Kurtulmuş'un konuşmasından satırbaşları şöyle:
Kurtulmuş, Türkiye'nin Başika'daki askeri varlığına ilişkin soru üzerine, 'Türkiye'nin Başika'daki varlığı meşru bir varlıktır. Orada bize ihtiyaç bulunduğu sürece orada varlığımıza devam edeceğiz.' dedi.
'Türkiye Musul halkına destek için oradadır'
Irak Başbakanı Haydar El İbadi'nin Başika'ya yönelik açıklamalarının hatırlatılması üzerine Kurtulmuş, şunları kaydetti:
'Uluslararası camia ve Irak Merkezi Hükümeti gerçekten DEAŞ ile bir savaş veriyorsa, en acil gündem maddelerinden birisi, senelerdir Musul'un kurtarılması olmalıydı. Türkiye zaten bu amaçla oradadır, Musul'un halkına destek vermek için oradadır. Ama sanki bunlar hiç yokmuş gibi şimdi bunun gündeme getirilmesi 'söyleyene değil, söyletene bak' sözünü gündeme getiriyor. Herhalde başka tesirler altında, başkalarının tesiri altında, siyaseten başka bir şey söyleyemediği için Irak Başbakan'ı bunu söylüyor.'
'Irak'ta barışı sağlamaz Musul sorununu da çözmez'
Musul'un DEAŞ'tan kurtarılması için bölgeye başka bir terör grubunu çağırmanın hatalı olduğunu ifade eden Kurtulmuş, 'Musul'u DEAŞ'tan kurtaracağız' diye siz oraya PYD'yi, YPG'yi çağırırsanız, başka bir terör grubunu, başka bir silahlı grubu oraya çağırırsanız ve o şehrin asli unsurlarından olmayan unsurları getirip o şehre yeni bir, tabiri caizse, 'ur' gibi sokmaya çalışırsanız bu Irak'ta barışı sağlamaz, Musul sorununu da çözmez.' diye konuştu.
'Mezhep savaşlarının zerre faydası olmayacak'
Bölgenin, mezhep çatışmaları üzerinden bölünmeye çalışıldığına işaret eden Kurtulmuş, şöyle devam etti:
'Bölgede ortaya çıkacak bir mezhep savaşının ne Sünnilere ne Şiilere zerre miktarı faydası olmayacak. Mezhep savaşları üzerinden bu bölgeyi bölüp parçalamaya çalışanlarsa Ortadoğu üzerinde emperyal hedefleri olan ülkelerdir. Bir kere bu olgunun farkına varmamız lazım.'
'Sivil siyaseti ortadan kaldırmak için yaptığı bir plan'
Kurtulmuş, terör örgütü PKK'nın saldırılarına ilişkin, 'Örgütü desteklemeyen ama örgüte yakın olan partiye geçmişte oy vermiş bir kitle var. Bir kere örgüt bunu görüyor. Dolayısıyla örgütün AK Parti'li kardeşlerimize saldırması, aslında sivil siyaseti ortadan kaldırmak için yaptığı bir plandır.' dedi.
'Yüz binlerce Kürt tarafını seçti'
Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da en etkin toplumsal gerçeklerden birinin aşiretlerin varlığı olduğunu hatırlatan Kurtulmuş, şöyle konuştu:
'Aşiretlerin çok büyük bir kısmı da geçtiğimiz günlerde Van'da bir araya gelerek terörün, PKK'nın karşısında olduklarını ortaya koymuşlardır. Milletin birliği, dirliğinden yana olduklarını, Türkiye'de devletten yana olduklarını ortaya koyan bir anlayışı ortaya koydular. Bu, yüz binlerce Kürdün tarafını seçmesi demektir. Bu da terör örgütünü son derece rahatsız ediyor, ürkütüyor.'
'Çaresizlik içinde oradan buraya sallanıyorlar'
ABD'nin Ortadoğu'daki eski müttefiklerinin bir kısmını değiştirdiğini anlatan Kurtulmuş, şunları kaydetti:
'Eski müttefiklerinin bir kısmını değiştirdiler, eski düşmanlarının ya da rakiplerinin bir kısmını düşman olarak ittihaz ettiler. Bu dış politikada olabilir bir şey ama niçin bunu yaptığınızı bilirseniz size faydası olur. Amerikalıların herhangi bir uzun eylemin, planlamanın sonucu olarak bunu yaptıklarını düşünmüyorum. Bir çaresizlik içinde oradan buraya sallanıyorlar.'
