Selçuk Özdağ :'Geçmişin hesabını sormamız gerekiyor'

Selçuk Özdağ :

AK Parti Manisa Milletvekili ve FETÖ Darbe Girişimi Meclis Araştırma Komisyonu Başkanvekili Doç. Dr. Selçuk Özdağ gündemi değerlendiren bir açıklamada bulundu.

Siyasetçilerin geçmişte hep darbelerle ve darbeyi savunan vesayetçiler tarafından korkutulduğunu kaydeden AK Parti Manisa Milletvekili ve FETÖ Darbe Girişimi Meclis Araştırma Komisyonu Başkanvekili Doç. Dr. Selçuk Özdağ, ?15 Temmuz gecesi meydana gelen darbe girişimi şayet başarıya ulaşsaydı Türkiye yüz yıllık birikimini kaybedecekti. Lozan kimilerine göre zafer, kimilerine göre hezimetti. Birilerine göre en önemli anlaşma birilerine göre ise eksik anlaşmaydı ama Lozan?dan gelen heyet, ?Şükürler olsun yüz yıl kazandık. Yüz yıl savaşmadan bu topraklarda yaşayacağız? diyordu. Ben de diyorum ki; Sağcısıyla, solcusuyla 15 Temmuz gecesi darbe girişimini bastırarak yüz yıl kazandık. Şu ana kadar Darbe Araştırma Komisyonu, Soma Maden Kazası Araştırma Komisyonu gibi önemli komisyonlarda görev aldım. Bu komisyonlar arasında ki en önemlisi olarak 15 Temmuz?dan sonra kurulmuş olan Darbe Girişimi Meclis Araştırma Komisyonunu görüyorum. Çünkü bu komisyonda Türkiye?nin geleceğini inşa edeceğiz? dedi.

93 yıllık bir Cumhuriyet tarihinin var olduğunu belirten AK Parti Manisa Milletvekili Doç. Dr. Selçuk Özdağ, Bu 93 yıllık tarihin son 65 yılının darbeler tarihi olduğunu belirtti. Özdağ, ?Biz Anka kulu misali küllerimizden Mustafa Kemal Atatürk?ün önderliğinde başlayan Sakarya istiklal savaşı sonrasında Cumhuriyet?i inşa ettik. O dönemle birlikte İmparatorluklar dönemi kapanarak Ulus Devletler dönemi başladı. 1946?da çok partili hayata geçtik. Ardından da Birleşmiş Milletlere ve NATO?ya katıldık. O dönemde Türkiye?de Adnan Menderes Başbakanlığında kalkınma hareketleri yaşandı. Bazı vesayetçi ve cuntacı zihniyetlerden dolayı bu kalkınma hamleleri sekteye uğratılmak istendi. Kamplaşmalar ve kutuplaşmalar meydana geldiğinde ise siyaset amaç olmaktan çıkıp araç haline getirildi. Hemen onun ardından da kamplaşmalar ve kutuplaşmalar bahane edilerek darbe oldu. Adnan Menderes gibi Türkiye?de kalkınma hamlelerini başlatan bir Başbakan bir er tarafından tokatlanarak derbest edildi ve sonrasında bir gece de ansızın idam edildi. Bu Türkiye?de bir kırılma noktasıdır. Çünkü her darbe Türkiye?ye büyük zararlar vermiştir, demokrasiye zarar vermiştir. Her darbe kültürümüze ve ülke ekonomisine zarar verdi. Bu süreçten sonra 1971 kamplaşmasıyla karşılaştık. Komünist faaliyetler başlamıştı. Türkiye?de 1968?li yıllarda bu faaliyetler ithal edildi. 1971 ve ardından da 1972 muhtıraları yaşandı. Bu muhtıralarla birlikte 1980 öncesinde yine kamplaşmalar ve kutuplaşmalar, sağ ? sol olayları meydana geldi? dedi.

