Anadolu'da yüzlerce yıllık develerle göç geleneğini sürdüren Sarıkeçili yörüklerinden 60 yaşındaki Veli Gök, ailesiyle yılın 12 ayını Mersin, Karaman ve Konya'nın yaylalarında geçiriyor Veli Gök: 'Yörük kültürünü yaşatan
KONYA (AA) - ABDULLAH DOĞAN - Anadolu'da yüzlerce yıllık yörük kültürünü devam ettiren Sarıkeçili yörüklerinden 60 yaşındaki Veli Gök ve ailesi, yıl boyunca develeriyle Mersin, Karaman ve Konya yaylalarına göç ediyor.
Yaylak ve kışlak hayatı yaşayan, kıl çadırlarda teknolojik imkanlardan uzakta geleneksel yaşam tarzını sürdüren Gök ailesi, besledikleri keçilerden elde ettikleri süt, peynir ve eti satarak geçimini sağlıyor.
Atalarının geleneğini yaşatmaya çalışan Veli Gök, zorlu yaşam koşullarını AA muhabirine anlattı.
Baharın gelmesiyle Mersin'in Aydıncık ilçesinden göçe başladıklarını aktaran Gök, eşi, oğlu, gelini ve torunlarının da göç kafilesinde bulunduğunu söyledi.
Gök, göçün sırasıyla Sarıkeçili, Ermenek, Hadim ve Seydişehir'e kadar uzandığını ifade ederek, dönüşün sonbaharda gerçekleştiğini bildirdi.
- Develerin yerini traktör aldı
Yörük kültüründe sona gelindiği dile getiren Gök, şöyle devam etti:
'Aydıncık'tan Konya'nın Hadim ilçesine gidiyoruz. Her yıl bu güzergahı geliş ve gidiş yönünde tekrarlıyoruz. Yörük kültürünü yaşatan kalmadı. Benim gibi bir kişi daha var ama onun develeri yok. Traktör aldı, yükünü onla taşıyor. Benim gibi develeriyle 12 ay dağda yaşayan yok. 10 deve, 500'e yakın keçi, 4 köpek, 20 tavuk ve bir katırla yolumuza devam ediyoruz. Deveyle göç, kültürümüzün parçasıdır. Atalarımızdan gördüğümüz bu. Yörük kültürünü yaşatmaya çalışıyoruz.'
Gök, yörüklerin yüzlerce yıldır göçünü develerle gerçekleştirdiğini söyledi.
- 'Evimiz olmadığından ikametgahım da yok'
Geçimini hayvancılıkla sağladığını ifade eden Gök, şunları kaydetti:
'Develere verdiğimiz yem ve samanı kendimiz yapıyoruz. İhtiyarlarını satarız. Bu hayvanlar buradaki iklime ve zor şartlara alışkındır. Develeriyle göçenin yörük olduğunu bilirsin. Fakat traktörle yükünü taşıyanın yörük olduğunu bilemezsin. Yerleşik hayata geçmeyi hiç düşünmedim. Yılın 12 ayını dağda geçiyoruz. Evimiz olsa da oturamayız. Göç sar, yürü, sonra kurul. Çocuklar için zor oluyor ama yapacak başka bir işleri yok. Evimiz olmadığından ikametgahım da yok. Tabii elektrik, su, telefon ve başka abonelikler de yok. Sosyal güvencem de bulunmuyor. Doğal ortamda hayat sürdüğümüz için sağlık problemimiz pek olmuyor.'
Göç sırasında bazı sıkıntılar yaşadıklarına dikkati çeken Gök, 'Artık göç yolculuğumuz gittikçe zorlaşıyor. Geçtiğimiz yerlerde ekim dikim alanı oluyor. Arazi daralıyor ve yasaklar oldu. Bir önceki yıl konduğumuz yere bu yıl yerleşmiyoruz.' dedi.
Günlük hayatta herşeyi elle yaptıklarını dile getiren Gök, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Çamaşır ve bulaşıkları, su taşıyıp yıkıyoruz. Her şey doğaldır. Ocakta ekmek pişirir, yemek yaparız. Birçok kişi yaşantımızı merak edip sorular soruyor. Develeri gören geliyor. Ne yaptığımızı soruyorlar. Ben de atalarımızın kültürü olduğunu anlatıyorum. Biz de traktör aldık. Artık develer ihtiyarladıkça satacağız, bu kültür de sona erecek. Hayvancılıkla geçimimizi anca sağlıyoruz. Ev almayı veya kirada oturmayı düşünmedim.'
- 'Yerleşik hayata geçmek istemiyoruz'
Gök'ün eşi Ümmü Gök de göç yolculuğunun zorluklarına değindi.
Yaşam koşullarının ağır ve zor olmasına karşın doğayı çok sevdikleri için bu zorluklara katlandıklarını ifade eden Gök, 'Yeri geliyor acıkıyor, yeri geliyor üşüyorsun. Çoluk çocuk, elbette zorlanıyoruz. Ama yağmur, kar, kış ve her türlü zorluğa rağmen yerleşik hayata geçmek istemiyoruz.' diye konuştu.