Tarih: 18.06.2024 09:59

ARDA GÜLER BİR YILDIZ DEĞİLDİR

Facebook Twitter Linked-in

ARDA GÜLER BİR YILDIZ DEĞİLDİR

(Futbol başlasın!)

 

Son söylenecek sözü baştan söyleyeyim;

Arda Güler bir yıldız değildir.

Çok genç… Henüz 19 yaşında…

Real’den takım arkadaşı Jude Bellingham.

20 yaşında çok genç bir yıldız…

Bayern’in ele avuca sığmaz çocuğu Jamal Musiala.

Benim Cemal… 21 yaşında çok genç bir yıldız.

Leverkusen’in ışık saçan oyuncusu Florian Wirtz.

Çok genç… 21 yaşında… Yıldız olma yolunda emin adımlarla ilerliyor.

 

Devamlılık yıldız olma yolunda olmazsa olmazlardan biridir… Belki de birincisidir.

Bir de geride bir hikâye…

Bellingham ve Musiala devamlılıkla beraber hikâyelerini yazmıştı.

Süreç içinde yenlerini yazacaklar muhtemelen.

Devamlılık meselesini bu sene halleden Wirtz, hikâyesinin önsözünü yazdı. Şimdi ilk hikâyeyi tamamlama sürecinde.

 

Sevgili Arda henüz bir yıldız değildir.

Ama çok sağlam ve kuvvetli bir yıldız adayıdır.

Yurtdışında -Real Madrid- olması büyük şansıdır.

Carlo Ancelotti Arda için başına gelebilecek en güzel şeylerden biridir.

Real Madrid ve Ancelotti bir yıldızı hazırlamaktadır.

   

EURO 2024 Arda Güler[1] için bir fırsattır. 

Sevgili Arda bu turnuvada bir hikâye yazmaya başlayabilir.

Tabii biz izin verirsek…

Büyük turpun saklı olduğu heybeyi çocuğun sırtına yüklemezsek…

 

Futbol başlasın!

Bir turnuvada Almanya varsa ki genellikle olur, kesin favorilerden biridir.

Almanya turnuvayı kendi evlinde oynuyorsa 2 kere favoridir. 

Teknik Direktör Julian Nagelsmann eleştirilere aldırmadan, hazırlık maçlarına bakmadan bildiği takımla başladı maça. Takım turnuvanın en yaşlı takımlarından biriydi fakat önde Wirtz, Havertz ve Cemal Musiala’dan oluşan “imha timi” çok gençti. Arkalarında iki tecrübe ve kalite; İlkay Gündoğan ve Kross. Bu beş oyuncunun etrafında basit ve sade oynayan fakat görevini eksiksiz yapan oyuncular. Kaleci Neuer’e iş düşmedi zaten.

Almanlar şovla başladı ve İskoçya’yı 5-1 yendi.

İlkay şahane oynarken Cemal Musiala çok net bir biçimde “beni izleyin… turnuvanın yıldızını izleyin” mesajını verdi.

Oyuna sonradan giren Emre Can, İlkay’ın aksine kısmetliydi ve maçı golle tamamladı. 

Aksayan tek oyuncu, oyuna sonradan giren yıldız Leroy Sane’ydi. Aldığı bütün topları ezdi ve takımını adeta 10 kişi oynattı. Buna karşın tribünlerden “yuhalama” ya da protesto gelmedi. Tersine teknik kadro, sahadaki arkadaşları ve taraftarlar destek verdi oyuncuya. 

 

İskoçya? Ya Almanya’ya hiç gücü yetmedi ya da gücü zaten buydu. “Eski ada futbolunu” oynama planları vardı belki ama onu da oynayamadılar.

İskoçların gücü buysa İskoçya turnuvaya en erken veda eden takım olacaktır.

 

Ama ne hakem… 

Futbol basit bir oyundur ya…

Takım sporlarının içinde belki de en basit olanıdır.

O zaman yönetmek de kolay olmalıydı. 

Fransız Hakem Clement Turpin, son derece basit yönetimiyle maçın yıldızlarından biri oldu. 

Duruşu, özgüveni, gördüğünü çalması ve yardımcı hakemleri ile VAR uyumuyla muhteşemdi.

Şampiyonlar Ligi ve UEFA Avrupa Ligi’nde de hakem performansları benzerdi.

