TARAFTAR GÖZÜYLE SÜPER LİG 14. HAFTA (29 Kasım-2 Aralık 2024)
HAKEMLER EĞLENİR BİZİMLE
Hakemlik Okulu
Meşhur film repliklerinden biridir Kibar Feyzo’da “ağam bizimle eğlenir” cümlesi.
Aynı maç içinde -ve aynı haftada- hakemlerin ve tabii olarak VAR’ın bu derece çelişkiler içermesi, çok kritik karar gelmesi ve bu kritik kararlarının neredeyse tamamımın tartışılır olması...
Birileri bizimle eğlenir gerçekten.
Hakem tartışmasına girmek istemediğini söyleyen Arda Turan “standarda” dikkat çekti ama aynı maç içinde bir hakemin standardının olmadığı yönetimlerde hangi standartlardan bahsedilebilir ki...
---
Kuralları bilirsiniz ama bu sizi trafikte kaza yapmaktan kurtarmaz.
Kuralları bilmenize rağmen iyi sürücü değilseniz çok kaza yapmanız olasıdır.
Kuralları bilirsiniz ama kafanın içinde tilkiler dolaşıyorsa -Allah korusun- duvara toslanır.
Bunun için ehliyet kursları ve sınavları vardır. Gerektiğinde ek dersler ve ileri sürüş teknikleri eğitimleri alınır.
Genciyle deneyimlisiyle hakemlerimiz elbette kuralları biliyordur. Fakat kuralları bilmek iyi maç yönetmeye, iyi hakem olmaya yetmiyor. Oyunu ve pozisyonları futbolun doğasına uygun olarak “okumak” gerek.
Federasyon acilen üniversitelerle iş birliği yapıp “Hakemlik Okulu” açmak zorundadır. Hakemlik bir mesleğe dönüşüp meslekte iyi olanlar seçilirse bu tartışmaların önüne geçebiliriz.
Hata... Bu dinamik oyunda her zaman olasıdır ve oyunun bir parçasıdır. Ancak yöneticiler güvenilir olduğunda saçma tartışmalar son bulacaktır.
---
Suların durulmadığı Beşiktaş’ta ilk cezalar kesildi. Kulüp, Futbol Takımları Genel Koordinatörü Samet Aybaba ile Yönetim Danışmanı Brad Friedel’in görevine son verdi.
Sonra Başkan Hasan Arat’ın istifası geldi. Bu pek alışkın olmadığımız bir istifaydı. Arat, futbol şubesi sorumluluğunu bırakmış ama başkanlığa devam edecekti. “Güçlerin ayrılığı” dedi başkan buna.
Beşiktaş’ta artık futbolun sorumlusu Hüseyin Yücel oldu.
***
“Güçler ayrılığı” kısa sürdü. Maccabi maçı sonrası cuma günü Hasan Arat başkanlık görevinden de istifa ettiğini açıkladı. Hüseyin Yücel, yönetim kurulu kararıyla başkan oldu.
Beşiktaş yönetimi, mayıs ayına (seçime) kadar görevi Hüseyin Yücel’in sürdüreceğini kamuoyuna duyurdu.
Bu şekilde bir istifa süreci herhalde ilk kez yaşandı.
---
Samet Aybaba, 30 Kasım’da yaptığı basın toplantısında yönetimi tam anlamıyla bombaladı. Aybaba’nın açıklamalarından anladığım Beşiktaş’ı “Friedel-Kaan Şakul-Bronckhorst” üçlüsü yönetiyordu.
Kaan Şakul ismi çok geçmeye başladı. Kaan Şakul, Yapı Kredi Bankası’nda üst düzey görevlerde bulunmuştu. İddialara göre halen bankada da çalışıyordu.
Samet Aybaba, basın toplantısında Şakul’un istifasını istedi.
---
“Thank you, Giovanni” Hüseyin Yücel yönetimi Bronckhorst ile yolların ayrıldığını ve takımın başına “vekaleten” Serdar Topraktepe’nin getirildiğini duyurdu.
Fatih Tekke’nin adı geçse de takımın başına Sergen Yalçın’ın getirileceği söylentileri ağırlık kazandı.
