Bir ülkenin, bir insanın ? Milli Mefkûresi? ne olmalıdır?
Ülke olarak, insan olarak bir ?Milli Mefkûremiz? var mı?
Uzun zaman önce böyle bir yokluğumuz ve yoksunluğumuz olduğunu düşünür için için üzülürdüm lakin artık öyle düşünmüyorum şükürler olsun... Vatan adlı nazlı gelin için göz kırpmadan toprağa düşen şehitlerimizi gördükçe hala bir ?kızıl elmamız? olduğu için şükrediyorum. Ya zor zamanlarda herkes ?bana ne? deyip kaçıp gitseydi?
Ya ölümden korkup saklansaydı vatanı emanet ettiklerimiz? Yok mu böyle ülkeler? Hemen teslim bayrağını çekip vatanı teslim eden ne çok ülke gördük!
Şehitlerimizi şükranla anarken onları yetiştiren sevgili annelerimizin ellerinden öpüyoruz. Vatan için ölmek bir mefkûre, bir iman ve bir ahlak işidir. İzmir?de şehit düşen kahraman polisimiz ve daha binlercesi olmasaydı bu vatan bunca ihanete, bunca haine ve bunca hengâmeye rağmen böylesine dimdik ayakta kalabilir miydi?
Türkiye kurtuluş savaşından sonra belki de son yüz yılın en büyük ihanet tazyikiyle karşı karşıyadır. Bu kadar haini yetiştirip emzirenler de ne yazık ki yine anneler! Kadın bir ülkenin mayasıdır. Birileri hain emzirirken birileri de yurdu yaşatmak için yiğit ve kahraman büyütür! Hayme Anaların, Banu Çiçeklerin, Sümeyye Can anaların yüzü suyu hürmetine bu ülke hala ayakta ve dimdik durmaktadır.
Bu vatan sevdası genetik bir sevdadır. ?Milli Mefkûre? işte bu yüzden çok önemlidir. Bir milli mefkûresi, tasası, derdi olmayan insanın kalbi ne yaparsanız yapın vatan, millet, bayrak, din sevgisiyle dolmaz, çarpmaz ve hissetmez, saygısı da olmaz. O tip insanlara bunu anlatamazsınız bile!
Hüseyin Nihal Atsız ne güzel anlatmış bunu:
?Mefkûreler âleminde olunca kıtlık
Kafaların içerisinde başlar çıfıtlık?
Kafası çıfıt çıfıt olmuş vatan hainlerine bayrağın renginin kan kırmızı olduğunu da anlatamazsınız, vatan sevgisinin imandan olduğunu da? Her gün bir şehrimizde bir eylem yaparak bu milleti sindireceğini sanan aciz zavallıların, alçakların, gafillerin ve ahmakların bilmediği bir şey var: Bu milletin tarihini de, milli hasletlerini de, moral değerlerini de bilmiyorlar. Bu gafiller bu milletin gerçek bir ?Millet? olduğunu da bilmiyorlar. Cihan imparatorlukları kurmuş bir genetiğin mirasçısı olan bu aziz milletin her şeyi unuttuğunu sanıyorlar.
Oysa bu millet sessiz ve derinden gider! Mazi şereftir bilene! Zamanı geldi mi atar kendini tankların, ağır silahların önüne, söz konusu vatansa, bayraksa, hürriyetiyse, milletiyse ölümlerle eğlenir bu millet!
15 Temmuz bunun şahididir! İşte Büyük ATSIZ söylemiş söyleyeceğini:
?Çekildi mi kılıçlar,
Türk?ün gönlü hoşlanır.
Kağanlığı kurmaya,
Yeni baştan başlanır.?
BÜYÜK TÜRK KAĞANLIĞI veya BÜYÜK TÜRKİYE!
Bir milleti yaşatan, dinç tutan, her dem taptaze olmasını sağlayan güçtür mefkûre. İdeal, ülkü, mefkûre? Ne dersek diyelim bu genetik kodların devamını da sağlayan bir iksirdir bilene.
?Ölümlerden sakınma, meyus olmaktan utan!
Bir kere düşün nedir seni dünyada tutan?
Mefkûresinden başka her varlığı unutan
Kahramanlar gibi sen, ebedi kalmalısın??
Hüseyin Nihal Atsız?ın bu muhteşem dizeleri bizlere ne çok şey anlatıyor. Dünden, bugünden ve yarından ne hatıralar, ne geçitler, ne ufuklar ve ne zamanlar açılıyor önümüzde.
?Savaşmaktan kaçınır, kim varsa alnı kara;
Kan dökmeyi bilenler hükmeder topraklara?
Kazanmanın sırrını bilmiyorsan git, ara,
?Çanakkale? ufkunda, ?Sakarya? toprağında.?
Şu zor zamanlarda diyorum Hüseyin Nihal Atsız gibi büyük bir Türk milliyetçisinin vatana bakışı, şiirleri, gençlere seslenişi, cesareti, mefkûresi belli programlar dâhilinde bütün Türk gençliğine verilse ve anlatılsa ne kadar verimli olurdu? Bir ümit ve dilek diyelim? Ümidimiz her dem diri ve iridir!