İddianameden: 'İptal edilen ve tekrarlanan 2010'daki eğitim bilimleri sınavına ikinci kez giren 2 bin 52 adaydan 35'i netini artırırken, 18'i aynı neti almış ve bin 999 kişi netini düşürmüştür. Aynı amaca yönelik tekrar edilen ve daha
ANKARA (AA) - Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının, 2010 KPSS sorularının sızdırılmasına ilişkin 51 kişi hakkında hazırladığı iddianamede, 'İptal edilen ve tekrarlanan eğitim bilimleri sınavına ikinci kez giren 2 bin 52 adaydan 35'i netini artırırken, 18'i aynı neti almış ve bin 999 kişi netini düşürmüştür. Aynı amaca yönelik tekrar edilen ve daha kolay olan bir sınavda adayların yüzde 97,4'ünün netlerini düşürmesi olağanüstü bir durumdur' ifadesine yer verildi.
Sanıklar hakkında 'Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyesi olmak, resmi belgede sahtecilik ve kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık' suçlarından hazırlanan ve Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen iddianamede, Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK) Başkanlığının raporunda, 'Fetullah Gülen okulu', 'Gülenist kuruluş', 'Gülen Hareketi okulu' olarak adlandırılan ve yurt dışında faaliyet gösteren kuruluşlara, Türkiye'den 2011-2013 yıllarında düzenli olarak şüpheli para transferlerini gerçekleştiren şirketler ile KPSS soruşturması şüphelilerinin çalıştığı 121 şirketin, şüpheli para havalesi yapanlarla aynı olduğu hususuna işaret edildi.
'Himmet' ilişkisini gösteren MASAK raporuna da yer verilen iddianamede, soruların dağıtıldığı Turgut Özal Düşünce ve Hamle Derneği Başkanı Galip Demirel ile yurt dışına firar eden derneğin Genel Sekreteri Mehmet Hanefi Sözen'e ait telefon görüşme tapesi ve ifadelerden anlaşılacağı üzere söz konusu derneğin Gülen cemaatine ait olduğu vurgulandı.
- 'KPSS sınavında isimler toplanıyordu'
Şüphelilerden Mehmet Tamer Akkaya'nın, Maltepe Dershanesi Müdürü Nebil Ekiz'den; Yeşilırmak Dershanesi öğretmeni şüpheli Mustafa Sarıtaş'ın ise sınava Bursa Yeşilırmak Dershanesinden aldığı dokümanlar ile hazırlandığına dair beyanları ve Akkaya ile Ekiz'e ulaşan telefon irtibatından bahsedilen iddianamede, tanık Mehmet Erdemli'nin şu beyanına yer verildi:
'Kuruma yerleştirdikleri cemaat üyeleri tarafından ÖSYM'nin yaptığı tüm sınav sorularının sınav yapılmadan önce ÖSYM'den çıkarıldığını ve bir şekilde eğitim imamı olan Yusuf Rodoplu'ya ulaştırılıp, Yusuf Rodoplu vasıtasıyla 81 ildeki cemaatin dershanelerine dağıtıldığı... Yusuf Rodoplu, Ankara ve İç Anadolu Bölgesi İmamı Cemil Koca ve İç Anadolu Dershaneler İmamı Paşabey Kaya, sınav sorularının sınavdan önce dershanelere dağıtımını sağlamaktaydı. 2010 KPSS sınavı sorularının sınavdan önce elde edilmesinin en ayyuka çıktığı, tabiri caizse ayak altına düştüğü bir sınavdır.
Sınavda başarılı olanlara bakıldığı zaman zaten cemaat dershanelerinde, okullarında görev yapanlardan oluştuğu görülecektir. KPSS sınavında isimler toplanıyordu, cemaatçi olanların kazanması için sorular dağıtılıyordu... Soruları alanlar mail yoluyla veya elden arkadaşına, eşine, dostuna, akrabasına verince bir anda sınav sorularının çok kişiye ulaştığı anlaşıldı.'
- 'Yüksek başarı gösteren bin 175 aday tekrarlanan sınava girmedi'
Bazı tanıkların da soruları Maltepe Dershanesi yöneticilerinden aldıklarına dair beyanlarına yer verilen iddianamede, şunlar kaydedildi:
'Tanık Fatma Nur Gümüşkaya'nın ifadesinde belirttiği, Fetullah Gülen'in 'Bizim Milli Eğitime girmemiz lazım, Milli Eğitimin suyu çıkmış, amaca giden her yol mubahtır. Girin de nasıl girerseniz girin.' şeklinde talimatı göz önüne alındığında karşımıza çıkan örgütlü bağın cemaat bağı olduğu, sınav sorularının sınavdan günler önce genellikle bu bağa uygun olarak dağıtıldığı anlaşılmaktadır. Tüm dosya içeriği birlikte değerlendirildiğinde yapılan soruşturma kapsamında bulunan şüphelilerin profilleri, çalıştıkları iş yerleri, aralarındaki mali, sosyal, HTS irtibatı, ilişki ve beraberlikleri göz önüne alındığında, soruşturma konusu eylemleri gerçekleştiren örgüte mensup şüphelilerin, kamuoyunda sıkça gündeme getirilen, son dönemde haklarında adli ve idari birimlerce soruşturmalar yürütülen FETÖ/Paralel Devlet Yapılanması (PDY) içerisinde yer aldıkları görülmüştür.'
Öğretmen adaylarına yönelik 10 Temmuz 2010'da gerçekleştirilen KPSS eğitim bilimleri alanı sınavına girip yüksek başarı gösteren 3 bin 227 adaydan bin 175'inin 31 Ekim 2010'da tekrarlanan sınava girmediği belirtilen iddianamede, 'İlkinde genel yetenek, genel kültür ve eğitim bilimleri testlerinin üçünde de yüksek net yapmalarına rağmen, tekrarlanan eğitim bilimleri testine bu adayların katılmamaları doğal ve beklenen bir durum değildir, hayatın olağan akışına tamamen aykırıdır.' denildi.
