Sabah Kalktığınızda Topuğunuza Basamıyorsanız Dikkat

Sabah Kalktığınızda Topuğunuza Basamıyorsanız Dikkat

Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof.Dr. Cengiz Bahadır, topuk dikeni hastalığına dikkat çekerek bilgiler verdi.

Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof.Dr. Cengiz Bahadır, topuk dikeni hastalığına dikkat çekerek bilgiler verdi.
Topuk dikeninin nasıl oluştuğuna yönelik bilgiler aktaran Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof.Dr. Cengiz Bahadır, şöyle konuştu:
?Topuk dikeni, genel kanının aksine aslında bir kemik hastalığı olmayıp ayak tabanında bulunan plantar fasia adlı zarın kronik olarak zedelenmesi sonucu oluşan bir durumdur. Her insanın ayağının iç kısmında bulunan ve ayağın uzun arkı denilen çukurluk sayesinde ayağa gelen yükler dengeli bir şekilde dağıtılarak yumuşak dokular ve kemiklere aşırı yük gelmesi önlenir. Ayağın arkının çökmesi, aşırı ayakta kalma, uzun yürüyüşler kötü ayakkabı alışkanlıkları sonucu bu arkı destekleyen plantar fasia adlı taban zarı aşırı gerilir. Kronik zedelenmeye bağlı olarak plantar fasiada kalınlaşma ve özellikle topuk kemiğine yapıştığı yerde yumuşak doku ödemi oluşur. Ayak taban zarındaki bu romatizmal hadise plantar fasiit olarak adlandırılır. Hastalık ilerledikçe bu zar kalınlaşmaya başlar ve topuk kemiğine yapıştığı noktada kronik zedelenmeler ortaya çıkar. Vücut bu bölgede yeni kemik oluşturarak stresi azaltmaya çalışır. Bu oluşan kemik yapı sivri olduğunda topuk dikeni olarak adlandırılır.
Topuk dikeni ne gibi şikayetler yapar?
En önemli bulgusu ağrıdır. Bu ağrı özellikle sabahları rahatsız edicidir. Hasta sabah kalktığında bir süre topuğuna basamaz. Hastalık ilerledikçe sabah ağrıları gün içine yayılmaya başlar. Sert tabanlı ayakkabılar, topuklu ayakkabılar rahatsız edici olabilir. Ağır vakalarda artık ayakta durulan her an rahatsız edici hale gelir ve hatta ağrılar istirahat halinde bile devam edebilir.
Topuk dikeninde tanı nasıl konur?
Topuk dikeninin henüz oluşmadığı plantar fasiit döneminde iyi bir muayene ile tanı konabilir. Bu aşamada sadece MR ve bazen Ultrason görüntüleme ile taban zarındaki ödem ve kalınlaşma tespit edilebilir. Topuk kemiğinde zarın yapıştığı yerde topuk dikeni oluştuğunda artık basit bir röntgen tanıyı koymak için yeterlidir. Unutulmaması gereken önemli bir nokta ayak altı ağrısı ve topuk dikeni iltihaplı omurga romatizmasının ilk bulgusu olabilir. Özellikle topuk arkasında da ağrı varsa ve tedaviye dirençli ise bu hastalık mutlaka araştırılmalıdır.
Topuk dikeninde ne gibi tedaviler kullanılır?
Topuk dikenin tedavisi genelde konservatif yöntemlerle yapılır. Çok özel durumlar hariç cerrahinin yeri yoktur. Antiromaizmal ilaçlar, aktivite kısıtlaması, ayakkabı modifikasyonu hafif vakalarda yeterli olabilir. Özel tabanlıklar, topuk kısmı delinmiş topuk destekleri işe yarayabilir. İnatçı vakalarda topuktan kortizon enjeksiyonu işe yarar. Kısa dönem sonuçları iyi olsa da %40-50?lere yaklaşan tekrarlama eğilimi vardır. Bunda enjeksiyonun doğru yere yapılamamasının da rolü vardır. Bu nedenle bu tip iğneler ultrason görüntüleme ile yapılmalıdır. ESWT olarak adlandırılan şok dalgası son yıllarda sıkça kullanılmaya başlanmışsa da sonuçları kortizon iğnesine göre daha kötüdür ve işlem sırasında hasta ağrı duyabildiğinden çok tercih edilmemektedir.
Topuk dikeni tedavisinde PRP
PRP İngilizce ?Platelet Rich Plasma? ifadesinin baş harflerinin kısaltması olup, ?trombositten zengin plazma? anlamına gelmektedir. Bu yöntemde ilaç hastanın kendi kanından hazırlandığından doğal bir tedavi yöntemidir. PRP sıvısının içerdiği yüksek orandaki büyüme faktörleri zedelenmenin olduğu plantar fasia ve topuk dikeni bölgesindeki yapıların hücrelerini uyararak o bölgedeki iyileşmeyi hızlandırır.
Yakın tarihli araştırmalarda özellikle diğer tedavilerle sonuç alınamayan topuk dikeni vakalarında yüz güldürücü sonuçlar bildirilmiştir. Genelde bir bazen birer ay arayla iki kez uygulanmaktadır. PRP tedavisi diz kalça gibi eklem romatizmalarında, tenisçi dirseği gibi tendon romatizmalarında etkili olduğu zaten ispatlanmış bir yöntemdir. Artık topuk dikeni ve plantar fasiitin de PRP tedavisinin kullanım alanına girdiğini söyleyebiliriz.
Tabi ki tüm tedaviler ve PRP tedavisi de aktivite modifikasyonu ve uygun egzersiz programı ile desteklenmelidir. PRP tedavisi bir çok inatçı kas iskelet sistemi hastalığında yeni bir umut olmaya devam etmektedir.?