GEÇMİŞİN HESABINI SORMAMIZ GEREKİYOR

?O dönemde farklılıklarımızı zenginlik kabul etmeyen bir yapı vardı. Oysaki biz gençtik ve ben de o dönemi yaşamış bir kişiyim. Biz farklı görüşte gençler olarak, aynı vatanın ve toprağın çocukları olarak konuşmamız, tartışmamız gerekirken biz kavga etmedik, birileri tarafından ettirildik. Devletimizi yöneten askerler, aydınlar, siyasetçiler gençlere ?Konuşun, tartışın ve anlaşın? demek yerine kutuplaşmayı, kamplaşmayı ve kavgaları öğrettiler? diyen Özdağ sözlerine şöyle devam etti; ?Türkiye?nin belki de son 50 yılında devrimcisiyle, ülkücüsüyle, solcusuyla, sağcısıyla çok kaliteli bir nesli kayboldu. O gençlikten çok değerli aydınlar, bilim adamları, sanatçılar çıkacaktı ama kaybolup gittiler. Özellikle vurgulamak istiyorum ki Dünya?da gençlerin iktidar olduğu hiçbir ülke yoktur. Dünya?da gençler hiçbir zaman iktidar olmamıştır, olamamıştır. Bu gençlerin hayallerinin ve ideallerinin üzerine basanlar hep iktidar olmuşlardır. Bunlar zaman zaman darbeciler, zaman zaman kirli ve şantajcı medya patronları, sermayedarlar, zaman zaman oligarşik bürokratlar olmuşlardır. Bunlar olurlarken de hiçbir zaman Türkiye?yi kendi haline bırakmak istemediler. Bu topraklarda yaşamak için İmparatorlukların büyük ordulara ve büyük ekonomilere ihtiyacı vardı. Ama ulus devletten

sonra bir şeye daha ihtiyaçları vardı; O da büyük demokrasi. Biz Mustafa Kemal?le birlikte hep büyük ekonomimiz olsun diye çalıştık çalışmasına ama bunu engellemek için egemen güçler ve işbirlikçileri karşımıza hep darbeleri getirdiler. Biz şayet 1960?ın hesabını sorabilseydik 1971, 1971?in hesabını sorabilseydik 1980, 80?in hesabını sorabilseydik 28 Şubat Postmodern Darbesi, 17-25 Aralık operasyonları, 15 Temmuz Darbe Girişimi olmayacaktı. Biz daha önce geçmişte yaşanan darbelerin hesabını sormak için Türkiye Büyük Millet Meclisinde Darbeleri Araştırma Komisyonu kurmuştuk. Bu komisyonun da hazırlayıcısı 12 Eylül 2010 Referandumuydu. Şunu net olarak belirtmek istiyorum ki; Türkiye?de hiçbir şey hesabı sorulmadan geleceğe bırakılmaması lazım. Bunların hesabını sormamız gerekiyordu ama geldiğimiz noktaya kadar geçmişe göz attığımızda tam olarak soramadığımızı görüyorum.?

TARİHE NOT DÜŞECEĞİZ

15 Temmuz Darbe Girişimi gecesi 21.30 surlarında Başbakan Sayın Binali Yıldırım?a haber veren ve o gece silahını alıp tweet atan kişi olduğunu belirten Özdağ, ?CHP?li Engin Altay beyle Kemal Kılıçdaroğlu?na ulaşmaya çalışan, MHP?de ise yine Devlet Bahçeli?ye ulaşmaya çalışan heyetin içerisindeydim. Yine Milletvekili arkadaşlarımızı, Bakanlarımızı, Danışmanım aracılığıyla vatandaşlarımıza ulaşıp sokağa çıkın daveti yapan kişiydim. Bu vesile ile CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu?na ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli?ye millet iradesinden yana gösterdikleri duruş sebebiyle bir kez daha teşekkür ediyorum. En önemlisi de Türk Silahlı Kuvvetleri içerisindeki sağduyu sahibi ordu mensuplarına ve sağduyulu Emniyet mensuplarımıza ve de kahraman milletimize, Milletvekili arkadaşlarımıza, güçlü bir irade ve kararlılık gösteren Cumhurbaşkanımıza, Başbakanımıza çok teşekkür ediyorum. 15 Temmuz FETÖ Darbe Girişimi Meclis Araştırma Komisyonu olarak tarihe çok önemli not düşeceğiz? diye konuştu.

Komisyon kurulurken dört partinin birlikte önerge verdiğini kaydeden Özdağ, Komisyon da 9 AK Partili, 4 CHP?li 1 MHP?li ve 1 HDP?li Milletvekili yer aldığını ifade ederek Komisyona çağrılan ve çağrılacak olan kişilerin dinlenmelerine adil bir şekilde devam edildiğini belirtti.