BaşbakanBinali Yıldırım, AK Parti 114. Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda terörle mücadele ve yeni anayasa konusunda önemli değerlendirmelerde bulundu.
Bugün 79 milyon vatandaşımız adına buradayız. Beraberiz. Türkiye büyük bir mücadele içerisinde. terörle mücadelemiz, hem kendi topraklarımızda, hem de sınırlarımızın ötesinde devam ediyor. Bu nedenle zaman zaman şehitlerimiz oluyor. Dün maalesef Furat kalkanı Operasyonu'nda 14 yiğit evladımızı şehit verdik. Yaralılarımız var. Şehitlerimizin ailelerine Allah'tan rahmet, gazilerimize acil şifalar diliyorum.
BU BİR BEKA MÜCADELESİDİR
Dünyanın baş belası terör insanlığa karşı içlenen bir suçtur. Terörle mücadele Türkiye'nin beka mücadelesidir.. Birlik ve bütünlüğümüz her zaman muhafaza edeceğiz. Terörün Türkiye'yi vesayet altına almasına asla izin vermeyeceğiz.Terör karşısında birliğimizi, beraberliğimizi sonuna kadar koruyacağız.
AK PARTİ 79 MİLYONUN PARTİSİDİR
Bugün 114. kez bir araya gelmemiz AK Parti'de istikrarın önemini bir kez daha vurguluyor. Sizlerle beraber olmak aslında milletimizle beraber olmak anlamına geliyor.AK parti iktidarının ülkemize kazandırdıklarını sizler iyi biliyorsunuz. Biz AK Parti olarak bu millete olan borcumuzu hizmet olarak ödeyen bir partiyiz. Bu muhteşem kadro Türkiye'nin yüzünü ağartan yegane kadrodur. AK Parti 79 milyon Türkiye'nin partisidir.Bugün milletimizin duası ve desteği ile bayrağı bugün yine biz taşıyoruz.
TERÖR DÜNYANIN BAŞININ BELASI
Terör örgütleri canları yandıkça asimetrik eylemlere başladılar. Son olarak Rusya büyükelçisine yapılan alçakça suikast ve Almanya'daki saldırı tüm dünya için terörü tekrar değerlendirme şartı sunuyor. Hiç bir ülke teröre karşı biz güvendeyiz diyemeyiz. terör dünyanın başının belası. Türkiye'nin karşı karşıya kaldığı bu saldırıları sadece Türkiye'nin sorunu olarak görmek fahiş bir hatadır. Irak ve Suriye'deki saldırılar sadece Türkiye'yi etkilemiyor. Sizin teröristiniz kötü benimki iyi anlayışı terörün iyice azmasına sebep olmaktadır. Biz teröre karşı her türlü işbirliği yapmaya hazırız.
HALEP'TE40 BİN SİVİL TAHLİYE EDİLDİ
Güney sınırlarımızda ciddi bir kaos var. Halep'te yaşanan insanlık dramı tüm dünyanın gözleri önünde cereyan ediyor. Ama dünya yine sağır, kör, dilsiz. Türkiye her zorluklara rağmen bu vahşete sessiz kalmadı. STK'larımız, Kızılayımız, AFAD yetkililerimiz gecikmeden oradaki mazlum, masum, mağdur insanlara yardım ellerini ulaştırdılar. Parti teşkilatlarımız, belediyeler yardımları ulaştırmada seferber oldu. Biz muhataplarımızla çok yoğun görüşmeler yaptık ve ateşkesin gerçekleşmesini sağladık. Bugüne kadar 40 bin civarında sivil ateşin içinden alınıp emniyetli bölgelere sevk edildi. Bu kolay olmadı. Bölgede savaşın bitmesini istemeyen , bu işi bir sektör haline getirmiş unsurlar he fırsatta barışa kurşun sıkmak için gereken her türlü çabayı gösterdi.Tahliyelerin sağlıklı bir şekilde yapılması için çalışmalarımız devam ediyor. Biz inancımızın, insanlığımızın gereğini yapıyoruz.
