60 bin yeni memur alınacak!

60 bin yeni memur alınacak!

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Müezzinoğlu Anadolu Ajansı'nda Editör Masası'nın konuğu oldu ve gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.

Müezzinoğlu'nun açıklamalarından satırbaşları şöyle;

* Kamuda 2017 yılında 60 bin yeni kişi istihdam edilecek. Bunlar ağırlıklı olarak Milli Eğitim ve Sağlık bakanlıkları ile Emniyet Genel Müdürlüğünde olacak.'

* Bundan sonraki süreçle ilgili bu millete bela olabilecek, tuzak kurabilecek başta FETÖ'nün mensupları olmak üzere millete ve devlete hizmetle ilgili sorumluluk taşıyan hiç kimse, milletin ve devletin hiçbir kurumunda barınamayacak. Hem milletin parasını alacak, imkanını alacak hem de hainlik yapacak. Buna asla fırsat verilmeyecek, şimdi temizlik süreci 16 Temmuz'dan itibaren olağanüstü hal ile başladı.

* Darbe girişiminin arkasında FETÖ'nün veya Gülen'in olduğu konusunda bir defa kamu vicdanının da yönetim vicdanının da hiçbir tereddüdü yok.

* (Kıdem tazminatında yeni sistem tartışmaları) İstihdamın devam edebilmesi, koşulların iyileştirilebilmesi için sürdürülebilir ve geliştirilebilir bir sistemi dünya ile yarışta var olan bir Türkiye, hep gündeminde tutmalı.'

'PARLAMENTER SİSTEM DAHA FAZLA BÖLÜNME RİSKİ İÇERİYOR'

'Önce CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun başkanlığa atfen 'Türkiye'nin bölünme riski' iddiası, daha sonra buna cevaben Başbakanın 'asıl başkanlık gelmezse Türkiye'nin bölünme riskine' ilişkin ifadeleri, siz başkanlık sistemini Türkiye için neden gerekli buluyorsunuz? Bu tartışmaları nasıl değerlendiriyorsunuz?' sorusu üzerine Bakan Müezzinoğlu, CHP'nin bütün sistematiğini, siyasi algı oluşturma konseptini korku üzerine kurduğunu aktardı.

Müezzinoğlu, şöyle devam etti:

'Milleti korkutmak üzerine. Esasında bu çelişkiyi de zaman zaman CHP'li arkadaşlara ve vatandaşlara söylüyorum; 'Cumhuriyetin kurucusu Atatürk diyorsunuz, Atatürkçülük yapıyorsunuz ama Atatürk'ün konseptinde korku diye bir şey yoktur. Millete güven vardır, milletle beraber yürümek vardır.' Ama geri dönüp biraz baktığımızda 'cumhuriyet elden gidiyor, laiklik elden gidiyor' diye hatırlarsanız AK Parti kuruldu, cumhuriyet mitingleri yaptılar. Niye? 'Cumhuriyet elden gidecek' diye. 2007'de Cumhurbaşkanı seçeceğiz. 

Cumhurbaşkanının eşi başörtülü diye millete bir korku kampanyasıyla 367, Anayasa Mahkemesine ucube bir karar ve korku senaryoları üzerinden işte 'AK Parti gelirse şu olacak, vagonları ayıracak ayrı oturtacak, işte şu mekanlar kapanacak.' Şimdi de geldi. 'Başkanlık gelirse Türkiye bölünecek.' CHP'nin temelinde, fıtratında bir sorun var. Bu sorun esasında Atatürkçülükle de Atatürk'ün vizyonuyla çelişen bir sorun. CHP bunu çözmedikçe bu ülkeye de, ülke siyasetine de katkısı olma ihtimali yok.'

'Millet, ülkenin geleceği ile ilgili bütün vizyonları algılıyor'

CHP'nin bunu başarmadığı gibi sürekli tıkayan, milletin önüne engel olan, demokrasinin, milli iradenin ümüğünü sıkan ne varsa bunları milletin önüne getirmeye çalıştığını belirten Müezzinoğlu, 'Çok şükür ki millet vicdanı AK Parti'nin toplumla ilgili, ülkeyle ilgili, ülkenin geleceği ile ilgili bütün vizyonlarını algılıyor ve 14 yıldır Allah'a şükür hep yanımızda duruyor.' dedi.

