Tarih: 29.12.2016 15:45

Gözütok: Kaybedecek dördüncü bir neslimiz yok!

Facebook Twitter Linked-in

ŞAKİR GÖZÜTOK'UN BUGÜNKÜ YAZISI

Cumhuriyet kurulduğunda, çoğu savaş mağduru, sakat ve malul on üç milyonun biraz üzerinde bir nüfusa sahiptik.

Bir toplumun geleceği, emek gücü ve dinamizmi, yetiştirdiği genç nüfusla ölçülür. Bu bakımdan en şanslı ülkelerden biriyiz ve bu yüzden Avrupa?yı bekleyen en büyük musibetin yaşlı nüfus olduğu söylenir.

1970?li yıllara geldiğimizde gittikçe artan genç bir nesle sahip olduğumuz için geleceğimize umutla bakar olmuştuk. Ancak tam da o sıralarda meşum bir plan devreye sokulmakta gecikmedi. 

Batının bazı menfaatlerini yeniden tesisi uğruna, gençlerimiz bir birine kırdırıldı. Sağ-Sol çatışması adı altında, yaklaşık beş bin üretken, dinamik, heyecanlı ve fedakâr gencimizi toprağa verdik. Niçin? Sadece Kenan Evren Başkan olsun diye mi?

Dönemin İkinci Ordu Komutanı Orgeneral Bedrettin Demirel?in ağzından kaçırdığı şekliyle, ?darbenin olgunlaşması için iki yıl beklenmişti.? Zira Amerikalıların ?bizim çocuklar? dediği askerlerin iktidara gelmesi için bu kurbanlar gerekliydi.

Bu sadmeyi yeni atlatmıştık ki, çok geçmeden PKK terörü devreye sokuldu. Günümüze kadar resmi kayıtlara geçmiş yaklaşık kırk bin insanımız, bu belayla heba edildi. Bunların da çoğu genç ve enerjik neslimizdir.

Enerjilerini Türkiye için kullanması gereken bu çocuklarımız, maalesef Türkiye?ye kurşun sıkmak üzere kandırılıp bize karşı dizayn edildiler.

Her defasında gençlerimizi bizden çaldılar, sonra üstümüze saldılar.

En son 15 Temmuz 2016 alçak FETÖ kalkışmasıyla, yıllardır üzerinde titizlikle çalışılan ve uygulamaya konulan sinsi bir planla bu memleketin en zeki ve üretken nesli, bizden koparıldı, bize karşı kullanıldı ve devre dışı bırakıldı.

Her defasında, bir bahane ile çocuklarımız ellerimizden alırlar, ellerinize lanet olası silahlarını tutuşturup namlularını bize çevirtirler.

Türkiye, bir daha kendi elleriyle yaralanmak ve ölmek istemiyorsa, mutlaka başta eğitim sistemi olmak üzere gençlere yönelik bütün plan ve projelerini revize etmeli ve yeniden yapılandırmalıdır.

Kültür Bakanlığı, kültürün folklor ve tiyatrodan ibaret olmadığını anlamalı, okuma temelli, bilgi ve ahlâk esaslı yeni uygulamalar devreye sokmalıdır.

Kültürümüzü ve inançlarımızı gençlerimize sağlam kaynaklar ve sağlıklı ellerle aktarmanın yeni yollarını bulmalıyız.

Milli eğitim, artık ismine yakışır milli bir yapıya büründürülmeli, sağlıklı bir genel eğitim ve nitelikli bir dinî eğitim uygulanmalıdır.

Laikliğin elden gideceği histerisi terk edilmelidir. Laiklik bazı insanlara pek çok hürriyeti bahşedebilir, ama niteliksizlik insan ve cehalet hürriyetini asla!

Zira kaybedecek dördüncü bir neslimiz yok, daha doğrusu buna tahammülüz de yok.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —