Çocuk ve Genç Psikiyatri Uzmanı Dr. Özlem Özcan, ailesi tarafından sınav odaklı yetiştirilip, hobi edinmeye, oyun oynamaya vakit bulamayan çocuklar arasında psikolojik rahatsızlık ve depresyona rastladıklarını söyledi.
Çocuk ve Genç Psikiyatri Uzmanı Dr. Özlem Özcan, ailesi tarafından sınav odaklı yetiştirilip, hobi edinmeye, oyun oynamaya vakit bulamayan çocuklar arasında psikolojik rahatsızlık ve depresyona rastladıklarını söyledi.
Çocuk ve Genç Psikiyatri Uzmanı Dr. Özlem Özcan, çocuklardaki psikolojik rahatsızlık ve deprasyonla ilgili önemli bir ayrıntıya vurgu yaptı. Ailelerin ve çevrenin şartlandırmasıyla çocukların sınava şartlandırarak yetiştirildiğini ifade eden Dr. Özlem Özcan, 'Sınav baskısıyla yetiştirilen bir öğrenci örneğin TEOG?da bir yer edinirse öyle onaylanacağını, ona göre bir saygınlık kazanacağını, önemseneceğini ve diğer çocuklardan ayrışacağını düşünüyor. Böyle bir psikoloji içindeler. Ne spora, ne kitap okumaya zaman kalmıyor. Başka hobi edinmeye, sosyalleşmeye ve arkadaşlarıyla vakit geçirmeye zamanları olmuyor. Çoğu zaman çocuklara, ?Keman çalıyordum, yüzmeye gidiyordun, niye bıraktın? diye sorduğumuzda ?TEOG?a hazırlanacağım, onun için keman çalamıyorum, yüzemiyorum? yanıtını veriyor. Üniversite sınavına hazırlanan öğrencilerin bir çoğu için de bu geçerli' diye konuştu.
Türkiye?de spor başarısından çok daha fazla akademik başarının önemli olduğunu kaydeden Dr. Özcan, şunları söyledi: 'Akademik başarı daha çok notla örtüşen bir şeydir. Çocuğun becerisiyle ilgili değildir. Sanat ise, çok sonra geliyor. Çocuk, başarılı oldukça aile de daha çok önemsendiğini, prestij kazandığını düşünüyor. Anne ve babalar belki zamanında başarılı olamadığı için çocuğun başarısıyla onaylanmak onlara çok hoş geliyor' dedi.
ÇOCUKLAR ERGENLİĞİNİ YAŞAYAMIYOR
Sınava hazırlanan çocukların ergenlik döneminde spor, hobiyle uğraşmaları gerekirken, sürekli ders çalıştığının altını çizen Dr. Özcan, 'Bir ergen daha fazla başka şeylerle meşgul olmak durumundayken, sürekli ders çalışmak zorunda kalıyor. Mesela; ergen sporla çok meşgul olmak durumundadır. Çok kitap okuması lazım. Ancak sınav kaygısı ve temposu nedeniyle o dönemi yaşayamamış oluyor. Çocuğun da ergenin de kendine özgü fikirleri olur. Kendine göre istekleri olur. Bu dönemde çocuklar biraz özgür bırakılmalı. Ancak tek odaklı yaşam onların düşünebilmesine hiç fırsat vermiyor. Özgürce düşüncesini ifade etmesi, hakkını daha çok araması, canının yapmak istemediği şeyi daha rahat söyleyebilmesi lazım' dedi.
SINAVI KAZANMAZSAN SENİ BAŞKA OKULA VERİRİZ
Bazı ailelerin çocukların sınavda başarılı olmaları için ?tehdit? yolunu seçtiğini kaydeden Dr. Özcan, ailelerin ?Sınavı kazanamazsan seni şu okula veririm? diyerek çocuklarını başarılı olmaya zorladıklarını söyledi. Sınavda sürekli başarılı olmaya zorlanan çocukların hayatı bir rekabet gibi gördüğünü, 'Ben arkadaşımın önüne geçmeliyim, ondan daha başarılı olmalıyım' şeklinde düşünmeye başladığını vurgulayan Dr. Özcan, sözlerine şöyle devam etti:
'Sınav gözde büyütülünce kaygı yüksek oluyor. Ve bu da çocuğa hata yaptırabiliyor. Sınavın birincisi çok iyi geçmediyse okul ve aileler daha çok çocukların üstüne gidiyor. Burada onlara destek oluyoruz. Çocuğa, ?Yapabilirsin, başka şeyleri de becerebilirsin, yapabileceklerinin farkına var? diyoruz. Bir grupta ergenlikle beraber bu durumu kaldıramayıp ilaç tedavisine başladığımız çocuklar bile var.'