaşılan YZG, olaya tamamen “hukuki” bakıyordu.
Ancak ardından “uhrevi” bakış geldi.
"Ben rabbimden korkarım, ölünce ona hesap vereceğim. Siz de hesap vereceksiniz. Sizlerin verdiği kararı bozacak Allah vardır." (gazeteoku.com)
Anlaşılan YZG ve Kİ yanlış bir iş yapmamışlardı.
Hem yanlış olsaydı anne karşı çıkmaz mıydı?
Kardeşler karşı çıkıp “Ne yapıyorsun baba!” demezler miydi?
Eş, dost, akraba ikaz etmez miydi?
Kİ’nin ana, baba, aile ve/veya akrabalarından biri “Ne yapıyorsun Kİ?” demezler miydi?
“İmam nikahını” kıyan kişi “Allah’tan korkun!” demez miydi?
“Nikah” gizli değilse, o vakıftan, o tarikattan bir Allah kulu çıkıp bunları uyarmaz mıydı?
“Haberleri varsa” diğer tarikat ve cemaatlerden bir uyarı gelmez miydi?
Maalesef mesele “cemaat, tarikat, vakıf” meselesi olmanın ötesindedir.
Mesele bir “zihniyet” meselesi haline gelmiştir.
Devlet, bir an önce Diyanet ve ilahiyatçılarıyla harekete geçmelidir.
Belki de pek çok şey için “sil baştan” demek gerekecektir.
Sayın Cumhurbaşkanı’nın 8 Mart 2018 tarihli “güncelleme” konuşmasından buyana 4 yıl, 9 ay ve 9 gün geçmiştir...
YİNE İSTİSMAR
Konya’da, lise öğrencisi bir kızımız, “Seni MİT’e memur olarak alacağız.” yalanıyla kandırıldı. Kumpası kuran bir elektrik ustasıydı... evli ve 3 çocuk babasıydı. 17 yaşındaki GA’yı kandırıp bir de “dini nikah” kıyan A.M., GA’ya cinsel istismarda bulundu.
Kandırıldığını anlayan GA’nın ailesine söylememesi ve şikayetçi olmaması için tehdit etti.
İşkence ve zulme daha fazla dayanamayan GA, durumu ailesine anlatınca olay ortaya çıktı.
Ancak işin içinde okul müdürleri de vardı... Kendi okulunun müdürü HA ve bir başka okulun kadın müdürü ASK.
İstismarcı A.M. ile okul müdürlerinden HA tutuklandı, ASK adli kontrolle serbest bırakıldı.
MEB okul müdürleri HA ve ASK’yi açığa aldığını duyururken haklarında soruşturma açıldığını da bildirdi.
NUR ELİF ÖLDÜ; HENÜZ 6 YAŞINDAYDI
Nur Elif henüz 6 yaşındaydı. Kardeşlerinden YT 9 ve MT sadece 12 yaşındaydı.
3 çocuk... Anne ve baba cezaevindeydi.
Bu nedenle çocuklar babaanne CK, amca ST ve hala DT ile birlikte yaşıyordu. Görece emin ellerde sayılırlardı.
Ancak çocuklar rutubet, soğuk, kötü hijyen koşulları ve açlık nedeniyle ölmek üzereydi.
Nitekim hastaneye kaldırılan Nur Elif, her türlü müdahaleye rağmen kurtarılmadı.
6 yaşında bir çocuk, bir büyükşehirde (Eskişehir) öldü.
6 yaşında bir çocuk...
İMAMOĞLU DAVASI
(Özel sayıda ayrıntılarıyla değerlendirilmiştir)
İBB Başkanı İmamoğlu ve “Altılı Masa’nın” liderleri Saraçhane’de “Millet İradesine Sahip Çıkıyor” toplantısına katıldı.
10 büyükşehir belediye başkanı ve pek çok ilçe belediye başkanı oradaydı.
ALLAH İLE SAVAŞ!
İran’da durmayan Mahsa Amini olaylarında idam cezaları (ve kör etme) kararı ve infazlar, dünyanın tepkisine rağmen devam ediyor.
İranlı futbolcu Amir Nasr-Azadani de idam cezasına çarptırıldı. Suç;
“Allah’a karşı savaş açmak...”
ADALET YÜRÜYÜŞÜ
Yok, bu defa şehirden şehre değil... CHP Genel Merkezi’nden Adalet Bakanlığı’na.
Kemal Kılıçdaroğlu “Minik Gelin HKG” için bakanlığa yürüdü.
Bakan Bozdağ, Kılıçdaroğlu’nun sessiz kalma suçlamasına açıklamalarını tekrar belirterek karşı çıktı;
“Çocuğun cinsel istismarı insanlık suçudur.”
