'ABD, Gülen'i vermek zorunda'

ANKASAM Başkanı Prof. Dr. M. Seyfettin Erol, enpolitik.com'a gündemi değerlendirdi. Türkiye ile Rusya yakınlaşması,Astana süreci, ABD Gülen'i verecek mi? Trump'lı ABD neler yapabilir? İşte cevabı...

Güncel 18.01.2017 10:39:27 0

'Türkiye-Rusya yakınlaşması konjonktürel zorunluluğun sonucudur.' diyen Erol, iki ülkenin daha önce de pek çok kez işbiliğine gittiğini hatırlattı.

'Türk rusya ilişkileri konjektüreldir. Tarihte de bunun örnekleri vardır. Geçmişte milli mücadellede iş birliğine gitmiştir. Her iki devletin ortak tehdidi bekada ortaklaşa iş birliği yapmıştı. 1945'e kadar süren bir işbirlirti bu.  Kafkas Setti'ni söylememin nedeni bugün her iki devletin benzer bir set projesiyle karşı karşıya kalması ve bunun sonucunda bu ki devletin daha öncede olduğu gibi bu setti yıkmaya yönelik bir araya gelmiştir.'

 

Erol, '27 haziran sonrası bu sürecin tekrar başlatılması aslında her iki devletin  16 kasım 2001 de aldığı karardaki ortak duruşun kararlığını ortaya koyar. Orada her iki devlet tek kutuplu bir dünya düzenine karşı çıkmış çok kutupluluğu savunduklarını ilan etmişledir.' dedi.

Rusya ve Türkiye içinde bulundukları durumla işbirliğin kaçınılmaz olduğunu anladığını hatırlatan Erol, Astana'ya kadar gelen süreci şöyle özetledi.

'Ve 27 Haziran'da başlattılar. Rusya açısından anlamı kendisini Türkiye'nin içinde de bulunduğu Batı tarafından çevrelenmesini ve krizlerin bertaraf etmekti. Türkiye açısından da NATO üyesi olmasına rağmen NATO'ya güvenememesi ve açık bir tehditle karşı karşıya kalması. Bundan dolayı her iki devlet daha önce milli mücadele döneminde Kafkas Setti projesini bitirmek için işbiliiğine gittiği gibi şimdide Büyük Ortadoğu Projesi'ni ortadan kaldırmak için 27 Haziran sonrası tekrar işbirliği kararı aldılar. Ve böylelikle Tükiye ve Rusya alana indi. Büyük Ortadoğu Projesi'ni bitirmek için ortak işbirliğine girdiğini net bir şekilde ortaya koydular. İlk etepta Türkiye 24 Ağustos'ta alana indi.

Türkiye aşamalı bir şekilde El Bab'a kadar geldi. Ve Suriye'de Amerika uzantılı oradaki birçok örgütün tasviyesinde açıkçası Rusya ile birlikte çalıştılar. Bu tasviye işlemi halen devam diyor. Yeni Ortadoğu'nun şekillenmesinde bizde varız diyerek Moskova toplantısı üzerinden bu  mesaj verildi Her nekadar İran'ın adı geçsede burada belirleyici iki ülke var Türkiye ve Rusya.. Bu birlikteliği sadece iki ülke ile sınırlı kalmayacak.

İran dahil edildi ama burada asıl önemli olan Kazakistan'ın devreye girmesi. Nur Sultan Nazarbayev?in hem Türk- Rusya ilişkilerini düzeltmedeki rolü hem de Suriye merkezli krizde Türk-Rus yakınlaşmasının kaçınılmaz olarak görmesi , destek vermesi beraberinde Astana ruhunu da getirmiş durumda. Türkiye ve Rusya İslam dünyasını da içine alan büyük bir Avrasya Projesi için imza atmış görünüyorlar. Eğer bu projeyi idari ve krurmsal alt yapı ile destekleyebilirlerse alınan kararların gerçekleşmesinin önü açılmış olacak.

Moskova'da Türkiye ve Rusya'nın attığı imza daha önce Newyorkta attıkları 16 kasım 2001 Avrasyada İşbirliği Eylem Planı'nın şu an için üst aşaması olarak kabul edilebilir.  Yani Türkiye- Rusya 16 kasım 2001 de tek kutuplu bir dünyaya karşı çok kutupluluğu savundu. Ve bu anlaşmadaki madde kağıt üzerinde kalmadı. Bunun hayata geçtiğini Türkiye ?Rusya- İran üçlüsü ile görüyoruz. Moskova ile önü açılan bu anlaşma Astana ile perçinleşecek.

 

ANKASAM Başkanı Prof. Dr. M. Seyfettin Erol, AB'nin dağılma sürecinde olduğuna dikkat çekti. İngiltere'nin AB'den ayrılmasıyla birlikte AB'ye 10 yıl ömür biçti.