 

Peki, bizde neden hakemlik bu derece zor bir iş?

Hakemlerimizin yetersizliğinden mi?

Federasyon, MHK, başkanlar ve kulüp yöneticileri ile medyadan mı?

Belki de hepimizden.

 

50 yıl önce, 50 yıl sonra

Canlı ve naklen yayınla ilk kez seyrettiğim turnuva 1974 Almanya, Dünya Kupası’ydı.

Harika bir turnuvaydı. 

Çok iyi takımlar vardı.

Enver Maric, Enver Hadziabdic’li kadrosuyla (Eski) Yugoslavya,

Tomaszewski, Zmuda, Deyna, Lato’lu kadrosuyla Polonya,

Kerkhof kardeşler, Neeskens, Suurbier, Rep, Rensenbrink ve Cruyff’lu kadrosuyla Hollanda unutulmaz takımlardı.

Ezbere saydığım kadrosuyla Almanya[2] muhteşemdi ki şampiyon da oldular.

 

O günden bu yana futbol çok değişti.

O günden bu yana bilim ve teknoloji de inanılmaz bir biçimde değişti, gelişti.

Ama bazı şeyler iyi ki değişmiyor.

1974’ün yayıncı kuruluşu şahaneydi ki biz yayını siyah-beyaz seyretmiştik.

2024’ün yayıncı kuruluşu da harika başladı.

Hiçbir pozisyon gözlerden kaçmadı/saklanmadı…

Bizim yayıncı kuruluşlara duyurulur.

 

Gençlik mi, tecrübe mi?

Julian Nagelsmann… Almanya Milli Takım teknik direktörü. 36 yaşında…

Vincent Kompany… Bayern Münih’in anlaşmaya vardığını duyurduğu teknik direktör. 38 yaşında…

Nuri Şahin… Borussia Dortmund’un yeni teknik direktörü. 35 yaşında…

Edin Terzic… Borussia Dortmund’un eski teknik direktörü… 41 yaşında.

Pep Guardiola… Manchester City teknik direktörü… 53 yaşında.

Jürgen Klopp… Liverpool eski teknik direktörü… Ara verdi. 56 yaşında. 

Carlo Ancelotti… Real Madrid teknik direktörü… 65 yaşında.

Mikel Arteta… Arsenal teknik direktörü… 42 yaşında.

Xabi Alonso… Bayer Leverkusen teknik direktörü… 42 yaşında.            

Hansi Flick… Barcelona’nın anlaştığı teknik direktör… 59 yaşında.

Simone Inzaghi… Inter teknik direktörü… 48 yaşında.

Vincenzo Montella… Türkiye… 49 yaşında.

 

Sahi! Sizin teknik direktörünüz kaç yaşında?

 

Taraftar…

Futbolun paydaşları içinde en fedakâr grup hiç şüphesiz taraftardır. 

Bir o kadar da önemlidir. 

Bir o kadar da sorumluluk…

Alman taraftar Sane’ye tepki göstermedi, oyuncusunu daha fazla bozmadı.

İskoçlar… Şahaneydi. Yenilen gollerde ekrana gelen hüzün gerçekten etkileyiciydi. Ama 4-0’dan sonra atılan gole verilen sevinç tepkisi çok güzeldi. 

Sonuçta hayat memat meselesi değildi futbol… Bir eğlenceydi.

Keyfini çıkarmak gerekti.

 

Kısmet…

Şans, talih, kısmet… Futbolun olmazlarından.

Biraz kısmetli olsaydı İlkay Gündoğan, harika oynadığı maçı golle süsleyebilirdi.

Rakip kaleye isabetli tek bir şut bile atamayan İskoçya turnuvaya golle başladı. Rudiger’in kafasına çarpıp (kornere atmak istemiş de olabilir) kaleye giren gol İskoçları sevindirdi.

Maçtaki 6 golü de Almanlar atmıştı fakat skor 5-1’di.


 

[1] Zaman zaman Arda Güler ile ilgili değerlendirmelerimi Taraftar Gözüyle Süper Lig yazılarımda ve köşe yazılarımda yapmıştım.

[2] Gerçekten 22 kişilik kadronun tamamı yıldızdı ama benim adamlarım Overath ve Grabowski’ydi.

 

Haber-Yorum; Yüksel Durak




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —