Tarih: 31.12.2016 17:08

Türkiye ile ABD arasında FETÖ çıkmazı

Facebook Twitter Linked-in

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın geçen hafta 'ABD'nin PYD/PKK, YPG ve DEAŞ dahil Suriye'de terör örgütlerini desteklediği' yönündeki eleştirisi, Obama yönetiminde adeta 'soğuk duş' etkisi yaptı.

ABD'nin Ankara Büyükelçiliğinin 'ABD, YPG'ye silah vermiyor. Nokta' şeklindeki açıklamasına Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun, 'ABD, YPG'ye silah veriyor. Nokta' diye cevap vermesi, ipleri biraz daha gerdi.

ABD'NİN PYD'YE DOĞRUDAN SİLAH DESTEĞİ 2015'TE BAŞLADI

ABD ile Türkiye arasındaki gerilimi tırmandıran 'PYD'ye silah temini' tartışması yeni gibi gözükse de, aslında ABD'nin PYD/PKK unsurlarına silah ve mühimmat yardımı 2015 yılına uzanıyor.

ABD öncülüğündeki DEAŞ karşıtı uluslararası koalisyonun PYD/PKK ve onun askeri kolu olan YPG'ye, 2014'ün sonlarında DAEŞ'in Kobani kuşatması sırasında ilk kez hava desteği verdiği biliniyor.

İlk silah yardımının da 2015 yılı ocak ayında Kobani'ye havadan paraşütle indirerek yapıldığı açıklandı. Ancak ABD'nin DEAŞ ile mücadeleyi bahane ederek örgüte silah ve eğitim desteğini rutin hale getirmesinin, 2015'in sonlarına denk geldiği belirtiliyor.

ABD'nin Suriye'de ılımlı muhalif gruplar için başlattığı 'eğit-donat programının' sadece 154 mezun vermesi, bunlardan bir kısmı da silah ve mühimmatlarla Nusra Cephesine katılması üzerine Beyaz Saray, 2015 Eylül ayında programı askıya aldığını açıkladı.

YENİLENMİŞ 'EĞİT-DONAT' İLE SDG AYNI DÖNEME DENK GELİYOR

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) birkaç hafta sonra yeni bir 'eğit-donat programı' başlattığını duyurdu. Pentagon, taramadan geçen gruplara DEAŞ'a karşı kullanmak üzere mühimmat vereceğini ve performans esaslı olarak mühimmat takviyesinin devam edeceğini ilan etti.

Bu gelişmeyle eş zamanlı olarak PKK'nın Suriye kolu PYD de, küçük gruplardan oluşan Suriye Demokratik Güçleri (SDG) adında bir koalisyon kurduğunu duyurdu.

ABD ilk mühimmat paketini 15 Ekim 2015'te havadan paraşütle attıktan sonra örgüt, ABD ordusunun indirdiği mühimmat ve silahlardan bir kısmını aldığını, sosyal medya üzerinden tüm dünyayla paylaştı.

Bunun yanı sıra Obama yönetimi, ekim ayının sonunda 50 kişilik bir özel kuvvetler birliğini Suriye'nin kuzeyine DEAŞ'a karşı savaşan gruplara taktik eğitimi için konuşlandıracağını açıkladı.

Bu gelişmeler 2015 yılının sonundan itibaren Washington-Ankara hattındaki iplerin gerilmesine neden oldu. Türkiye'den gelen eleştirilere karşı Amerikalı yetkililer ısrarla 'örgüte silah vermediğini, SDG şemsiyesi altında DEAŞ'a karşı savaşan Suriye Arap Koalisyonu adında bir gruba mühimmatı verdiğini' savundu. Ancak Suriye Arap Koalisyonu diye bir grubun varlığı ilk kez o zaman duyuluyordu. Yerel kaynaklar da böyle bir grubun varlığından haberdar değildi.

MCGURK'ÜN KOBANİ ZİYARETLERİ

Şubat ayında Obama'nın DEAŞ ile Mücadele Özel Temsilcisi Bret McGurk'ün örgütün Kobani'deki kampını ziyaret etmesi, ABD'nin Suriye politikasında düştüğü çelişkilere bir yenisini ekledi.

Bu ziyaret üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, Obama yönetimini sert bir dille eleştirerek, Washington'a 'terör örgütleri ile NATO müttefiki arasında bir tercih yapması' çağrısında bulundu.

Ancak McGurk, 19 Mayıs'ta örgütün Suriye'deki kamplarını ikinci kez ziyaret ederek, Obama yönetiminin PYD/PKK'ya desteğini bir kez daha ortaya koymuş oldu.

Yaz aylarında ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı Komutanı Orgeneral Joseph Votel'in de PYD kamplarını ziyaret ettiği öğrenildi.