TÜRKİYE ARTIK ÜSTÜNDE TEZGAH KURULACAK ÜLKE DEĞİL
Evvelsi gün dünyanın en önemli, mühendislik açısından en zor projesini yaptık, iki kıtayı denizin 106 metre altından bir tünelle birleştirdik. Bu proje daha bitmeden kendi alanında 5 tane uluslararası ödül kazandı. Dünyada yaprak kıpırdamazken, Türkiye bir yıl içerisinde ardı ardına iki köprü ve bir tüneli hizmete aldı. Ecdadımız Fatih Sultan Mehmet gemileri karadan yürüttü, onun torunları Recep Tayyip Erdoğan ve arkadaşları da trenleri ve arabaları da denizin altından geçirerek onların yolundan devam ediyor. Biz ecdadımızla gurur duyuyoruz, geçmişimizle gurur duyuyoruz.Ekonomide, siyasette, hukukta, eğitimde, altyapıda, sağlıkta, hayatın bütün alanlarında vatandaşlarımızın hayat kalitesini yükseltmek bizim şiarımız oldu, birçok hizmet devreye aldık. Bu başarıda şüphesiz gönül gönüle yürüttüğümüz her bir arkadaşımızın emeği var. Bugüne kadar her bir vatandaşımızın derdiniz kendi derdimiz olarak gördük, bundan sonra da farklı olmayacak. Amacımız birlik ruhunu temsil etmek. Bu muhabbeti kimse bozamaz, birliğimize zarar veremez. Türkiye artık karanlık tezgahlar kurarak teslim alınacak ülke değildir. Türkiye artık şer odaklarının ayrıştırabileceği bir ülke değildir. Biz kendimiz için değil, ülkemiz, milletimiz için yollara çıktık.
ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ
AK Parti kadroları olarak siyaseti hizmet aracı olarak gördük. Bir anayasa meselesi var. Bu anayasa konusu son 50 yıldır Türkiye siyasetini meşgul eden bir konudur. 1980 darbesinden kalma bir vesayet anayasısından kalma, Türkiye'nin bugünkü ihtiyaçlarını karşılamak mümkün olmuyor. Bu anayasanın değişmesi konusunda görüş ayrılığı yok. Bütün partiler 2002'den bu yana yeni bir anayasa vaadi hep oldu. Öncelikli olarak iktidara geldiklerinde darbe anayasasını değiştirecek ve Türkiye'nin ihtiyacı olan bir anayasa yapacaklarının sözünü verdiler. Bugüne kadar derli toplu anlamlı bir değişikliği gerçekleştirilemedi. 2007'de 367 icadı ve bunun üzerine Cumhurbaşkanı'nı Meclis'in seçememesi ve partimizin çözüm millette diye anayasada değişiklik yaparak Cumhurbaşkanı'nın millet tarafından seçilmesini sağlayan değişikliği yaptı. Daha sonra yargı darbesi oluşturmaya çalışanların bu hamlesine karşı önemli düzenlemeler öngören değişikliği de AK Parti iktidarında gerçekleştirdik. Son yılların en fazla tartışılan konusu, Türkiye'de hükümet yönetim sisteminin kalıcı istikrarı sağlamadığı, bu nedenle yönetimde, yönetim sistemini de içeren değişikliğin gerçekleşmesi tüm yönlerince tartışılıyor. Halkın tamamı artık bu konunun gündemden kalmasını bekliyor. Siyaset sorun üretme değil, siyaset sorun çözme yeridir. AK Parti sorunları torunlara bırakmadan çöze çöze bugünlere gelen partinin adıdır. Bu sorunu da çözmek bu kadrolara nasip olacak.
YİNE MOSMOR OLDULAR
Siyaset sorun üretme değil, çözme yeridir. AK parti sorunları torunları bırakmadan çöze çöze bugünlere gelen partinin adıdır. Bu sorunu da çözmek inşallah bu kadrolara nasip olacak. 15 Temmuz sonrası parti liderleri olarak bir araya geldik ve bu anayasa mevzusunu konuştuk. 3 parti olarak anayasa değişikliği konusunda bir çalışma yaptık ve 7 maddede mutabakat sağlandı ama bu 7 madde bizim istediğimiz değişiklikleri içermiyor. Bu görüşmeler sonuna varmışken Ekim ayı sonunda sayın Bahçeli bir çıkış yaptı ve dedi ki bu mevcut sistem artık böyle devam etmez. Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi ile ortaya çıkan durum anayasa ile uyumlu hale getirilmeli. Biz he ne kadar parlamenter sitemi tercih etsek de bu sorunu çözmek için AK Parti ile müzakereye hazırız. Bunun üzerine 3'lü devam eden görüşmeleri 2 parti olarak sürdürdük. İlk görüşmemiz 10 Kasım'da bu işin çerçevelerini çizdik ve şimdi Meclis'e verdik. şimdi artık görev Meclis'te. AK parti'de falan imzalayacak, filan imzalamayacak dediler ama biz 316 imza ile teklifimizi verdik. AK parti üzerinden plan yapanlar yine mosmor oldu.
