Bugün Avrupa ve Amerika, kendisine sığınan mülteciler arasında Hristiyan olan, olmayan ayrımı yapıyor. ?Şu ülkenin insanlarını kabul ederim, şu ülkeninkileri etmem.? diyor.
Osmanlı Devleti, târihi boyunca ezilen milletlere kucak açtı.
Zulme uğrayanların sığınağı oldu. Bunu yaparken dinlerine, ırklarına bakmadı;; mazluma meşrebini sormadı.
Mazlum olmalarını yeterli sebep gördü. Kesinlikle iâde etmedi. Kuruluş yıllarından yıkılana kadar çeşitli dinlerden mültecileri ağırladı.
MÛSEVÎLER:
Mûsevîlerin Osmanlı?ya ilticâsı, Murâd-ı Hüdâvendigâr ile başladı. Edirne?nin fethinden sonra, Balkan Yahudileri ile Aşkenaz Yahudileri ve on beşinci asrın başlarında Sicilya ve Selânik?den kaçan Yahüdiler Osmanlı?ya sığındılar. 1454 yılında, Edirne Baş Hahamı İsak Sarfati Avrupa?daki Yahudi cemaatlerine gönderdiği bir mektupta din kardeşlerini, Osmanlı?da huzur bulmaya çağırıyordu.
1470?de Fransisken Papazların etkisiyle X. Ludvig tarafından Bavyera?dan sürülen Yahudiler de Osmanlı ülkesine sığındı. İspanya Kralı Aragonlu Ferdinand ile Kraliçe Kastilyalı İzabella?nın, 31 Mart 1492?de imzâladıkları ?Kovma Fermanı? ile yurtsuz kalan Yahudilere, binlerce km uzaklıktaki Osmanlı Devleti kucak açtı. 1492?de, Osmanlı donanması, İspanya?nın Cadiz ve Sevilya limanlarında bekleyen Yahudileri alarak Osmanlı topraklarına getirdi. Sultan II. Bayezıd Han, Vâli ve sancak beylerine gönderdiği fermanla, muhâcirlere iyi davranılmasını emretti. Gelenler İstanbul, Edirne, Selânik ve İzmir olmak üzere belli başlı şehirlere yerleştirildi. Daha sonra, Portekiz?e sığınmış olan Yahudiler de buradan kovulunca, onlar da Osmanlı topraklarına getirildi. Yahudi ilticâsı, sonraki asırlarda da devâm etti. Kırım Savaşı?nda Müslümanlar birlikte Rusya?dan kaçarak ilticâ eden Yahudiler oldu. Sultan Hamid Han devrinde iltica eden Yahudiler, Filistin?e gitmemeleri ve Osmanlı tâbiyetine girmeleri şart koşularak kabul edildi. 1917 Bolşevik İhtilâli?nden kaçan Rus Yahudileri de Türkiye?ye sığındılar.
POLONEZKÖY
1831?de, Rusya?ya karşı yapılan ?Kasım Ayaklanması? başarısız olunca, Polonya Krallığı?ndan kaçanların bir kısmı, Osmanlı?ya sığındı. Osmanlı Devleti, sürgünde kurulan ?Polonya Millî Komitesi? ni tanıdı ve komitenin İstanbul?daki temsilcisine âdeta bir elçi gibi muâmelede bulundu. Polonyalı mülteciler, Osmanlı topraklarına dağıldı. İstanbul?un şirin tatil yerlerinden biri olan Polonezköy, o günlerin hâtırasıdır. Polonya Temsilciliği?nin yöneticisi olan ve daha sonra Müslüman olup Mehmed Sadık Paşa adını alan Micheal Czajkowski, Padişah?ın izniyle, günümüzdeki Polonezköy?de 5 000 dönümlük arâzi satın aldı ve Polonyalı göçmenlerin bir kısmını buraya yerleştirdi. Prens adına İstanbul?daki Lazaristler cemaatinin başı Peder Leleu ile bir anlaşma imzâlamasının ardından 03 Mart 1842 târihinde, köy resmen kurulmuş oldu.
TÂCIMI TAHTIMI VERİRİM; BANA SIĞINANI VERMEM
Avrupa?yı kasıp kavuran 1848 Devrimi sonrasında ortaya çıkan ?Mülteciler Meselesi?, neredeyse Osmanlı Devleti?ni savaşa sokacak seviyeye geldi. Devrim sonrasında Macaristan ve Polonya?daki özgürlük hareketleri Avusturya İmparatoru Franz Joseph ve Rus Çarı 1. Nikola tarafından bastırıldı.
1849''da başta, Macar Milli Hükûmeti?ni kuran Lajos Kossuth olmak üzere, birkaç general, yüzlerce subayın yanı sıra binlerce Macar Osmanlı topraklarına girerek sığınma talebinde bulundu. Daha sonra, Polonyalılar ve İtalyanlar da Osmanlıya sığındılar.
Osmanlı Devleti, Avusturya ve Rusya?nın tüm baskılarına rağmen mültecileri iâde etmedi. İhtiyaçlarını karşılayıp güvenliğini sağladı. Liderleri öldürmek isteyen suikastçilere fırsat vermedi. Mülteciler her gittikleri yerde devletten ve haklktan yakın ilgi gördüler. Osmanlı temsilcileri, mültecileri ziyâret ettiğinde ?Padişahım çok yaşa? nidâlarıyla karşılanıyorlardı.
