Yaşar, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında, 28 Şubat davasında tanık olarak dinlenen Mesut Yılmaz'ın mahkemedeki ifadeleriyle, milletle alay ettiğini savundu.
Mesut Yılmaz'ın insanların aklı, hafızasıyla alay eder gibi bir çıkış yaptığını, tanık olarak çağrıldığı mahkemede saldırgan bir müşteki gibi mağdurları suçlamayı tercih ettiğini belirten Yaşar, 'Mesut Yılmaz, tarihte küçücük bir köşede kara, kirli bir leke olarak yer alacak. İnsanın içi, zihni, aklı, ruhu kirlendikçe 'Allah yüzünden rabbiyesini alır' diye bir söz var, bu deyimin somut hali Mesut Yılmaz?da görülüyor.' diye konuştu.
Nurettin Yaşar, 54. Hükümetin Başbakanı Necmettin Erbakan'ı suçlayan Mesut Yılmaz'ın beyanlarının kabul edilemez olduğunu ifade ederek, şunları söyledi:
'Necmettin Erbakan'ı suçlayan Yılmaz, tarihteki kirli mezarlığını kendi kazmıştır. Mesut Yılmaz, halkın terazisinde tartılmış, tarihin çöp sepetine atılmış bir insan. Yılmaz, bir dönemin mağdurlarını sanık, suçlu göstererek bir kez daha kirli azınlığın temsilcisi olarak vesayetçi zihniyetin artığı olarak, müstemleke zihniyetin uzantısı olarak, hepimizle alay etmiştir.'
Budapeşte'de uğradığı saldırıya ilişkin soru üzerine de Yılmaz'ın yine alay eder gibi bir cevap verdiğini savunan Nurettin Yaşar, 'Mesut Yılmaz, Emniyet Genel Müdürlüğüne verdiği dilekçede kendisine vuranları azmettirenin Abdullah Çatlı'nın ortağı Aydın İpekli olduğunu kendi yazısı, imzasıyla beyanı olarak kayıtlara geçilmiştir. Mesut Yılmaz, burnundan vurulduğu günden bu yana, burnunu sürtenlerin hizmetine girmiştir.' değerlendirmesinde bulundu.
Ergenekon davasına ilişkin Yargıtay kararını da değinen Yaşar, Yargıtayın kararı üzerinden darbelerin Pentagon'dan sentetik olarak üretilen görünmez varlıklar, bakteriler tarafından yapıldığı gibi bir algıya düşmenin hata olacağını belirtti.
Siyasilerin, halkın değil darbecilerin, darbe teşebbüslerinin suçlu olduklarını bilip, buna inandıklarını vurgulayan Yaşar, şöyle konuştu:
'Bu inancımızı herhangi bir yargı, atmosfer, konjonktürel gelişme değiştiremez. Türkiye'nin tarihini ele aldığımızda böyle bir yapı olduğunu biliyoruz. Kişilerin yargılanması, suçlu bulunması çok önemli değil önemli olan sistemlerin, zihinlerin değiştirilmesidir.'