Bugün, Maraş Müdâfaası?nın 97. yıldönümü Kutlu olsun!
Gecen asrın ilk çeyreğinin son yıllarında Maraş?da kılınan iki Cuma namazı pek mühimdir. Birisi, 28 Kasım 1919?da Fransız işgâli altında kılınan Cuma namazı; diğeri Cumhuriyet'in i?lânından sonra, 27 Kasım 1925?de kılınan Cuma namazı. Bir gün arayla, 28 Kasım ve 27 Kasım günleri?
Önce, 28 Kasım 1919?u hatırlayalım. Bir önceki akşam Agop Hırlakyan'ın evinde düzenlenen dans partisinde, Fransız komutanının dans etmek istediği Ermeni kızı, komutanı reddeder. Sebebini de şöyle açıklar:
'Kalede Türk Bayrağı dalgalandığı sürece sizinle dans edemem!'
Bunun üzerine kaledeki bayrak iner.
Avukat Mehmed Ali Bey, sabah kalede Fransız bayrağı görünce hasta hâliyle bir beyannâme yazar ve ?Pür vekâr ve azâmet ile Al Sancağımızı yerine koyalım.? çağrısı yapar.
Halk, Ulu Câmi?de toplanır. İmamın, 'Kalesinde bayrağı dalgalanmayan ülkede Cuma namazı kılınmaz! ' sözlerini duyunca kaleye hücûm eder. Fransız bayrağını indirilir ve Türk Bayrağı asılır. Sonra Al Bayrağın gölgesinde Cuma namazı kılınır. Daha sonra Sütçü İmam, Müslüman Türk kadınının nâmusuna uzanan Fransızları yere serer. 11 Şubat 1920'de Fransızların şehri terk etmesine kadar süren ?Maraş Destanı? yazılır.
Gelelim 1925 yılına. TBBM, Maraş?a İstiklâl Madalyası verir. Kasım ayının 25'inde Şapka Kânûnu çıkar. İki gün sonra Maraşlılar, yine Ulu Cami'de Cuma namazı için toplanır. Cuma kılınır. Halk, bu sefer şapkaya karşı çıkmaya karar verir.
Neticede, imam ve müezzin dâhil, altı kişinin i?dâm edildiği süreç başlar. Yazık ki bu sefer halkın karşısında, kaleden Fransız bayrağını indirdikleri için madalya verenler vardır. Halk, korkudan susar. Müdâfaa günlerinde omuz omuza çarpıştıkları insanlardan bazılarını karşılarında bulur. Şapkaya itiraz eden altı kişi idama giderken Maraş Kalesi'nde Türk Bayrağı dalgalanmaktadır. Cuma namazı da serbesttir.
Bu arada ne olur da Fransızlar ile savaşan insanlar bu kadar kolay i?dâma giderler?
'Bayrak olmadan Cuma kılınmaz.' Diyen Ulu Câmi imamı, Vurun Kahpe'ye romanı ile yobaz bir câniye dönüşür. Her görüldüğü yerde ve her ağız açışında, Aliye Öğretmen'in intikamı bu yobazdan alınmalıdır. İstiklal Harbi'nde asla ve kat'a böyle bir hâdise olmadığı hâlde, memleketin her tarafında kalbi vatan aşkı ile çarpan öğretmenlerin dindar insanlar tarafından taşlandığı dayatması, inkılaplara haklı zemin oluşturmaya çalışanların en büyük iftirasıdır.
Hâlide Edib'in attığı bu fitne tohumu, Yeşilçam'da sabataist sinemacılar tarafından sulandı ve yeşerdi. Üç kere boy verdi.
Rahmetli Yücel Çakmaklı'nın 'Sâhibini Arayan Madalya' filmi, bu manada bir kilometre taşıdır.
Yücel Çakmaklı, bir filmle bu fitne ağacını yerin dibine gömdü. Hacı Fettah iftirası bitti.
Bu filmi seyredin ve çocuklarınıza seyrettirin. Film diyerek geçmeyin. Bir film ile târihin yeniden yazıldığını göreceksiniz. Ben, her seyrettiğimde ağlıyorum. Hâdiseleri yaşayanlara, yazanlara ve filme çekenlere Allah rahmet eylesin.
Bu konuya devam edeceğiz. Ekranda Maraş kahramanlığından rol çalan bir dizi var.