Tarih: 08.11.2016 14:41

Başbakan: 'Bu kafayla sittin sene iktidar olamazsınız!'

Facebook Twitter Linked-in

Bugün Dünya Şehircilik Günü. Edirne'den Kars'a hemen her şehrimizin insan merkezli kurulmuş, insanımızın hoşgörüsünü yansıtan bir anlayışla şekillenmiş ve bugünlere gelmiştir. 14 yıldır şehirlerimizin tarihi dokusunu, kültürel kimliğini korumak için gayret ettik. Yeşil alanlarıyla, sosyal tesisleri, köprü, yol, altyapısı, üstyapısıyla insanımıza huzur veren şehirler imar ve inşa etmek için çalışıyoruz. Son 14 yılda ecdat yadigârı birçok eseri ihya ettik. Vakıf eserlerimizi ihya ettik. Kentsel dönüşüm başta olmak üzere yürüttüğümüz tüm şehircilik faaliyetlerinin, hedeflediğimiz başarıya ulaşmasını temenni ediyorum. 

BAŞBAKAN YILDIRIM MÜJDEYİ VERDİ

Pancar ekicilireni yakından ilgilendiren müjdeyi buradan vermek istiyorum. 2017 avans alım fiyatını ton başına 210 lira olarak belirledik. Geçen sene bu rakam 190 liraydı. Dolayısıyla önemli ölçüde bir artış sağlayarak çiftçimizin el emeğini, alın terini muhafaza ettik. Üreticilerimizin kazançlarının kaybolmaması için, değerini bulması için gerekli çabayı gösterdik. Üreticilerin bereketli ve bol kazançlı bir mahsul yılı geçirmelerini diliyorum. Her zaman köylünün, çiftçinin yanında olduk, olmaya da devam edeceğiz. Bakanlar Kurulu'nda uyuşturucu ile mücadeleyi kapsayıcı bir programı ele aldık. Allah'a çok şükür uyuştucuda dünya sıralamasında çok ama çok aşağısındayız. Ama tehdidi de yok sayamayız. Uyuşturucu ile mücadelede en önemli çalışmalardan bir tanesi toplumda farkındalığın oluşturulmasıdır. Sigarayla mücadele konusunda geçtiğimiz yıllarda başlattığımız çalışmalar kısa sürede semeresini vermiş ve Türkiye sigarayla mücadele konusunda örnek bir sonuca ulaşmıştır. 

Uyuşturucu ile mücadelede yüksek kurulu oluşturduk. Uyuşturucu ile mücadelede topyekün bir hareket sözkonusu olmalıdır. Sadece güvenlik, ceza, sağlık alanında alınan tedbirler toplumsal farkındalık olmadığı müddetçe başarısı sınırlı olacaktır. Gerek devletin, gerekse STK'ların enerjisi biraraya gelecek, vatandaşlarımızın da desteğini alarak gençlerimizin kanına giren bu belayla mücadeleyi başarıya ulaştıracağız. 

