Van Cumhuriyet Başsavcılığınca FETÖ/PDY'nin Van'daki askeri yapılanmasına yönelik soruşturmada, eski jandarma personeli hakkında başlatılan soruşturma kapsamında hazırlanan iddianame, Van 4. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi.
FETÖ/PDY'nin yapısı ve işleyişi hakkında detaylı bilgilerin yer aldığı iddianamede, şüpheli jandarma personelinin örgütün şifreli haberleşme programı ByLock'u kullandığı belirtildi.
İddianamede, sanığa Türk Ceza Kanunu ve Terörle Mücadele Kanunu'nun ilgili maddeleri gereğince 'silahlı terör örgütüne üye olmak' suçundan 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası verilmesi talep edildi.
'Gerekirse Allah'ı inkar etmek mümkündür'
Terör örgütü elebaşı Fetullah Gülen'in verdiği kararı sorgulama anlamına gelecek her düşünce, eylem veya tavrın kuvvetle ezilerek, talimatlarının aklın da ötesinde bir kutsiyet kazandırılarak uygulandığına yer verilen iddianamede, şu ifadeler kullanıldı:
'Fetullah Gülen soruşturma ve takibata uğramamak ve zarar görmemek için kendince bir görüş geliştirerek, yalan söylemeyi, inandığı ve olduğundan farklı görünmeyi, yaptığı bir işi başkasına yüklemeyi, dini emir ve yasaklarla kendini bağlı saymamayı ve hukuku dolanmayı, ahlaki kural kabul etmemeyi çevresine öğreterek adına tedbir (takiyye) demiştir. Ona göre, örgüte zarar gelmemesi için yalan söylemek, iftira etmek, hırsızlık yapmak, suç işlemek, dinen haram sayılan içki, kumar, fuhuş, zina gibi günahları işlemek mübahtır. Onun verdiği emre göre 'Gerekirse Allah'ı bile inkar etmek (haşa)' mümkündür. Kısaca örgütün işlediği her günah veya kusurun, ayıbın, suçun kılıfına 'tedbir' denilmektedir.'
'Himmetler Gülen'in servetine dönüşüyor'
İddianamede, örgütün 'himmet' adı altında kamu görevlisi üyelerinden evlilik durumlarına göre yüzde 10-20 oranlarında 'vergi kestiğine' işaret edilerek, toplanan paranın yüzde 15'inin örgüt elebaşı Fetullah Gülen'in 'kutsal payı' olarak kendisine gönderildiği ve şahsi servetine dönüştürüldüğü bildirildi.
'Üyeleri arasında Yahudi, Hristiyanlar var'
Örgüte kazandırılan ve amaçlar doğrultusunda eğitilen kişilerin, aldığı 'örgütsel narkoz'un tesiri altında kıvama geldiğini, davaya adanmışlığını ve yeterince örgüte bağlanıp bağlanmadığını tespit etmek amacıyla 'sadakat testi'ne tabi tutulduğuna dikkati çekilen iddianamede, şunlar kaydedildi:
'Toplumun her inanç kesiminden örgütün üyeleri vardır. Müslüman dindar insanların yanı sıra örgüt işine gelen, kullanılması mümkün herkesi bünyesine katmaktadır. Ateist gibi yapıya uzak gibi duran gruplardan, Yahudi, Hristiyan dinine inananlardan da örgüt içerisinde yer alanlar bulunmaktadır. Bir başka ifadeyle örgüte üyelik için dindar veya inançlı olmak şartı aranmadığı gibi Müslüman olmak da gerekli değildir. Eğer kişi himmetini veriyorsa işlediği suçun veya günahın bir önemi yoktur. Meşru olmayan yollardan elde edilen kazançtan örgüte istenen pay verilmişse işlenen günahın, suçun üzeri örgüt tarafından organize olarak örtülmektedir.'
İddianamede, Gülen'in, ordunun yaptığı tüm askeri darbeleri, 1971 muhtırasını veren generalleri ve 1980 darbesi öncesi ve sonrasında yazdığı yazılarla darbeyi desteklediğinin belirtildi.