Cumhurbaşkanımız Sn. Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen 2023-2024 Akademik Yılı Açılış Töreni'ne katılarak bir konuşma yaptı.
Bizler de Sn. Cumhurbaşkanımız gibi, yeni akademik yılın Türkiye, milletimiz, akademisyenlerimiz ve öğrencilerimiz için hayırlı olmasını diliyoruz.
Bu söylemleri, görüşlerimizle sizlere aktarmak isteriz:
1/ “Üniversite sayısını 76’dan 208’e çıkartarak isteyen her gencimizin evine en yakın yerde yükseköğrenime katılmasının yolunu açtık.”
AY: Evet, doğru. Üniversite sayımız 208 oldu. Artık gençler yaşadıkları il/ilçede okuma şansını elde ettiler. Ancak, bu hızlı büyüme kaliteyi de beraberinde getiremedi. Güzel, gösterişli binalar, kampüsler vb. yapıldı ama avcı dergi yayınlarıyla, özellikle 2006-16 arası yabancı dil soruları verilen, jürileri ayarlanan, sayıları 5.000 olarak ifade edilen “hırsız akademisyenlere” hala bir temizlik harekatı yapılamadı.
2/ “Üniversitelerimiz vasıtasıyla bilginin, kültürün ve bilimin 81 vilayetimizin tamamına yayılmasını kolaylaştırdık”
AY: Bu konuda iyimser değiliz. Çünkü Konservatuvarlar (49), GSF’ler (25), Müzik Eğitimi GSE Bölümleri (25) her tarafta aynı kalitede değil ve akademisyenleri yetersiz. Bir akademisyenin bir çok derse girdiğini, ders saat yükünü zor oldurduğunu biliyoruz.
3/ “Üniversiteler ve akademisyenlerle gurur duyuyor, kendilerinden nice başarılar bekliyoruz.”
AY: İşte bunu başarabilsek, gerçekten ülkemiz çağ atlayacaktır. Ancak son yıllarda yayını eksik kitapsız, bir yabancı dili bile yetersiz Profesörlerle ilerlemek, başarılar elde etmek çok zor. Akaemi, saygınlık ister.
4/ “İlme, bilime, kültüre ve eğitime dair yapacakları her türlü nitelikli çalışmada akademisyenlerin yanında olmayı sürdüreceğiz. Toplumun mükemmeliyet merkezi olarak kabul edilen üniversiteler, bireylere mesleki formasyon kazandırmanın ötesinde rollere sahiptir.” olduğunu kaydetti.”
AY: Akademisyenler aylardır özlük hakları, maaşlarının azlığı/yetersizliği, mobbing vb. için çalışma yapıyorlar. Ama siyasilerden bir cevap yok. En son iyileştirme 2010 yılında yapılmıştı. Bugün de maalesef bir müjde verilemedi.
5/ "Üniversiteler, yetiştirdiği nesillerle bir memleketin hem talihini hem tarihini değiştirir. Beşeri, ekonomik ve sosyal kalkınmanın lokomotifi olan üniversiteler, ülkeler açısından uluslararası düzeyde rekabetin itici gücünü oluşturur."
AY: Çok doğru cümleler. Vurucu ana uygulamaya/hayata geçemedikten sonra anlamsız kalıyor.
6/ “Üniversitenin esas işlevi, kültür aktarımına ve gelişimine öncülük etmek, döneminin fikirler sistemini inşa etmek, her alanda toplumun seviyesini yükseltmektir. Üniversite, toplumun ve hayatın dışında değil, tam merkezinde yer alır. Üniversiteler ne kadar dinamik, üretken, özgür, gelişmiş olursa toplumun da bundan o derece olumlu etkilenecektir.”
AY: Elbette üniversite sadece girdiği alanda bilgi sahibi olmak, uzmanlaşmak değildir. Kültür, müzik, güzel sanatlar, folklor, edebiyat vb. ile mesleği ne olursa olsun her kişinin zenginleşmesi gerekir.
Geçen bin 400 yıla damgasını vuran Emevi, Abbasi, Endülüs, Babür, Selçuklu ve Osmanlı gibi iz bırakan devletlerin ayırıcı vasfının ilimde yakaladıkları seviyedir. Bilim alanındaki ileri asırların, insanlık tarihine damga vurulan dönemlerle aynı olmasının tesadüf değildir.
Bu dönemlerin, İslam şehirlerinin geniş kapısına "Bilgi ve erdem, kılıç ve silahtan üstündür" yazıldığı örnek dönemler oldu. Ne zaman ki önceliklerimiz değişmiş, ilmiye sınıfı topluma rehberlik etme vasfını yitirmiştir, işte o vakit gerileme ve çöküş de başlamıştır. İlmin merkezinin doğudan batıya kaymasıyla birlikte askeriyede, ticarette, üretimde, diplomaside, kültür ve sanatta da merkez yer değiştirmiştir. İslam dünyası yerinde sayarken veya kan kaybederken, üniversitelerin öncülüğünde Amerika ve Avrupa yükselen güç hâline gelmiştir. Tarihin bize öğrettiği hakikat şudur, bilgiye sahip olan, insanlığa yön verir. Buna karşılık bilim ve akademide geriye düşen, diğer alanlarda da geriye düşmekten kurtulamaz. Sürekli gelişmenin, ilerlemenin, gücünü muhafaza etmenin yolu, bilimde, kültürde ve sanatta mümbit bir iklime sahip olmaktan geçer. Bizim üniversitelerimizin üzerine titrememizin arkasında işte bu anlayış vardır."
AY: Altına imza atacağımız ifadeler. Ancak, buna karşılık ne yapıyoruz? Hala bir Kültür Bakanlığımız bile yok. Atanan başarısız Sn. Bakanların suçunu “Bakanlık” çekiyor ve bu zengin kültüre ve sanata yazık oluyor.
7/ “Üniversitelerin, araştırmaları ve ilmi keşifleriyle öne çıkarak, insanlığın ortak bilgi hazinesine katkı yapıyor ve yetiştirdikleri bilim adamlarıyla isimlerinden söz ettiriyorsa hem milletin hem de devletin güvende olacağına işaret eder. Bunların herhangi birinde sıkıntı varsa olumsuz sonuçları toplumun tüm fertlerinin hissedecektir.”
AY: Ülkemizin en büyük sıkıntısı hep geçmişi özlemek ve geçmişteki büyüklerimizi anmak, onların yaptıkları üzerine katkıda bulunamamaktır. Son yıllarda bilgi hazinemize katkı yapanları, yetiştirilen bilim insanlarını sayabilir misiniz?
8/ "Nitekim 27 Mayıs darbesi öncesinde üniversitelerin görevlerini yapmak yerine vesayet planlarının bir parçası olarak kullanıldığını gördük. Aynı şekilde 12 Mart ve 12 Eylül'den önce de üniversitelerimiz karışmış, bilimin değil, ideolojik çatışmaların merkezi haline gelmiştir. Daha yakın tarihte, 28 Şubat döneminde ise üzülerek ifade etmek isterim ki, hafızamıza yükseköğretim adına utanç verici sahneler kazınmıştır. Okulu ile inanç değerleri arasında tercihe zorlanan, başörtüsünden dolayı ikna odalarına alınan kızlarımızın yaşadığı zulmü asla unutamayız. Özgürlüğün ve özgür düşüncenin simgesi olan üniversitelerde, üstelik de bizzat hocalar kullanılarak başlatılan cadı avını daha dün gibi hatırlıyoruz. Benzer durumları maalesef biz de yaşadık. Hükûmetlerimizin ilk yıllarında kimi üniversiteler, millî iradeyi hazmetmekte zorlanmış, vesayet dönemlerinden kalan alışkanlıklarını devam ettirmeye çalışmışlardır. Darbe çığırtkanlıklarının yapıldığı Cumhuriyet Mitinglerinden, kılık kıyafet konusunda ısrarla sürdürülen yasakçı tavra kadar çeşitli alanlarda biz de buna şahitlik ettik. Ancak hayata geçirdiğimiz reformlarla statüko bekçiliği olarak gördüğümüz bu direnci kırmayı başardık. Demokrasiyi güçlendiren, özgürlükleri artıran, temel insan hak ve hürriyetlerinin kullanımını bir ayrıcalık olmaktan çıkartan hamlelerimizden üniversitelerimizin de istifade etmesini sağladık. Böylece kurumlarımızın asıl varlık gayelerinin önündeki tüm engelleri kaldırdık."
AY: Sn. Cumhurbaşkanımız sürekli aynı konuları dile getiriyor. Demek ki siyasi olarak hala yararı var. Vallahi, aynı konularda dönmekten yorulmuyor mu? diye düşünüyoruz…
Devam edecek…
Röportaj- Haber: Göktan AY