- 'Bin 999 kişinin neti düştü'
Bilirkişi raporu ve ÖSYM yazısına göre tekrarlanan eğitim bilimleri sınavının ilk sınava göre daha kolay olduğu kaydedilen iddianamede, 'İptal edilen ve tekrarlanan sınava ikinci kez giren 2 bin 52 adaydan 35'i netini artırırken, 18'i aynı neti almış ve bin 999 kişi netini düşürmüştür. Aynı amaca yönelik tekrar edilen ve daha kolay olan bir sınavda adayların yüzde 97,4'ünün netlerini düşürmesi olağanüstü bir durumdur. Şüpheliler ifadelerinde bu olağanüstü düşüşü genelde 'moral bozukluğu, yorgunluk, yolculuk, rahatsızlık' gibi standart kalıpsal nedenlere bağlamışlardır ki yüksek başarılı bin 999 kişide böyle bir gerekçenin hayatın olağan akışına aykırı olduğu aşikardır' değerlendirmesinde bulunuldu.
Soruşturmanın 10 Temmuz 2010 KPSS'nin eğitim bilimleri, genel yetenek ve genel kültür alanları, öğretmenlik kadrosuna atanmak için katılanlara yönelik olduğu aktarılan iddianamede, sadece genel yetenek ve genel kültür alanlarına katılanlara, devlet memurluğu kadrosuna atanmak için katılan, soruşturmanın şüphelisi olmayanlar ile ilgili ayrı soruşturma yürütüldüğü bilgisi paylaşıldı.
İddianamede, 2010 KPSS'ye yönelik düzenlenen ilk iddianamede iletişimin tespiti ve dinlenilmesi sonucu elde edilen dinleme tutanaklarına, YÖK Denetleme Kurulu, jandarma kriminal, Emniyet Bilişim Uzmanlığı ve TÜBİTAK raporuna, bilirkişi raporlarına, ihbar eden ve müşteki/mağdurların ifadelerine, telefon irtibatları analizine, iş yeri irtibatlarına,19.00-24.00 saatlerindeki baz istasyonu analizine, soru-cevap, akrabalık, çalıştıkları iş yeri analizlerine yer verildiği hatırlatıldı.
Yargıtayın benzer olaylardaki içtihatlarının anlatıldığı iddianamede, soruşturmaya konu eylemde suç, 'kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık' olarak nitelendirildi.
'Burada mağdur kamudur. Yine Yargıtay içtihatlarına göre cevap kağıdı resmi belge niteliğindedir' denilen iddianamede, şunlar ifade edildi:
'Bu sınavda adaylar sınavdan önce örgütlü olarak hukuka aykırı bir şekilde elde ettikleri sorular ve cevaplar ile gerçek durumlarını değil, gerçek olmayan bir durumu resmi belge olan cevap kağıdına işledikleri için aldatıcı beyan taşıyan resmi belge niteliğindeki cevap kağıdı da içerik itibarıyla sahte belge haline gelmiş olup, resmi belgeyi sahte olarak düzenlemişlerdir.
Şüphelilerin gerçek bilgi düzeylerini ölçmek için düzenlenmesi gereken resmi belgeden farklı ve aldatıcı sınav cevap kağıdı esas alınarak ÖSYM tarafından düzenlenen sınav sonuç belgesi sahte ve gerçeği yansıtmayan belge niteliğine kavuşmuş, kamu kurumu ÖSYM'nin şüpheliler hakkında düzenlediği bu belgelerin şüphelilerin aldatıcı eylemleri nedeniyle sahte resmi belge haline geldiği anlaşılmaktadır.
Ayrıca şüpheliler, sınav cevap kağıtlarına gerçek bilgi seviyelerini yansıtan adayların haklarına zarar vermişlerdir. Hileli bildirimleri sonucu ÖSYM'den düzenlenen sahte sınav sonuç belgesi ile kamu kurumlarına kamu görevine atanmak için başvurdukları, bu atanma ile de kamu kurumunun sahte resmi belge düzenlemesine neden olup eylemlerini zincirleme bir şekilde devam ettirmişlerdir.'
- 'ÖSYM'yi 9 milyon 111 bin 138 lira 13 kuruş zarara uğrattı'
Sınav sorularının kamu malı olduğu belirtilen iddianamede, bunların sınava kadar açıklanması, paylaşılması ve kullanılması yasaklanan gizli bilgiler olduğu ve ekonomik değer taşıdığı vurgulandı.
İddianamede, şu tespitlere yer verildi:
'Sınav sorularını sınavdan önce örgütlü olarak elde eden adaylar, kamuya ait malı kamuyu aldatarak haksız bir şekilde elde etmişler, kullanmışlar, haksız başarı elde etmişler, kamu kurumu olan ÖSYM'yi 9 milyon 111 bin 138 lira 13 kuruş zarara uğratmışlardır. Bu şekilde kamu kurumu zararına nitelikli dolandırıcılık suçunu işlemeye başlayan adaylardan bir kısmı bu sınavda elde ettiği haksız başarıya dayanarak kamu görevine atanmış ve son menfaat olan, halen de aldığı son maaşına kadar da eylemine devam etmiştir. Dolayısıyla bu sınava dayanarak kamu görevine atanan şüphelilerin eylemi zincirleme nitelikli dolandırıcılık suçu şeklindedir. Kopya ise sınav esnasındaki faaliyetlerdir. Buradaki durum ile tamamen farklıdır.'
(Sürecek)