---
Sergen Yalçın yönetim ile görüştüğünü, konunun futbol olmadığını ve bu nedenle görevi kabul etmediğini açıkladı. Yalçın, konu futbol olduğunda Beşiktaş’ta ücretsiz çalışabileceğini belirtti.
---
Fenerbahçeli yorumcuların bir kısmının gündeminde Eyüp maçı vardı. Bu yorumcular, Eyüp ve Arda Turan, Galatasaray’dan puan alırsa bir daha “YAPIDAN” bahsetmeyeceklerdi.
Tersinden okumak gerekirse; yenilmez armada olan REAL EYÜP/BAYERN EYÜP/EYÜP CİTY takımını Galatasaray “BİR YAPI” olmadan yenemezdi.
Evet, maç berabere bitti...
AVRUPA MESAİSİ
FENERBAHÇE Prag’dan 3 puanla döndü. Maçın ilk yarısında hücumda ve savunmada iyi değildi temsilcimiz. Bu rağmen Dzeko’nun bireysel ve çok şık golüyle devreyi 1-1 tamamladı.
İkinci devrede Fenerbahçe kontrolü ele almış gibiydi fakat takım pozisyon üretmekte başarılı olamadı. Net pozisyonları bulan taraf ev sahibi olurken sarı lacivertliler şanslıydı. Tek pozisyon maçın son dakikalarında geldi. Tadic’in asistinde golü atan Nesyri skoru 2-1 olarak belirledi.
GALATASARAY Alkmaar maçına golü yiyerek başladı. Sıkıntılı bir süreç yaşayan Nelsson büyük bir hata yaptı. Ardından yarım saatlik bölümde ev sahibi hayli etkili oynadı. Bu bölümde skoru, gözü pahasına Muslera tuttu. Net bir vuruşu birinci hamlede kurtaran Muslera ikinci şutun önüne de attı kendini. Yüzüne (daha doğrusu gözüne) çarpan top kornere gitti.
Devrenin sonunda Osimhen, rakip defansın yardımıyla golü attı.
İkinci devre tek yanlı oyun oynadı temsilcimiz fakat golü atamadı. Abdülkerim Bardakçı’nın direkten dönen kafa şutu büyük talihsizlikti. Osimhen’in attığı bir gol geçerli sayılmadı. Pozisyon fazla tekrara gelmedi ve ofsayt çizgisi çekilmedi. Ofsayt var gibiydi ancak Davinson Sanchez’e Alkmaar savunmasının bir müdahalesi penaltı beklentisi oluşturdu.
İkinci devre Nelsson’un yerine giren Metehan Baltacı çok iyi oynadı.
BEŞİKTAŞ için bir nefes alma maçı olabilirdi Maccabi maçı. Macaristan’da (Debrecen) seyircisiz oynanan maçta İmmobile penaltıyı kaçırınca maçı döndürmek mümkün olmadı, siyah beyazlılar 3-1 yenildi.
TD Bronckhorst, istifa sorularına “pes etmeyen bir insanım” cevabını verdi.
BAŞAKŞEHİR Konferans Ligi’nde yine kazanamadı. Petrocub (Moldova) ile 1-1 berabere kaldı temsilcimiz.
---
City ve Real... Dünyanın en iyi iki teknik direktörü; Guardiola ve Ancelotti... Şaşırtmaya devam ediyor. City, 3-0 öne geçtiği maçta Feyenoord’a karşı üstünlüğünü koruyamadı, maç 3-3 bitti.
Real Madrid, Anfield Stadında Liverpool’a 2-0 yenildi. Maçta Mbappe ve Salah birer penaltı kaçırdı.
14.Hafta
29.11.2024/Cuma
Hafta oldukça iyi bir maçla başladı. Antalya evinde Sivas’ı 2-1 yenerek 3 puanı aldı. İlk devresi 1-1 biten maçta ev sahibi, 2-1’den sonra yakaladığı pozisyonları mirasyedi gibi harcayınca maçı zora soktu. Nihayetinde daha iyi olan Antalya kazandı.
Kaleci Ali Şaşal Vural, Sivas’ın en iyisi olup skorun büyümesine engel oldu.
Harika bir performans gösteren Erdoğan Yeşilyurt maçın yıldızıydı.
