İstanbul'da düzenlenen '9. Avrasya İslam Şurası' Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez'in sonuç bildirgesini okuması ile sona erdi.
'MUHTEMEL BENZERİ TEHLİKELERE DİKKAT ÇEKİLMİŞTİR'
Görmez, 'Avrasya'da İslam'ın Geleceği ve Dini İstismar Eden Hareketler', 'Avrasya'da Dini Bilgi Üreten Kurumlar', 'Yeni Medya ve Din İstismarı', 'Küresel Tehdit ve Şiddet Hareketi-DEAŞ', 'Küresel Bir Tehdit Olarak FETÖ Hareketinin Avrasya Yansımaları' ve 'Din İstismarını Önlemenin Yolları ve Çözüm Önerileri' başlıklarıyla beş oturum halinde ele alınan şuranın, 33 ülke ve topluluktan 120 temsilcinin katılımıyla gerçekleştirildiğini söyledi.
Şurada, FETÖ, DEAŞ gibi terör yapılarının ele alındığını aktaran Görmez, 'Şura kapsamında FETÖ'nün özellikle Avrasya coğrafyasında çeyrek asırdır sistematik bir şekilde yayılması ve değişik sektörlerdeki etki gücü, dini söylemleri ve yol açtığı tahribat detaylı olarak değerlendirilmiştir. FETÖ kaynaklı Türkiye'de yaşanan acı tecrübeden hareketle şurada, Avrasya coğrafyasında karşılaşılması muhtemel benzeri tehlikelere dikkat çekilmiştir' dedi.
Mehmet Görmez, Rusya'dan Kafkasya'ya, Türk Cumhuriyetlerinden Balkanlara kadar geniş bir coğrafyada hizmet veren dini kurumların, darbe girişimine karşı ortak bir tavır almasının önemine değinerek, 'Avrasya İslam Şura'sı üyeleri FETÖ tarafından 15 Temmuz'da gerçekleştirilen kanlı darbe ve hain işgal girişimiyle ilgili derin teessürlerini ve üzüntülerini, bu mücadelede Aziz Türk Milletinin yanında olduklarını açıkça ifade etmişlerdir. Bu darbe girişimine yeltenenler telin edilmiş, elim ve meşru girişimde şehit olanlara Allah'tan rahmet, gazilere acil şifalar ve milletimize taziye dilekleri iletilmiştir' diye konuştu.
'İSLAM VE TERÖRÜN BİRLİKTE ZİKREDİLMESİ KABUL EDİLEMEZ.'
Görmez'in okuduğu bildiride şöyle denildi:
'Avrasya coğrafyası ülkelerinin tarihsel ve toplumsal dini müktesebatında hiçbir karşılığı olmayan El-Kaide ve DEAŞ gibi yapılar,
eylemlerini temellendirirken Kur'an ve sünneti amaçları doğrultusunda çarpıtan terör örgütleridir. Bu örgütler yıllarca bu coğrafyanın geleneksel dini anlayışlarına zarar vermekle kalmamış, bu bölgeden sürekli örgütlerine insan devşirme gayretinde bulunmuşlardır. Bu radikal yapılar karşısında ise hoşgörü, sevgi, barış ve diyalog gibi kavramlar vasıtasıyla FETÖ, 'ılımlı İslam' takdimi ile kendilerine zemin oluşturmuştur. Bu örgütler her ne kadar söylem ve eylemlerinde birbirinin zıttı gibi gözükseler de gerçekte birbirlerini besleyen,
nihai hedefleri doğrultusunda farklı yöntemler ile dini, insani ve milli duygu ve değerleri araçsallaştıran şer odaklarıdır. Böylece Müslüman toplumların birliğini, beraberliğini bozma, din eksenli ayrışma, çatışma, kargaşa ve kaos çıkartarak ülkeleri işgale hazır hale getirme girişimleri noktasında birleşmektedirler. Bu yapılar, tevhit, tekbir, cihat, biat, cemaat, imam gibi birçok İslami kavramları bozmanın yanında kendi çıkarları için İslam fıkhının onaylamayacağı birçok fetvalar vermişlerdir. Terör ve terör yoluyla hedefe
ulaşmayı meşru göstermek amacıyla intihar saldırılarına cevaz verme ve takiye amaçlı haramları helal kılma bu istismarın bariz örnekleridir. Hangi gerekçe ile olursa olsun şiddet, tedhiş ve teröre onay veren, dinin helalini haram, haramını helal kılan hiçbir fetva meşru görülemez. Özellikle Batı medyası ve maksatlı bazı çevrelerce İslam ile terörü yan yana getirme çabaları esefle müşahede edilmektedir. İslam ve terörün birlikte zikredilmesi hiçbir şekilde kabul edilemez.'