HERKES ANLADI, KILIÇDAROĞLU ANLAMADI
Hükümet sistemi değişiyor. Cumhurbaşkanı var, Cumhurbaşkanı'nın bakanlar kurulu, kabinesi var, bir de Meclis var. Aynı günde yapılan bir seçim var, belediye başkanlığı seçimi gibi. Bu getirilen sistemde bunun aynısı. Cumhurbaşkanı'nın seçiyorsunuz ve Meclis üyelerini de aynı anda seçiyorsunuz. Dolayısıyla bir günde seçimi tamamlıyorsunuz. Cumhurbaşkanı yüzde 50'nin altında kalırsa iki hafta sonra yeniden seçim yapmak ihtiyacı olabilir.Herkes anladı ama Sayın Kılıçdaroğlu bir türlü anlamıyor. Sayın Kılıçdaroğlu, Kemal bey, Türkiye'nin rejimi belli. Cumhuriyet. 1923'te bedel ödedik, İstiklal Harbi'ni kazandık, rejimi değiştirdik, adını Cumhuriyet koyduk. Bu tarihte kaldı, o mesele 1923'te bitti. Şimdi artık yönetim ihtiyaçlarımızı karşılayacak, istikararı esas alan hükümet sisteminden bahsediyoruz.
BİZİMKİ CUMHURBAŞKANILIĞI SİSTEMİ
Bizimki Cumhurbaşkanlığı sistemi, sistemin adı Cumhurbaşkanlığı sistemidir. İki irade birbirine karşı bir nüfuzu yok, üstünlüğü yok. Vatandaş diyor ki, sen memleketin işini yapacaksın. Meclis'e de diyor ki, sen de Cumhurbaşkanı'nın ihtiyacı olan kanunları çıkar, memleketin huzuru, güvenliği için, demokrasimizin gelişmesi için gerekli kanunları çıkar. Yetmez Cumhurbaşkanı ve ekibini de takip et, verilen yetkileri doğru kullanıyor mu, bütçeyi yerli yerinde harcıyor mu... Olay bu. Birisi Meclis, birisi Cumhurbaşkanı. Hiç kafa karıştırmaya gerek yok, diktatörlük geldik, gitti. Diyelim ki anlaşamadılar, bir kriz olursa, o krizi yaşamak mecburiyetinde değil Türkiye. Cumhurbaşkanı'na seçime gitme yetkisi veriyor. Otomatik olarak Meclis de gidiyor. Meclis'e seçim kararı alma yetkisi veriyor. Dolayısıyla ikisi birbiriyle anlaşacak. Cumhurbaşkanı yürütmeyle ilgili, icraatlarıyla ilgili her türlü kararı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'yle alıyor. Bunların istisnası var. Kişi hak ve hürriyetleriyle düzenlenemez, anayasada kanunla düzenlenmesi öngörülen alanlarda kararname düzenleyemiyor. Kanunla kararname arasında uyumsuzluk varsa kanun esas alınıyor. Burada da yasama yetkisini ön plana alan bir mantıkla hazırlanmış. Bu kararname ile eyaletler, fedarasyonlar kurabilir. Anayasa'nın başında yazıyor, üniter devlet yapısı var, toprak bütünlüğü bağımsız, demokratik, laik sistemden bahsediyoruz.
BAHÇELİ'YE TEŞEKKÜR
Bunlar varken nasıl böyle bir şey icat ediyorlar... 367 gibi bir şey. Türkiye ülkesiyle, milletiyle bir bütündür, toprak bütünlüğünü bozacak yapılanmaya izin verilemez. Biz bu mücadeleyi niye yapıyoruz, niye şehit kanlarımızı döküyoruz? Ülkemizin birliği, bütünlüğü için yapıyoruz. Hiçbir zaman mükemelere erişmeyi düşünmedik. Mükemel iyinin düşmanıdır. Sayın Bahçeli'nin dirayeti, ülke için gösterdiği hassasiyet, siyaset üstü, ülkenin geleceği konusundaki duruşu önemliydi. AK Parti Grup Başkanı olarak kendisine teşekkür ediyorum. Ay sonuna kadar ocak ilk haftasına kadar görüşmeler tamamlanacak. Sonraki süreci biliyorsunuz.
MEYDANLARA İNİYORUZ
Anayasa Meclis'te inşallah Genel Kurul'da da görüşülüp kabul edilecek ama iş bitmiyor. Milletvekillerinin işi, biraz yorulacaklar ama birinci bölümü bitmiş oluyor. Sonra hepimzi meydanlardayız, vatandaşlarımıza, milletimize ne yapmak istediğimizi en iyi şekilde anlatacağız. Bu anayasa, koalisyonlar dönemini kapatıyor. Türkiye'de 60'tan bu yana 45 hükümet kurulmuş, normal şartlarda 15 hükümet kurulması gerekiyor