28 Şubat döneminde ota çöpe açıklama yapan Üniversiteler Arası Kurul (ÜAK) ve YÖK vardı; rektörler de 28 Şubatçıların parti il başkanı gibi çalışırdı. 28 Şubat, dedikleri gibi 1000 yıl sürmedi ama 2011 seçimlerine kadar kuyruğu dik tutmaya çalıştılar.
Millî irade 2011 seçimlerinde ve arkasından 2014 Cumhurbaşkanlığı seçiminde o kuyrukları da budadı.
ÜAK, YÖK ve rektörler artık millî iradeye ters ses çıkaramıyor. Tamam? Millî iradeye ters sesler çıkmıyor üniversitelerden ama millî iradeyi destekleyen ses de çıkmıyor.
2013?te başlayan açılım sürecinde, sesi çıkmayan ve konuyla ilgili bilgi üretme endişesinde olmayan üniversiteleri eleştirmiştik. Bugünlerde aynı eleştirileri tekrar yapmak mecburiyetindeyiz.
Türkiye, 2014 Ağustos?unda Cumhurbaşkanını millî irade ile seçerek, binlerce yıllık Türk tarihinde, en önemli yönetim sistemi değişikliğini yaptı. 2014?te, ilk defa millet, yöneticisini ikinci derece seçmenle (müntehib-i sânî, yani milletvekilleri eliyle) değil,doğrudan kendi eliyle seçti.
İşte Türkiye?nin kaderi o gün değişmeye başladı ve Lozan ile oluşturulan siyasî terminoloji, o gün tamamen geçersiz oldu.
Her şey değişti?
İlk değişen alan da siyaset mantığı ve dili oldu ama bu değişime en uzak düşen kurum üniversiteler oldu. Üniversiteler hâlâ 20. yüzyıl mantığı ve kelime hazinesi ile düşünüyor.
Konuşan Rektörler, Susan Rektörler...
Anayasanın değişecek 18 maddesi konusunda şu güne kadar kaç üniversite konuşabildi?
Bu yazının yazıldığı ana kadar referandumla ilgili görüş açıklayan rektör sayısı 5 idi. Referandumda ?evet? deme hususunda tavrını açıklayarak ilk işaret fişeğini atan,
Adnan Menderes Üniversitesi (Aydın) rektörü Prof. Dr. Cavit Bircan oldu. Rektör Bircan?ın tavrını açıklaması, üniversitelerden ümit kesme noktasına gelmek üzereyken, bende ümit ışığı yaktı. Rektör Bircan bu tavrıyla 15 Temmuz akşamı sokağa ilk çıkan kahramanlar gibi davrandı.
Prof. Dr. Cavit Bircan?ın tavrını basit bir tavır olarak görmeyim lütfen. Yerliliğin sesinin kesildiği, yerli düşünceye sahip olanların mağdur edilip susturulduğu dönemlerden geçen üniversiteler için rektör Bircan?ın tavrı takdire şayandır. Bu milletin değerlerine aykırı düşünen ve konuşan akademisyenlere ve yöneticilere alışan Türk milleti, rektör Bircan ile ciğerlerine tertemiz oksijen teneffüs etmiştir.
Efeler diyarının rektörü Bircan?ın çağrısına cevap veren Artuklu Üniversitesi rektörü Prof. Dr. Ahmet Ağırakça?dan başka, Düzce Üniversitesi rektörü Prof. Dr. Nigar Demircan Çakar, Pamukkale Üniversitesi rektörü Prof. Dr. Hüseyin Bağ ve Yüzüncü Yıl Üniversitesi rektörü Prof. Dr. Peyami Battal da ?ben de varım? diyerek referandumda ?evet? diyeceklerini açıkladılar.
Tabii, ilk video yayınlayan rektör olarak Prof. Dr. Cavit Bircan dikkati çekti. Bakalım diğer üniversiteler ne yapacak? Evet diyen rektörlere karşı yapılan yayınlardan korkup susacaklar mı, yoksa Türkiye?nin değişimine katkıda bulunacaklar mı?
Şayet susarlarsa, Reis?e rektörleri gene Külliye?de toplayıp ayar çekme yolu görünüyor demektir.
Rektörlere Karşı Çıkanlar
Rektörlerin ?evet? açıklamalarına karşı çıkanlar var. Bunlardan birisi eski rektör Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan. Televizyonlarda sık sık gördüğümüz Arıboğan, rektörlerin ?evet? diyeceklerini açıklamakla, disiplin suçu işlediklerini söylüyor. İşte alın size 20. yüzyılda kalmış bir zihniyet.!...
Deniz hanım 28 Şubat bülbülü rektörler öterken susuyordu. Evet diyeceklerini açıklayanlarla ilgili olarak CHP milletvekili Barış Yarkadaş?ın yaptığı açıklama ise evlere şenlik. Yarkadaş ve CHP de rektörlerin açıklama yapmalarına karşıymış. PKK?yı destekleyen akademisyenleri savunan CHP şimdi açıklama yapanları eleştiriyor.
?Ordu Göreve? pankartlı Tandoğan mitingini yere göğe sığdıramayan CHP, şimdi ?evet? diyeceklerini açıklayan akademisyenleri eleştiriyor. Bu CHP hep böyledir: Üniversiteler CHP?yi destekliyorsa haklıdır; başkasını destekliyorsa suç işliyordur.
Son Söz
Başta CHP olmak üzere kendilerine karşı çıkacakları bile bile ?evet? diyeceğini açıklayan rektör Prof. Dr. Cavit Bircan?ı ve bu çağrıya cevap veren rektörleri tebrik ediyorum.