PKK ve FETÖ gibi terör örgütlerinin coğrafyamız üzerinden 2 milyar dolar geri elde ettiğini bu vesile ile hatırlatmak isterim. PKK'ya arka çıkan Avrupalı dostlarımıza buradan selam gönderiyoruz. Bırakın Türkiye'nin hukuk meselesiyle uğraşmayı da, gençliğinizi, geleceğinizi zehirleyen PKK'lı tacirlere bir laf edin, bir şey edin! Bizim bu topraklardaki mücadelemiz sadece huzur ve güvenlik değil aynı zamanda sizin de geleceğinizin mücadelesidir. Uyuşturucuların asıl hedefi Avrupa ülkeleridir, Avrupa ülkelerinin geleceğidir. Sizden beklenen geleceğinizi karartan bu alçak örgüte karşı sesinizi yükseltmektir. Afrika ülkeleriyle toplam ticaretimiz 7 milyar iken bugün 18 milyar dolara ulaşmıştır, üç kat artış sağlanmıştır. Bizim Afrika'yla ilişkilerimiz sömürgeci ülkelerin ilişkileriyle aynı değildir. Tek taraflı menfaat ilişkisi değildir. Bizim ilişkimiz ortak kültürümüzün, ortak geleceğimizin birlikte kurulması, kazan kazan anlayışına göre tesis edilmiş bir ilişkidir. Bir söz vardır, adam odur ki dünyada bırakır bir eser, eser bırakmayanın yerinde yeller eser... Biz siyaseti her zaman millete hizmet aracı olarak görüyoruz. Millete hizmeti hedef olarak görmeyen siyaset varsın olmaz olsun. 
Denizcilik dünyaya da lazım, Türkiye'ye de lazım. Denizcilik olmasa dünyada 7 milyar insanın yarısı açlıktan yarısı da soğuktan ölür. Onun için Bayrabaros Hayrettin Paşa 'Denizlere hakim olan cihana hakim olur' diye boşuna söylememiştir. Allah'a şükür denizlere hakimiz. Geçen hafta 22 Asya ülkesinden yaklaşık 40 kişi biraraya geldik. Bir İstanbul deklerasyonu yayınlandı. Bugün küresel problemlerin başında göç geliyor. Şu anda yerinden yurdundan edilmiş insanların sayısı dünyada 55 milyonu aştı. BM'ye üye olan ülkelerin en az 100 tanesinden fazla nüfusa sahip. Bu küresel probleme dünya duyarsız, sadece konuşuyor. Sadece Türkiye'nin mülteciler konusunda ne kadar fedakârlık yaptığını söyleyerek vakit geçiriyorlar. Kardeşim söyleyeceğinize biraz yük alın yük! Bugün Allah'a şükür 3 milyon kardeşimize kucak açtık. Evimizi açtık, aşımızı paylaştık. Biz dünyada insanı yücelt ki devlet yücelsin anlayışını 6 asır yerleştirmiş ve bu yönüyle ilgili dünyada barışı, kardeşliği, huzuru hakim kılmış Osmanlı'nın torunlarıyız, bize yakışan da budur. Türkiye ilk günden itibaren yapıcı ve çözüm arayıcı tutumunu bundan sonra da sürdürecektir. Dostluları arttıracağız, düşmanları azaltacağız. 15 Temmuz'un ardından her fırsatta hükümetimize desteklerini belirterek bu etkinliği İstanbul'da yapmak için karar alan Asya Ülkeleri Siyasi Partiler Birliği üyelerine bu dayanışma ruhundan dolayı bir kez daha teşekkür ediyorum. Bu hafta sonu Bakan arkadaşlarımızla birlikte Bayburt, Erzincan'a gittik. Erzincan'da yıllık kapasitesi 10 milyon ton olan tavuk konbinasının açılışını yaptık. Aynı zamanda tesis bir lokomotif işlevi görecek ve müteşebbislerin buraya gelmesine vesile olacak. Üzümlü'de artık doğalgazla ısınacak. 

Nereye gidersek gidelim elimiz boş gitmedik. Projelerle gittik, dev projelerle vatandaşımızı buluşturduk. İşimiz hizmet, gücümüz millet. İllerden sonra ilçelere de doğalgaz bağlamaya başladık. 20 Mayıs'ta Gazi Meclisimiz değişik partilerden, haklarında dosyalar bulunan 154 milletvekilinin 810 dosyası var. Bu dokunulmazlıkları bir seferliğine bu suçlarla sınırlı olarak kaldırmışlar. Ömür boyu dokunulmazlık kalkmıyor, mevcut dosyalar hakkındaki dokunulmazlıklar kaldırıldı. Bunun üzerine savcıların yaptığı çağrıyla beraber AK Parti, CHP, MHP'den genel başkanlar da dahil olmak üzere gidip ifadelerini verdiler. Bir HDP milletvekili hariçi 54 milletvekili mahkemenin kararına uymayacaklarını, gidip ifade vermeyeceklerini söyleyerek adeta mahkemelere, hukuka meydan okudular. 

Devlete ve kurumlarına saygı göstermek, kurumların işleyişini sağlamak öncelikle siyasetçilerin görevidir. HDP'li bazı vekillerin buradan da bir siyasi kriz çıkarma yoluna gittiler. Ülkeyi kriz ortamanı sürüklemek için tepe tepe kullanıyorlar. Hukuk karşısında hiç kimsenin ayrıcalığı da, üstünlüğü de yoktur. Bizi kimse sorgulayamaz, mahkemelerinizi tanımıyoruz gibi ifadeler halkın oylarıyla seçilen milletvekilinin asla söyleyeceği bir şey olamaz. Birisi 'Biz sırtımızı YPG'ye, PDY'ye, PKK'ya yaslıyoruz. Bunu söylemekte de bir sakınca görmüyoruz' dediler. Hendekleri kazanım olarak gösterenler elbette kuzu kuzu yargının karşısına çıkacaklar. Çıkacak ki, bu ifadelerin altında yatan gerçekler birir ortaya çıksın. Meclis'te her düşünce hür bir şekilde ifade ediliyor. Bu konuşmalar eyleme dönmezse hiç kimsenin kimseye bir şey söylemeye hakkım yok. Türkiye'de siyasi katılım yolları sonuna kadar uçaktır. 


