'Türkiye?ye sığınan milyonları da mı görmez?'

Mültecileri kabul edeceğini açıklayan Kanada Başbakanı?nına Cumhuriyet gazetesi yazarı Aslı Aydıntaşbaş bayıldı. Yazarlarımızdan Kerime Yıldız bugünkü yazısında bu Aydıntaşbaş'a gönderme yaptı ve 'iyi de gözünün önünde Tü

Cumhuriyet yazarı Aslı Aydıntaşbaş, birkaç mülteci kabul etti diye Kanada Başbakanı?na bayılmış. Daha evvel de John Biden?e bayılmıştı.

Aydıntaşbaş, ?hasta adam? denilen dönemde Osmanlı?nın kabul ettiği on binlerce mülteciyi bir ihtimâl bilmeyebilir. İyi de gözünün önünde Türkiye?ye sığınan milyonları da mı görmez? Niye kendi Cumhurbaşkanı ile gurur duymaz?

Sömürge aydını olmak böyle bir şey işte. Servet-i Fünûn hastalığı.

Sultan Abdülaziz Han, 1848 devrimi sonrasında Osmanlı?ya sığınan mültecileri iâde etmeyi kabul etmedi. Bu durum, İngiltere ve Fransa gibi ülkelerde heyecanla karşılandı. Osmanlı?nın, savaşı göze almak pahasına 1848 devrimcilerini koruması Avrupalı gençleri çok etkiledi. Londra Sefirimiz Musurus Paşa ile sokakta karşılaşan İngiliz gençleri, sefirin arabasının atlarını çözüp sefârete kadar kendileri çektiler.

Düşünebiliyor musunuz, Londra sokaklarında Osmanlı sefirinin arabası? Atların yerinde İngiliz gençler?.

Çok değil, yarım asır kadar sonra ise bunun tam tersi oldu.

Meşrûtiyet, 1908?de ikinci kez i?lân edildiğinde hürriyet taraftarı ittihatçılar, Mehmet Âkif?in deyimiyle ?tımarhâne kaçıkları? gibi sevinç gösterileri yaparlar. Bu gösterilerin en akla ziyân olanı, İngiltere Büyükelçisi?nin Londra?dan İstanbul?a gelişi sırasında gerçekleşti. Kurtuluşu, hür ve medenî İngiltere?nin yanında olmak zanneden hürriyetçiler, İngiliz elçisi Sir Gerard Lowther?ı, Sirkeci Garı?nda, beş bin kişilik bir kalabalık ile karşıladılar.

Gazeteci ve aydınların başını çektiği kalabalık o kadar heyecana kapıldı ki tören sonunda heyecanlı gençlerden bir kısmı, elçinin bindiği arabanın koşumlarını çözerek atların yerine kendileri geçtiler. İngiliz hayranı gazetecileri bile şaşırtan bu hâdiseye, basında yer verilmedi. Yıllar sonra, Servet-i Fünûn?un sâhibi Ali ihsan Tokgöz ve Midhat Paşa?nın oğlu Ali Haydar Bey, hâtırâlarında bahsettiler.

Zamanımızda büyükelçi arabalarının atları yok. Ama şöför mahalli müsâit. Aslıgiller familyasından şık bir hareket bekliyoruz artık.

Lohan yengeye yarın devâm edelim.