Rusya ve Avustralya kralları, Osmanlı Devleti?nden mültecileri iâde etmesini isteyince Abdülmecid Han?dan, ? Ben ki, tek bir mülteciyi vermemek için Timur''un hapishanesinde ölen Beyazıd''ın torunuyum, bir alay Macar ve Leh mültecisini sizlere nasıl veririm.? cevâbını verdi. Dedesi Yıldırım Bayezıd Han, kendisine sığınan Bağdat?daki Celâyir Hükümdârı Ahmed ile Azerbaycan''daki Karakoyunlu Hükümdarı Kara Yusuf''u vermeyi kabul etmediği için Timurla savaşmayı göze almıştı. Timur, Yıldırım Bayezid'den, Kara Yusuf ile Sultan Ahmet Celâyir ve ailelerinin ya kendisine teslim etmesini yahut öldürülmelerini istemişti. Yıldırım Bayezid, kendisine sığınan kimseyi düşmanına teslim etmek Osmanlı töresine aykırı olduğu için bu teklifi kabul etmemiş; neticede Ankara Savaşı?na giden süreç başlamıştı.
OSMANLI SEFİRİNİN ARABASINI ÇEKEN GENÇLER
1848 Devrimi, Kral Louis Philippe''yi devirerek Fransa''ya ?II. Cumhuriyet?i verdi. Pek çok devlet anayasa vaadinde bulunmak zorunda kaldı; Avusturya egemenliği altındaki Macaristan''da millî hükümet kuruldu; Venedik''te Cumhuriyet ilan edildi; ayaklanmalar çıktı. Her ne kadar ayaklanmalar bastırıldıysa da statüko yanlılarıyla değişim yanlıları arasında büyük bir mücâdelenin tohumları atıldı.
Bütün bu değişime rağmen, Osmanlı?nın mültecilerin cesurca kabul etmesi, İngiltere ve Fransa gibi ülkelerde heyecanla karşılandı. Osmanlıların savaşı göze almak pahasına 1848 devrimcilerini koruması gençleri çok etkiledi. Londralı gençler, Osmanlı sefirinin arabasının atlarını çözüp kendileri çekerek sevinçlerini gösterdiler.
KAZAK VE MALAKANLAR
1707?de Rus Çarı Deli Petro?ya isyan eden Don Kazakları da Osmanlı?ya sığınan Hristiyanlardandır. İsyanın sebebi, Deli Petro?nun sakal yasağına karşı çıkmalarıydı. 33 yıl süren mücâdele sonunda, 4. Mehmed Han zamanında Osmanlı?ya ilticâ eden Kazaklar, bildikleri tek iş balıkçılık olduğu için Manyas civârına yerleştirildiler. Rusya?dan iltica eden Ortodoks Malakanlar ise Kars?a yerleştiler. Bölgenin ekolojik şartlarına uygun olarak tarımla ve özellikle değirmencilikle uğraştılar. Kars ve Erzurum yörelerinde Malakan, denince akla hemen değirmencilik gelir.
BEYAZ RUSLAR:
Bolşevik devriminden sonra Osmanlı Devleti?ne ilticâ eden Ruslara, ?Beyaz Rus? denir. Bunlar iç savaş sırasında Çarlık taraftarı Beyaz Ordu mensubu ve taraftarı oldukları için bu ismi aldılar.
İlk gelenlerin çoğu, Rus aristokratları ve zenginleriydi. 1920 Kasım ayında Kızıl Ordu galip olunca, Beyaz Ordu yanlıları, önce Kırım?a çekildi. Sonra, aynı ay içinde ülkelerini terk ederek İstanbul?a ilticâ
etmeye başladılar. Bunlar rus subaylarıydı. 1920 yılı sonbaharında ise Beyaz Ordu?dan geriye kalanların kurduğu Gönüllüler Ordusu veya Vrangel kuvvetlerinin Kırım?da kesin yenilgiye uğramalarından sonra, aralarında General Vrangel?in de bulunduğu gemiler dolusu asker ve sivil kaçıp Türkiye?ye geldi.
Rusya?dan kaçan Beyaz Rusları, müttefiklere âit gemiler, İstanbul?a getirdi. Beyaz Ordu?nun büyük bölümü Gelibolu Yarımadası?na, Don Kazakları Çatalca?ya, Kurban Kazakları Limni Adası?na, Yaralı subaylar Yunanistan?ın Pire limanına, Sivillerin bir bölümü Selanik?e yerleştirildi.
Gelibolu?ya yerleşenler arasında 1877- 1878 Osmanlı ? Rus Savaşı?nda ve 1914- 1916 yılları arasında Türklerle savaşmış olanlar bile vardı. Rusların bir kısmı çadırlı ordugâha, bir kısmı kilise, havra ve cami gibi büyük yapılara yerleştirildi. Bir kısmına ise yerli halk, evlerini açtı.
Ecdâdımız Osmanlı, bu anlattıklarımın hâricinde, Fransa ihtilâli sonrası meydana gelen katliamdan kaçan Fransızlara; Müslüman Gürcülerle gelen gayr-i müslim Gürcülere ve daha nice mültecilere kucak açtı.
Bize düşen, ne olursa olsun, ecdâdımızın izinden gitmektir.