'AB dağılma aşamasında. AB dağılırken doğu güçlenerek çıkacak. Batı'yı Batı yapan kendi içerisindeki birlikti. Doğu'yu da bu hale  koyan kendi içindeki dağılmışlığı idi. Şimdi birlik ruhunu kaybederken doğu birlik ruhunu yakalamış vaziyette. Dolayısıyla burada yükselen Doğu'nun önünde Batı'nın yapabileceği hiçbirşey  yok. Çökmüş vaziyette Batı. Batı'yı düne kadar ayakta tutan ABD idi. Ama ABD bırakın AB ile kendi içindeki birliği devam ettirebilme noktasında sıkıntılı. Dolayısyla bunu gören AB hem ABD ?den kopuyor Buna İngilteye'yi örnek verbiliriz Brexit  kararıyla ayrıldı. Aynı zmanda Almanya da bu kopma süreci ileride bunu Fransa takip edebilir. AB?nin gücünün ortadan kalkması ile  bu kopmalar sonrasında AB yeniden yapılanmaya gidecek. Ve sonra AB?nin dağılma süreci başlayacak. En aşağı üç yapılı bir yapı ortaya çıkabilir. Eğer böyle giderse Önümüzdeki 10 yıl içerisinde AB dağılabilir. İngiltere'nin bu kadar hızlı bir şekilde AB?den ayrılacağını kimse tahmin etmiyordu.  İkincisi Avrupa'da ortaya çıkan fobi  mülteci krizi ve artan ırkçılık Avrupa değerlerini ve avrupayı birarada tutan değerleri dolayısyla Avrupa'nın fiilini ortadan kaldırmış vaziyette. Burada aşamalı bir şekilde AB dağılması ile karşı karşıya kalabiliriz. 2017'de yapılacak seçimler Almanya ve Fransa AB?nin yolunu çizecek. Fransa'da İngiltere gibi Brexit varya Frexit ile çıkabilir. Almanya yoluna daha küçük bir toplulukla devam edebilir.  Fransa'da kendisine göre bir Akdeniz Birlği oluşturabilir.

Trump, başkan olduğunda ABD'nin artık başka ülkenin iç işlerine karışmayacağını söylemişti. Peki ABD  Trump dönemi ile bu sözünü tutabilir mi? 

'Tutmak zorunda ? Çünkü ABD başka ülkelerin iç işlerine karıştıkça bundan en fazla  kendi zararına?ABD, ortadoğu üzerinde Avrasya üzerinden küresel bir güç oluşturmaya çalıştıkça hatırı sayılır yerleri kaybediyor. Örneğin AB?yi kaybetmesi gibi. Ve diğer örnek Türkiye'yi kaybetmesi gibi.  Dolayısyla bu agresif tavrını ABD devam ettirirse burda küresel anlamdaki hakimiyetini dayalı  kendi içindeki yerini de kaybeder.  Küresel anlamdaki gücünü kaybettikçe ABD, içindeki refah ve buna bağlı derin bir krizle karşı karşıya kalır. Trump?ın burda verdiği üç mesaj var.

1. Ciddi anlamda ekonomisini toparlamak zorunda ve tekrar ekonomik güç olmak zorunda.

2. Eğer içerideki bu dağılmayı engelleyemezse , Clinton döneminde bu ortaya çıktı ulusal birliği sağlamamız için gerekir dedi.

3. Bu iki hedefe varmak için ortaklara ihtiyacı var. Bush tek başına ABD?yi dizayn etmek istiyordu Obama ise 'hayır dedi biz bunu çok taraflılıkla ve çok taraflı ilişkilerle biz bunu yapacağız' dedi. Obama döneminde bu gerçekleşmedi çünkü Obama paylaşımcı ortaklığa yanaşmadı. Şimdi Trump'ın önünde şöyle bir şey var. Eğer gerçekten bir ortaklık kurmak istiyorsa bunu karşısındakileri küçümseyerek değil  gerçek anlamda karşısındakilerle birer eşit ortakmış gibi yada eşit aktörmüş gibi daha karşılıklı çıkarlar ve hassasiyetler anlayışına dayalı bir ilişki kurmalı.

Trump'ın önünde iki seçenek var:  Ya ABD' yi Batı'yı kurtarmak içi oturup  Türkiye ile işbirliğine yanaşacak bu anlamda büyük Ortadoğu Projesi' ne son verecek. Ya da bu projeyi ben hayata geçirmeye devam edeceğim bunu yeni müttefiklerimle yapacağım. Ki biz bunun anlamını biliyoruz haritada görünen ya da gerekirse  bunu için savaşacağım ya da diyecek ki kendi kıtama çekiliyorum. Aynen Birinci Dünya Savaşı'nda yaptığı gibi değerli yanlızlığına çekilecek.

Peki Gülen meselesi... ABD FETÖ liderini bize verir mi? Erol'a göre vermek zorunda...

'Zor bir soru.. vermek zorunda .. vermezse güvene dayalı bir ilişki mümkün değil. Gülen'i gönderebilirler.. Zaten Rusya ile yakınlaşmamızda en önemli etkenlerden biri 15 Temmuz ve Gülen? Türkiye ABD'ye 'ya PDY ya ben' demişti. İlk etapta oydu. ABD, PDY diyince Türkiye hemen Rusya ile normalleşme sürecini başlattı.

 

 

 

 


Pazar 12.9 ° / 4.4 °
Pazartesi 11.9 ° / 4.4 °
Salı 10.8 ° / 3.7 °