Tarih: 21.04.2016 16:02
?Sağlıklı Yaşamayı Başarabilir Miyiz?? Adlı Konferans SAÜ?de Gerçekleştirildi
Prof. Dr. Ramazan Akdemir, Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Tarih Öğrenci Topluluğu?nun düzenlediği ?Sağlıklı Yaşamayı Başarabilir miyiz?? adlı konferansa konuşmacı olarak katıldı.
Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ramazan Akdemir, kadın sağlığının doğum ile doğrudan ilişkili olduğunu ifade ederek, ?Doğurmayan kadın sağlıklı değildir. Anne ile bebek arasındaki ilk temas çok önemli. Bebek doğduğu o ilk an hemen anneye verilmeli. O ilk temasla bile annenin sütü artıyor. Doğurmayan kadınlarda rahim ağzı kanseri 10 kat, emzirmeyen kadınlarda ise meme kanseri 4 kat daha fazla? dedi.
SAÜ Fen Edebiyat Fakültesi?nde gerçekleştirilen konferansta doğumun ve doğurganlığın önemine değinen Prof. Dr. Ramazan Akdemir, kişilerin sağlıklı çocuklar doğurup yetiştirebilmesi için gerekli ?doğru bir zaman? olduğunu söyledi. Prof. Dr. Akdemir, ?Kadının en verimli olduğu doğurganlık zamanı adet olmaya başladığı yıllardır. Erkek için de bir zaman vardır. 50 yaşında bir adamın o yaşta çocuğu olursa doğan çocuk da tembel olur. Çünkü 50 yaşındaki sperm de tembeldir. Gebelik döneminde kadına ne kadar iyi muamele edilirse, doğacak olan çocuk da o derecede sağlıklı olur. Bir toplumun en önemli yapıtaşı kadınlardır. Eğer biz kadınlarımıza iyi davranıp onları psikolojik olarak rahat ettirebilirsek, tüp bebek uygulamalarına dahi gerek kalmaz. Kadınlarımız rahat bir şekilde doğum yapar? şeklinde konuştu.
Doğum öncesi ve esnasında yaşanabilecek sorunlar konusunda da bilgiler veren Prof. Dr. Akdemir, hamile olan kadınlara rutin testler yaptıklarını ve bu testlerle çocuğun sağlıklı olup olmadığının kontrol edildiğini anlattı. Akdemir, şöyle devam etti: ?Rutin kontrol testler 12 ile 18?inci haftalarda yapılıyor. Bazen bu 24?e de sarkabiliyor. Eğer çocukta bir eksiklik varsa, ?mesela çocuk yaşıyor ama beyni yok?, burada yasal olarak müdahale edebiliyoruz. İsteğe bağlı yasal olarak kürtaj süresi de var. Ama ben burada daha kaderci yaklaşıyorum. Yani bizim işimiz öldürmek ya da hayata son vermek değil, yaşatmak olmalı. Doğum esnasında da bazı sıkıntılar olabiliyor. Bu sırada kordonun çocuğun boğazına dolanması gibi ihtimaller var. Bu ve bunun gibi doğabilecek sıkıntılar için doğumun evde değil hastanede yapılması önemli. Çünkü ultrason yardımıyla doğum öncesinde doğabilecek sıkıntılar tespit edilebiliyor. Eğer durum normal doğuma elverişsizse sezaryen olarak doğum gerçekleştiriliyor.?
Doğum sonrası yaşanabilecek olaylara değinen Prof. Dr. Akdemir, şunları söyledi: ?Mesela çok güzel bir şekilde doğdunuz, nur topu gibi. Ama bazı fiziksel özellikleriniz istediğiniz gibi değil. Burnunuzu, dudaklarınızı beğenmiyorsunuz. Tabi bu doğum esnasında bizim elimizde olan bir şey değil. O yüzden tam olarak doğduğumuza şükretmemiz lazım. Çocuk ilk doğduğu zaman ağlar, biz de ağladı diye üzülürüz. Hâlbuki çocuk ilk doğduğunda ne kadar çok ağlarsa, bu onun daha sağlıklı doğduğunu gösterir. Doğduğu ilk an, soluduğu ilk nefes çok önemli. Çocuk ilk doğduğunda, aldığı ilk nefesi içine çeker ve bunu bir ömür ciğerlerinde saklar. Hatta biz bunu adli tıpta kullanırız. Denizde ölü olarak bulunan bir kişi denizde mi ölmüş, yoksa öldürüldükten sonra mı denize atılmış, bunun tespitinde kullanırız.?
Kadın sağlığı ve içgüdüsel özellikleri konularında da bilgiler aktaran Prof. Dr. Ramazan Akdemir, dünyanın en büyük içgüdüsünün üreme içgüdüsü olduğunu ifade etti. Prof. Dr. Ramazan Akdemir, sözlerini şöyle sürdürdü: ?Bir kadın ben doğuracağım diyorsa doğurur. Doğurmayan kadın da sağlıklı değildir. Doğumdan sonra en büyük içgüdü emme içgüdüsüdür. Anne ile bebek arasındaki o ilk temas çok önemli. Bebek doğduğu o ilk an hemen anneye verilmeli. O ilk temasla bile annenin sütü artıyor. Doğurmayan kadınlarda rahim ağzı kanseri 10 kat, emzirmeyen kadınlarda ise meme kanseri 4 kat daha fazla görülür. Bu nedenle hanımlarımız doğurmaktan çekinmesin. Doğuran kadın sağlıklı bir kadındır.?
Prof. Dr. Ramazan Akdemir konferans sonunda katılımcıların sorularını cevaplandırdı.
Orjinal Habere Git
— HABER SONU —