'İslamofobiya yeniden pişirildi'
ABD'de toplumsal birtakım sıkıntılar bulunduğuna işaret eden Kurtulmuş, 'Mesela, İslamofobiya maalesef tekrar 11 Eylül olayları sonrasında canlı bir şekilde ortaya konulduğu gibi karanlık bir odak tarafından ciddi şekilde yeniden pişirildi ve Amerikan toplumunun önüne konuldu.' dedi.
'Küresel savaşın başlangıcının eşiğine gelinmiştir'
'Vekalet savaşlarının bir sonu vardır. Suriye'deki vekalet savaşlarının limitleri çoktan dolmuştur' diyen Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Bu vekalet savaşları devam ederse, bundan sonra, daha net söyleyeyim, artık Amerika ile Rusya savaşacak noktaya gelmiştir. Bir büyük bölgesel ya da bir büyük küresel savaşın başlangıcının eşiğine gelinmiştir.'
'Terör örgütünün ne fatura çıkaracağını bilemezsiniz'
Terör örgütleriyle iş birliğinin ülkelere fayda sağlamayacağını vurgulayan Kurtulmuş, 'Bugün siz, Ortadoğu'da dengelerde bir inisiyatif almak için PYD-PKK'yı desteklerseniz, yarın bu terör örgütünün size ne fatura karşınıza çıkaracağınızı bilmezsiniz. Terör örgütleriyle iş yapmak herhangi bir ülkeye fayda sağlasaydı, El Kaide'yi, Boko Haram'ı kullanan ülkelerin abad olmaları gerekirdi.' diye konuştu.
'Suriye, Suriyelilerindir'
Suriye'nin nasıl yönetileceğine Suriye halkının karar vereceğini belirten Kurtulmuş, 'Suriye, Suriyelilerindir. Suriye halkının kendisini nasıl yöneteceğini biz tavsiye edecek değiliz. Esad rejimi, Amerikalılar, Ruslar, İranlılar tavsiye edecek değildir. Suriye halkının nasıl yönetileceğine Suriye halkı karar verir.' dedi.
Türkiye'nin Suriye politikasının değiştirilmesi
Türkiye'nin, Suriye politikalarında değişiklik yapma konusunda görüşlerini pek çok kez kamuoyu ile paylaştıklarını hatırlatan Kurtulmuş, 'Türkiye'nin başına bela olan bir çok sorunun giderilmesi için Türkiye'nin de Suriye politikasının değiştirilmesi ve genel olarak Suriye'de bir çözüm bulunması için adım atılmasına yardımcı olacağı açıktır.' ifadelerini kullandı.
'Rejim vekalet savaşlarındaki piyonlardan biri'
Suriye rejiminin, bölgedeki vekalet savaşlarının aracısı olduğunu bildiren Kurtulmuş, şunları kaydetti:
'Vekalet savaşıyla kimin ilgisi varsa, hangi tarafın ilgisi varsa herkes gördü ki bu sürdürülebilir, maliyetine katlanılabilir bir savaş değildir. Orada Suriye rejiminin ben vekalet savaşlarındaki piyonlardan birisi olduğu kanaatindeyim. Asli bir unsur değil ama onu da bu vekalet savaşlarının aracı örgütlerinden birisi olarak görmek lazım. Onun da artık bunu gördüğü, kendisini destekleyen güçlerin de bu vekalet savaşını uzun süre devam ettirmelerinin mümkün olmadığını, bunu sağlamanın yolunun barış masasını ortaya koymak, barış masasında görüşmelerin açılması olduğunu gördüğü kanaatindeyim.'
'Rejim uzlaşma noktasına geldi'
Kurtulmuş, Suriye'de olası uzlaşıya ilişkin, 'Tek tek bütün Suriyelileri öldüremeyeceğine göre bir yerde uzlaşma noktasına gelmek mecburiyetindeydi. Ben, Esad rejiminin de uzlaşma noktasına geldiği kanaatindeyim. Ama sorun şu; Suriye halkı bu kadar eli kanlı bir diktatörle, eli kanlı bir rejimle uzlaşır mı uzlaşmaz mı?' dedi.