Sivas TD Bülent Uygun, maç bitmeden soyunma odasına gitti. Son dakikada Manaj ve Uğru Çiftçi’nin vuruşlarından biri gol olsaydı Uygun golü göremeyecekti.
30.11.2024/Cumartesi
Samsun, Bodrum’u 4-0 ile geçti. Holse ve Dimata o inanılmaz golleri kaçırmasa idi rekor bir skor ortaya çıkabilirdi. Drongelen ile perdeyi açan kırmızı beyazlılar Mouandilmadji’nin 2 golüyle skoru açtı. Sonradan oyuna giren Soner Aydoğdu yine golünü attı.
Maçın yıldızı Emre Kılınç oldu.
Galatasaray maçından sonra “14’e 10 oynadık” sözüyle dikkat çeken TD Volkan Demirel, oyuncularıyla gurur duyduğunu da söylemişti. Geçen hafta bu gurur mücadeleden ise söylenecek bir şey yok ancak söz konusu oyun ise ortada oyun yok demiştim.
Bodrum, rakip kaleye isabetli şut atamadı.
Teknik Direktör değişikliğiyle Konya’yı ağırlayan Adana Demirspor elinden geleni yapsa da puan çıkaramadı maçtan. Mustafa Dalcı, mağlubiyetle başladı.
Konya zorlandığı maçta 3 puanı Jevtovic ile aldı.
Ligin havalısı, en renklisi yine İstanbul’daydı. Başakşehir de zor zamanlarındaydı ve kazanmakta güçlük çekiyordu.
Ancak beklenmedik bir şekilde Başakşehir 10 dakikada 2-0 öne geçti. Bu, Göztepe için geçen haftanın dejavusu gibi bir şeydi. İzmirliler yine maçı çevirmek için tempoyu yükseltti fakat bu defa olmadı. Başakşehir ilk devrede attığı 4 golle maçı 4-1 kazandı. Göztepe’nin tek golünü de Başakşehir (61’, Lima, kendi kalesine) attı.
Skor kadar Göztepe’nin oyunu da şaşırtıcı oldu. İyi oynamadı takım. Buna karşın Piatek ve Deniz Türüç öncülüğünde Başakşehir geçen haftaların hıncını çıkardı sanki.
BU DEFA “KESİNLİKLE” HAKEM...
CORENDON ALANYASPOR-TRABZONSPOR AŞ: 2-1
Goller: Hadergjonaj (44’-P), Augusto (50’)/Draguş (8’)
Kırmızı Kart: Yusuf Özdemir (69’, Alanya)
Hakem-VAR-MHK ve dolayısıyla federasyon sıkıntı ve sorunlarımız devam ederken Burak Pakkan, son haftalardaki yönetimiyle dikkat çeken bir hakemdi. Oldukça başarılıydı Pakkan.
Futbolda kararlar genel olarak görecelidir... Sana göre, bana göredir... Taraftara ve taraflara göre değişir. Yorumcular ve eski hakemler bir pozisyon için farklı şeyler söyleyebilir... Lakin...
Disiplin kararları tartışılmaz... Tartışılmamalıdır. Bu maçta Ertuğrul Taşkıran, Richard maçı bitirmemeliydi. Hakemlik otoritesi bu denli çiğnenemez.
TARTIŞILMAZ KARARLAR... Alanya’nın penaltısında zinhar ihlal yok. Makouta kandırdı hakemi. Elde kanıt olduğundan VAR müdahalesi olmalıydı.
Yusuf Özdemir’in ikinci sarısı çok büyük hata. Visca çocuğun ayağına basıyor, çocuk ne yapsın?
VAR... Bunun protokolü nedir? Kaç tane protokol var ki kimisi karışmalı derken kimisi karışamaz diyor. Bu protokol, kimlerle kimin arasında.
VAR’dan maksat majör/fahiş/büyük hataların önüne geçmek ise VAR her iki pozisyona da müdahale etmek zorunda. Bununla birlikte VAR müdahale ettiğinde statta anons yapılmalı, ekrana uyarı düşmeli. Biz fal açmayalım; VAR müdahalesi var mı yok mu diye...
Mesele protokol ise değiştirilsin bu protokol.
Trabzon’un son dakikada attığı golün iptal gerekçesini öğrenmek bizlerin hakkı değil mi?
