Eski Başbakan Yardımcısı Emrullah İşler, İslam dünyasının içine düştüğü durumun içler acısı olduğunu belirterek, ?İslam dünyası bu duruma nasıl düştü? Elbette ki bunun nedenleri var baktığımız zaman bu coğrafyada, Osmanlı?nın tarih sahnesinden yok olmasıyla birlikte İslam dünyası gerçekten başsız kaldı' dedi.
UNESCO 2016 Hoca Ahmet Yesevi Üniversitesi Yılı anısına düzenlenen ?Hoca Ahmet Yesevi Sempozyumu? Ahmet Yesevi Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Prof. Dr. Musa Yıldız, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, eski Başbakan Yardımcısı Emrullah İşler, Kazakistan Büyükelçisi Canseyit Tüymebayev, TİKA Başkanı Serdar Çam?ın katılımıyla başladı.
Sempozyumda konuşma yapan Ahmed Yesevi Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Prof. Dr. Musa Yıldız, Türk dünyası ve Türk halkları arasında önemli bir köprü vazifesi gören kurumun geçmişten getirdiği birikim ve tecrübesiyle her geçen gün daha ileriye gitmekte olduğunu söyleyerek, 'Kurulan dostluk ve kültür köprüsünün daha sağlamlaştırmak ve yeni köprüler kurmak için gayret göstermektedir. Eğitim ve öğretim dili Türkçe ve Kazakça olmakla birlikte bazı bölümlere Rusça ve İngilizce de yapılabilmektedir. Türkiye Türkçesi ile eğitim programlarımızda uzaktan eğitim alanında öncü durumundayız. Kazak Türkçesi ile eğitim programlarımızda çok yakında başlayacaktır. Yayın sahasında ortaya koyduğumuz yeni eserler oldu. Bunların içerisinde Divan-ı Hikmet?in Çağatay dili Türkçesi ile orijinal yazılmış tam metnini Türkiye?de ilk defa yayımladık. Bu eserden görme ve işitme engelli kardeşlerimizin yararlanması için sesli, betimlemeli, işaret dilli versiyonunu hazırladık. Yaptığımız girişimler sonucunda UNESCO tarafından 2016 Hoca Ahmet Yesevi Yılı ilan edildi. 25 ana başlıkta topladığımız UNESCO 2016 Hoca Ahmet Yesevi Yılı etkinliklerimiz çerçevesinde Hoca Ahmet Yesevi?yi layık olduğu şekilde Türkiye?ye ve dünyada tanıtmaya devam edeceğiz' ifadelerini kullandı.
Eski Başbakan Yardımcısı Emrullah İşler ise şunları kaydetti:
'İslam dünyasının içine düşmüş olduğu durum gerçekten içler acısı bir durum ve hepimiz bu sıkıntıyı bu terör belasını bu kan deryasını maalesef üzüntüyle yaşıyoruz. Bir çözüm bulmak için, bir çözüm arayışı için herkes kafa yoruyor. İslam Dünyası bu duruma nasıl düştü? Elbette ki bunun nedenleri var baktığımız zaman bu coğrafyada, Osmanlı?nın tarih sahnesinden yok olmasıyla birlikte İslam Dünyası gerçekten başsız kaldı. Bunun neticesinde de 20?nci yüzyılı kaybettik şimdi 21. yüzyıldayız. 21. yüzyıla Türkiye olarak iyi bir başlangıç yapmasmıza rağmen bir baktık ki ?Arap Baharı? ile beraber İslam coğrafyasının çok ciddi meydan okumalarla karşı karşıya olduğunu gördük ve bir yandan elinde silah ?Allahuekber? diyerek diğer Müslüman kardeşini öldüren, kan akıtan ve bulunduğu coğrafyayı kan gölüne çevirmekte çekinmeyen garip insanların cirit attığı bir coğrafya haline geldi. Bu hale düştüysek eğer o zaman bizim medeniyet kavramımızda bir takım eksiklikler olduğunu kabul etmemiz gerekir.'
'Anadolu coğrafyasında kurmuş olduğumuz bizim İslam medeniyeti anlayışının tarih sahnesinde etkisinin azalmasıyla birlikte maalesef bu tür akımların etkin olması neticesinde islam coğrafyası bu kötü duruma düşmüş oldu. Yeni bir medeniyet anlayışını geliştirmek durumundayız' diyen İşler, şöyle devam etti:
'Aslında biz bunun örneğini tarihte verdik. İşte Hoca Ahmet Yesevi?den bahsederken Anadolu medeniyetinin temelini atan başlıca mimarlardan birisidir. Türkiye?de ve dünyada bu alanda çalışma yapan bütün değerli akademisyenlere ve bizlere de siyasetçiler olarak başta Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan?ın her platformda dile getirmeye çalıştığı bu sıkıntıları gidermek, çözümler önermek hepimizin boynumuzun borcu. Ben aslında yaşanan bu acıların bir doğum sancısı olduğunu düşünüyorum. Bu acılardan sonra inşallah yeniden İslam Coğrafyası?nın ayağa kalktığını en kısa zamanda hep birlikte göreceğiz. Ama bu İslam Coğrafyası?nın bir öncüye ihtiyacı var o öncülerin de sizler olacağını, bizler olacağını şimdiden ön görebiliyorum. Dolayısıyla işi sıkı tutmamız lazım, çok çalışmamız lazım, çok gayret etmemiz lazım. Ötekileştirici değil, birleştirici, parçalayıcı değil bütünleştirici olmamız lazım. Bunu başarmamız lazım.'