“Yargılama sonunda maddi hakikat ortaya çıkacaktır.”
Fikr-i Takip...
MİNİK GELİN, 6 YAŞ ve Hz. AYŞE
Sözcü’den Soner Yalçın, Hz. Ayşe’nin 6 yaşında evlendirilmesinin bir iftira olduğunu, yaşının 18’den az olmasının mümkün olmadığını yazmıştı.
Yalçın, yazısını “Hz. Muhammet toplumu her yönüyle ileriye doğru itekleyen devrimciydi; 14 asır sonra hala anlaşılamaması ne acı” ile tamamlamıştı.
Gözden kaçma ihtimali olmakla birlikte Yalçın, “Hz. Ayşe, 6 yaş” “iddiasını/iftirasını” kaleme alan tek kişiydi...
HUTBE
DİB, Cuma hutbesinde evlilik yaşının 18 olduğunu tüm camilerinden duyurdu:
“Nitekim ülkemizde evlilik yaşının asgari sınırı on sekiz olarak kanunlarla belirlenmiştir. Başta anne-babalar olmak üzere herkesin evlilik yaşı ile ilgili sınırlara riayet etmesi hem dini bakımdan gerekli bir davranış hem de ailede kalıcı huzur ve mutluluğu sağlamanın en temel şartıdır.”
MALİ ŞAKA
Maliye Bakanı Nebati’ye Meclis’e girerken bir soru gelir;
Muhabir: Sayın Bakan, EYT hakkında bir açıklama...
Nebati: EYT? EYT mi?
Sayın Bakanın bir açıklaması daha dikkat çekti: İşçi, memur ve emekliye ne versek hakkıdır. Fakir fukarayı sevindirmek bereket getirir.
Vahşi enflasyon ve bereket bir arada pek olmuyor ama...
GİZLİ GİZLİ
TBMM’de kaçak tütüne 2-5 yıl hapis cezası görüşmeleri esmasında çıkan tartışmada CHP’li Milletvekili Veli Ağbaba, AK Partili Eyüp Özsoy’a cevap verdi: Sen Reis’ten gizli gizli sigara iç ama Adıyaman tütününe yasak koy. Reis’ten korkacağınıza Allah’tan korkun. Ben Adıyamanlı Abuzer dayının yanındayım, siz Amerikalı Abraham’ın...
İSLAM’LA SAVAŞ
Yeni Akit yazarlarından İhsan Şenocak, Minik Gelin HKG’nin kardeşlerinin Youtube üzerinden videolarını paylaşarak 6 yaşında evlilik iddiasının “İslam’la savaş” olduğunu iddia etti.
Anlamak zor biraz... Hz. Ayşe’ye iftira mı savaş, HKG vakası mı?
Bu hafta Akif Beki’de Karar’da ki yazısında “‘Din düşmanları, İslam’a saldırıyor’ hassasiyeti, dini yapılardaki sorunların üstünü örtme kalkanı gibi yine harekete geçirildi.” diye yazmıştı. Beki “Hocalar dinin, cemaatler İslam’ın kendisi değil.” dediğinde birilerine savaş açıyor olabilir miydi?
DÜNYA KUPASI
“Turnuva bitti “xxx” şampiyon oldu...”
Biz yazıyı yayına hazırlarken Genel Yayın Yönetmenimiz Mehmet Anıl Korkmaz bilgi almak için aradı. Finali beklediğimizi, yazının hazır olduğunu söyleyip WhatsApp’tan mesaj attık. O da “xxx” yerine “Arjantin yazın, Messi yazın” dedi.
İsteği miydi, tahmini miydi bilemeyiz ama ARJANTİN yazdık.
Arjantin ve Messi, müthiş final sonrası penaltılarla kupayı kazandı. İki takım da şampiyonluğu hak etmişti ancak final maçında Messi ve Arjantin sonuna kadar hak etti.
Üçüncülük maçında Hırvatistan Fas’ı 2-1 mağlup etti ve üçüncü oldu.
Tüm Afrika’nın gururu olan Fas, dünyanın büyük bir kısmından da büyük sempati toplayarak turnuvayı dördüncü sırada tamamladı.
Katar’ın Dünya Kupası’nda müthiş bir final oynandı. Belki de tüm turnuva tarihinin en iyi karşılaşmalarından, belki de en iyi final maçlarından birine tanıklık ettik. Arjantin/Messi kaçtı, Fransa/Mbappe kovaladı. Penaltılarda kaleci Emiliano Martinez tamam, yeter artık dedi...
Kupanın ve şampiyonluğun hikâyesini hafta içinde yazarlarımızdan Yüksel Durak’ın kaleminden okuyabilirsiniz.