CARTER, PYD'YE YARDIM YAPILDIĞINI KABUL ETTİ

Pentagon her seferinde PYD/PKK'ya ve uzantılarına silah vermediğini iddia etse de Savunma Bakanı Ash Carter, nisan ayında Kongre'deki bütçe toplantısında Güney Carolina Senatörü Cumhuriyetçi Lindsey Graham'ın ısrarlı soruları üzerine 'PYD'nin PKK'nın Suriye'deki uzantısı olduğunu' ve 'ABD'nin bu gruba askeri yardım yaptığını' kabul etti.

ABD'DEN FIRAT KALKANI'NA SINIRLI DESTEK

PYD'yi silah sevkiyatları ve binlerce hava saldırısıyla DEAŞ'a karşı destekleyen ABD'nin Türkiye'nin Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ile 24 Ağustos'ta başlattığı Fırat Kalkanı Harekatı'na sadece 100 hava saldırısıyla destek verdiği öğrenildi. Bu hava desteği de ÖSO, DEAŞ'tan Dabık şehrini alıp El-Bab'a ilerleyince durduruldu.

Pentagon'un El-Rai (Çobanbey) ve Dabık'ın alınmasına yardımcı olmak için gönderdiği 100 kişilik Özel Kuvvetler Birliği de kısa bir süre sonra geri çekildi.

ABD'nin bu 'çifte standartlı' tavrı, 'Obama'nın DEAŞ ile mücadelede samimi olmadığı' şeklindeki eleştiri ve yorumlara neden oldu.

TÜRK-AMERİKAN İLİŞKİLERİNİN İKİNCİ DÜĞÜMÜ FETÖ

Türkiye'nin FETÖ ile mücadelesi devam ederken, örgütün 15 Temmuz darbe girişiminde bulunmasıyla gözler FETÖ elebaşı Gülen'e ev sahipliği yapan ABD'ye çevrildi.

Kanlı darbe girişimi devam ederken, ABD'den ilk açıklama Dışişleri Bakanı John Kerry'den geldi. Moskova'da yaptığı açıklamada 'Türkiye'de huzur ve istikrarın devamı' temennisinde bulunan Kerry'nin darbeye karşı demokratik olarak seçilmiş hükümetin yanında durduğuna dair herhangi bir ifade kullanmaması dikkatlerden kaçmadı.

Nitekim gecenin ilerleyen saatlerinde Türkiye'de başta silahlı kuvvetler olmak üzere hiç kimsenin darbe girişimine destek vermediği anlaşıldıktan sonra önce Obama'dan, daha sonra da Dışişleri Bakanlığından Kerry adına ikinci açıklama geldi. Her iki açıklamada da ABD'nin 'seçilmiş hükümetin yanında olduğu' ve 'darbe girişimini kınadığı' kaydedildi.

ABD Dışişleri Bakanlığının Türkiye tarafından FETÖ elebaşının iadesi için gönderilen belgeleri 'yetersiz' bulması, Ankara tarafından sert tepkiyle karşılandı.

Tüm bunlara ek olarak ABD Merkez Komutanlığı (CENTCOM) Komutanı Joseph Votel'in 'ABD'nin dostu bazı subayların tutuklandığı' açıklaması, iki ülke arasındaki tansiyonu daha da yükseltti.

ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden, darbe girişiminden 45 gün sonra Türkiye'yi ziyaret etti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'a 'ziyaret etmekte geciktikleri için üzgün olduğunu' ifade etti.

Biden'ın, ziyaret sırasında, ABD Adalet Bakanlığından bir grup uzmanın Türkiye'ye gelip Adalet Bakanlığı yetkilileriyle iade dosyaları üzerinde çalışacaklarını açıklaması ilişkilerin nispeten yumuşamasını sağladı. Ancak zaman içinde bu konuda dikkate değer bir mesafenin kat edilememesi, Ankara'da 'ABD'nin iade konusunda samimi olmadığı' şeklinde yorumlandı.

BOZDAĞ'IN WASHINGTON TEMASLARI

Ankara'nın konuya verdiği önemin bir göstergesi olarak ilk kez bir Adalet Bakanı ABD'yi ziyaret ederek mevkidaşıyla 'iade talebini' yüz yüze görüştü.

Ekim ayı sonunda gerçekleşen ziyarette Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Washington'da ABD Adalet Bakanı Loretta Lynch ile baş başa bir görüşme gerçekleştirdi. Bozdağ, temaslarını, 'Bu konunun Türkiye için öneminin birinci ağızdan ilgili muhatabına iletmek için geldik.' sözleriyle değerlendirdi.

Türkiye'nin bu süreçte ABD'ye 4 iade dosyası ve geçici tutuklama talebi göndermiş olmasına rağmen tutuklama talepleri yerine getirilmemekle birlikte, bu konuda yöneltilen sorulara ABD'li yetkililer 'iade dosyalarını incelemeye devam ediyoruz' şeklinde cevap vermekle yetindiler.

Trump'ın görevi devraldıktan sonra FETÖ ve PYD konularında belirleyeceği tavrın, Türk-Amerikan ilişkilerindeki yeni istikameti önemli ölçüde tayin edeceği belirtiliyor.

.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —