Yazarlarımızdan Doç. Dr. Erol Yılmaz, ülkemizin tarihinin en kırılgan, en hassas günlerini yaşadığımız bu günlere dikkat çekti. Yılmaz yazısında düşmanlarımıza 'Evet, çıldırıyorsunuz?Fakat durun, daha çok çıldıracaksınız.
Türkiye, tarihinin en kırılgan, en ateşin günlerini yaşıyor. ?En? nitelemesinin tam ve kesin karşılığını verecek kadar.
Cumhuriyet tarihi boyunca; ne 2. Dünya Savaşı ve bölgemizdeki savaşlar sürecinde, ne de açık ve örtük darbeler döneminde, bugünkü kadar yoğun bir saldırıya maruz kaldı aziz vatanımız.
Bugün yaşadıklarımız, belki belki, Kurtuluş Savaşı?nda yedi düvele karşı verdiğimiz istiklâl mücadelemize benzetilebilir. Bakınız; Çanakkale Savaşı?
Sözde stratejik ortak Amerika Birleşik Devletleri başta olmak üzere, NATO?da birlikte olduğumuz batılı ülkeler PKK, FETÖ ve DAEŞ/ IŞİD ile mücadelemizde yalnız bırakmakla kalmıyor; bir de, arsızca destek veriyor. ABD tarafından teröristlere verilen askeri eğitim ile ağır silahlar dâhil, her türlü silah ve mühimmat desteğini önemle hatırlatırım.
Baksanıza, FETÖ adlı terör örgütünün beyin takımında yer alan ve firari olarak ABD?de bulunan profesör unvanlı terörist, bir Amerikan üniversitesine rektör olarak atanmış.
Neyse? Mebzul miktarda örnek olsa da, gereği yok.
Kafalarını nereye sokarsa soksunlar, her tarafları açıkta. Terör örgütlerini özenle kurdukları ve dönemleri geldiğinde, başta Ortadoğu olmak üzere, dünyayı kana bulamak amacıyla nasıl servis ettikleri gün gibi açık. Canlı canlı, saniye saniye izliyoruz.
Geçelim?
Geçelim ve adları ne olursa olsun, amaçları aynı, yöntemleri çeşitli eli kanlı örgütler aracılığıyla Türkiyemize, gözbebeğimize diz çöktürmeye çalışıldığını görelim. İşte PKK, FETÖ, IŞİD/ DAEŞ, PYD ve diğerleri?
En son İzmir?de yaşadığımız büyük acı? Acı içinde de, destansı bir kahramanlık öyküsü.
Fethi Sekin? Bir saniye bile düşünmeksizin vatanı için canından geçen polis memuru. Yiğit gakkoş?
Mermisi bitene kadar teröristlerle çatışarak, öz canını, belki onlarca cana siper etti. Çocuklar, bebecikler annesiz-babasız kalmasın diye kendi çocuklarını babasız bıraktı. Gözünü kırpmadan, çeşitli teröristlerle ilgili olarak ama, fakat, ancak?lı şerhler düşenlerin aksine, sadece ?ya Allah? diyerek yürüdü kan emicilerin üstüne.
?..
Ey bu örgütleri kuran kravatlı, tayyörlü küresel katiller!
Ey terör ve terörist seviciler!
Ve ey sahibinin kuklası iğrenç teröristler!
Beklemiyordunuz değil mi, böyle bir karşı koymayı?
Korkacağını sanıyordunuz bu aziz milletin? Korkacağını ve ilk birkaç saldırı sonrasında devlet ve millet olarak pes edileceğini.
?Ey küresel patronlar buyurun gelin, ülkemizi siz yönetin; ekonomimizi siz düzenleyin, yine bir milyon dolar için kapınızda yatacağımız bir sistem kurun? vs. diyeceğini.
Olmadı değil mi? Bütün hesaplarınız alt üst oldu. Beklemediğiniz bir karşılık gördünüz.
Darbe gibi, iğrenç ötesi, millet ve demokrasi düşmanı bir yöntemi denediğinizde de, bin yıllık milleti üç saat içinde hizaya getireceğinizi sanıyordunuz, FETÖ adlı uşağınız ve vatan hainleri marifetiyle.
Kadın-erkek, yaşlı-genç, çarşaflı, başörtülü, blucinli, Alevi, Sünni, liberal, sosyalist, milliyetçi, muhafazakâr ayrımı olmaksızın, dağlar gibi yürüdüğünde şehir meydanlarına o koca millet, kanlı köşklerinizdeki dev ekranlar karşısında donup kaldınız ve küçük dillerinizi yuttunuz. Dostlar, ?aşk olsun? derken; siz, ?kahretsin? dediniz?
Bir Ömer Halisdemir çıktı ve ?emredersiniz komutanım; hakkınızı helâl edin? diyerek, kırk yıldır beslediğiniz FETÖ?nün alaşağı edilmesinin yolunu açıverdi. Sonuç mâlum?
Siz vurdukça kenetlendiler, daha da sıklaştırdılar safları? Omuzlarını omuzlarına perçinleyerek yürüdüler, elleri kanlı ağızları salyalı itlerinizin üzerine.
Bugüne kadar birbirine yakın durmayanlar bile, mevzu vatan olunca, her şeyin ve herkesin teferruat derecesine düştüğünü her yeni olayda gösterdiler, gösteriyorlar. Gözünüze soka soka...
?
Evet, çıldırıyorsunuz?
Fakat durun, daha çok çıldıracaksınız.
Türkiye?nin nasıl bir ülke, bu aziz milletin nasıl bir millet olduğunu anlayana ve gücünü kabul edene kadar çıldıracaksınız.
Âlemlerin Sahibi ?ol? demeden, hiçbir şeyin olmayacağını anlayana kadar çıldıracaksınız. Ya da yaptığınız zulüm ve katliamlarla cehennem yolculuğunuzu hızlandıracak, garanti altına alacaksınız.
Ne diyordu o güzel türküde; ?Cehennem dediğin dal odun yoktur / Herkes ateşini burdan götürür.?
Ateşiniz bol olsun!