Burak Pakkan’ın bu maçı, belki de sezonun en kötü yönetilen maçı olabilir. Pakkan’a önerim; oturup bu maçı sakin kafayla üç kez izlemesi olacak.
Adana Demir galibiyetinden sonra Trabzon bu maça da iyi başladı. Bordo mavililer golü de atınca art arda ikinci galibiyet gelecek gibi oldu. Ancak sonrasında çok etkili olamadı Trabzon.
İyi başlamayan Alanya, 40-60 arasını iyi oynadı. Buradan 2 gol çıkaran ev sahibi maçı kazandı.
Makouta... Üzgünüm ama haftanın çirkinisin. Böyle penaltı olmaz. Hakemi ve tribündekileri kandırabilirsin ama bizi nasıl kandıracaksın? Defalarca izliyoruz pozisyonları.
Richard... Maçı geren, bozan oyuncuydun. Bırak ikiyi, dört kez sarı görmeliydin. Bu maçı Pakkan sayesinde tamamladın.
Edin Visca... Yıllardır ülkemizdesin. Bosnalı olman cabası... Artık bizden birisin. İyi futbolculuğunun yanı sıra efendi ve centilmen oluşun gerçekten takdire şayan. Ancak Yusuf Özdemir’in ikinci kartı görmesine engel olmalıydın. Keşke hakeme gidip ben onun ayağına bastım deseydin. Gerçekten ama gerçekten çok güzel olur ve sana çok yakışırdı doğrusu.
KADER... Trabzonlu İbrahim Hacıosmanoğlu, federasyon başkanlığına aday olduğunda “2011’in şampiyonu kim” sorusuna aşağıdaki cevabı vermişti;
“2011’in şampiyonu, Şampiyonlar Ligi’ne kimin gittiğinden bellidir. 2011’in şampiyonu Trabzonspor’dur. Burada beni polemiğe sokma. Türk futbolunu yönetmeye çalışacağım ama adil ve adaletli olacaksak, doğru dürüst olacaksak, bugün federasyon başkanı adayıyım kimseye şirin gözükmeye gerek yok. Ben şirin gözüken başkanlardan şikâyet ediyorum. Bugün burada başkan adayı olarak şirin gözükmek için ‘2011'in şampiyonu Fenerbahçe’dir’ mi diyeceğim? 2011’in şampiyonu Trabzonspor’dur. Bugünden başlarsak mavi boncuk dağıtmaya biz de eleştirdiğimiz başkanlar gibi oluruz.” (12 Temmuz 2024/https://www.haber61.net/spor/ibrahim-haciosmanoglundan-net-cevap)
Hacıosmanoğlu için başkanlık süreci iyi başlasa da sonrası çok da iyi olmadı sanki. Başkan ve federasyon eleştirilerin odağında.
Bununla birlikte süreç içinde Trabzonlunun zamanında en çok Trabzon’un canı yandı gibi...
Trabzon cephesi çok sert bir açıklama yaptı. Uzun açıklamanın;
“Trabzonspor Kulübü olarak artık gerçekleri yüksek sesle dile getiriyoruz. Bu çarpık düzen, sadece hakemlerin yetersizliklerinden kaynaklanmamaktadır. Kararların arkasındaki yapılar, Türk futbolunun temel ilkelerini hiçe sayan TFF ve MHK’dır” kısmı dikkat çekiciydi.
01.12.2024/Pazar
Rize iyi oynadığı maçı 3-0 kazandı. Ali Sowe 2 golle maça damga vururken Emrecan Bulut belki de haftanın golünü attı. Caza sahasının sol köşesinden bir ayak içi sert plaseyle topu uzak doksana gönderdi. Solaklar bu tarz goller atar lakin sağlaklardan az gelir böyle goller.
Kayseri’de şanssız iki sarı gören Bahoken takımını (75’) 10 kişi bıraktı.
Hakem Emre Kargın, Kayseri TD Sinan Kaloğlu’nu atmakta haklı olabilir. Ancak kart sonrası hakemin tepkisi ve vücut dili Kaloğlu’na karşı saygısızcaydı.
İlerleyen dönemde Kargın’ın maçında benzerini ve hatta daha fazlasını Mourinho, Okan Buruk, Şenol Güneş gibi teknik direktörler de yapabilir. Bakalım o zaman Kargın kırmızıyı gösterecek mi? Tepkisi ne olacak?