Müezzinoğlu, kendisinin bildiği siyasetteki 45 yıllık zamana dikkati çekerek, bu zaman zarfında milli iradenin ödediği bedellerin muhataplarının tamamının millet olduğunu bildirdi.

Milletin, milli iradenin ümüğünü sıkan ne varsa bunun devam etmesinin, korunmasının arkasında ise mutlaka CHP ve kendisini ayrıcalıklı sayan bir kitle olduğunu vurgulayan Müezzinoğlu, 'Niye? 'Millet anlamaz, millet bilmez' diyen bir anlayış.' ifadesini kullandı.

Türkiye'nin 35 yıldır terörle mücadele verdiğini anımsatan Müezzinoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

'Parlamenter sistem iyiydi de çözdük mü? Parlamenter sistem çok iyiydi de bu ülkeyi krizlerden, darbelerden koruduk da milleti dünyanın ilk 10 ekonomisi içine sokabildik mi? Son 10-15 yıl öncesine baktığımızda Avrupa, dünya, Türkiye ile istediği gibi oynayabildi mi? Oynadı. İstediği zaman darbeleri teşvik etti, istediği zaman ekonomik krizler oluşturdu, istediği zaman hükümetler bozdu, hiç alakası olmayan partilerden ayrı ayrı bölünmelerle hükümetler çıkarttı. Senede bazen iki, bazen üç hükümeti gördük. Şimdi bütün bunları yok sayarak, slogan cümleyle 'ülke bölünür.' Niye bölünsün? Vicdanı bölünmeye müsaade etmeyen bir millet varsa, bunu hiç kimse zaten başaramaz.'

'Bunları da aşacağız'

Cumhurbaşkanı seçimine değinen ve orada milletin tamamının temsili olduğunu aktaran Müezzinoğlu, milletin elini vicdanına koyup, aklıyla hareket ettiğini ve tercihini yaptığını anlattı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 22 milyona yakın oy aldığını hatırlatan Müezzinoğlu, 'Bundan daha geniş katılımlı vicdan temsili olabilir mi? Şimdi ona diyorsun ki 'yetkilerin yok, sen orada saksı gibi otur.' O zaman sandıktan çıkan yarın tekrar milletin huzuruna gittiğinde ne diyecek? 'Ben gittim orada saksı gibi oturdum, etliye, sütlüye de dokunmadım, tekrar senin huzuruna geldim. Beni bir daha seç mi diyecek?' Böyle bir çelişkiler diyarı oluşturmaya çalışan bir CHP var. Ama inşallah bunları da aşacağız.' diye konuştu.

Bakan Müezzinoğlu, şunları kaydetti:

'Sayın Başbakanımızın cümlesi, Şayet bir bölünme riski varsa, parlamenter sistem daha fazla bölünme riskini besliyor. 7 Haziran'ı, henüz daha çok olmadı 1,5 yıl oldu. 7 Haziran gecesi kulaklarımızda kalan ne? '65'lik bir blok varız.' HDP, MHP, CHP, işte varsa Saadet'ti, şeydi, artı AK Parti'den de çaldıkları bir kısım, hesaba kattıkları oydu. 

Peki 65'li blok dedikleri, bugün ülkede iktidar olmuş olsalardı, terörle olan mücadelemiz, 15 Temmuz darbe girişimi, ülkenin ekonomisi, hangisi büyük bir tehlikeydi? O akşam 15 Temmuz gecesi ve 16 Temmuz sabahı, onlarca CHP'liden duyduğum, tanıdığımdan duyduğum cümle şu; 'iyi ki Recep Tayyip Erdoğan vardı o akşam.' İyi ki cumhurun başkanı vardı o akşam, hadiseye el koyan. Dolayısıyla bunlar korkutma cümleleri, bu millet korkan bir millet değil. Keşke 15 Temmuz akşamından birazcık Sayın Kılıçdaroğlu ders alabilseydi. Muhtemelen o, 15 Temmuz akşamı hangi evde, nasıl oturuyorsa, sokaktaki vatandaşı herhalde göremedi. Görse bile okuyamadı.'