Seçilmişlik sıfatı, seçilmiş olmak kimseye suç işleme, yahutta terörle içiçe girme hakkı vermez. Hiçbir vekil, milletten aldığı irade ve yetkiyi milletin aleyhine terör örgütlerinin lehine kullanamaz. Milletin vekili siyaseti kalkan olarak kullanıp, terörle içiçe olamaz. Devletin milletin parasını teröre peşkeş çekemez. Milli iradeyi tanımayanı millet hiç tanımaz! Şimdi de bu vekiller kalkmış diyor ki, yasama faaliyetlerini durduruyoruz. Millet sizden yasama değil terör faaliyetlerinizi durdurun dedi, yanlış anladınız. Milleti bile anlamamışsınız. Türkiye bir hukuk devletidir. Bu ülkede vatana ve millete ihanet asla karşılıksız kalmaz. Kimse millete karşı haddini aşmasın, millete rağmen terör siyaseti yapamazsınız. 

Bir de ana muhalefet partisi CHP var. Alelacele açıklama yapıyorlar. Türkiye terörle amansız mücadele yapıyor. Ne oldu da hafta sonu programını iptal edip toplanıyorsunuz. Yaptıkları açıklama tam bir siyasi basiretsizlik örneği. Milletvekillerinin tutuklanmaszı anayasa aykırıdır, otoriter rejim terkedilmelidir, terör, PKK, DEAŞ terör örgütlerine, sayın Cumhurbaşkanımızın bu örgütlere yardım ve yatlık ettiğini söyleycek kadar kepaze bir iş olamaz. Üniversite öğrencilerinin kapı önünde okudukları boykot bildiri gibi. Siz ana muhalefet partisisiniz, iktidar alternatefisiniz, bu kafayla sittin sene iktidar olamazsınız. CHP bu lidrisinin her satırıyla sanki terör örgütünün ayağını kaldırdığı yere ayağını bastı. CHP'nin terör örgütlerini her fırsatta mağdur gösterme çabasını anlayabilmiş değiliz. CHP'nin kullandığı dil Türkiye'yi küresel düzlemde zayıf düşürenlerin kullandığı dille aynı. CHP Türkiye'ye, millete muhalefet ediyor. 

Seçimle gelen seçimle gider. Hoppala bak ne diyor CHP'liler Adnan Menderes seçimle geldi, Merve Kavakçı da seçimle geldi, Meclis'e sokmadınız değil mi? Ama o şimdi Meclis'te, değerlerinden, inançlarından taviz vermeden Meclis'te. İşte demokrasi bu. Seçimle gelen Erbakan'a tankları gösterdilerse AK Parti de tankları gösterenlere cevabını verdi. Seçimle gelen seçimle gider lafı terör örgütlerinin Türkiye'ye meydan okuduğu zeminde siyaseten anlamsızdır. Elbette seçimle gelen seçimle gider. Cinayet odaklarıyla dünyanın hiçbir yerinde bir siyasetin ilişkisi kabul edilemez. Seçimle gelen seçmenin iradesine saygılı olur, terörü methedemez, işbirliği yapamaz. Terör örgütleriyle içli dışlı olamaz. Ortada ciddi iddialar var, bu iddialar araştırılacak sonucu mahkemeler verecek. 

HDP'lilerin PKK'yla uzantılarıyla, Kandil'le açık açık beyanları ortadadır. Bazı belediyelerin terör örgütüne açıktan destek verdikleri de bir sır değildir. Sayın Kılıçdaroğlu bunların suç olmadığını mı düşünüyorsunuz, açıkça söyleyin. Bunca insan teröre kurban gitti. Siz şehit ailelerine bunu nasıl izah edeceksiniz? Milletimiz artık kimin ne olduğunu biliyor. Her türlü terörü lanetliyor, ne yazık ki bir tek CHP bu şuuru gösteremiyor. CHP'ye oy verenler partilerin terör örgütüne müzahirliğinden son derece rahatsızlar. Yenikapı ruhunu bozmaya CHP'nin de gücü yetmez. Biz AK Parti hükümeti olarak herşeye rağmen demokrasiyi, hukukun üstünlüğünü savunmaya devam edeceğiz. Tüm terör örgütleriyle mücadelemiz amansız bir şekilde sürecek. 