ASLANLARIN MÜCADELESİ... ASLANCA...
GALATASARAY AŞ-İKAS EYÜPSPOR: 2-2
Goller: Barış Alper Yılmaz (45+5’), Sallai (47’)/Emre Akbaba (13’), Ampem (71’)
Son iki sezonun ve bu sezonun bu haftasına kadar en başarılı teknik direktörü Okan Buruk bir yanda... Eski bir aslan; Arda Turan bir yanda...
Spekülasyonlar, manipülasyonlar, dedikodular...
Galatasaray’ın iki kez pazartesi günü oynamak teklifi federasyon tarafından kabul görmemişti. Hatta sarı kırmızılı camiadan salı günü oynama teklifi bile gelmişti. Buna karşın Eyüp’ün eksiklikleri vardı. Maç bu şartlarda başladı.
Saha da bir hakem olsaydı... Ya da hiç hakem olmasaydı... Premier Lig tadında bir oyun söz konusu olabilirdi, olmadı.
Galatasaray baştan sona üstün oynadığı maçta çok sayıda pozisyondan sadece 2 gol çıkarabildi. Eyüp kalecisi Berke Özer 12 kurtarış ile takımını maçta tutan oyuncu oldu.
Eyüp yakaladığı 3 net pozisyondan 2 gol çıkardı. Bu onlar için 1 puan demekti.
Eyüp’ün eksikliklerine gelince; medyacılara ve sosyal medyacılara göre takımın 6, hatta 8-9 oyuncusu eksikti ki bunlardan biri Shelvey’di ki Eyüp futbolcu ile ayrılık görüşmelerine başlamıştı.
Eyüp’ün iki önemli eksiği vardı; Robin Yalçın ve Ahmed Kutucu... Buna bir de Caner Erkin ile rotasyona giren Umut Meraş’ı katabiliriz.
Buna karşın sağ beki olmayan Galatasaray’da Kaan Ayhan sakattı. Sol bek Jakobs sakatlığı nedeniyle yoktu. Tabii bir de Icardi...
Kimin daha fazla eksiği olduğu aslında ortadaydı.
Hakem Oğuzhan Çakır. Hani Okan Buruk’un bir daha burada maç yönetemezsin dediği hakem. Maçtan sonra Başkan Özbek, federasyona bir çağrıda bulunarak “bütün maçlarımıza Oğuzhan Çakır’ı verin” dedi.
Benim kanaatim... Benim diyorum ve subjektif olduğunu kabul ediyorum. Oğuzhan Çakır, dış dünyaya kendini kapatarak maça çıkmıştı. Bu iyi bir şeydi. Ancak aynı Çakır, her ne olursa olsun Galatasaray lehine bir hata olmasın düşüncesiyle sahadaydı. Bu hataları getirdi.
Sahada bir hakem yönetimi olsaydı;
Daha 10. saniyede Sallai’yi tokatlayarak işe başlayan Thiam -maç boyu hemen herkesi tokatladı- 90 dakikayı tamamlayamazdı.
Eyüp’ün ilk golünde açık, net ve bariz faulü görürdü ki maç içinde çok daha basitlerine faul çaldı. Hadi Çakır atladı... VAR atak başlangıç fazından golü incelemeye çağırırdı ki elinde kanıt vardı.
Davinson Sanchez maçı tamamlayamazdı.
Barış Alper Yılmaz-Bruno pozisyonunda penaltıyı çalardı. Ya da VAR incelemeye çağırırdı.
Mertens-Ampem pozisyonunda penaltıyı çalsa kimse bir şey diyemezdi. Ancak bu pozisyonda penaltı yok. Mertens’in belli belirsiz bir teması vardı ki Ampem bunu hiç hissetmedi ve kendini bir sonraki anda yere atarak penaltı almak istedi.
Bir takımın 10 faulüne karşı diğer takımın 22 faul yapmasına izin vermezdi.
Bir de ilk 45’te kaleciyi uyarmış iken aynı kaleciye 90 artılarda sarı kart vermenin bir açıklamasını yapabilir mi Oğuzhan Çakır.
Hiçbir işe yaramayan bu sarı kart ile hakem oyundan 30 saniyeyi çöpe atmış oldu. Gerçekten bu eyyam değilse nedir?
Velhasılıkelam; Alanya-Trabzon maçındaki hakem yönetimi için sezonun en kötü yönetimi olabilir demiştim. Oğuzhan Çakır çok çabuk yalanladı beni.
Sahadaki bütün oyuncular elinden geleni yaptı, tebrikleri hak etti. Emre Akbaba ve Halil Akbunar diğerlerinden bir adım öne çıktı.
BERKE ÖZER... Genç kaleci müthiş bir maç çıkardı. 12 kurtarış yaptı. Bundan sonra çok daha başarılı maçlarda çıkarabilir fakat “büyük kaleci” olabilir mi? Büyük kaleci olmak için kendine, arkadaşlarına, rakip meslektaşlarına ve seyirciye saygı gerekir. Bunlar olmadan hiç kimse “büyük futbolcu” olamaz.
Berke’nin uzağa gitmesine gerek yok, yakın geçmişte bunun çok örneği var. Örneğin karşısında Muslera vardı...
Maçın en çirkin hareketlerinden biri Berke’den geldi. Hayır, defalarca su içmesinden bahsetmiyorum. Takım arkadaşı ceza sahası içinde yerde yatarken Berke, elinde topla ceza sahasının köşesine kadar koştu. Herkes hızlı bir atak başlangıcı beklerken Berke topu Galatasaray kulübesine attı.
Doğrusu ben ilk kez böylesini gördüm. Yine doğrusu Galatasaraylı futbolcuların yerinde olsaydım topu tekrar Berke’ye vermezdim.
ARDA TURAN... Galatasaray’ın ve Türk futbolunun yıldızlarından. Son dönemin en önemli yıldızı. Teknik direktörlük hayatına da başarılı bir başlangıç yaptı. “Okan abi” diyerek saygısını gösterdi, polemik tuzağına düşmedi. “Futbolcularımı kimseye ezdirmem” diyerek dik bir duruş gösterdi.
OKAN BURUK... Başarılı olma kriterlerini çoktan geçmiş bir hoca. Artık yol “büyük hoca” olma yolu. Bunun için büyük haksızlığa uğradığını düşünse dahi hal ve hareketlerine dikkat etmeli, sakin kalmalı.
Hocanın basın toplantılarını ve maç sonu açıklamalarını genel olarak çok beğenirim. Lakin bu maç sonunda rakip takım futbolcularını muhatap alması olmadı. Bunun için Mourinho’yu da (geçen sezon İsmail Kartal’ı da) eleştirmiş biriyim.
02.12.2024/Pazartesi
SULAR DURULMAZKEN
ATAKAŞ HATAYSPOR-BEŞİKTAŞ AŞ: 1-1
Goller: Görkem Sağlam (29’)/İmmobile (41’)
Onca sıkıntı ve çalkantıya rağmen Serdar Topraktepe’nin Beşiktaş’ı Hatay’da beklenenden iyi bir maç çıkardı. Takım, yedikleri şanssız ve acemice gole cevap vermeyi bildi.
Aslında Rafa Silva, Gedson Fernandez ve İmmobile ile önemli fırsatlar da yakaladı Beşiktaş.
Rıza Çalımbay, bir kez daha Beşiktaş’tan puan almayı başardı.
Beşiktaş, önümüzdeki hafta derbiden 3 puan çıkaramazsa geçen sezondan daha zorlu bir dönem yaşayabilir.
Türk futbolu, rekabet ve kalite için Beşiktaş camiasının sorunlarını bir an önce çözmesi ve futbola odaklanması olmazsa olmaz.
Bizi ülke olarak ileriye götürecek iş; kötülerin içinde en az kötü olan değil, iyilerin içinde en iyi olmaktır.
İYİ BAŞLAYIP ZORLUKLA BİTİRMEK...
FENERBAHÇE AŞ-GAZİANTEP FK AŞ: 3-1
Goller: Oğuz Aydın (3’), Becao (78’), Dzeko (89’)/Okereke (41’)
Fenerbahçe iyi başladı, daha ne oluyor demeye kalmadan Oğuz Aydın’ın şık golüyle skor üstünlüğünü ele aldı. 15 dakikalık bölümü de iyi oynadı takım.
Tribünlerde fark beklentisi oluşurken Gaziantep 15’den sonra ileri çıkmaya başladı ve oyun kontrolünü de ele aldı. Konuk takım devreyi 1-1 eşitlikle bitirmeyi başardı.
Fark bekleyen tribünler, Galatasaray’ın puan kaybettiği haftada strese girdi.
İkinci devreye Maximin (İrfan Can Kahveci yerine) ve Amrabat (İsmail Yüksek yerine) değişiklikleriyle başladı Mourinho ve ilk devrenin son yarım saatinde oynanan etkisiz futbola son verdi.
Ev sahibi bu devrenin 20, belki de 30 dakikasını iyi oynadı. Ancak ilginç bir şekilde kurduğu baskıdan gol çıkaramadı.
Oyun tam yine sevimsiz ve etkisiz bir hale dönmüşken, serbest atıştan gelen Becao golü takıma hayat verdi. Son golde Fred’in pası, Dzeko’nun vuruşu gerçekten çok güzeldi.
Galatasaray’ın puan kaybettiği haftada hata yapmayan Fenerbahçe liderle arasındaki puan farkını 3’e indirdi.
Mourinho bir maçı daha bir şekilde almayı başarırken Selçuk İnan’da başarılı bir performans ortaya koydu.
TOPLU KÜFÜR... Selçuk İnan’ın Manisa, Trabzon ve Galatasaray’daki futbolculuk serüveninde bir saygısızlığı, bir terbiyesizliği görülmemişti. Henüz yolun başında olduğu teknik direktörlük hayatında da olumsuz bir durum yaşanmadı. Buna karşın tribünlerden gelen toplu küfürler...
İnan, bunu normalleştirmeyelim diyerek önemli bir konuya parmak bastı.
Saygının öncelendiği küfürsüz maçların oynandığı günler bir gün gelirse, herkes her şeyin çok daha iyi ve güzel olduğunu görecek.
Bunu başlatacak olanlar da yöneticiler ve medyacılardır fakat yakın zamanda çözüm görünmüyor.
Bir kötü hakem yönetimi de bu maçtan geldi. Alper Akarsu -muhtemelen iyi niyetine karşın- kötü bir maç çıkardı. Maçta çok tartışmalı karar vardı ki ikisi çok önemliydi.
İkinciden başlayım... 90+4... Akarsu Fenerbahçe lehine bir penaltı düdüğü çaldı ki topun göğüsten geldiğini başta futbolcular olmak üzere herkes gördü. VAR incelemeye çağırdı ve Akarsu penaltıyı iptal etti. Ancak skor 1-1 olaydı VAR incelemeye davet eder miydi hakemi? Sorunumuz tam da bu güvensizlik.
Arda Kızıldağ-Becao KISA METRAJ GERİLİM FİLMİ... Yaklaşık 30 saniye...
Gaziantep korner kullanıyor, Arda’nın gözü topta, Becao’dan kurtulmaya çalışıyor. Becao’nun gözü Arda’da, eli formada, sündürüyor formayı. Defanstan dönen top tekrar konuk takımda. Arda kurtulup pozisyon almaya çalışıyor, Becao Arda’nın formasını çıkarıyor. Formanın sağ kolu çıktı gerçekten. Bir kez daha dönen top Fenerbahçeli futbolculara geçiyor. Bir yandan formasını giymeye çalışan Arda hızla geriye, yerine dönmek üzere koşuyor, Becao da peşinde. Bir öfkesi var sanki Brezilyalının. O ince faulü yapıyor ve Arda’yı kütük gibi düşürüyor.
Fenerbahçe atağı başlayana kadar ki kısmı gören Alper Akarsu pozisyonda ihlal görmüyor. Çelmede zaten arkası dönüktü. İşte burada VAR inceleme daveti yapmıyor. Ya da yapıyor ama Akarsu takmıyor, biz fal açıyoruz.
Haftanın maçı;
Galatasaray-Eyüp (2-2)
Haftanın takımı;
Eyüp
Haftanın futbolcusu;
Halil Akbunar (Eyüp)
Haftanın performansları;
Sallai, Osimhen (GS), Emre Akbaba, Berke Özer (Eyüp), Amrabat (FB), Ali Sowe (Rize), Erdoğan Yeşilyurt (Antalya), Emre Kılınç (Samsun)
Haftanın golü;
Emrecan Bulut (Rize)
Haftanın güzel golleri;
Dzeko (FB), Sallai (GS), Emre Akbaba (Eyüp)
Haftanın asisti;
Halil Akbunar (Emre Akbaba’ya)
Haftanın hakemi;
Kasımpaşa maçının hakemi... (Kasımpaşa haftayı bay geçti)
Haftanın pozisyonu;
Osimhen’in sırtından seken topun Sallai’ye asist olması
Haftanın söylemi;
Selçuk İnan: Normalleştirmeyelim (toplu küfür için)
Haftanın talihlisi;
Thiam (Eyüp) ve Sanchez (GS) (Kırmızıdan kurtardıkları için)
Haftanın talihsizi;
Bahoken (kırmızıdan kurtaramadı)
Haftanın çirkini;
Makouta (Alanya)
Haftanın ayıbı;
Arda Kızıldağ (formasını çok isteyen Becao’ya formasını vermemesi)
GÖZE TAKILANLAR;
*AH ALMAK... Ben, Beşiktaş üstünde Eski Başkan Serdar Bilgili’nin “ahının” kaldığını düşünürüm. Ancak Bilgili bu kadar “ah” etmiş olamazdı. O zaman...
Sadece Beşiktaş’ın değil, Türk futbol tarihinin efsane başkanı Süleyman Seba’nın “ahı” olabilir mi? Malum; bir vakitler İnönü’de “Ahmet Dursun, Seba gitsin” tezahüratları atılmıştı.
*Önce futbol şubesini bırakan Hasan Arat, ardından başkanlıktan da istifa etti. Sağlık sorunları da -geçmiş olsun diyorum, şifa diliyorum- vardı başkanın. Ama çok yakın zamanda art arda gelen bu istifalar “darbe” olasılığını gündeme soktu.
*Hüseyin Yücel ile mayıs ayındaki seçime gitmek doğru bir karar mı? En kısa zamanda seçime gitmek kulüp için en doğrusu olmaz mıydı?
*Şüphesiz Galatasaray ve Fenerbahçe ile birlikte ligin 3 büyüğünden biridir Beşiktaş. Lakin bu ülkede Fenerbahçe medyası her zaman çok güçlü olmuş ve takım hep öncelikli gündem olmuştur. Galatasaray Avrupa başarıları ve 2000’lerden sonra kazandığı şampiyonluklarla hep gündem olmuştur. Beşiktaş biraz geride kalmıştır. Buna karşın Süleyman Seba “Beşiktaşlılık duruşuyla” ortaya bir karakter koymuştur. Camia ve yeni gelen yönetim öncelikle bu işe kafa yormalıdır.
*Dortmund-Bayern maçı. Sahada duruşuyla, özgüveniyle bir hakem var. “Bu maçı ben yönetiyorum” diyen bir hakem. Maçta Bayern’in bir penaltı beklentisi oldu. Tekrarlarda görüldü ki bir temasta söz konusuydu. İncelemeye gitti ancak hakem yine de inanmadı ve takdir hakkını devamdan yana kullandı. Ki buradan çıkacak penaltı kararı kurallara uygun olabilirdi fakat futbolun doğasına aykırıydı.
Hakem pozisyonu hemen orada bitirdi ve maçı başladığı gibi yönetmeye devam etti. Almanya’da tartışmalar oldu mu bilmiyorum lakin kimse hakemin niyetini konuşmamış, konuşamamıştır. Sahada gayet açık ve net bir biçimde belliydi hakemin niyeti.
GÖZE BATANLAR;
*Makouta ve Richard... Futbolu böyle çirkinleştirmeye hakkınız yok... Lütfen!
*Samet Aybaba’nın açıklamaları yenilir yutulur açıklamalar değildi. Sonucunu hep birlikte göreceğiz ama muhtemelen buradan da bir sonuç çıkmayacak.
Beşiktaş camiası kendi göbeğini kendi kesip bu kaostan en iyi şekilde çıkmak zorunda. Sıkıntı başarı ve şampiyonluktan çok öte.
*Başkasının kayığına binen, kendi istediği yerde inemez...
Yorum-Haber: Yüksel Durak