Avrupa Demokrasi ve İnsan Hakları konusunda dünyaya ders vermeye çalışan Avrupalı dostlarımız maalesef konu terör örgütü olunca sus pus oluyorlar. Avrupa'daki terör örgütlerine bazısına göz kırparak tam bir çifte standartla demokrasiyi gözardı ettiler. 15 Temmuz gecesi Avrupa sınıfta kalmıştır. Kendilerini ileri demokraside görenler 15 Temmuz günü demokrasi dersinden sınıfta kaldılar. Türkiye'nin yanında saf tutacaklarına onları koruyup, fazla hırpalanmamaları yönünde nasihatta bulunmuşlardır. Avrupa Parlamentosu duvarlarında PKK'lı teröristlerin fotoğrafları boy boy gösteriyor, meydanlarda açıkça terör propagandasına zemin hazırlanıyor. 

Orada yapılan mitinge Cumhurbaşkanımızın video konferans sistemiyle katılmasına mahkemeden yasak geldi. Aynı Almanya mitinginde Cemil Bayık'ın konuşmasına ses çıkarmadı. İşte Almanya'nın çifte standarları ortadadır. Bir yandan PKK terör örgütü diye karar alıyorlar, diğer yandan da gereğini yapmıyorlar. Meclis kararıyla dokunulmazlıkları kaldırılan milletvekilleriyle ilgili yaygarayı kaldırıyorsunuz ama 35 yaşındaki bir annenin göz dönmüş PKK'lıların saldırısıyla hayatını kaybetti. Ey Avrupalılar bu size bir şey iade etmiyor mu? Terör saldırısı hakkında sizlerden bir kınama bile duymadık. Biz türkiye olarak AB ilişkilerimizi olumlu yönde sürdürmek taraftarıyız; ancak Avrupa çifte standardı artık terketmelidir. 

Bizi hukuka saygılı olmaya çağıranları hukuka saygılı olmalarını bekliyoruz. Avrupa ırkçılık, islam düşmanlığı konusunda hiç iyi bir yere gitmiyor. AB bu hastalıktan Türkiye'ye ilişkileriyle kurtulabilirler. Avrupa Parlamentosu, Avrupa Komisyonu bir ilerleme raporu yayınlanacak. Avrupalı dostlarımızdan bir kez daha isteğimiz şudur: Önyargılardan arınmış, Türkiye'nin siyasetine, toplumsal gerçeğine uygun bir rapor görmek istiyoruz. Umarız bu rapor şu ana kadar talihsiz açıklamaları ihtiva eden bir rapor olmaz. Yatırım yapacak herkes için Türkiye bugün güvenli bir liman haline gelmiştir. 14 yıl sonra hala kendimizi yolun başındaymış gibi görüyoruz. Bu azimle çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Türkiye taşıdığı büyük ekonomik potansiyelle, millet desteğiyle önümüzdeki nice 10 yıllara da inşallah damgasını vuracaktır. Türkiye'nin 15 Temmuz'dan sonra bir değerlendirme kuruluşu notunu alelacele düşürdü. S&P bu not düşürmenin hiçbir teknik, ekonomik, bilimsel tabanı ve gerekçesi yoktur. Şimdi aynı değerlendirme kuruluşu bu kararından döndü. Türkiye bu seviyelerin çok çok üzerindedir. O günlerde dedik ki, 'Bu alınan karar alelacele alınmış siyasi bir karar niteliğindedir'. Neyse ki biraz şimdi düzelmiş gözüküyor. İnşallah bundan sonraki kararlarında aynı basireti göstermeye devam ederler. Amacımız hizmetlerin kalitesini arttırmak daha iyisini nasıl yapılacağını ortaya koymaktır. Bu hafta içerisinde anayasa değişikliği konumuz var. Anayasa değişikliği konusunda da bir adım daha atıyoruz. Bu hafta siyasi partilerle görüşmelerimizi tamamlayıp, son şeklini vereceğiz. İnşallah bütün partilerimizin katılımıyla bu değişikliği gerçekleştirir, artık bu tartışmayı ülkenin, milletin gündeminden çıkarırız. Millet artık bu tartışmalardan bıktı usandı. Millet hizmet bekliyor, işinin görülmesini, yaşamının kolaylaştırılmasını istiyor, kayıkçı kavgalarını dinlemek istemiyor. Bunun yolu da en büyük dönüşüm anayasa değişikliğini yapmaktan geçiyor. Sistemle ilgili yapacağımız değişiklikle inşallah artık bir daha Türkiye koalisyon dönemlerini tarihe gömmüş olacak. Artık koalisyon yok. Her zaman tek başına güçlü siyasi irade olacak. Türkiye'nin bekası, birliği ve beraberliği için tek başına siyasi irade olmazsa olmazdır. 

 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —